Ahşap oyma sanatının en güzel örneklerinden biri olan beşikler, çağlardır bebeklerimizi güvenle taşımaya devam ediyor.
Farklı kültürlerde farklı biçimlerde karşımıza çıkar beşikler. Kimi yörelerde yarım ay şeklinde ayaklar üzerinde kurulur, kimilerinde ise üzerine işlemeli örtüler serilir. Küçük ve narin bedenlere kucak açan beşiklerin dayanıklı olmasına özen gösterir zanaatkârlar.
İşlenmesi kolay olsun diye sıklıkla abanoz, ceviz, servi, kestane ve kayın gibi ağaçlar kullanılarak yapılsalar da altın, gümüş ve bronz beşikler de servetin göstergesi olarak tarih boyunca karşımıza çıkar. Orta Asya´da çok eski tarihlerden beri beşik kullanılıyor. MÖ 100. yıla ait bir Hun gömütünde yapılan kazılarda bu coğrafyanın ilk beşiğine rastlanmış. Bu beşiğin benzerleri bazı Kürt topluluklarında hâlâ kullanılmaya devam ederken bazılarındaysa tekne görünümlü beşikler çıkıyor karşımıza.
Biçimi ya da malzemesi ne olursa olsun dünyanın her bölgesinde beşik, bebeğin kolay sallanması ve rahat uyuması için yapılıp yörenin el sanatları geleneğine göre süsleniyor. Sedef kakmalar, boncuk işlemeler, değerli taş kaplamalar, üstüne serilen danteller ve dokuma sanatı örnekleri her beşiği özgün kılıyor. Süslemeye önem veren Osmanlı geleneğinde ise ahşaptan oyma beşiklerin en göz alıcı örnekleri yer alıyor. Bu dönemde değerli madenlerden yapılmış beşikler de öne çıkıyor. Bugün Topkapı Sarayı´nda sergilenen ?Altın Beşik? belki de bunlardan en ünlüsü.
Kış aylarında keçeden döşekler, yünden yastıklarla bezenen beşikler, yaz aylarında ise keten, şile bezi ve tüllerle donatılıyor. Artık altın ve gümüş gibi madenlerden yapılmasa da ahşap oymacılığının bazen en sade, bazen de en görkemli halleriyle beşikler hayatımızda yer almaya devam ediyor.
Yazı: Kübra Felek Fotoğraf: Nuray Güllü Koleksiyonu
9549,89%1,94
34,47% -0,02
36,21% 0,61
2956,62% -1,61
5031,94% 0,00
Ağrı
25.11.2024