Nuh´un Gemisi ve Ahmede Hani gibi gerçekler nazara alındığında inanç noktasında, Doğubayazıt´ın neden gündemde olmadığı düşündürücü bir durumdur.
Onun için Doğubayazıt, aslında öteden beri çok talihsiz bir yer. Osmanlı döneminde Sancak, Cumhuriyetin kurulması ile de Bayazıt Vilayeti olmuş, ne yazık ki sonrasında da ilçeye dönüşmüştür.
Demek oluyor ki Doğubayazıt, Nuh Tufanından beri bir talihsizlik yaşamaktadır.
Bir başka değişle, Kutsal Kitaplara göre Nuh Peygamber de bu bölgede yaşamıştır.
Dolayısıyla İslam ve Musevi inancına göre, insanlar ve diğer canlıların, Nuh Gemisi´nin karaya oturduğu bu bölgeden yeryüzüne dağıldığı yolundadır.
Buna göre Doğubayazıt´ın, inanç noktasında önemli bir merkez olması gerekirdi.
Putperest bir kavim, Nuh Tufanıyla yok edilmiş, Hazreti Nuh´u kabullenen inançlı insanlar ise, yapılan bir gemi ile tufandan korunmuştur.
Gemi, Doğubayazıt bölgesine geldikten sonra sular çekilmiş ve Meşar (Mahşer) Köyü civarında karaya oturmuştur.
Bu da gösteriyor ki Nuh´un Gemisinde bulunan insanlar ve diğer canlılar, Doğubayazıt´ta karaya ayak basmışlardır.
Bir başka ifade ile insanlar ve hayvanlar Doğubayazıt bölgesinde yeniden çoğalmış, Nuh Peygamber de, kavmini uzun süre burada yönetmiştir.
Onun içindir ki Ağrı Dağı, çeşitli ülkelere mensup bilim adamlarının, tarihçilerin ve turistlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir.
Nitekim Meşar (Mahşer) Köyünde tespit edilen Gemi Kalıntısı da Amerikalı bilim adamları tarafından bulunmuştur.
Bu itibarla yabancı bilim adamlarının araştırmaları, Nuh`un gemisi hadisesini bu noktaya kadar getirmiş, bu gerçek adeta bütün dünya tarafından kabullenmiştir.
Dünyanın ünlü dergi ve gazetelerinde yayımlanan fotoğraflara göre gemi, Ağrı Dağının doğusundaki Üzengili (mahşer) köyünde görülmüştür.
Yüksekten bakıldığında, gemi tabanı bariz bir şekilde görülmekle birlikte, yamaçlarda yapılan deneysel araştırmalarda da bu husus büyük ölçüde doğrulanmış bulunmaktadır.
Fakat yetkililerin ilgisizliği sebebiyle Nuh Tufanı´nın Doğubayazıt´ta sonlandığı şeklindeki tezler, yeterince anlatılmamıştır.
Ağrı eski valisi Sayın Şevket Ekinci olmasaydı Nuh´un Gemisi bu kadar gündemde bile olmayacaktı.
Yine, bu konuda yapılan uluslararası toplantılarda; Ağrı eski vali yardımcısı Fikret Kasapoğlu ve Doğubayazıt eski kaymakamı Cengiz Gökçe´nin gayretlerini de unutmamak gerekir.
Burada asıl sıkıntı Devletin bu vakayı yeterince dile getirmemesidir. İlahi bir söylem olmasına rağmen konu, Diyanet tarafından da hiçbir şekilde mevzu edilmemektedir.
Bu olanak başka bir devletin elinde olsaydı kim bilir nasıl kullanırlardı. Uzak Doğudaki ülkeler bile, Nuh Tufanını ve Nuh´un Gemisini konu alan müzeler inşa etmek suretiyle dünyanın ilgisini çekmeye devam ederken, bizde ise yerel bir turizm söylentisinden öteye gitmemiştir.
Bildiğim kadarıyla Ağrı eski milletvekili Hanifi Alır, vekilliği döneminde uzak doğuya giderek Hong Kong´da inşa edilen Nuh´un Gemisini yakından takip etmiş, hatta benzerinin Doğubayazıt´ta yapılması için büyük çaba da harcamıştı.
Ne yazık ki, Ağrı milletvekilleri, il ve ilçe belediye başkanları, il ve belediye meclis üyelerinin; bölgeye büyük yararlar sağlayacak olan Nuh´un Gemisi olayını, yeterinde gündemde tutmamaları nedeniyle, Türkiye´de ve Dünya´da işin ciddiyeti tam olarak anlaşılamamıştır.
Onun için Doğubayazıt´ta ciddi bir müze çalışmasının yapılması gerekir. Doğubayazıt Kaymakamlığı tarafından sınırlı olanaklarla yapılmakta olan müze teşebbüsleri desteklenmeli, bu çalışmalar uluslararası düzeyde bir müzeye dönüştürülmelidir.
Bunun ötesinde, İl Kültür ve Turizm Müdürünün gayretleri dışında Turizm Bakanlığı, meseleyi sahiplenmeli, Ağrı IC Üniversitesi de, konu hakkında araştırmalar yapmak suretiyle hadiseyi bilimsel bir açıklığa kavuşturulmalıdır.
Binaenaleyh Nuh Tufanı konusunda yeterli bir enformasyonun yapılması durumunda Doğubayazıt, dolayısıyla Ağrı´nın, bütün dinler için bir inanç merkezine dönüşmesi mümkün olabilir.
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024