Tarih: 05.10.2017 09:58

DOĞUBAYAZIT, TAM BİR İNANÇ MERKEZİ?

Facebook Twitter Linked-in

Mehmet Koç´un Kaleminden

Nuh´un Gemisi ve Ahmed-e Xani gibi varlıklar nazara alındığında, inanç noktasında, Doğubayazıt´ın neden gündemde olmadığı düşündürücü bir durumdur.

Onun için Doğubayazıt, olması gerekenler noktasında da talihsiz bir yer. Talihsizlik bir türlü peşini bırakmamış, Osmanlı döneminde Sancak, Cumhuriyetin kurulması sırasında Vilayeti olmuş, sonrasında da ilçeye dönüşmüştür.

Demek oluyor ki Doğubayazıt, ta Nuh Tufanından beri bir şanssızlık yaşamaktadır.

Kutsal Kitapların lafzından anlaşıldığı kadarıyla Nuh Peygamber de, Doğubayazıt bölgesinde yaşamıştır.

Dolayısıyla İslam ve Musevi inancına göre, Tufan´dan kurtulan insanlar ve diğer canlılar, Nuh Gemisi´nin karaya oturduğu bu bölgeden yeryüzüne dağıldığı yolundadır.

Onun için diyoruz ki Doğubayazıt´ın, inanç noktasında önemli bir merkez olması gerekiyor.

İnancımıza göre Putperest bir kavim, Nuh Tufanıyla yok edilmiş, Hazreti Nuh´u kabullenen inançlı insanlar ise, gemi ile korunarak tufandan kurtulmuşlardır.

Nuh´un Gemisi, Doğubayazıt bölgesine geldikten sonra sular çekilmiş ve Meşar(Mahşer) Köyü civarında karaya oturmuştur.

Bu da gösteriyor ki Nuh´un Gemisinde bulunan insanlar ve diğer canlılar, Doğubayazıt´ta karaya ayak basmışlardır.

Bir başka ifade ile insanlar ve hayvanlar Doğubayazıt bölgesinde yeniden çoğalmış, dolayısıyla Nuh Peygamber de, kavmini uzun süre burada yönetmiştir.

O nedenledir ki Ağrı Dağı, çeşitli ülkelere mensup bilim adamlarının, tarihçilerin ve turistlerin ilgisini çekiyor.

Nitekim Meşar (Mahşer) Köyünde tespit edilen Gemi Kalıntısı da Amerikalı bilim adamları tarafından bulunmuştur.

Bu itibarla yabancı bilim adamlarının araştırmaları, Nuh`un gemisi hadisesini bu noktaya kadar getirmiş, bu gerçek bir çok dünya otoritesi tarafından kabullenmiştir.

Dünyanın ünlü dergi ve gazetelerinde yayımlanan fotoğraflara göre gemi, Ağrı Dağının doğusundaki Üzengili (mahşer) köyünde görülmüştür.

Yüksekten bakıldığında, gemi tabanı bariz bir şekilde görülmekle birlikte, yamaçlarda yapılan deneysel araştırmalarda da bu husus büyük ölçüde doğrulanmış bulunmaktadır.

Ne yazık ki Nuh Tufanı´nın Doğubayazıt´ta sonlandığı şeklindeki tezler, yeterince tanıtılmamıştır.

Ağrı eski valilerinden Sayın Şevket Ekinci olmasaydı Nuh´un Gemisi bu kadar gündemde bile olmayacaktı.

Yine, bu konuda yapılan uluslararası toplantılarda; Ağrı eski vali yardımcısı Fikret Kasapoğlu ve Doğubayazıt eski kaymakamı Cengiz Gökçe´nin gayretlerini de unutmamak gerekir.

İlahi bir söylem olmasına rağmen konunun hiçbir şekilde Diyanet tarafından mevzu edilmemesi de bir eksikliktir.

Doğubayazıt´taki bu olanak başka bir devletin elinde olsaydı kim bilir nasıl kullanırlardı. Uzak Doğudaki ülkeler bile, Nuh Tufanını ve Nuh´un Gemisini konu alan müzeler inşa etmek suretiyle dünyanın ilgisini çekmeye devam ederken, bizde ise yerel bir turizm söylentisinden öteye gitmemiştir.

Bildiğim kadarıyla Ağrı eski milletvekili Hanifi Alır, vekilliği döneminde uzak doğuya giderek Hong Kong´da inşa edilen Nuh´un Gemisini yakından takip etmiş, hatta benzerinin Doğubayazıt´ta yapılması için büyük çaba da harcamıştı.

Ne yazık ki, Ağrı milletvekillerinin, Nuh´un Gemisi olayını, yeterinde gündemde tutmamaları nedeniyle, Türkiye´de ve Dünya´da işin ciddiyeti tam olarak anlaşılamamıştır.

Onun için Doğubayazıt´ta ciddi bir müze çalışmasının yapılması gerekir. Doğubayazıt Kaymakamlığı tarafından yapılan müze geliştirilmeli ve uluslararası bir standarda getirilmelidir.

Bunun dışında, Turizm Bakanlığı da meseleyi sahiplenmeli, Ağrı IC Üniversitesi,  konu hakkında araştırmalar yapmak suretiyle hadiseyi bilimsel bir açıklığa kavuşturulmalıdır.

Binaenaleyh Nuh Tufanı konusunda yeterli bir enformasyonun yapılması durumunda Doğubayazıt, dolayısıyla Ağrı´nın, bütün dinler için bir inanç merkezine dönüşmesi mümkün olabilir?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —