ESKİ ÇOCUK OYUNLARI

ESKİ ÇOCUK OYUNLARI

DERLEYEN / OSMAN EREN

YAĞ SATARIM
Yağ satarım oyununda önce bir ebe belirlenir. Oyuncular yüzleri birbirine dönük halka oluşturacak biçimde yere otururlar. Ebe bir mendilin ucunu düğümleyerek eline alır. Bunu arkasında saklayarak halkanın çevresinde dolaşmaya başlar. Bu sırada da oyuna adını veren şarkıyı söyler:
Yağ satarım, bal satarım,
Ustam öldü, ben satarım.
Ustamın kürkü sarıdır.
Satsam 15 liradır
Zam-bak Zum-bak
Dön arkana iyi bak
Dolaşırken mendili belli etmeden oyunculardan birinin arkasına yere koyar. Arkasına mendil bırakılan oyuncu, bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Ebe, yakalanmadan onun yerine oturursa, mendili alan çocuk ebe olur; yakalanırsa, oyun aynı ebeyle devam eder. Farklı bir biçime göre ise, ebeyi kovlayan oyuncu, ebe yerine oturuncaya değin mendilin bağlı topuz biçimindeki ucuyla arkasından vurarak onu cezalandırır. Elinde mendil bulunan oyuncunun ebeliğiyle oyun sürer
BİRDİRBİR
Birdirbir, oyunculardan bir kısmının eğildiği, diğerlerinin eğilenlerin üzerinden atladığı bir oyundur. Eğilen oyuncular genellikle ellerini dizlerine koyarak (rükû pozisyonunda) beklerler. Atlayıcılar, arkadan öne (kalçadan başa doğru) veya sırtın bir yanından diğer yanına olacak şekilde yanlamasına atlarlar. Özellikle daha büyük yaştaki gençlerin oynadığı versiyonlarda, eğilen oyuncular arka arkaya dizilerek daha uzun veya ellerini enselerine koyarak ve neredeyse ayakta dikilerek daha yüksek engeller oluşturabilirler.
Birdirbir oynarken yaralanmaların önüne geçmek için mümkünse çimlik bir alan seçilmeli, oyun alanındaki taşlar temizlenmelidir. Kapalı mekanlarda oynarken düşüşü yumuşatacak minderler kullanılmalıdır. Eğilen oyuncular kafalarını iyice içeri çekerek muhafaza etmeli, atlayan oyuncular eğilenlerin kafasına tekme atmamak için azamî özen göstermelidir. Oyun alanı müsaitse ayakkabısız oynanabilir.
Bazı yörelerde oyun esnasında atlarken aşağıdakine benzer tekerlemeler söylenir:
Birdir bir
İkidir iki, [ebe olan kişinin adı] tilki
Üçtür üç, ebelik pek güç
Dörttür dört, kuş gibi öt
Beştir beş, aldım bir eş
Altıdır altı, yaptım kahvaltı
Yedim yedi, elim sırtına değdi
Sekizim seksek
Dokuzum durak
çelikçomak

ÜÇGEN
Almanya´da üçgen oyununun bir versiyonunu oynayan çocuklar, 1998.
Oyun genellikle 5-6 kişiyle oynanır ancak oyuncu sayısının yetersiz olması durumunda daha az kişiyle de oynanabilir. Oyun için uzunca, esnek bir ip gerekir. İpin iki ucu birbirine düğüm atılarak bağlanır ve ipten geniş bir halka elde edilmiş olur. Üç kişi ipten halkanın iç kısmına girerek ipi bacakları ile gerer. Üçgenin her köşesinde bir kişi bulunur.
1. olan kişi ipin üstüne düz olarak atlar. 2. ve 3. kişi aynını yapar ve 1. kişi ipe bastıktan sonra yana döner 2 ve 3. kişi de yapar ve herkes kenarlarda kendi kenarına gelene kadar döner ve 1. kişi kendi kenarına gelince atlayarak arkasına döner herkes bunu yapar ve bir daha dönüldükten sonra 1. kişi 3 kez düz sonra da çapraz olarak geriye atlar ya da çapraz atlama yapmazsa 6 defa geriye atlar diğerleri de bunu yapar. 6 defa atladıktan sonra ipin içine girilir ve dışarı çıkılır.
2. bölümde ip diz kapağının arkasına konulur. Burada çatapat olduğu için zıplama yapılmaz bir ayak ipe basılır ve sonra öbür ayak yanına koyulur.
3. bölüme leylek adı verilir. Bu bölümde ipten dönerken atlama haraketi yapılmaz ipin ortasına oturulur ve sağ ayak sol tarafa sol ayak sağ tarafa atılır ve arkaya dönülür.
4. bölümde ip koltuk altına 3. bölümde bel hizasına 5. bölümde ise boyun hizasında tutulur. 5. bölümden sonra tekrar birlerden başlanır ama bu sefer ters atlanır yani Ters-birler yapılır.
SEKSEK
Tipik bir seksek şeması
Seksek, tek başına ya da grup hâlinde oynanabilecek bir denge ve yetenek oyunudur. Oyun için yaklaşık el büyüklüğünde düz bir taş ve yere çizgi çizmek için tebeşir gerekir. Oyuncular seksek şemasını sert bir yüzeye (asfalt, kaldırım taşı vs.) çizdikten sonra sırasıyla taşlarını kutucukların içine atmaya çalışırlar. Eğer taş bir çizginin üzerinde durursa veya hedeflenen kutunun dışına çıkarsa sıra diğer oyuncuya geçer. Taş kutucuğun içine girdiği zaman o kutuya kadar tek ayak üzerinde sekilerek bölümler geçilir. Sekerek ilerleyen oyuncu çizgilere basarsa sıra yine diğer oyuncuya geçer.
Oyunun daha zor varyantlarında seken oyuncu taşı yerdeki ayağıyla iterek sıradaki kutucuğa sokmaya çalışır.
İP ATLAMA
İp atlayan çocuklar
İp atlama, tek başına ya da grupça oynanabilecek bir oyundur. Oyun için gereken tek araç uzunca ve ağır bir iptir. Grupla ip atlama oyunlarında iki kişi karşı karşıya geçerek ipin her bir ucundan tutarlar ve aynı yöne doğru, büyükçe bir çember oluşturacak şekilde çevirirler. Diğer oyuncular ise, teker teker veya ikişer ikişer orta kısıma (çevirenlerin arasına) geçerek, ip ayaklarına yaklaştıkça üzerinden atlarlar. İpe takılan oyuncular "yanarlar" ve ipi çeviren oyuncularla yer değiştirirler.
İki iple ip atlama oyununda aynı uzunlukta iki ip kullanılır veya uzunca bir ip ikiye katlanarak iki ip gibi kullanılır. İp çeviricilerin her biri iki ipin ucunu da tutar ve birbirinin aksi istikametlerde aynı anda çevirir. Örneğin sağ eli saat yönünde çeviriyorlarsa, sol eli saat yönünün tersine çevirirler. Böylece oyun alanında iki ip yaklaşık yarım tur farklı olarak döner. Bu durum zıplamalar arasındaki bekleme süresini yarıya indirir ve oyunu zorlaştırır.
HULAHUP
Hulahup çeviren bir çocuk.
Hulahup, genellikle plastikten yapılan ve vücudun çeşitli yerleriyle (genellikle bel etrafında) çevrilen halka şeklinde bir oyuncaktır. Kökeni tam olarak bilinmese bile dünyanın çeşitli bölgelerinde antik çağlardan beri oynanır.[1] Özellikle 1950´lerde ve 1980´lerde moda olmuştur.[1]
ÇİVİ
Resimdeki sonuçlanmış çivi oyununda mavi önce başlamış ve kırmızıyı hapsetmiştir. Kırmızı kurtulamayacağını anlayınca pes etmiştir.
Çivi oyunu, herkesin eve kapandığı, bu nedenle kalabalık oyunlar için yeterince oyuncu bulunamayan kış günlerinin favorilerinden olan bir yetenek oyunudur. İki kişi arasında ıslak ancak donmamış ve çamura dönüşmemiş yumuşak bir zeminde 2 büyük çivi ile oynanır. Oyunun amacı rakibinin çivisini, etrafını çembere alarak hapsetmektir.
Oyuna kimin başlayacağını (sıralamayı) tespit etmek için çivi ile yere orta uzunlukta bir çizgi çizilir. Her iki oyuncu da çivisini bıçak gibi yere atarak çizgiye en yakın konumda yere saplamaya çalışır. Çizgiye en yakın saplayan kişi oyuna önce başlar.
Sıralama oyununu kaybeden kişi çivisini dik şekilde yere eliyle (atmadan) saplar ve bırakır. Diğer oyuncu çivisini yere "atarak" yerdeki çiviye yakın bir yere saplar. Daha sonra çivisini sökerek tekrar atar ve iki nokta arasını dik bir çizgiyle birleştirir. Bu şekilde tekrar tekrar yere atarak (saplayarak) rakibin çivisi etrafında dar, spiral labirentler oluşturmaya çalışır. Çivi yere saplanmadığı ya da çizgiler kesiştiği zaman sıra diğer oyuncuya geçer. Çizgilerin kesişeceği anlaşıldığında oyun alanına zarar vermemek için hatalı çizgi (son çizgi) yere çizilmez.
Sıra kendisine geçen oyuncu hapsedildiği konumdan kurtulmaya çalışır. Dar labirentlerden çizgilerini birleştirerek çıkmayı başardığında rakip oyuncunun son deliği etrafında yeni bir labirent örmeye çalışır. Oyun bu şekilde taraflardan biri kımıldayamaz hale gelene (pes edene) kadar devam eder.
Çivi oyununun passız, temiz bir çivi ile oynanması gerekir. Yaralanma riskine karşı küçük çocuklar tarafından oynanmaması ve çivi yere atılırken elden kaçmaması için çok dikkatli olunması gerekir. Sırası geçen oyuncu ve izleyiciler, çivi atan oyuncudan uzakta durmalıdır.
TOPAÇ
Bir topaç animasyonu.
Topaç oyunu tek başına oynanılabileceği gibi birkaç oyuncu arasında yarışma şeklinde de oynanabilir. Oyuncu adedi kadar topaç ile genişçe, sert ve düz bir yüzey gerekir. Oyuncular aynı anda topaçlarını döndürürler. Topacı en uzun süre dönen oyuncu kazanır.
Oyuncular önceden topaçların çarpışması durumunda ne olacağını kararlaştırmalıdırlar. Genellikle ayakta kalan topaç yarışmaya devam eder.
MİSKET
Misket oyunlarında cam veya mermerden yapılmış misketler kullanılır. En az iki kişi ile oynanan bu tür oyunlarda kişi sayısında herhangi bir üst sınır yoktur. Oyunların amacı genellikle eldeki bir misketle diğer misketleri vurmaktır.

Türleri:
Kuyu
Dizmece
Kovalamaca
DİZMECEDE 
amaç yan yana (bir çizgi oluşturacak şekilde) dizilmiş misketleri vurmaktır. Genellikle seçilen baştaki misketi (başı) vuran oyuncu tüm misketleri kazanır.
Kuyu türü oyunlarda yere küçük bir kuyu kazılır. Oyunun amacı genellikle bu kuyunun içindeki misketleri eldeki misketle vurarak kuyudan çıkartmaktır.
KOVALAMACALAR
SAKLAMBAÇ
Saklambaç en az iki kişiyle oynanır ancak kalabalık bir grupla oynandığında daha zevklidir. Öncelikle bir ebe belirlenir. Ebe duvara yasladığı ön kolu üzerine yüzünü ve gözünü kapatarak önceden belirlenen bir rakama kadar yüksek sesle sayar. Bu sırada diğer oyuncular saklanırlar. Ebe saymayı bitirince "Önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!" diye bağırır ve diğer oyuncuları bulmaya çalışır. Diğer oyuncular ise ebenin korunaksız bıraktığı ebe duvarına "Sobe!" diye bağırarak dokunmaya çalışırlar. Dokunabilen kişiler sıradaki elde ebe olmaz. Ebe birini bulduğunda (gördüğünde) o kişinin adını yüksek sesle söyler ve o kişi ebelenmiş olur.
Eğer ebe bir kişi görüp de onun adını yanlış telaffuz ederse diğer oyuncular saklandığı yerden çıkar ve "Çanak çömlek patladı!" diye bağırırlar. El iptal edilir ve ebe olan kişi yeniden ebe olur.
KÖŞE KAPMACA
Köşe kapmaca genellikle sokakta oynanır. Avlu gibi duvarları (dolayısıyla köşeleri) olan alanlar idealdir. Köşelerin yetersiz olduğu durumlarda bina girişleri, iki ağaç ya da pencere arası gibi yerler de köşe kabul edilebilir. Oyun genellikle az sayıda kişiyle oynanır. Ebe alanın ortasında durur ve her oyuncu bir köşeye geçer. Oyuncular ebeye yakalanmadan, birbirleriyle köşeleri sürekli değiştirmeye çalışırlar. Bu değiştirme sırasında ebeye yakalanan oyuncu köşesini kaybeder ve kendisi ebe olur. Oyuncular, sözde yer değiştiriyormuş gibi hareket edip ebeyi yanıltabilir. Herhangi bir oyuncu sürekli bir köşede bekleyemez.
YAĞ SATARIM BAL SATARIM
Yağ satarım bal satarım oyununda önce bir ebe belirlenir. Oyuncular yüzleri birbirine dönük, daire oluşturacak biçimde yere otururlar. Ebe bir mendilin ucunu düğümleyerek eline alır. Bunu arkasında saklayarak oturan grubun çevresinde -genellikle sekerek- dolaşmaya başlar. Bu sırada da oyuna adını veren şarkıyı söyler:
Yağ satarım, bal satarım
Ustam hasta/ölmüş ben satarım
Ustamın kürkü sarıdır
Satsam 15 liradır
Zambak zumbak
Dön arkana iyi bak
Oturanların etrafında (çemberin dışında) dolaşırken, mendili gizlice oyunculardan birinin arkasına (yere) bırakır. Arkasına mendil bırakılan oyuncu, bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Ebe, yakalanmadan kalkan oyuncunun yerine oturursa, mendil kendisinde kalan oyuncu yeni ebe olur; yakalanırsa ebelik yapmaya devam eder.
KÖREBE

Körebe oynayan çocukar. 1912 yılına ait bir Çin ders kitabı çizimi.
Körebe oyunu en az birkaç oyuncuyla oynanır. Oyuncu sayısı arttıkça oyun zorlaşır ve daha zevkli hâle gelir. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir bezle bağlanır. Oyun adını, ebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Oyuncular ebenin çevresinde bir halka oluştururlar ve genellikle şu şarkıyı söyleyerek ve el çırparak ebe etrafında dönerler:
Türkü söyler döneriz
Bil bakalım biz kimiz
Elindeki değnekle
Göster bizi körebe
Ebe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak diğer oyunculardan birine dokunur. Dokunduğu kişinin başını, yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlarsa, dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa, oyun aynı ebeyle sürer.
ASPİRİN
İki aşamalı bir kovalamaca oyunudur. Kalabalık bir grupla oynandığında daha zevkli olur.
Oyundan önce bir doktor seçilir. Doktor 1´den 10´a kadar bir sayıyı aklından tutar ve diğer oyunculardan bu sayıyı tahmin etmelerini ister. Oyuncular sırayla tahminde bulunurlar. Sayıyı bulanlar doktorun yardımcısı olur ve ebelikten kurtulur. Kimse bilemezse herkes yeniden tahminde bulunur. İkinci turda doktor yeniden bir sayı tutar ve bu süreç sayıyı bilemeyen bir kişi kalana (diğer oyuncuların hepsi doktorun yardımcısı olana) kadar devam eder. Sona kalan (doktorun yardımcısı olamayan) çocuk ebe olur.
Ebe, diğer oyuncuları yakalamaya çalışır. Birini yakaladığında "Aspirin!" diye bağırır. Yakalanan oyuncu da ebeye katılır ve diğerlerini yakalamaya çalışır. Sona kalan (yakalanmayan) oyuncu oyunu kazanır.
Aspirin oyununda oyuncu sayısı az ise doktor daha küçük (örneğin 1´den 5´e kadar) bir sayı tutabilir.
Kısa versiyonu
Kısa aspirin oyununda doktor aynı zamanda ebedir. Oyunculardan biri doktorun tuttuğu sayıyı tahmin ettiğinde doktor "Aspirin!" diye bağırır ve diğer oyuncuları kovalamaya başlar. Yakalanan oyuncular da ebeye katılır ve diğerlerini yakalamaya çalışır. Sona kalan (yakalanmayan) oyuncu oyunu kazanır.
İSİM EBESİ
İsim ebesi oyununda yerden yüksek oyununa benzer. İlk önce oyuncular yan yana dururlar ve 1 2 ve 3 deyince hepsi karşıdaki yüksekliğe geçen bu koşmacayı en yavaş bitiren ise ebe sayılır.Ebe herhangi 29 harften herhangi bir harf söyler ve oyuncular bu harfle başlayan bir şarkı bulurlar ancak bu harf ya şarkının en başında ya da nakaratın başında olur ortadan başlanmaz.En sonunda geriye kalan kişi için bir süre beklenir eğer bulamazsa ve kişi görmeden karşıya geçemezse 10´a kadar sayılır eğer bu süre içinde de bulamazsa bu kez o oyuncu ebe olur.
GÖLGE KOVALAMACASI
Gölge kovalamacasını oynayabilmek için güneşli bir hava gerekir. Bu oyun, ebe olan oyuncunun öbür oyuncuların gölgelerine basma esasına dayanır. Bu oyunda, ebenin gölgeye basıp basamadığına karar verecek bir de hakem seçilir.Oyun bu şekilde devam eder.En son kalan kişi 1. seçilir.Bir el boyunca dokunulmazlık kazanır
TOP OYUNLARI
YAKAR TOP
Yakar top veya yakan top, oyunu sayıları eşit iki grup ile oynanır (en az dört kişi iki kişi bir gruba iki kişi de bir gruba). Sonra ikiye bölünen bir uzunluğu kapsayan iki çizgi çizilir bu çizgiler eşit aralıkta olmak üzere ortadan bir çizgi ile ayrılır. İlk önce yazı tura atılarak topun hangi gruptan başlayacağı seçilir. Sonra herkes istediği sahaya geçer (tabi herkes kendi grubunun sahasına geçer). Her grubun bir kalecisi olur. Kaleciler orta çizginin ayırdığı iki çizgiden birine geçer ama grubunu vurmamak için grubunun olmadığı tarafa geçer. Bu oyunda en önemlisi kimse can veremez vurulan kaleye geçer topu havadan kapan can tutmuş olmaz yere değdikten sonra top size değerse vurulmuş sayılmazsınız vuruldunuzda herhangi bir kişi yere değmeden o topu kaparsa vurulmuş olmazsınız ve kaleciniz topu size yollarken topu tuttuktan sonra yere düşürmüş veya bir yerinize değip topun yere düşmesi sizin oyundan çıkmanızı sağlamaz çünkü kendi kaleciniz. Ve bazı oyunların kuralları farklı oyuna başlarken kurallara belirlemelisiniz sonrakurallar hic değişmez. pas tutmak için topun üstten yani yukarıdan gelmesi gerekir.

İSTOP
İstop oyununda oyuncular bir daire oluştururlar. Ebe olan oyuncu topu hızla dikey olarak havaya atar ve top yükselirken bir isim söyler. İsmi söylenen kişi topu tutmaya çalışır. Topu havada (yere düşmeden) tutabilirse aynı şekilde o da bir isim söyler. Tutamazsa bu kez bir renk söyler ve oyuncular oyun alanında bu rengi bulmaya (ve genellikle o renkteki nesneye temas etmeye) çalışırlar.
Aynı esnada ebe elindeki topla diğer oyunculardan o rengi henüz bulamayanlardan birini vurmaya çalışır. Vurabilirse o kişi ebe olur ve oyun yeni ebeyle aynı şekilde devam eder. Eğer herkes rengi bulabildiyse eski ebe ebeliğe devam eder.
TOP YETİŞTİRME
Oyuncular eşit iki gruba ayrılır. Gruplar arka arkaya sıraya dizilir ve herkes bacaklarını omuz genişliğinden biraz fazla açarak bekler. Grupların başındaki oyunculara birer tane top verilir. Başla işaretiyle öndeki oyuncular topu bacak arasından arkadaki oyuncuya verirler. Bu şekilde top yere düşmeden en arkadaki oyuncuya ulaştırılır.
En arkadaki oyuncu elinde topla koşarak sıranın başına geçer ve topu bacak arasından ikinci oyuncuya verir. Oyun bu şekilde ilk oyunculardan biri tekrar başa gelene kadar devam eder. İlk bitiren grup kazanır.
ON PAS
Futbol topuyla, nispeten yaşça büyük oyuncular arasında oynanan bir oyundur. Oyuncular iki grup oluşturacak şekilde ayrılır. Gruplar arasında kura çekilir ve kurayı kazanan grup oyuna başlar. Topu alan takım kendi takım arkadaşlarıyla havadan paslaşmaya başlar. Kendi aralarında paslaşırken ona kadar (her bir pası) yüksek sesle sayarlar.
Paslaşma devam ederken topun yere düşmesi, rakip oyuncuların eline değmesi veya rakip takımın eline değip yere düşmesi halinde saymaya sıfırdan başlanır. On pası tamamlayan takıma bir puan verilir. Topu puan alan takım oyuna sokar. Grup içinde paslaşırken rakibi de tutma, çekme ve itme olmayacaktır. Kurallara uymayanlar oyundan elenir.
9 aylık veya 21[değiştir | kaynağı değiştir]
Virginia´da basketbol varyantı oyunlar oynayan gençler.
En az iki kişi ve basketbol topu ile oynanan bir oyundur. Oyun kalabalık bir grupla oynandığında daha zevkli hale gelir. Herkes tek başınadır, yani takım yoktur. Potaya göre 1, 2 ve 3 sayılık konumlar belirlenir (oyuncular genellikle pota önünde yarım daire oluştururlar). Bazı versiyonlarında her sayı 1 puan değerindedir. Oyuncular sırayla farklı konumlardan durarak basket atışı yaparlar. Belirlenen skora (genellikle 9 veya 21) ilk ulaşan kazanır.
Bir başka versiyonunda kimin ebe olacağını belirlemek için uzak bir noktadan sırayla basket atışları yapılır. Basket atanlar kenara ayrılır ve atamayanlar kendi aralarında yarışırlar. Böylece en sona kalan kişi (en fazla ıskalayan kişi) ebe olur. Ebe olan kişi potanın altında bekler ve diğer oyuncular sırayla yarım daire şeklindeki konumlarından atış yaparlar. Eğer ebe diğer oyuncuların attığı sayılar sonucu belirlenen skora ulaşırsa oyunu kaybeder (oyundan çıkar). Oyunculardan biri basket atamazsa ebe olur ve eski ebe oyuncuların en başına geçerek herkesi bir yan konuma kaydırır. Oyun bu şekilde biri elenene veya bir kişi sona kalıp şampiyon olana kadar devam eder.
KÂĞIT-KALEMLE OYNANANLAR
İSİM, ŞEHİR, HAYVAN, BİTKİ, EŞYA OYUNU
Önce bir kağıda dikdörtgen şeklinde tablo çizilir. Bu tabloya isim,şehir,hayvan,bitki,eşya,puan ve harf yazılır. Bir kişi içinden alfabeyi sayar, yanındaki kişi ona "Dur" değince sayan kişi durur, kaldığı harfi söyler ve bununla ilgili isim, şehir bitki hayvan eşya bulunur. Eğer doğru bulunursa 10 puan verilir. Eğer diğer oyuncu bir soruyu boş bırakırsa ya da yanlış yazarsa, başka bir oyuncu doğru yaparsa 10 puanı ona geçer ve toplam 20 puanı olur. Fakat ikisi de aynı şeyi yaparsa yani mesela isim yerine ikinizde "A" harfinden "Ayşe" yazılırsa her oyuncu 5 puan alır.
Kim, kiminle, nerede, ne yapıyor?
Kısa bir oyun çizelgesi ve örnek bir el. Her bir renkteki bölüm farklı bir oyuncu tarafından yazılmıştır. (Farklı renkler örneği vurgulamak için kullanılmıştır; oyunda böyle bir zorunluluk yoktur.)
Bu oyun kâğıt ve kalem ile en az 2 kişi tarafından oynanır. Her yaş grubunda oynanabilir. Kâğıt düzgün çizgilerle belirlenen soru adedi kadar sütuna bölünür ve her sütunun en üstüne bir soru yazılır (örneğin "kim"). Yaygın olarak kullanılan sorular; "kim", "kiminle", "ne zaman", "nerede", "ne yapıyor(du)", "kim gördü" ve "ne dedi"dir. Sorular grubun sayısına göre artırılabilir veya azaltılabilir. Oyuncuların arzusuna ve yaşına göre argo cevapların uygun olup olmadığı önceden kararlaştırılır.
Oyuncu adedi kadar kağıt-kalem gereklidir. Oyuncular birbirlerinin cevaplarına bakmadan (birinci sorudan başlayarak) "sadece bir bölümü" doldurur. Sonra bu bölüm cevap görünmeyecek şekilde katlanır, kâğıtlar diğer oyuncularla değiştirilir ve yazma işlemine sıradaki soruyla devam edilir. Tüm bölümler doldurulduğunda kağıtlar açılır ve cevaplar düzgün bir cümle kuracak şekilde sırayla okunur. Ortaya komik cümleler çıkar. Genellikle puanlama ya da kazanan-kaybeden bulunmaz.
AMİRAL BATTI
Amiral battıda muharebe sahası. Örneğin A8 ve B8 karelerinden oluşan muhrip batırılmıştır.
Amiral battı iki oyuncuyla oynanır. Oyunun amacı kareli bir kağıt üzerinde koordinat vererek (gemilerin yerlerini tahmin ederek) rakibin gemilerini batırmaktır. Öncelikle her iki oyuncu da kâğıtlarına iki büyük kare çizer ve bunları enine ve boyuna 10x10´luk 100 kareye bölerler. Sütunların başına sol üstten A´dan başlayarak sağa doğru harfler, satırların başına da da 1´den 10´a kadar, yukarıdan aşağıya rakamlar yazılır (bkz. sağdaki çizim). Büyük karelerden biri oyuncunun kendi savaş alanını, diğeri rakibinin savaş alanını temsil eder. Her oyuncu kendi savaş alanının kareleri içine kendi savaş gemilerini yerleştirir (gizler): Bir adet amiral gemisi (4 kare uzunluğunda), iki adet kruvazör (3 kare uzunluğunda), üç adet muhrip (2 kare uzunluğunda) ve dört adet denizaltı (1 kare) savaş alanına gizlenir.
Oyunculardan biri, elindeki boş kareler üzerinden, önce bir harf sonra da bir rakam söyleyerek (örneğin C7: C sütunu ile 7nci satırın kesiştiği kare) rakibinin gemilerini vurmaya çalışır. Gemiyi bulduğunda (isabetli atışta) da gemiyi yaralamış veya -o gemiye ait tüm kareleri vurduysa- batırmış olur. Gemileri saldırıya uğrayan oyuncu da karşısındakine, "Amiral yara aldı", "Bir denizaltı battı" türünden bilgi verir. Üç atıştan sonra sıra öbür oyuncuya geçer. Oyunu, rakibin tüm gemilerini batıran taraf kazanır.
S.O.S
Kareli ya da düz bir kâğıda, düzenli aralıklarla soldan sağa ve yukarıdan aşağıya, hayali bir kare oluşturacak biçimde eşit sayıda noktalar koyulur. Örneğin, 10 x 10 bir kare oluşturacak gibi 100 adet nokta işaretlenir. Oyun iki kişiyle oynanır. Oyunu başlatan kişi, iki noktayı birleştiren bir çizgi çeker. Amaç çizgileri kareye tamamlayarak, en çok kutuyu elde etmektir. Son çizgiyi çizip kareyi tamamlayan oyuncu, karenin içine kendi işaretini koyar (örneğin, adının baş harfini). Rakipler birbirlerine kutu kaptırmamaya bakarlar. 100 karelik bir bir oyunda 51 ve daha fazla kare alan oyunu kazanır.
XOX
"XOX", kâğıt kalemle oynanan en basit oyunlardan biridir. İki oyuncuyla oynanır. Kâğıda karşılıklı dört çizgi çizilir ve ilk oyuncu karelerden birine bir "çarpı", öbürü ise başka bir kareye bir "sıfır" koyar. Oyun böylece sürer ve oyuncular dikey, yatay ya da çapraz sırada üç çarpı ya da üç sıfır elde etmeye çalışırlar.
DİKİŞ-NAKIŞ
Dikiş-nakış veya iğne-iplik oyunu, eşit sayıda oyuncudan oluşan iki grupla oynanır. Her gruba bir dikiş iğnesi ve iplik verilir. "Başla!" uyarısıyla birlikte, her iki grubun ilk oyuncuları ipliği iğneye geçirir. İkinciler çıkarır, üçüncüler geçirir, böylece sonuncu oyuncuya kadar oyun sürer. Önce bitiren grup oyunu kazanır.
SÖZCÜK BULMA
Sözcük bulma, çocuklar ile yetişkinlerin birlikte oynayabildiği bir oyundur. İki takım arasında oynanır. Hakem tarafından kendisine bir sözcük verilen oyuncu, sözcüğü kendi takımına pantomimle anlatmaya çalışır. Konuşmak kesinlikle yasaktır. Takım, belirlenen sürede sözcüğü doğru olarak bilirse 1 puan kazanır.
"Keçiboynuzu" gibi bileşik sözcükler bölünerek anlatılabilir. Oyunda sinema, müzik gibi temalar belirlenebilir.
Bellek ve algı oyunları[değiştir | kaynağı değiştir]
Teyzem çarşıya gitti[değiştir | kaynağı değiştir]
Teyzem çarşıya gitti oyunu grup halinde oynanır. İlk oyuncu "Teyzem çarşıya gitti ve... ([örneğin] "a" harfi ile başlayan bir nesne) aldı" der. İkinci oyuncu bu cümleyi tekrarlayıp, "a" harfi ile başlayan yeni bir nesnenin adını söyler. Oyuncuların "Teyzem çarşıya gitti ve bir ananas, bir atkı, bir ayakkabı, bir anahtar (...) aldı" şeklinde önceden söylenen nesneleri anımsaması ve her seferinde yeni bir nesne adı ilave etmesi gerekir. Sözcük bulamayan, söylenen nesneleri unutan ya da çok bekleyen oyuncu o eli kaybeder ve bir sonraki oyuna kadar bekler.
BABAM ÇİN´DEN GELDİ
Daha çok küçük yaştaki, kalabalık oyuncu grupları için uygundur. Bu oyunda, oyunu başlatan oyuncu "Babam Çin´den geldi," dedikten sonra, yanındaki oyuncu "Ne getirdi?" diye sorar. Örneğin yanıt "bisiklet" ise, tüm oyuncular hayali bir pedalı çevirmeye başlar. İkinci oyuncu da, "Babam Çin´den geldi," der ve "Ne getirdi?" sorusuna, örneğin "Yelpaze" yanıtı verdikten sonra, oyuncular pedal çevirmeyi sürdürürken, bir yandan da yelpazelenmeye başlar. Oyun hareketle tarif edilebilecek nesneler söyleyerek devam eder.
ÇAĞRIŞIM OYUNU
Oyununda oyunculardan biri aklına ilk gelen sözcüğü (örneğin, deniz) söyler. Sonraki oyuncu bu sözcüğün çağrıştırdığı bir başka sözcüğü söyler (örneğin, balık). Oyun bu şekilde birbirini çağrıştıran sözcüklerle sürer ve böylece bir sözcükler zinciri oluşur. İlgisiz sözcük söyleyen kişi oyun dışı kalır. Her oyuncu üçer sözcük söyledikten sonra oyun durur ve zincirin hiçbir halkasını atlamadan geriye doğru, yeniden "deniz" sözcüğüne ulaşmaya çalışılır.
NESİ VAR?
Nesi var? oyununda bir kişi ebe seçildikten sonra, diğerleri birlikte bir nesne ya da kişi belirlerler. Ebe her çocuğa sırayla "Nesi var?" diye sorarak, aldığı dolaylı yanıtlarla belirlenmiş nesnenin ne olduğunu anlamaya çalışır. Bir sürahinin nesne olarak belirlendiğini varsayalım:
Ebe: Nesi var?
Oyunculardan biri: Kulbu var
Ebe: Nesi var?
Oyunculardan biri: Suyu var.
Ebe: Nesi var?
Oyunculardan biri: Camı var
Ebe kimin yanıtından sonra tutulan nesneyi bilirse, o ebe olur ve oyun böyle devam eder. Ebenin daha önceden saptanan sayıda soru sormasına karşın nesneyi bilememesi durumunda, ebeliği sürer.
Hafıza Oyunu[değiştir | kaynağı değiştir]
Bu oyunda çeşitli nesneler herkese bir dakika süreyle gösterilir. Seçilen nesnelerin kolay akılda kalacak türden olmamasına dikkat edilir. Tepsi ortadan kaldırıldıktan sonra, her oyuncu aklında kalan nesnelerin adlarını yazar. Nesnelerin çoğunu hatırlayan kişi oyunu kazanır.
TATMA OYUNU 
Bu oyunda, yarım düzine kadar bardak değişik içeceklerle doldurulur. Oyuncuların gözleri bağlanır ve yalnızca tadına bakarak bardaklardaki içeceklerin ne olduğunu anlamaları istenir.
NE KOKUYOR?
Tatma oyununa benzer bir oyundur. Fincan tabaklarına adaçayı, nane, kekik, tütün gibi şeyler koyulur. Her tabağın üzeri bir bez parçasıyla örtülür. Oyuna katılanlar kokularından tabaktakilerin ne olduğunu anlamaya çalışır.
NEYİN SESİ?
Bu oyunda oyuncuların gözleri bağlanır. Oyuncular, tahta bir yüzeye yüksekten bırakılan nesnelerin çıkardığı sesten ne olduğunu anlamaya çalışırlar.
MÜZİKLİ VE ŞARKILI OYUNLAR
PAKETİ GEÇİR
Paketi geçir oyunu, ödülle sonuçlanan bir oyundur. Ödül olarak belirlenen bir nesne kâğıtla birkaç kat sarılır. Oyuncular bir halka oluşturacak biçimde otururlar ve müzik çalarken paketi birbirlerine geçirirler. Müzik durduğu anda elinde paket kalan oyuncu onu açmaya başlar, ama müzik yeniden başlar başlamaz paketi diğerine geçirir. Oyuncular paketin katlarını tek tek açmak zorundadır. Paketin en son katını açan ve nesneyi ortaya çıkaran oyuncu oyunu kazanır ve ödülü alır.
MÜZİKLİ SANDALYELER
Müzikli sandalyeler oyununda, sandalyeler halka oluşturacak biçimde sırt sırta dizilir. Sandalyelerin sayısı oyuncuların sayısından her zaman bir eksiktir. Oyuncular müzik çalarken sandalyelerin çevresinde müziğin ritmine uyarak yürürler. Müzik durunca en yakın sandalyeye otururlar. Açıkta kalan oyundan çıkar ve her duruştan sonra da bir sandalye eksiltilir. Böylece sonunda bir sandalyenin çevresinde dönen iki oyuncu kalır. Sandalyeyi kapan kazanır.
MÜZİKLE ZIPLAMA
Müzikle zıplama oyununda, oyuncular müzik çalarken zıplarlar. Müzik durduğunda yere oturup bağdaş kurarlar. Bağdaş kurmada sona kalan oyuncu oyundan çıkar.
´ŞARKILI´ YERDEN YÜKSEK
Bu oyun aynı yerden yüksek oyunu gibidir.Ancak bu oyunda ebe alfabeden bir harf söyler(Ğ hariç).Oyuncular ebenin söylediği harf ile başlayan bir şarkı söyleyerek karşıya geçmelidir.Ebe diğer oyuncuları şarkı söylerken ebeleyemez ama şarkı bulamayan ve söyleyemeyen kişiler karşıya kaçabilir ve ebe onları ebeleyebilir.Karşıda tek bir kişi varsa ebe çok az bekler ve 10´dan geriye sayar.Ebe saymayı bitirdiği zaman karşıda tek kalan kişi ebe olur.Bu oyunda kurtarma da vardır.Kurtarma şöyle olur:Söylenen harfle bir şarkı bilen kişi karşıdan bir kişiyi kendi şarkısıyla karşıya geçirir.Oyun böyle devam eder.

