DOĞU BEYAZIT NE ARADI NE BULDU…

DOĞU BEYAZIT NE ARADI NE BULDU…

Mehmet Koç Yazıyor

2014 yılı de önceki yıllar gibi ömrünü tamamlayarak aramızdan ayrıldı. Tıpkı insanların da belli bir süre yaşadıktan sonra ölüp yok olmaları gibi. 2014, bundan böyle hayli zengin anılarıyla hafızalarda yaşayacak. Çünkü geçen yıl gerçekten çok değişik ve bir o kadar da ilginç olaylar yaşandı. Ülke genelinde yaşanan sorun ve sıkıntılar şimdilik konumuz değil, ancak Doğu Beyazıt için neler oldu onlara bakalım.

Bu güne kadar Doğu Beyazıt için ne istedik ne bulduk diye düşünecek olursak şu gerçek ortaya çıkıyor. İstenen hiçbir şey olmadı. Olanlar ise aniden veya beklenmedik bir şekilde gerçekleşti.

Bürokratlık, Gazetecilik, Ticaret Odası ve Kızılay Derneği Başkanlığı yapmış biri olarak gördüm ve yaşadım ki bu güne kadar Doğu Beyazıt için ne diledi isek tam tersi gerçekleşmiştir.

1.Doğu Beyazıt'ın yeniden İL olmasını istedik, tam tersi oldu. Yeniden diyorum çünkü Doğu Beyazıt Osmanlı döneminde Sancak(Bölge Vilayeti), Cumhuriyetin ilk yıllarında ise BEYAZIT adıyla mülki taksimatta vilayet olarak yerini almıştı. Buna rağmen yanı başımızdaki Iğdır vilayet oldu, bırakınız vilayet olmayı Doğu Beyazıt, 40 km yakınındaki Iğdır'a da bağlanmadı, 100 km. uzaklıktaki Ağrı'ya git gel halen devam ediyor,

2.İlçede bir FAKÜLTE Kurulmasını istedik, fakülte için gerekli alt yapı da tamamlandı lakin oda olmadı. Bırakınız Fakülteyi, Yüksek Okul bile vermedi Ağrı IC Üniversitesinin anlı şanlı rektörü. Dediler ki size Meslek Yüksek Okulu yeter de artar. Oysaki verilen sözler üzerine işadamı Abdulbari Gozal tarafından, fakülte ihtiyacına göre gerekli olan bütün yapılaşma sağlanmıştı,

3. Gümrük Bölge Müdürlüğü de olan Gürbulak Gümrüğünde, Sınır Ticareti kapsamında Açık Pazar ve Serbest Bölge kurulsun istedik, bir de baktık ki Gürbulak Bölge Müdürlüğü dağıtıldı, gümrük teşkilatı müdürlük seviyesine indirildi, müdürlüğün ithalat yetkisi tamamen kaldırıldı, gümrük kapısı ithalatta transit kapısı oldu. Bu kapıdan yapılabilecek ithalat ancak iç gümrüklerde sonuçlandırılabilecektir.

4.İlki 70'li yıllarda yapılan pasaj baskınları, 2014 yılında yeniden yaşandı. Baskın, 1567 numaralı para koruma yasası ile her türlü yabancı menşeli mallarının kullanımını yasaklayan çağdışı 1918 sayılı kaçakçılığın men ve takibi hakkındaki yasaları hatırlattı. Oysaki merhum Özal, ta 80'li yıllarda bu yasaları yürürlükten kaldırmıştı.

5.İlçede bir Kültür Merkezi yapımına başlandı, merkezin yapımı yaklaşık 25 yıl sürdü, eski Kültür Bakanı Atilla Koç'un Doğu Beyazıt'a gelmesi sırasında verdiği talimat üzerine merkez ancak tamamlanabildi. Sonrasında turizm ve kültür amaçlı olan bu bina amacı dışına çıkarılarak ilçe milli eğitim teşkilatına hizmet binası olarak tahsis edildi.  Buradaki cinliğin gerekçesi ise,  ola ki gelecekte bu bina belediyenin mülkiyetine geçer” endişesi olduğu anlaşıldı.

6.Yıllardır Doğu Beyazıt'ın içinden Türkiye'ye doğalgaz akıyor. Soğuklar ve kirli hava bastırınca bize de Doğal Gaz verin diye sürekli yayın yapıyoruz, ne yazık ki bu yapılmadı ve uzun zamandan beri doğalgaz akıyor ve Doğu Beyazıtlı bakıyor.

7.Balık Gölü gibi bir doğal barajımız vardır. Başka yerlerde yapılan barajlar yıllarca sürüyor, Ağrı'daki Yazıcı Barajı da 30 yıl sonra tamamlanmıştı. Oysaki Balık Gölüne hiçbir harcama ve bakım yapmadan suyundan yararlanıyoruz.  Balık Gölü olmasaydı Doğu Beyazıt çok ciddi bir su sıkıntısı yaşayacaktı.

O nedenle tek su kaynağımız olan Balık Gölünün korumaya alınması gerekiyor. Çevresinde bulunan mezra niteliğindeki küçük yerleşim birimleri kaldırılmalıdır. Göl korumaya alındığı takdirde gelecekte bırakınız Doğu Beyazıt'ı bölge için de bir baraj işlevi görebilecektir.

8.İlçe merkezinde sağlık ve savunma bakanlıklarının bazı eski binaları yıktırılarak çarşı ortasında yaklaşık 5 dönümlük bir boşluk oluştu. Halkın tamamı buranın park olmasını istedi. Parkın yapımını da Meslek Yüksek Okulunu yapan Sayın Abdulbari Gozal üstlendi. Ancak bizim çokbilmiş bürokratlar buna da yanaşmadılar.

Bütün bu ve benzeri hadiseler gösteriyor ki Doğu Beyazıt'a yapılan hizmetlerin tamamı halkın istekleri doğrultusunda gerçekleşmiyor, daha çok yetkililerin kafalarına göre şekilleniyor. Hiçbir zaman halk ne istiyor ve neye ihtiyacı vardır gibi bir dertleri yoktur.

Çünkü bizde yetkili, her konuda uzmandır ve her şeyi biliyorlardır(!) Fakat makamlarını kaybedip yetkisiz duruma düştüklerinde ise her ne hikmetse hiçbir şey bilmediklerini onlar da kabul etmek zorunda kalıyorlar. 



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor