MEHMET KOÇ YAZIYOR Bu konudaki rekabet öyle kızışmış ki halen arsalar ateş pahasına satılıyor. Yapsatçı müteahhitler alt yapıya aldırmadan nerede bir arsa buluyorlarsa orada bir apartman inşa edip morgıç kredisiyle hemen pazarlıyorlar. Yakında köylerde de apartmanlar yükselirse hiç şaşmayın.Yeter ki bir yerde bir arsa bulunsun ya da yıkılacak eski bir ev olsun. Doğubayazıt?taki çok katlı yapılaşmaya bakıldığında tıpkı bir zamanlar kontrolsüz bir şekilde inşa edilen dinlenme tesisleri akla geliyor. İran?a yapılan uluslar arası TIR taşımacılığının bir dönem çok artması sebebiyle, bu günkü apartmanlar gibi dinlenme tesisleri yapılmış, daha sonra TIR trafiğinin azalması ve bir süre de adeta bıçak gibi kesilmesi sonucu bu tesislerin tamamı atıl kalmış, sahipleri mağdur olmuştu. Öte yandan, ilçede yeniden inşa edilen yeni binalar şehirde bir görüntü kirliliği de meydana getirmiş durumda. Apartmanlar adeta biri birine girmiş, binaların aralarındaki yollar da mümkün olduğu kadar daraltılmıştır. Apartmanlar öyle yanaşık bir şekilde inşa ediliyor ki, yandaki binanın balkon ya da penceresinden bakıldığında, diğer apartmandaki evlerin ve balkonların içi görünüyor. Anlaşılan konut talebi öyle artmış ki apartmanlar çevresinde arsa payı bırakılmıyor, yeşil alan yaratılmıyor, ne kadar arsa varsa o kadar da bina inşa ediliyor. Doğubayazıt?ta nasıl bir imar mevzuatı uygulanıyorsa ya da ne şekil bir çevre politikası varsa o da anlaşılmış değil. Çünkü yeşil alan diye bir zorunluluk aranmıyor olacak ki arsanın tamamında inşaat yapılıyor. Öyle anlaşılıyor ki sanki önemli olan sadece binanın yükselmesidir. Yoksa bina için gerekli olan yeşil saha ya da sosyal tesisler kimsenin aklından geçmiyor. Bir de binanın etrafına kale surlarını andıran yüksek bir duvar çekildi mi her şey tamamlanmış sayılıyor. Bir diğer konu, Doğubayazıt?taki çarpık bir yapılaşma dün olduğu gibi bu gün de devam ediyor olmasıdır. Geçmişte de var olan bu düzensizlik günümüzde de sürdürülüyor.