Tarih: 27.09.2017 20:06

DOĞU´NUN ETİ VE SÜTÜNÜN LEZZETİ DOĞALLIKTAN

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye´de hayvancılık denilince akla ilk gelen bölge Doğu Anadolu´nun, rakımı 2 bin metrenin üzerindeki yayla ve otlakları, besicilikle uğraşan vatandaşlar ve hayvanlarına ev sahipliği yapıyor.

Çok sayıda bitki türü barındıran mera ve yaylalara yayılan büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan elde edilen ürünler, yurdun dört bir yanından yoğun talep görüyor.

Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sulhattin Yaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu Anadolu´nun Türkiye´de hayvancılığın en önemli merkezi olduğunu söyledi.

Birçok bitki türünü barındıran otlakların, hayvan besiciliğine uygun olduğunu belirten Yaşar, "Doğu Anadolu deyince aklımıza mera hayvancılığı geliyor çünkü Doğu Anadolu´nun coğrafi ve bitki yapısı hayvancılık yapılmasına çok müsaittir. Yöredeki Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Erzurum ve Van´da meraya dayalı hayvancılık yapılmaktadır. Buraların coğrafyası özellikle otlatmaya dayalı dediğimiz küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine çok müsait." dedi.

Yaşar, bölgedeki bazı meralarda yoğun hayvancılık yapılmadığını aktararak, "Bu alanlar ekstansif dediğimiz yoğun hayvancılığın yapılmadığı yerlerdir. Batı ve İç Anadolu illerimizle karşılaştırdığımız zaman orada endüstrinin daha çok geliştiğini ve endüstriyel ürünlerden olan küspe ve posa dediğimiz bazı ürünlerin çıktığını görüyoruz. Orada da yoğun hayvancılık yapılıyor. Yoğun hayvancılıkta üretim çok yüksek olması gerektiğinden, yemin içerisine çeşitli katkı maddeleri koymak zorundasınız. Halbuki Doğu Anadolu´nun doğal ve organik hayvancılığa müsait yapısında bunlara gerek duyulmuyor." diye konuştu.

- "Sağlıklı ürünleri tüketenler de sağlıklı oluyor"

Doğu Anadolu´da toprağın, dağların, yaylaların ve akarsuların temiz olduğunun ve ağır metal bulunmadığının altını çizen Yaşar, şunları kaydetti:

"Bu bölgede yapılan büyük ve küçükbaş hayvancılıktan elde ettiğimiz et, süt, yumurta, tereyağı, peynir gibi ürünlerimiz kaliteli çünkü burada fazla katkı maddesi kullanılmamış. Koruyucu hekimlik maksadıyla ve hastalık nedeniyle kullanılan bazı ilaçlar, hormonlar, katkı maddeleri de yöredeki çiftçilerce gelir düzeylerinin düşük olması sebebiyle kullanılmıyor. Bu da hayvancılığın organik hayvancılığa çok yakın olmasını sağlıyor. Gerek toprağın çok fazla kimyasallarla dolmamış olması gerekse doğal ortamdan dolayı bitkiler ve hayvanlar sağlıklı. Sağlıklı hayvandan elde ettiğimiz ürünler ile bu ürünleri tüketen insanlar da sağlıklı oluyor. Toprağımız kirli değil, buradaki yaylalarımız, dağlarımız, nehirlerimiz, küçük akarsularımızın hiç birinde ağır metal, endüstriyel atık yok, suni gübre kullanılmamış."

çiftçilerinden Hamit Çivik de bölgede hayvancılık yaptıklarını ve elde edilen ürünleri birçok yere sattıklarını söyledi.

Yörede beslenen hayvanların ve ürünlerin lezzetine vurgu yapan Çivik, şu ifadeleri kullandı:

"Buranın hayvanlarının eti ve sütü çok tatlı olur. Koyun, keçi, sığır ve tosun besliyoruz. Tarımımız hayvancılığa uygun, bu sebeple biz de hayvancılıkla uğraşıyoruz. Yağımız, sütümüz meşhurdur, doğaldır. Bazen süt ürünlerini bazen de eti batıdan isteyen yakınlarımıza gönderiyoruz. Buradaki ürünlerin tadını bilenler başka yerlerde aynı ürünlerden yedikleri zaman aynı tadı alamıyor."(aa)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —