Ağrı açısında da önemli potansiyele sahip sulak alanlarımızdan koruma-kullanma dengesi içerisinde faydalanılmasının kaçınılmaz olduğu günümüz dünyasında,
Sulak alanların korunmasını öngören uluslar arası Ramsar Sözleşmesine göre sulak alanlar ?Doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketinin çeklime devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan bütün sular, bataklıklar, sazlıklar ve turbalıklar? olarak tanımlanmıştır.
Ramsar Sözleşmesi olarak da bilinen ?Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi? 1971 yılı Şubat ayında İran?ın Ramsar kentinde imzalanmıştır. Sulak alanların önemi, korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilincini göstermek amacıyla, Avustralya?nın Brisbane kentinde Mart 1996 tarihinde yapılan ?Ramsar Sözleşmesi 6. Taraflar Konferansı?nda, Sözleşmenin imzaya açıldığı 2 Şubat günü ?Dünya Sulak Alanlar Günü? olarak kabul edilmiş ve 2 Şubat tarihi, sulak alanların korunmasının önemine kamuoyunun dikkatini çekmek üzere 1997 yılından bu yana ?Dünya Sulak Alanlar Günü? olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Türkiye, Ramsar Sözleşmesi?ne 17 Mayıs 1994?ten itibaren resmen taraf olmuştur. Sulak alanlar bakımından Avrupa ve Ortadoğu?nun en önemli ülkelerinden biri olan ülkemizde, toplam 1 milyon hektarın üzerinde, 250 civarında sulak alan bulunmaktadır. Bu alanların 9?u (Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas (Kuş) Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü ve Gediz Deltası) Ramsar Listesi?ne dâhil olmak üzere içerisinde İlimiz Doğubayazıt Sazlıkları, Balık Gölü ve Patnos Sarısu Ovası Sazlığının da yer aldığı 135 sulak alanımız uluslar arası öneme sahiptir. Ancak, ne yazık ki 1960?tan bu yana Amik, Gavur, Emen, Avlan gölleri gibi 1 milyon 300 bin hektarın üzerinde sulak alanımız sonuçları hiç düşünülmeden çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere kurutulmuştur.
Oysa sulak alanlar, kuşlar için yuva olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi ve rekreasyonel kullanımlar açısından yüksek ekonomik değere bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayan çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler.
Ayrıca birçok sulak alan, kültürel mirasın bir parçası olması itibariyle çok özel niteliklere sahiptir. Birçok yerde önemli yerel geleneklerin temelini oluştururlar. Şube Müdürlüğümüzce İlimiz Merkez ve İlçelerinde belirlenen ilköğretim okulları Doğa ve Biyolojik Çeşitlilik eğitim programına dahil edilerek, halen devam eden eğitim programı uygulamalarında öğrencilere sulak alanlar konusunda detaylı bilgiler verilmektedir.
Ağrı açısında da önemli potansiyele sahip sulak alanlarımızdan koruma-kullanma dengesi içerisinde faydalanılmasının kaçınılmaz olduğu günümüz dünyasında, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz sulak alanların korunmasının hepimiz için güzel ve artan bir hayat kalitesi sağlayacağının altının çizildiği bu günde, toplumun her kesimi ile gelecek kuşaklara yaşanabilir bir Dünyanın bırakılması için el birliği içerisinde sulak alanlara gereken önemin ve titizliğin gösterilmesi ümidi ile 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Gününü kutlarız.