SÖZCÜK OYUNLARI
SICAK-SOĞUK
Sıcak-soğuk oyununda bir nesne belirlenir. Ebe seçiminden sonra belirlenen nesne bir yere saklanır. Ebe nesneye yaklaşırsa, çocuklar hep bir ağızdan "sıcak", uzaklaşırsa da "soğuk" derler. Bu oyun, cisimin yerini belirtmek için el çırparak da oynanır. Ebe saklanan cisime yaklaştıkça el çırpma kuvvetlenir, uzaklaştıkça yavaşlar. Ebe nesneyi bulunca yeni ebe seçilir.
CİCOZ
Cicoz yüzük uzun bir sicime geçirilir ve sicimin iki ucu birbirine bağlanır. Oyuncular bir halka oluşturarak otururlar, bir elleriyle ipi tutarken öbürüyle cismi ebeye göstermeden birbirlerine geçirirler. cisim elden ele geçerken, "Al cicozu, ver cicozu, geldi cicoz, gitti cicoz. Haniya cicoz, işte cicoz. Kimde cicoz, bende cicoz" diye bir türkü tuttururlar. Ortada duran ebe cismin kimin avucunda olduğunu tahmin etmeye çalışır; şüphelendiği oyuncuya elini açtırır. cismi bulursa ebeler değişir. Bulamazsa oyun sürer.
BOM
?Bom Oyunu"nda, genellikle 8-10 ya da daha çok sayıda kişi oturarak bir halka oluşturur. Oyunculardan biri "Bir"den itibaren sırayla saymaya başlar. Sayarken oyuncunun, beş, on, on beş gibi beşin katlarının yerine "Bom" demesi gerekir. "Bom" demeyi unutarak sayı söyleyen oyuncu oyundan çıkar. Hiç yanlış yapmayarak sona kalan kişi oyunu kazanır. Oyunu biraz zorlaştırmak için üçün ya da yedinin katları da ?Bom? olabilir.
GEZGİNİN MASALLARI
"Gezginin Masalları Oyunu"nda ilk oyuncu yanındakine "Duyduğuma göre A....´ya geziye gidiyormuşsun. Orada ne yapacaksın?" diye sorar. Yanındaki oyuncunun, sözcükleri "A" harfiyle başlayan bir yanıt vermesi gerekir. Örneğin, "Anneme çiçek alacağım" gibi. Bundan sonra ikinci oyuncu, üçüncüye aynı soruyu "B" ile başlayan bir yer söyleyerek sorar ve oyun böylece sürer.
ÜNLÜLER
"Ünlüler Oyunu"nda, oyunu yöneten bir harf söyler. Amaç, o harfle başlayan bilim adamı, devlet adamı, sanatçı, sporcu gibi ünlü kişilerin adlarını sıralamaktır. Örneğin "A" ile başlayan Atatürk, Aristo, Andersen, Arşimed gibi. En çok ad yazan oyunu kazanır.
HECE OYUNU
"Hece Oyunu"nda ilk oyuncu bir sözcük söyler. Yanındaki bu sözcüğün son hecesiyle başlayan yeni bir sözcük türetir. Örneğin "reklam"dan sonra "lamba". Bundan sonraki oyuncu "başak" dedikten sonra, yanındaki oyuncunun "şak" hecesiyle başlayan bir sözcük bulması gerekir. Bulamayan kişi oyundan çıkar. Sona kalan oyuncu oyunu kazanır.
HORTLAK
"Hortlak" oyununda her oyuncu, özel adlar dışında bir sözcük oluşturmak için sırayla alfabeden bir harf söyler. Ama sözcüğün kendisinde bitmesini engellemeye çalışır. İlk oyuncu "s", ikinci "i", üçüncü "n", dördüncü "e" diyebilir. Beşinci eğer "k" derse, sözcük tamamlanmış (sinek) olur ve beşinci oyuncu bir ?can? kaybeder. Oyunda üç can kaybeden oyuncu "hortlak" olur. Üç harfli bir sözcük için ceza uygulanmaz.
DEDEKTİF
"Dedektif Oyunu"nda, bir şapkanın içine oyuncu sayısı kadar katlanmış kâğıtlar koyulur. İki kâğıttan birine "Katil", öbürüne de "Dedektif" yazılır. Bu ikisi dışında kâğıtların tümü boş bırakılır. Her oyuncu şapkanın içindeki kâğıtlardan birer tane çeker. Dedektifi çeken oyuncu kimliğini açıklar. Tüm ışıklar söndürülür ve oyuncular evin içine dağılırlar. Bir süre sonra "Katil" kendine bir kurban seçer ve ona sarılır. Kurban "Katil var!" diye bağırarak kendini yere atar. Katilden başka herkes olduğu yerde kalır. Katil yerini değiştirebilir. Bundan sonra ışıklar açılır ve dedektif sorguya başlar. Sorgu sırasında katil dışındaki oyuncular doğruyu söylemek zorundadır. Katil ise istediği kadar yalan söyleyebilir. Dedektifin katili bulabilmesi için iki hakkı vardır, bulamazsa katil serbest kalır.
TIP
Tıp oyununda ebe veya hakem "tıp" der ve herkes susar. Kımıldamak serbesttir ancak konuşan veya sesli gülen kişi oyundan çıkar. Sona kalan kişi kazanır. Bazı versiyonlarında ebe diğer oyuncuları komik yüz ifadeleri veya şakalarla güldürmeye çalışır.
ESTEPETA
Estepeta tıpa benzer ancak kıpırdamanın da yasak olduğu bir oyundur. Ebe çocukların dalgın bir anını kollar ve "Estepeta!" diye bağırır. Ebeyi duyan çocuklar, oldukları yerde kalmak zorundadırlar. Ne kımıldayabilir, ne de konuşabilirler. Bu durum ebenin "Boz!" demesine kadar sürer. Ebe "Boz" demeden kımıldayan ya da konuşan olursa, bu kez o ebe olur.
