Tarih: 01.02.2012 00:00

ıGıAD: ?Çek Kanunu?

Facebook Twitter Linked-in

ıGıAD: ?Çek Kanunu?


Meclis Gündeminden Çekilmeli


Ö. Atsız


         ıGıAD ıktisadi Girişim ve ış Ahlakı Derneği Hukuk ışleri Çalışma Grubu son zamanlarda kamuoyunu meşgul eden ve iş âlemini yakından ilgilendiren ?Çek Kanunu? hakkında çalışma yaptı ve bu çalışma neticesinde bir çözüm paketi açıkladı.


         ıGıAD Hukuk ışleri Çalışma Grubu Başkanı Emekli Cumhuriyet Savcısı Reşat Petek öncülüğünde hazırlanan çözüm paketine Av. Hasan Faik Tunalı, Mali Müşavir Orhan Sağlam ve ış Adamı Ayhan Karahan katkı sağladı. Ayrıca süreç içerinde ıGıAD üyesi iş adamlarının da ? Çek Kanunu? hakkında talepleri alındı.


         Ticaret alıcı ve satıcı arasında gerçekleşmektedir. Bir hakem olarak devlet bu sürecin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için gerektiğinde müdahalede bulunuyordu. Bu durum ise en azından bir güven ortamının oluşmasını sağlıyordu. Ancak yeni çek kanunu ile devlet artık alıcı ve satıcı arasında gerçekleşen alışverişe müdahil olmak istemiyor.


         Bu durumun piyasalarda güven ortamının yok olmasına sebep olacağı düşünülüyor. Zira taraflar arasındaki anlaşmazlıklarda hukuk kuralları işlemekte ve mevcut sistem içinde çeşitli müeyyideler uygulanmak suretiyle bir sulh ortamı oluşturulmaya çalışılmaktaydı.  


         şimdi bir boşluk oluşacağa benziyor. Devlet bu boşluğu doldurmazsa, anlaşmazlıklar hukuk kuralları ile çözüme kavuşturulamazsa korkulur ki vatandaşlar illegal işlere yönelirler. Çek mafyası gibi istemediğimiz çirkin görüntüler ortaya çıkar. Tasarı bu şekilde geçerse ticarette çekin mahiyeti değişecek, önemi azalacak ve nakit dışında başka ödeme şekli kalmayacak. Bu da ekonomide bir daralmaya meydana getirebilir.


ÇEK YASA TASARISINA ıLışKıN GÖRÜşLERıMıZ:


         1) Çek yasasının böyle birkaç senede bir değişmesi çok açık bir istikrarsızlık ve ekonomik belirsizliğe yol açacak niteliktedir. Bu nedenle öncelikle Çek yasasının meclis gündeminden çekilmesi gerekmektedir.


         2) Çek yasasının meclis gündeminden çekilmesi mümkün değil ise bu yasanın, artık yeni istikrarsızlıklara, dalgalanmalara yol açmayacak şekilde kalıcı, güven verici, adil, alacaklıyı ve borçluyu birlikte koruyan, iyi niyetli olan ile kötü niyetli olan çek mükelleflerini ayırt eden bir düzenleme olması gerekmektedir.


         3) Çek, bugün Türkiye?de nakit ödemeden sonra gelen 2. derece ödeme ve güven aracıdır. Öncelikle yapılacak yasal düzenlemenin bu güven olgusunu netleştirecek ve kemale erdirecek nitelikte olması gerekmektedir.


         4) Güven unsuru ne ile tesis edilebilir?
         a) Çekin verilmesi sırasındaki yasal prosedürle
         b) Çekin kullanılması sırasındaki yasal prosedürle,
         c) Çekin karşılıksız kalması halinde uygulanacak yasal prosedür ile ve
         d) Cezai müeyyide tatbik olunacak ise bu cezanın infazı sırasında uygulanacak yasal prosedür ile tesis edilebilir.
Bütün bu prosedürlerin aşama aşama, sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesi halindedir ki güven ilişkisi tesis edilebilmiş olsun.


         Teferruatıyla aktaracak olursak;


a)   Çekin Verilmesi Sırasındaki Yasal Prosedür: Bankaların müşterisine çek vermesi, çok sağlam yasal teminatlar almasına bağlı olmalıdır. Her halükarda çekin bedelinin ödeneceğini, bunun garantör ve kefilinin banka olduğunu, çeki devir alan kimse bilmelidir.


b)    Türkiye?de bu mümkün müdür? Değildir. Türkiye şartları itibariyle bunun yasal ve ekonomik alt yapısının olmadığı açıktır. Bu noktada ?tamamı elde edilemeyen şeyin tamamı terk olunamaz? düsturu ile bu hususta ekonomistlerin, bankacıların sağlıklı bir çalışma yapmasını bekliyoruz. 


         b) Çekin Kullanılması Sırasındaki Yasal Prosedür: Çekin kullanılması sırasında uygulanacak prosedür, mevcut yasal düzenleme ile bir yere kadar düzeni kurmaya başlamış idi. Ancak bu çek yasası ile düzenin yeniden bozulacağı düşünülmektedir. Temennimiz bu hususta düzenin bozulmamasıdır.


         c) Çekin Karşılıksız Kalması Halinde Uygulanacak Yasal Prosedür: Asıl mesele budur. Çekin karşılıksız kalması halinde müeyyide (ceza) uygulanmalı mıdır? Uygulanmamalı mıdır? Çekin keşidecisi, gününde ödemeyeceği bir çeki keşide ettiği için hapis cezası ile karşılaşmalı mı, karşılaşmamalı mıdır? ılk akla gelen cevap, çekin gününde ödenmeyeceğini bilerek, düşünerek, öngörerek o çeki veren keşideci KESıNLıKLE CEZALANDIRILMALIDIR, O ZATEN DOLANDIRICIDIR.   


         Gününde ödemeyeceğini bildiği halde çeki veriyorsa maksadının dolandırıcılık olduğu açıktır. Peki bunu ayırmak mümkün müdür? Bu çeki gününde ödemeye mali durumu müsait olmadığı halde, mal varlığı değerleri itibariyle o çekin gününde karşılığını hazır edebilir olmadığı halde o çeki vermiş ise niyetinin de o çeki ödememek olduğu anlaşılmış olacaktır.


         şu halde çeki keşide eden kimsenin kendi resmi kayıtlı mal varlığı değerlerini aşan bir tutarda keşide ettiği her bir çek, bu çekin keşidecisinin niyetinin bozuk olduğunu gösterecek bir olgudur. Ancak bir de ticaretten elde etmeyi umduğu gelir ile bu çekin vade tarihinde ödeme hazırlığını tamamlamayı düşünen keşideci için durum nedir? Bu keşideci mal varlığı itibariyle gününde çekinin karşılığını ÖDEYE-ME-YE-BıLECEK durumda olan, keşide ettiği çekler TEHDıT teşkil eden bir kimsedir ki, ceza hukukunda bu kimsenin niyeti GAYRIMUAYYEN KAST olarak değerlendirilmektedir. Kısaca bu kimsenin kestiği çekler, gününde hazır olabilir ya da olmayabilir. Riskli çeklerdir. Bu şekilde olan kimselerin çek keşide etmelerine müsaade edilmeli midir, edilmemeli midir?


         i. Edilmelidir deyip riski göze alıyor isek; bunun müeyyidesi de olmalıdır ve bu müeyyide alacaklısının inisiyatifinde yürüyen bir müeyyide olmalıdır. Yoksa devletin inisiyatifinde değil. Böyle bir çeki keşide eden kimse, karşılıksız kalan çekin hamili tarafından şikayet edilebilmeli, şikayetini takip eden hamilin, o kimsenin mal varlığı değerleri üzerinde söz hakkı olmalı (icra yolu) ve eğer keşideci de iyiniyette göremiyor ise girip hapis yatması hususunda da baskı kurabilmelidir. Kısaca bu durumda çekin karşılıksız kalması şEKLı BıR SUÇ OLMAKTAN ÇIKMALI, şikayete bağlı, şikayetin devamına bağlı, şikayetçinin işamına bağlı bir suç olmalıdır. şikâyetçinin, keşidecinin ödeme niyetinde olmadığı, mal kaçırdığı, 3. şahıslar üzerine mal varlığı değerlerini kaydırdığı ya da daha baştan mal varlığı değerlerini 3. kişi üzerine yaptığı gibi iddialarının doğru olduğu karine olarak kabul edilip, bunun aksini ispat keyfiyeti keşideciye düşmelidir. Ya da daha doğru bir söyleyiş ile keşideci / sanık bu çekin ödenememesinde ve hamilin yanılgıya düşürülmesinde kusurlu olmadığını, piyasadan alacaklı olduğu için bu çeki kestiğini, çekin ödeme gününden önce bu çekin bedelini hazır edebilecek şekilde alacaklı bulunduğunu ve fakat alamadığını kayıtları ile ispatlayamadığı takdirde CEZALANDIRILMALIDIR. Eğer çekin ödenememesinde ve hamilin yanılgıya düşmesinde kusuru olmadığını kanıtlayabilir ise CEZALANDIRIL-MA-MALIDIR.


         ii. Edilmemelidir diyor isek; bu durumda çeki keşide eden her halükarda mal varlığı değerini muhatap bankaya kayıtları ile bildirmek ve bu mal varlığı değeri ile sınırlı olarak çek keşide etmek hakkına sahip olmalıdır. Bunun yasal zemini oluşturulmalı, çek karnesi verilirken bu çek karnesinin kaç liraya kadar keşide salahiyeti verdiği baştan bankaca tayin edilmelidir.


         d) Cezai Müeyyide Tatbik Olunacak ise Bu Cezanın ınfazı Sırasında Uygulanacak Yasal Prosedür: Bu durumda olan bir keşidecinin cezaevinde tutulup tutulmamasında müşteki / hamilin inisiyatifi bulunmalıdır. Keşideci ödeme gayreti içine girip de ödeme yapacak durumda ise infaza devam olunmasın, cezaevinden çıksın ve eğer cezaevinden çıkmasına ve keşidecinin iyi niyetine rağmen ödeme gayreti içine girmiyorsa müşteki şikâyetinin devamına dair şikâyet hakkına devam edebilmeli ve şikâyet hakları böyle bir durumda ölmemelidir. Bunun yasal prosedürü hukukçular tarafından elbette tayin ve tespit olunabilir. 6 aylık bir şikayet süresi geçtikten sonra çek hamilinin tüm yasal şikayet haklarını sona erdiren bir yaklaşım, çekin ödenmesindeki esnekliği kaldırdığı için yerinde değildir. Bunun yerine sürelerle kayıtlı olmayan ve fakat şikayete bağlı bir icra ceza suçu niteliğinde olan yasal bir prosedür ile sağlanabilir. Yani bu aşamada Sulh Ceza Mahkemesinin vereceği ilk ceza hükmünün, şikâyetçinin inisiyatifi ile geçici olarak son bulmasını müteakip, keşidecinin ödemeye yanaşmaması ve bu gayret içinde olmaması halinde ya yine sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile ya da icra hukuku çerçevesinde bir icra ? ceza şikâyeti üzerine devamının tesisi her halde mümkün olabilmelidir.


         5) 5941 sayılı yasada yer alan "adli para cezasının ve ödenmemesi halinde hapis cezasının" gerçekten batıp gitmiş, borca müstağrak kişiler ve onların aileleri bakımından çok ciddi sosyal ve ekonomik sıkıntılara neden olduğu bilinmektedir. Aynı şekilde, kötü niyetli keşideci borçluların da hapis tazyiki ile borçlarını ödedikleri tecrübe ile sabittir. Hukuk, iyi niyetli ve kötü niyetli arasındaki ayrımı yaparak müeyyide belirler ise çözümler daha gerçekçi ve kalıcı olur. Bu belirlenmeksizin getirilen alternatifler çözümün bir parçası olmak yerine soruna dönüşmektedir. 5941 sayılı Kanun yeni kodifike edilmiş olmasına rağmen değiştirilmek istenmesinin nedenlerinden birisinin de bu ayrıma dikkat etmemesi olduğunu görülmektedir.


         6) Sadece "çekin ödenmemesine bağlı değil"; tüm borçlar bakımından (fatura, senet, çek, ilam v.s.)  mal kaçırmak, başkasının adına mal kaydı yaptırmak, geliri ile orantısız yaşam sürdürülmesi gibi hallerde değerlendirilerek borcun keyfi olarak ödenmemesi halinde yaptırım öngören cezai müeyyidelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bağlamda;


         ? Hakkında aciz vesikası alınmış şahıs veya tüzelkişinin veya tüzelkişi ortaklarının başka şirkete ortak olmasının engellenmesi ve cezai yaptırıma bağlanması,
         ? şirket sermayelerinin kâğıt üstünde kalmasının önlenmesi ve şirket gelirlerinin malvarlığının şahsa aktarılmış olması halinin hukuki ve cezai yaptırıma bağlanması,
         ? Hakkında aciz vesikası alınmış şahıs veya tüzelkişinin veya tüzelkişi ortaklarının başkasının adına mal kaydı yaptırmak, geliri ile orantısız yaşam sürdürülmesi gibi hallerinin çok ciddi hukuki ve cezai yaptırıma bağlanması


         7) Ülkemizde çek vade farksız ve faizsiz olarak mal ve hizmet temin etme aracı olarak kullanılmaktadır. Kredilendirme aracı olarak kullanıldığına göre işleyişe bankaların da ortak alması gereklidir.
         8) Bunun için çek hesabı olan ve çek kullanan müşteriler hakkında kredi limiti tahsis edilmeli, bunun karşılığında tacir ve firmalar sınıflandırılmalı, bankalarca çek hesabı kullanıcısından teminat alınmalıdır.
         9) Bu sınıflandırmaya uygun olarak kredilendirilen çekler karşılıksız çıktığında teminatın paraya çevrilmesi hususu devreye girmeli. Ancak iyi niyetli olmasına rağmen nakit akışında problem olabilecek çek kullananların teminatları korunmalı bunun içinde düzeltme hakkının kullanılması için çek kullanan tacir veya firmaya zaman da tanınmalıdır.


         10) Alacaklılar bankalardan çek müşterisinin durumunu sorabilmeli çek hesabında kredi teminatı bilgisini alabilmelidir.
         11) şirket kuruluşlarındaki sermayenin firma hesabına banka kanalı ile girmesi sağlanmalı bu süre sermaye miktarlarının durumuna göre kademelendirilmelidir. Düşük sermayeli kuruluşların tamamı öz kaynak olarak bilançoda sermayeyi ödemeli çek hesabı açılacaksa ödenmiş sermaye dikkate alınmalıdır.
         12) Çek kullanımında aktif-pasif dengesini bankalar dikkate almalı, finansal oran müsait olmayan tacir ve firmalara verilen çeklerin ödemesinde bankalar, firma yöneticileri de sorumlu olmalıdır.


         13) Alacaklı her halükarda korunmalıdır. Çünkü mal ve hizmet sattığı gibi bu alışlar içinde yükümlülük altına girmiştir. ışini yürütemeyenlerin sorunlarını başkalarına yıkmaları ya da bankaların kar iştahları sebebi ile yeni mağduriyetlere yol açılmamalıdır.


         14)  Alacak davalarının süresi hızlandırılmalıdır.


         15)  Bir başka çözüm önerisi olarak sigorta sistemi düşünülebilir. Yıllık kesilecek olan çek miktarı için limit konulur, bu limit üzerinden sigorta pirimi kesilebilir.


         Daha sonra çek karşılıksız çıktığında ödemeyi sigorta yapar.






Orjinal Habere Git
— HABER SONU —