GEÇMİŞ GÜNÜN HÜZÜNLERİ SONBAHAR
Fırat Beyazıt Yazıyor
Gri bir güne uyandık bugün.
Havada sonbaharın hüznü dolaşıyor.İnsan böyle kasvetli havalarda ne yapacağını,nasıl davranacağını bilmiyor.Kelimeler geliyor dilinin ucuna da bir türlü içinden gelip de söyleyemiyor.Sözler bitip hüzün kalıyor.
Yeni bir gün, yeni bir nefes diye başlıyoruz her güne.
Her ne kadar geçmiş günün hüzünleri,mutsuzlukları varsa da gelecek günün umutları yeşertiyor günümüzü.Yeni gün, yeni heyecanlar diye sarılıyoruz o güne Böyle olmalıda;ama arada sonbahar yağmurları çalıyor kapımızı,günler boyu yağıyor da yağıyor.Sonbahar kendine has hüznüyle ister istemez çekiyor sizi.
Ben aslında sonbaharı severim. Doğanın yeşilden sarıya dönüşü hayatı anlatmaz mı size. Bir gün önce her yer yemyeşilken, ertesi gün nasıl sararır böyle dersiniz içinizden.
Hayatta böyle değimlidir zaten.Sevinçleri,mutlulukları,acıları hep bir arada yaşamaz mıyız? Bir bakmışız hüzünlü,üzüntülü bir anımızda hiç beklemediğimiz mutluluklar yaşamışız.Ya da bunun tam tersi olmuş;mutluyken mutsuz olmuşuz.Bu hayattır işte.Mutluyken nasıl sarılırsak hayata,üzüntülü zamanlarda da öyle içten sarılmalıyız;çünkü hiçbir şey kalıcı değildir hayatta.Her gelen gün kendine özgü şeyler taşır içinde. Önemli olan senin bunlara nasıl baktığındır.
Bugünde böyle geçti Sonbaharın griliği günümüze yayılsa da gelecek günleri yeşilliği bize her zaman umut olacaktır.