Yeni bir araştırmaya göre sera gazları emisyonları bu hızla artarsa dünya 5 derece ısınacak. Uzmanlar, ?Radikal kararlar alınmalı, yoksa geri dönüş imkânsız? diyor Bu yıl Katar?da düzenlenen BM İklim Zirvesi?nde küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutabilmek için sera gazları emisyonlarına sınır getirilmesi ile ilgili pazarlıklar sürerken, tehlike çanlarının giderek daha yüksek sesle çaldığını ortaya koyan bir araştırma yayınlandı. Araştırmayı hazırlayan uzmanlara göre, hâlihazırdaki eğilimin sürmesi halinde 2010?da küresel ısınmadaki artış, ?tehlike sınırı? olarak görülen 2 derecenin en az iki katını bulacak, hatta felaketin eşiği olarak varsayılan 5 dereceye varması muhtemel. Atmosferdeki karbondioksit seviyesini ölçmek için hummalı bir çalışma yürüten Golobal Carbon Project (GCP) kuruluşunun Nature Climate Change dergisinde yer alan araştırmasına göre sera gazları emisyonları 2000 ile 2011 arasında yılda yüzde 3 oranlarında artış gösterdi. Bu yıl için ise artışın yüzde 2.6?lara varacağı tahmin ediliyor. Raporu kaleme alan uzmanlardan East Anglia Üniversitesi profesörü Corinne Le Quere, yaptıkları tahmin için güvenilir verileri ve kalıcı olması beklenen eğilimleri temel aldıklarını söyleyerek ?Ortaya çıkan şu ki en kötü senaryolara doğru belirgin bir gidişat var. Bu da içinde bulunduğumuz yüzyılın sonu için 4 ila 6 derece arasında bir ısı artışına işaret ediyor? dedi. Radikal bir plan lazım Araştırmada ayrıca, şayet küresel ısınmanın 2 dereceyle sınırlandırılması hedefleniyorsa, bunun için 2020?ye kadar atmosferdeki sera etkisi yaratan gazların çok ciddi oranlarda azaltılması gerektiği de ifade ediliyor. Oysa her sene farklı bir kıtada 190?ı aşkın ülkenin temsilcisinin katılımıyla düzenlenen BM İklim konferanslarında henüz böylesine toplu bir eylem için gereken siyasi iradenin oluşmadığı dikkat çekiyor. Dünyayı felakete sürükleyecek bir iklim değişikliği riskinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Le Quere ?Sera gazı emisyonları hızla artıyor, sanki kimse bilimcileri dinlemek istemiyor. Şu anda radikal bir plana ihtiyaç var? diyor. Keza araştırmacılar 2 derecelik azami artış hedefini tutturmanın çok yakında imkânsız olabileceği konusunda uyarıyor. Uzmanlara göre 2 derecenin üzerinde bir artış doğal afetlerin olağan hale gelmesi demek. 6 derecelik bir artış ise bilim dünyası için ?kıyametle? eşdeğer. Dünyayı en çok kirleten ülkeler 1. Çin, 10 milyar ton karbondioksit. 2. ABD, 5.9 milyar ton. 3. Hindistan, 2.5 milyar ton. 4. Rusya, 1.8 milyar ton. 5. Japonya, 1.3 milyar ton. 6. Almanya, 800 milyon ton. 7. İran, 700 milyon ton. 8. Güney Kore, 600 milyon ton. 9. Kanada, 600 milyon ton. 10. Güney Afrika, 600 milyon ton. Umut Yenilenebilir Enerjide Greenpeace`den Pınar Aksoğan Katar`da süren iklim görüşmelerini ve Türkiye`nin konumunu değerlendirdi. Bu aşamada tüm ülkelerin iki derecelik artışı engelleyebilecek azaltım hedef ve politikaları belirlemesi gerektiğini söyledi. Doha - BİA Haber Merkezi 03 Aralık 2012, Pazartesi Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, Türkiye`nin Kyoto Protokolü ikinci yükümlülük döneminde azaltım hedefini belirlemesi ve bu hedefi yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği hedefleri ile desteklemesi gerektiğini söyledi. Katar`ın başkenti Doha`da iklim görüşmelerini takip eden Aksoğan görüşmelerde gelinen noktayı ve Türkiye`nin durumunu değerlendirirken toplantının iklimin geleceğinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı. Pınar Aksoğan, görüşmelerin gidişatını ve Türkiye`nin durumunu değerlendirdi: "Uzun dönemli işbirliğini belirleyecek çalışma grubunun bu yıl son yılı. Bu çalışma grubunun önümüzdeki süreçte nasıl devam edeceğine karar verilmesi ve bir yol haritasının çizilmesi gerekiyor. "Bu metin onaylandıktan sonra güçlendirilmiş bir eylem platformu için müzakereler daha kuvvetli bir biçimde devam edebilir ve karbon salımlarının azaltılması konusunda istek artırılabilir." Bu yıl sonunda Kyoto Protokolü`nün ilk yükümlülük döneminin sonuna gelindiğini hatırlatan Aksoğan, ikinci yükümlülük dönemi ile beklentilere de değindi. "Bu Taraflar Toplantısı`ndan en büyük beklentimiz, Kyoto Protokolü 2. Yükümlülük dönemine tüm ülkelerin imza atması ve sonrasında iki derecelik artışı engelleyebilecek azaltım hedef ve politikaları belirlemeleri." Türkiye`nin kapasitesi Türkiye`nin 2008`de Kyoto Protokolü`ne taraf olduğunu söyleyen Aksoğan, bu taraf oluşun Türkiye`ye 2012`ye kadar herhangi bir ek yükümlülük getirmediğini ifade etti. "Bugün gelinen noktada, küresel kömür yatırımlarında dünyada dördüncü olan ve fosil yakıtlara bağımlılığını giderek artıran Türkiye ikinci yükümlülük döneminde de salım azaltım hedefi belirlemiyor. "Enerji Bakanlığı 2012`yi kömür yılı ilan etti. Türkiye`nin 1990 yılında kişi başına 3,3 ton olan salımları, 2010`da 5,5 tona çıktı. Türkiye`nin 2023 enerji vizyonu stratejisi ile bu rakam iki katına çıkabilir. "Türkiye, rüzgar kapasitesinin sadece yüzde 10`unu kullanıyor. Güneş enerjisinde ise durum daha da olumsuz. Güneş yatırımları 600 MW ile sınırlanıyor. "Oysa Türkiye`nin rüzgar ve güneş potansiyeli, fosil yakıtlara olan bağımlılığı sona erdirmeye yetecek seviyede." Azatlım hedeflenmeli Enerji teknolojisini yurtdışından sağlayan Türkiye`nin yakıt maliyetleri de eklendiğinde enerji politikalarının sürdürülemez olduğuna dikkat çeken Aksoğan`a göre, Türkiye yenilenebilir enerji teknolojilerine yatırım yaparak istihdam, bilim insanları ve AR-GE kapasitesini geliştirmeli. Aksoğan Türkiye`nin bu aşamada yapması gerekenleri de şöyle sıraladı. * Kyoto Protokolü ikinci yükümlülük döneminde azaltım hedefi ya da sınırlama belirlemeli. * Azaltım hedefini, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği hedefleri ile desteklemeli. * 2023 enerji ve ulaşım stratejileri Türkiye`nin alacağı sera gazı azaltım hedeflerine göre revize edilmeli ve fosil yakıta bağımlı olan stratejiler, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini temel alacak şekilde yenilenmeli. * İklim değişikliği hedeflerine bağlı olarak, ÇED raporlarındaki CO2 emisyonları ile maddelerde düzenlemeler yapılmalı.