Tarih: 21.01.2013 13:33

HERGÜN ŞİDDET? HERGÜN ŞİDDET?

Facebook Twitter Linked-in

Mahmut OLGUN Haberi Evet! Gündemimizi işgal etmiştir ve gündemimizi işgal etmelidir. Çünkü kadın sorunu erkek sorunudur. Erkek sorunu ise kadın sorunudur. Erkek ile kadın bir bütündür. Parçalanamazlar. Bölünemezler. Bir bölünmüşlük ve parçalanmışlık meydana geldiği an hayatın seyrinde sapmalar meydana gelir. Bir bütünün parçalarına verilen görevi aksattığınızda bütün işlevsizleşerek dengesini kaybeder. Toplumda sakatlıkların ardı arkası kesilmez Dün olduğu gibi bu gün de kadın ve erkek bir bütün olarak vardır. Biri olmadan diğerinin varlığını sürdürmesi imkânsızdır. Kadın ve erkek birbirlerine şiddetlice muhtaç Cenab?u Allahın yaratmış oldukları değerli ve en güzel varlıklardır. O nedenle kadın ve erkek görevleri farklıda olsa bir bütünlük oluşturmaktadırlar. Kadın bedenen ruhen ve göreven erkekleşemez. Aynı zamanda erkekde kadınlaşamaz. Hayatın kanununda bu var. Kadın kadına verilen görevleri yerine getirmekle mükelleftir. Aynı şekilde erkekte kendisine verilen görevlerle sorumludur. Verilen görevler kutsaldır. Kadın ilimde bilimde ekonomide siyasette aile içi eğitiminde ilerlemeli ve İslam?ın kendisinden istediği bir hayat tarzını yaşayarak erkeğe hayatın her alanında destek çıkmalı. Erkekte aynı şekilde kadına destek çıkmalıdır. Erkek fiziksel olarak kadından güçlüdür diye şeref elde edemez. O onu koruyup ve İslam dairesi çerçevesinde kollamakla ve rızkını temin etmekle mükelleftir. Kadının ise güç açısından bedenen erkekten zayıf olması onu değersiz olduğunu göstermez. Tam aksine sığınılacak merhamet ve şefkati bol olan nazik ve nazenin bir eğitimcidir kadın. İslam?ın dışındaki hiç bir sistem kadına gereken değeri vermemiş ve verememiştir. Beşeri ideolojik sistem ve yapılarda Kadın yıllarca ihmal edilmiş ve ikincil konuma itilmiştir. Kadının sırtında yükselen nice sistemler ve yapılar bu gün modern olarak farklı bir şekilde atalarından devraldıkları mirası uygulayarak olanca hızıyla zulümleri ne ve istismarlarına kaldıklar yerden devam etmektedirler. Günümüz dünyasında bilhassa yaşadığımız coğrafyada kadın sorunu defalarca gündeme gelmiş fakat somut hiçbir adım atılamamıştır. Birçok yazar ve aydın televizyon ekranlarında tartışmış ve birçok entelektüel tarafından gündeme getirilmiştir. Fakat söylemden öteye gidememiştir. Kalıcı ve akılcı hiçbir adım atılmamıştır. Sorun dil üstünde tekrarlana tekrarlana kapitalist dişlerin arasında un ufak eylenmiştir. Evet! Toplumun birçok kanayan yarası var. Lakin kadın sorunu da bu kanayan yaralarımızdan bir tanesidir. Basın ve medyada birçok yerde sorgusuz sualsiz infazlar, dayak atmalar, kavgalar, cinnetler, psikolojik baskı ve şiddetlerden haberdar olmaktayız. Aslında var olan bir zulmün üstündeki perdelerin kalkmasıyla karşı karşıyayız. Tüm bu olanlara rağmen caydırıcı cezaların olmaması ve tedbirlerin alınmaması mevcut sistemlerin eril merkezciliğini adeta tescil etmektedir. Erkeği ön plana alıp kadına ikincil rolünü biçmeye devam etmektedirler ve kadının sesi kısıldıkça kısılmaya çalışılmaktadır. Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın had safhada olduğu kadının bir meta ve mal gibi kullanılıp işlendiği bir dünyada yaşamaktayız. Siyasette ilimde bilimde ekonomide kadın ikincil bir konuma itilmiş ve kapitalist sömürü çarkının dişleri arasında sıkışıp kalmakta. Kadın ilimde bilimde ekonomide sosyal hayatta sömürülmüş ve en temel hakkı olan eğitimde bile geri bırakılmıştır. Fabrikada mağazada okulda ve hayatın tüm alanlarında kendisine biçilen roller ellerinden alınmış küresel, yerel ve bölgesel küçük emperyalistler tarafından sömürülmektedir. Fabrikalarda üç yüz TL ile kapitalist fabrikatörler tarafından kimlik ve kişilikleri ellerinden alınarak kurban edilmekte. Ülkenin birçok yerinde hemen hemen her yerinde emeklerinin karşılığı verilmemektedir. Fakat ne yazık ki kadınlardan sorumlu kişi ve kurumlar bundan habersiz bir şekilde gününü gün etmekle meşguller. Kadınları çalışmaya mecbur bırakan kapitalist sistem bununla kalmayıp sömürü üstüne sömürüye imza atmış bulunmaktadır. Bırakın kadının ücretinin düşüklüğünü üstüne üstlük birçok fabrika sosyal güvenlik konularında bile kadını sigortasız çalıştırmaktadır. Sosyal adalet sistemi kadınlar açısından bir felakete dönüşmüş. Birçok fabrika ve iş yeri kadının sırtına basarak yükselmektedir. Vitrin olarak ön plana çıkarmakta fakat emeğin karşılığı zayi edilmektedir. Zavallı kadınlar ise buna razı edilerek seslerini çıkaramamaktadırlar. Biçareler dünyadan ve dünyadaki gelişmelerden habersiz yaşamakta. Kadın geleneksel, kültürel, örfsel ve töresel cahiliye kalıntılarının kurbanı olmaktadır. Sevgiden yoksun namluların hedefi olmakta. Töre canavarları tarafından katledilmekte. İslam adına kadına reva görülen zulümler cahili töre yapılarının önüne ancak İslam?ı gerçek anlamıyla yaşayan toplumlar geçecektir. Kendileri cehalet bataklığına saplanmış töre uygulayıcıları orada burada gece hayatlarında keyif sürerken evden kaçtı diye ve benzeri olaylarda kız kardeşini veya öz evladını katledenlerin ne çetrefilli bir kafa ve düşünce biçimine sahip olduklarının canlı şahidiyiz. Burada kız kaçırma olayına karşıyım fakat bu kız kaçırma olayında suçlu sadece kız mı? Yani hiç mi erkeğin suçu yok kız namusuz da erkek çok mu namuslu. Burada kız kaçırın da demiyorum. Fakat kız kaçırma olayı neden ve niçin meydana gelmektedir. Asıl odaklanmamız gereken bu olayın arkasındaki nedeni araştırıp bulmak olmalıdır. Yani sorunu bu merhaleye getirmeden nasıl çözeriz üzerine kafa yormamız gerekmez mi? İşte bütün bunlar sistemsel bir geri kalmışlıktan kaynaklanmaktadır. Temiz toplumda bu tür olayların meydana gelme olasılığı yok denecek kadar azdır. Fakat gel gör ki sistemler kendi çıkarlarını uğruna sorunları ya çözmek istememiş ya da sistemsel zafiyetleri olduğundan başarılı olamamışlardır. Çünkü bu sistemlerin beslendikleri kaynaklar sağlam kaynaklar değil. İnsan ürünü sistemlerin verecekleri anacak bunlardır. İslam kadına değer vermiş ve yüceltmiştir. Mevcut sistemler İslam?ın kadına verdiği konumdan rahatsız. İslam?ın kadına yüklemiş olduğu misyon küresel küfür sistemlerini rahatsız etmiştir. Buna karşılık firavun?i sistemler alternatif kadın hareketleri başlatmıştır. Birçok kadın hareketi var fakat bunların hiç biri kadını ikincil konum çıkmazından tam anlamıyla kurtaramamış ve tatmin edememiştir. Bu hareketler kadını aydınlatmaktan çok karanlık dünyaların içine çekmiştir. Özgür kadın hareketleri ve feminizm akımı gibi hareketler kadın haklarını bedenen savunurken ruhen yani maneviyat açısından kadınlara hiçbir şey verememiştir. Beraberinde büyük manevi boşlukları da getirmiştir. Bu hareketlerin sözde uzantıları bu gün televizyon dizilerinde kadınlara yönelik yapılan şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili senaryolarda ise tam tamına bir ahlaksızlık örneği sergilenmektedirler. Sözde projeler üreten beyefendiler kadın sorununu çıkmaz bir hale sokmakta yarayı kangrene çevirmeye çalışmaktadırlar. Bu gün yapılması gereken kadına İslam?ın verdiği rolü ön plana çıkaracak projeler geliştirerek hayata geçirmektir. Cinsel ayrımcılığa son verecek şiddet vakıalarına karşı ve töresel geleneksel cinayetlere karşı şiddetli tedbirler alınmalıdır. Caydırıcı cezalar uygulanmalıdır. Kadını ve erkeği terbiye edecek İslam?ın vahiy kaynağından beslenecek ve ilhamın oradan alacak çalışmalar yapılmalı ve hayata acilen geçilmelidir.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —