Emek Kaymak Kesen´in Kaleminden
Bütün bir yılı büyük şehirde geçirdikten sonra, büyük bir özlemle yaz tatili için geldiğimiz köyümüzde, Sen, ağabeyin ve diğer kuzenlerim benim için sadece bir akraba değil, yaz aylarına ait çocukluğumun da bir parçasıydınız.
Elbette ki seninle yetişkin olduktan sonra da bir çok anılarımız var. Ama bu anıların hiçbiri çocukluktaki yaşadığımız kadar yoğun ve mutlu değiller benim için.
Son zamanlarda ardı ardına yaşadığım kayıplardan sonra senin kaybınla birlikte, çocukluğumun önemli bir parçası da yitip gitti Yüksel. Seni Aralık ayının son günü defnettikten sonra köyümüze geldik.
Ne kimseyi görmek ne de konuşmak istiyordum. Zaten buna da gücüm kalmamıştı . Bu soğuk Aralık gününde ağlayanları ve başsağlığına gelenleri evde bırakarak çocukluğumuzun geçtiği yerleri görmeye gittim .
Arabayı çocukken yarışa başladığımız yerdeki tepede bıraktım. Buradan aşağıya doğru, büyük dedemizin bizlere bıraktığı o büyük araziye ,Çamlar tarlamıza ve Savaştepe´ye kadar uzanan köyümüzün ovasına baktım .
Yazın içinden hiç çıkmadığımız ,yüzdüğümüz, balıkları nerdeyse ellerimizle tuttuğumuz dere,bulunduğum tepeden görünmüyordu, ama anılarımızı hatırlarken, sanki seni ve onu da görüyordum. İşte gene çocukluğumuzun treni geçiyordu İzmir den gelen. Hafif bir yağmur ve de soğuk var..
Ama hiç bir soğuk, içime düşen bu koru söndürecek gibi görünmüyor . Yanaklarımdan dökülen gözyaşlarım ile yağmur damlaları birbirine karıştı her yer bulanık görünmeye başladı. Derken birden güneş açtı ve ortalık aydınlandı ! Ölene kadar hep mahçup gülümseyen yüzünle sen, ben, yaşları birbirine yakın tüm kuzenler ve dayımızın köpeği Duman ,gene her zamanki gibi koşarak bulunduğumuz tepeden aşağı doğru iniyorduk.
Duman her zamanki gibi heyecandan dilini bir karış dışarı çıkarmış hızlı hızlı hem soluyor, hem de koşuyordu ...
Aşağıya indiğimizde ,her bir dalına kuş gibi tüneyip şarkı söylediğimiz çocukluğumuzu nerdeyse tepesinde geçirdiğimiz, armut ağaçlarımızın kesilmediğini gördük. Hep beraber ağaçlarımıza tırmandık gene . Ağaçlardan indiğimizde beklenen tren geçiyor, sen ,ağabeyin ve tüm kuzenler trenle beraber koşmaya başlıyorsunuz, bir taraftan da ?Gazteeeeeee ..? diye bağırıyorsunuz.
Biz şehirli kuzenler ne yaptığınızı anlayamıyoruz .Şehirde ki evimize düzenli gazete geldiği için bunu anlamamız mümkün değil zaten . Ama varsın garip ve anlaşılmaz görünsün.Hızla giden trenle yarış etmek çocukluğumda yaşadığım en güzel anı olarak kalıyor hafızamda. Koşarken biz de o trene biniyor, hayallerimizde, çocukluğumuzun engin yolculuklarına çıkıyorduk sanki. Üstelik dün akşam, tütün çardağın önünde, radyodan , Amerika´lı astronotların , Ay´a nasıl adım attığının naklen yayınını dinlemiştik. Dinlerken de, tüm akrabalar gözümüzü Ay´dan bir saniye dahi ayıramamıştık..
Büyükler heyecanlandıkça bizde heyecanlanmış çardağın önünde lüks lambası ve cırcır böceklerinin şarkıları eşliğinde , insanlık adına bizler de büyük bir adım atmıştık..! Ertesi gün detaylı haber gerekti büyüklere.O yüzden koşmak yarışmak şart olmuştu trenle.
Hoş bizim için Ay´a çıkılsa da çıkılmasa da cırcır böcekli ve yıldızlı yaz akşamların tadına doyum olmazdı.Çünkü akrabalarımızla, kuzenlerimizle aramızda öyle güçlü sevgi bağımız vardı ki. Çardağın önündeki akşam sohbetlerini dinleyerek ve yıldızları izleyerek uyumak uykuların en güzeliydi . Uyandığımızda ,güneş doğmadan kırılan tütünleri selede görünce ,gene aramızda bir yarıştır başlardı . Kahvaltıdan sonra büyükler izin verse de vermese de ,tütün dizme yarışıydı bu. Kahvaltı menümüzü dedemiz ayarladı bazen. Bu da dedemin, tarladan bize getirdiği , sabahın ayazı i ile soğumuş kavunlar ve koyun peyniri ile olurdu..
Ellerime bulaşan siyah, yapışık tütün zehiri ile,acı acı yediğim öğlen yemeğinin tadını ise ,ömrüm boyunca bir daha hiç yemekte bulamayacağımı nerden bilebilirdim? Derken çocukluğumuzun başka bir zaman dilimine gidiyorum .
Sizlerle tekrar köye geri dönüyorum Benim en büyük dayım olan senin dedenin, yaptırdığı ebeliği ve kuzunun doğumunu ve hayretler içinde izliyoruz tüm çocuklar. Hemen ayağa kalkma çabaları, başarı ile sonuçlanan kuzucuğa, anasından evvel biz sarılıyoruz hep birlikte.
Geçen gün bir ressam dostum, benim resmimi yapmak istese, hüznün, bu resimde ne kadar yer alacağını sormuştu .Ben de ona, ? Yarıdan fazla ?diye cevap vermiştim . Yaşamımda ki hüzün olmayan kısmın çoğunluğu , sizlerle geçirdiğim çocukluğuma ait bölümlerdi Yüksel. Bu hüzün, büyüdükten sonra hepimiz için geçerli olmuştu aslında .
Senin utangaç ve saf yüzündeki gülümse dahi, yaşamın zor şartları ile hüzünlü bir gülümseye dönüşmüştü yıllar geçtikçe.. Çocukluğum.. Çocukluğumuz .. Tatlı bir masal olan, azla mutlu olduğumuz ,huzurlu olduğumuz,oyundan ve hiçbir keder ve kaygı taşımadan kana kana gülmekten ibaret olan çocukluğumuz .
Bir daha asla geri gelmeyecek çocukluğumuz . Neden büyüdük Yüksel?, Neden mutlu çocukluğumuza ait zaman bir yerde durmadı ve sürekli hepimizin aleyhimize işledi. Ölümüne çocukluğumuzda ki gibi, birbirimizin canını yaktığımız gibi ağlamak isterdim.
Ağladıktan sonra üzüntümü unutup, senin de içinde olduğun oyunlarımıza dönmek isterdim. Ama boşuna.. Bu defa canım çok yandı Yüksel. Korkarım ağlasak bile bir daha o neşe dolu oyunlarımıza hiç dönemeyeceğiz..
Yaz tatilimiz bu kez sonsuza kadar bitti ve ayrılık vakti geldi Yüksel . Ancak bu ayrılık diğerlerine hiç benzemiyor biliyormusun ? Seni çok ama çok özleyeceğim Yüksel.. Senden ve çocukluğumdan hiç ayrılmak istemesem de, Elveda Yüksel´im ! Elveda yaz çocukluğum ! Elveda güler yüzlü ,utangaç, saf köylü çocuğum !
Ve de çocukluğumun parçası...
Elveda..!
9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01
Ağrı
24.11.2024