Yakılmış ve külleri kalmıştı senden bana bu aşkın eskici pazarında karşılığı yoktu sensizliğin dilenciler kapı kapı dolaşıyordu bir şeyler dileniyorlardı ruhlarını temizlemek için oysa dışarıda kar ve saguk titretiyordu eski çınarı?
Tüm dallar üşümüştü sığınmıştılar ihtiyar çınarın gövdesine gecede ayaz mı ayazdı kimlik soruyordu gecenin bekçileri sarhoşun birine oysa kimliği kendisiydi umarsızca kendini kara vuran bu bedendi dur ihtarına uymamış ve vurulmuştu kar kan olmuştu kirlenmişti beyaz?
Baskın yemiştim tren garında tüm yolcular hasretlerini taşıyordu tahta bavullarla hasretlerine.
susmuştu koskocaman o tren sesleri ve seni taşıyan vagon yok olmuştu pencere yok olmuştu koştum ardından koştum güçüm yetmedi ardından hep baktım baktım ağladım?
Yasaklı bir kitap taşımışım demek ki içimde kimseler görmesin kimseler duymasın diye ve ben bu koca şehirde bir başıma yalnız kaldım birde ardımdan türkü söyleyen esmer boyacı çocuklar kaldı?
Yalnızlığımın tarihini dinliyordum yalnız ve sakin insandan.
dokunmak bu olmalı ki dokunduğun her yerim kanserli bir yara gibi canımı yakıyor derman aramaz oldum gülümseyen yüzüme ve tüm kapıları kapattım içe doğru ?
adını yazmıştım sahildeki kumlara dalga gelip vurup silmişti adını üzülmüştüm yakalarım diye koşmuştum ardından dalgalar beni,de alıp silmişti Dogubayazıt,daki kütüğümden ben bir ölüydüm ardık senin adının arkasından gezinip dolan.
osman eren
hayatımın her anı...