TAHTEREVALLİ
Tahterevalli, genellikle çocuk bahçesi, park ve okul bahçelerine sabit kurulan ve iki ucuna en az birer çocuğun oturup biribirini yukarı aşağı indirip kaldırmasına yarayan oyun aracı. Tahterevalli, genellike tam orta noktasından desteklenen bir tür kaldıraçtır.
CEZALAR
Bazı oyunların sonunda, gülmek ve eğlenmek amacıyla oyunu kaybeden kişilere cezalar verilir. Cezalar genellikle zor veya cezalıyı komik duruma düşüren eylemler içerir: takla atmak, şarkı söylemek, alfabeyi tersten okumak, dört ayak üstünde emeklemek, sekerek bir yere gitmek gibi. Yaş grubu büyüdükçe cezalar da zorlaşabilir.

BİLYE OYUNU
En eski çocuk oyunlarından biridir. Bilye denen küçük, sert küre biçiminde toplarla oynanır. Roma İmparatoru Augustus Caesar´ın da çocukluğunda bilye oynadığı bilinmektedir. Eskiden yuvarlak çakıllar ya da meyve çekirdekleri bilye olarak kullanılırken, 18. yüzyılda mermer bilyeler yapıldı. Bilye oyunlarının adı ve kuralları
Oynandığı ülkeye göre değişiklik gösterir. Türkiye´de renkli cam bilyelere "misket" denir. En çok oynanan bilye oyunları ise "tumba", "kuyu" ve "Üçgen"dir.
Bilye oyunlarında ortak nokta, bilyeyi yuvarlayarak başka bir bilyeye çarptırmak ve onu kazanmaktır. Bilye, kıvrılan işaret parmağının içine oturtulur ve başparmakla itilerek atılır. "Kaptan Oyunu"nda, bilyeler yerde açılan belirli sayıda çukura önceden saptanmış bir sıraya göre sokulmaya çalışılır. Bunu başaran oyuncu, rakibinin bilyesine atış yapma hakkı kazanır.
BİRDİRBİR

"Birdirbir Oyunu"nda çocuklardan biri ellerini dizlerine koyarak eğilir ve öbür oyuncuların üstünden atlayacağı bir kambur oluşturur. Atlayan her çocuk biraz ötede aynı biçimde eğilerek durur ve öbürleri eğilmiş duran bütün
oyuncuların üzerinden atlar. Bu biçimde oyun sürüp gider.
ANNE-BABA-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE OYUNUN YERİ
Çocuğun dünyasında kendini ifade etmesi, yaratıcı becerilerini geliştirmesi ve iyi vakit geçirmesi kadar, anne-baba ilişkisindeki pek çok çatışmayı çözmek ve bir uzlaşma ortamı yaratmak için en önemli alanlardan biridir.
Anne-babanın çocuğuyla ilişkisinin önemli bir kısmı oyun aracılığı ile gerçekleşir.
* Oyun oynayarak anne-babalar başka türlü hiçbir yolla olamayacağı kadar çocuklarına yaklaşabilirler ve onları keşfetme fırsatı yakalarlar.
* Anne-babalar çocuklarıyla oyun oynarken hem onlarla güzel vakit geçirmek hem de onlara bir şeyler öğretmek amacı güder. Özellikle çocuklarıyla paylaşacak vakti kısıtlı olanlar, gün içinde onlara vermek isteyip de veremediği ?her şeyi´ birlikte oynadığı oyuna sığdırmaya çalışır.
* Anne-babanın çocuğuyla ilişkisinin önemli bir kısmı oyun aracılığı ile gerçekleşmektedir. Bu yüzden çocuğuyla ilişkisini daha olumlu bir hale getirmek isteyen anne-baba ilk önce çocuğuyla oynadığı oyunu olumlu bir hale getirmelidir.
ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE TELEVİZYONUN ETKİLERİ
Çocukların ilk aylarından beri ilgisini çeken bir araçtır. Birkaç aylık bebekler bile bu renkli, hareketli, ve sesli görüntüyle yakından ilgilenip görme alanları içinde takip edebilirler.
? Televizyonda ses ve görüntü birlikte verildiği için çocuklar çok daha kolay etkilenirler.
? Özellikle daha rahat yemek yedirebilmek amacıyla televizyon karşısına oturmak için teşvik edilen çocuklarda okul yıllarında da sürdürecekleri şekilde televizyon izleme alışkanlığı gelişir.
? Uzmanlar televizyondaki saldırganlık içeren görüntülerin, izleyen insanlar üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmektedirler.(Slaby ve diğerleri, 1995; Türkoğlu, 1993; Yörükoğlu, 1986)
? Kontrolsüz şekilde televizyon izleyen çocukların yorum yapma, muhakeme etme yetenekleri olumsuz etkilenmektedir. Çünkü televizyon izlemek tek yönlü pasif bir etkinliktir.
? Fazla televizyon izleyen çocuk sadece bilgi almaya alışır ve etkileşime girmez.
? 2 yaşlarında çocuklar televizyon karşısında ancak 1 saat kadar kısa çizgi filmler ve eğitimsel içerikli programlar izleyebilir.
? Çocuğun, gelişiminin ilk 3 yılında olması gerektiğinden fazla televizyon izlemesi konuşmada gecikme ve dış dünyayla iletişimde sorunlar yaşamasına neden olabilir.
? Çocuklar, okul öncesi dönemde 1 saat kadar çizgi filmler, çocuk filmleri ve eğitimsel programları izleyebilirler. Öğrenmenin en yoğun olduğu dönem olduğu için çocuğun zamanını televizyonla doldurmamak gerekir.

? Okul çağındaki çocuklar okul ve günlük ihtiyaçlarının karşılanması dışında kalan zamanlarının en fazla dörtte biri kadar televizyon izlemelidirler. Çünkü çocuğun oyuna, paylaşıma ve hobilerini geliştirmek için de zamana ihtiyacı vardır.
? Çocukla sohbet etmek, oyun oynamak ve hobiler için zaman ayrıldığında çocuklar televizyon izlemekten ziyade anne-babayla zaman geçirmek isterler.
? Televizyonun aile içi iletişimi olumsuz yönde etkileyerek, ailedeki bireyler arası ilişkileri zedelediği kabul edilen genel bir görüştür.

 

 



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor