Prensip edinmişim, yada gelenek haline getirmişim, arada birde olsa, değer verdiğim, sevdiğim insanları yad ederim. Onları anarım, onlarla geçen anılarımı tazelerim, çünkü bir Doğubayazıt kültürünü yaşıyoruz, bizden sonra gelecek olan kuşaklarada yaşatmak zorundayız.
Biz Doğubayazıt’lıyız, Ehmede Xanı’nın ilmini okumuşuz, İshakpaşa sarayından ferz almışız, Heybetli Ağrı dağı’na sol yanımızı dayamış, sevda ile, keder ile akıttığımız göz yaşlarımızı Ağrı dağı eteklerine savurmuşuz, Meteor çukuruna varmış, Buz mağaralarında serinlenmişiz, Keşişin bahçesinde demli çayımızı selekeli ile yuvarlamışız, Koçkıran tepesinde Doğubayazıt manzarasına doyumsuz bakmışız, kültürümüzle övünmüş, tertemiz olan geçmişimizle gurur duymuşuz, çünkü özünde, dilinde, ozanın, dengbejin, stranbejin ağıtları ile kültürümüze, kültür katmışız....
Bodrum’da Ali Eryılmaz Doğubayazıt geleneğini, orada devam ettiriyor, arada bir orada bulunan Doğubayazıt’lıları bir araya getirip, dertlerini, kederlerini, sevinçlerini dinleyip, eş oluyor, arkadaş oluyor, dost oluyor, her şeyden önce ağabeyi oluyor, onların sofrasına aş oluyor, ekmek oluyor…
İzmir’den Abdullah Dumlu, Hanefi Dumlu, Ekrem Aras, bir çatı kurmuşlar, bu çatı altında Doğubayazıt kültürüne, geleneğine yaraşır bir şekilde her Doğubayazıt’lının derdine deva oluyorlar. Ege ile Doğubayazıt arasında bir köprü kurmuşlar, köprünün temelini sağlam atmışlar, temel sağlam olsun, diye harcını Doğubayazıt’tan getirmiş katmışlar. Doğubayazıt’a, Doğubayazıt’lıya yaraşır ne ise onu yapıyorlar, yapmaktan da üşenmiyorlar...
Doğubayazıt’lı Türkiye’nin sınırlarını aşmış, yurt dışına açılmış, Doğubyazıt geleneğini, kültürünü yabancılara aşılamak için, her kese ekmek teknesi olmuş, bir varlığımız var, Fevzi Aras, yüzlerce Doğubayazıt’lıya iş vermiş, sofrasına aş olmuş, hiç bir dil, din, mezhep ayrımı yapmadan, her kesimin ekmek teknesi olmuş. Bununla yetinmeyen Fevzi Aras, Doğubayazıt’a Ehmede Xani üniversitesinin yapılması için var gücü ile çalışmış ve bu işi de becermiş. Fevzi Aras’ın açılım ve yatırım yaptığı ülkeleri yazmama, yada belirtmeme gerek yok, aşını yiyen, ekmeğini evine götürenler ve onların yakınları çok iyi bilmektedirler, her şeyden önce Doğubayazıt biliyor, Doğubayazıt’lı gururla yad ediyor, Mehmet Koç Yazıyor, Nezir Çelik dile getiriyor, Fırat Beyazıt yad ediyor, Hamza Salman takip ediyor...
Oğuz Kafkaslı oda Gebze’deki Doğubayazıt’lılara bir çatı olmuş, her kese kol-kanaat germiş, orası Doğubayazıt olmazsa da, Orada bir Doğubayazıt oluşturmuş, hangi Doğubayazıt’lının nerde ve ne sıkıntısı varsa, kardeşleri Turgay Kafkaslı ve Tunay Kafkaslı ile beraber onların yardımına koşar ve ellerinde ne geliyorsa yapmaktan kaçınmıyorlar. Her zaman Doğubayazıt’ı anıyorlar, her zaman Doğubayazıt ile gurur duyuyorlar. Oğuz Kafkaslı Doğubayazıt’lılar dışında Gebze ve çevresinde çok iyi bir kariyer edinmiş, kendi kültürünü her kesime aşılamış, bir Doğubayazıt’lı olarak Doğubayazıt’ı her kesime kabullendirmiş…
Doğubayazıt’ta görev yapmış ve Doğubayazıt’ı hiç unutmamış, her zaman Doğubayazıt’ı yad etmiş görevlileri de unutmamak gerek, Doğubayazıt eski Kaymakamlarından, Rize Valisi Nurullah Çakır, Mülki Müfettişi Abdullah Özbek, Konya Meram Kaymakamı İrfan Kenanoğlu, Ankara Aselsan Müdürü Emekli Tüm. General Necmettin Baykul, Yalova Nüfus Müdüresi Selma Yılmaz, gibi değerli varlıklarıda yad etmeden geçemem...
Gel, gelelim asıl metrepol il olan ve çok sayıda Doğubayazıt’lıyı bağrında barındıran İstanbul’a, kısa adı BAY-DER olan Doğubayazıt Sosyal, Yardımlaşma, Dayanışma, Kültür Derneği kurulduğundan bu yana bir çok Doğubayazıt’lıyı bir araya getiren, gerek pikniklerde, gerek gecelerde, gerek iftar yemeklerinde, gerek taziyelerde ve gerekse bayramlarda hemen, hemen bütün Doğubayazıt bir araya getirerek kaynaşmalarını sağlamaktadır. BAY-DER Başkanı Sadullah Demirbaş bu konuda çok özverili ve duyarlıdır. Ağrı Dernekler Federasyonu (ADF) başkan yardımcısı Mimar Hasan Turan ve TUTAK-DER Başkanı Cemalettin Yıldız’ın Ehmede Xanı Derbeği Başkanı Yunus Bekret’inde çabalarınıda gözardı etmemek lazım.
Durumu iyi olmayan, Doğubayazıt’lı gençlerimizin okuyup, kariyer sahibi olmaları için verdikleri burslarla, hastanelerde mağdur olan hastalara yardım ederek, kendilerine şifa olan Doğubayazıt’lı işadamlarımızın isimleri hafızamda olanlarıda yazmadan edemem.
Musa Turan, Mehmet Eraslan, Halis Tan, Halit Tozbey, Sevdin Koç, M.Emin Öztürk, Ahmet Eraslan, Zeki Semetay, Ahmet Timur, Hayrettin Fidan, Abdullah Semetay, Burhan Kuşçu, Sadık Özen, Ferit Ay, Yusuf Şahin, İbrahim Yassuboğa, Halis Turan, Cevat İssi, Orhan Oruç, M.Sait Oral, M.Sait Karakurt, Hüseyin Turan, Celal Semetay, Maksut Konyar, Doç.Dr.Mahmut İlhan Beyazıt, Dr.Abdurrahman Safsin, Av.Muahammad Karaboğa, (MED MED),Av.M.Nedim Kolan, Hüseyin Salman.
BAYANLAR DA ARTIK BU İŞE EL ATMALI
Hani bazen bir, birimize kızarız ya! “elin hamuru ile erkek işine karışma” diye, ben duyumlar alıyorum, Gülnur Eraslan Eren, Gülten Aras Korkmaz, Türkan Turan Gerz kardeşlerimiz, yengelerimiz başta olmak üzere bir çok Doğubayazıt’ın duyarlı insanları da, bayanlar ile dayanışma içerisinde olduklarını, erkeklerin gösterdiği çabayı onlarında bu gibi etkinliklerde Doğubayazıt’lı bayanları bir araya getirerek, her konuda kendilerine yardımcı olduklarını, ve kendilerini bilinçlendirip, toplumun içinde yer almaları için uğraş verdikleri, bu da bizim için gurur verici, demek ki, artık hamur yormak Doğubayazıt Kadın Kolları İnsiyatifi için geçerli değil, artık onlarda her etkinlikte bulunacaklar, bayanları bir araya getirecekler, bilinçli bir şekilde topluma faydalı birer insan olacaklardır. Doğubayazıt’lı olmanın gururu bu olsa gerek. İster bayan, ister bay her kim olursa, nerede olurlarsa olsunlar, birlik olsunlar, beraber olsunlar...
Bizim orada geçmişte olan gerçek olmuş, bir söz vardır, Onuda siz okurlarımla paylaşmak istiyorum;
“ Amca yeğen yolculuğa çıkıyorlar, Yeğen ata binmiş, amca yaya yol alıyorlar, dağ, taş, bayır aşıp gidiyorlar, amcanın takati kalmıyor, ayaklarında ve bacaklarında yürüyecek takat kalmıyor, amca bir kayanın üzerinde oturarak, yeğenine dert yanar, ah be oğlum, ben senin amcanım, babanın yarısı sayılırım, kaç saattir yol yürüyoruz, sen hiç Allahtan korkmuyorsun, demiyorsun ben biraz attan ineyim de amcam binsin, yeğen amcasını dinledikten sonra, sağına-soluna, karşısına, arkasına bakar ve atın başını okşuyarak amcasına cevap verir, ‘Doğru söylüyorsun amca, kaç saat oldu yol gidiyoruz, ama bu kaç saat içerisinde düşünüyorum-taşınıyorum, kafamı kurcalıyorum senin hiç bir iyiliğin gelmiyor ki, aklıma ben attan ineyim de seni bindireyim’ amcanın diyecek artık bir sözü kalmıyor ve yola devam ediyorlar.”
Bizim gazete kurulduğundan beri Doğubayazıt’a, Doğubayazıt’lıya yararı olan, faydası olanı hep yazmış, yad etmişizdir, bu gibi insanları hep örnek göstermişizdir. Hani ozanın dediği gibi:
“Dünyaya gelmişte ölmemiş insan varmıdır,
Öyleyse nedir batıla düşkünlüğünüz,
Yoksa üç günlük dünya sizin için karmıdır,
Yoksa üç metre bez değilmi götürdüğünüz????....???..”
İşte her konuda birer örnek çıkartmaya çalıştım. Hep Doğubayazıt’ı, hep Doğubayazıt sevdalılarını yazıyorum, yazmayada devam edeceğim, sizler Doğubayazıt için, Doğubayazıt’lı için faydalı oldukça, bende yazmaktan yorulmayacağım, aksine gurur duyar, bunu zevkle yazarım...
NİHAT SÖYLER’DEN TARİH KOKAN BİR MEKAN
Doğubayazıt’lı hemşerimiz, arkadaşımız, dostumuz Nihat Söyler Eminönü Mercan Paşacamii sokak Büyük Valide handa iki bin yıllık tarihi bir yerde güzel ve Doğubayazıt’lılara yaraşır bir mekan açmış, Eminönü ve civarında bulunan Doğubayazıt’lılar hep oraya akın ediyorlar, hatta hafta sonlarını ailelerini de yanlarına alarak, Fırat kebap salonunda Doğubayazıt’ın o eşsiz yemeklerinin lezzetli tadına varıyorlar.
Gerçekten mekan oldukça eski, tarihi ile göz kamaştırıyor, mekanın duvarlarını da tarihi İshakpaşa sarayı ve heybetli Ağrıdağı’nın resimleride duvarları süslemesi bir başka güzellik katıyor restorana.
Mekan güzel, yer güzel, yemekler lezzetli, her Doğubayazıt’lının oraya varıp, Doğubayazıt tadında bir yemek yemelerini, o eşsiz tarihi yeri görmelerini isterim....