DEVLET MALI DENİZ …!

“Kim devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.” (Âl-i İmrân, 3/161)

Eğitim 4.01.2025 09:32:00 0
DEVLET MALI DENİZ …!

Bir TV. Tartışma programı seyir ediyordum. Konu belediyelerin israf ve yolsuzlukları.

Konuk olarak katılan Taraflar bir birlerini hakaretlere varacak seviyede suçluyorlardı.

 Hayır ben az çaldım sen çok çaldın, sen çok israf ettin ben az israf etim, sen yandaşlarına kamu malını peşkeş çektin  ben peşkeş çekmedim manasına gelen konularında tartışma polemiği uzanıp gidiyordu.

Devlet malı deniz yevmiyen keriz yada domuz ifadeleri ne yazık ki, ahlak çöküntüsüne, ahlak erozyona uğramış toplumlarda bazı kesimlerce benimsenen ve dillendirilen bir kavram. 

 Kurumların başındaki bu yöneticiler ve yetkililer söz konusu tartışma programında bu kavramı doğrular nitelikte söylem, tavır ve tutum izlemini vermekteydiler.

Söz konusu  tartışma programı bu sakat anlayış ve tasvip edilmeyen kavramı hatırlattı.

            Program konukları yaptıkları  icraat ve uygulamaları üzerinde bir birlerini açık şekilde suçlarken, tarihi şeref levhalarından  Hz. Ömerleri, Hz. Ebubekleri düşündüm ama hiçbir bağlantı kuramadım.

            Evet o tarihi şeref levhaları Hz. Ömer, ve Hz. Ebubekirlerin tarihe altın harflerle yazdırdıkları devlet yönetimdeki devlet adamlığının sorumluluğu konusunda birkaç örnek vermek istiyorum; 

1-Hz.Ebubekir vefat etmiş… Hz. Ömer hilafeti teslim almış, devlet emanetlerini inceliyor bir akşam vakti. Sandıklar açılıyor, evraklar ve mali hazineye ait altınlar, dirhemler tasnif edilip devir teslim yapılıyor. Evrakları tek tek inceleyen Hz.Ömer sandıklardan birinde bir kavanozla karşılaşıyor. İçi dirhemlerle dolu kavanozu merak ederek açıyor. İçinden şu not çıkıyor:

“Ben ki; Allah Resul'ünün Halifesi Ebubekir. Hilafetim süresince devlet hazinesinden bana bağlanan maaşı almaya haya ettim ve hiç kullanmadım. Çünkü bulunduğum makam; tebliğini ücretsiz, Hak Rızası için yapan Resül makamı idi. Tamamen kendi gayretimle geçindim. Benden sonra gelecek halifeye teslim edilmek üzere tüm maaşım bu kavanozdadır. Devlet hazinesine kaydedilsin!..”

            Hayatı Hz. Ebubekir’le hayır yarışına dönüşen Hz. Ömer olduğu yere öylece çöker. Ağlamaklı vaziyette şunları söyleyecektir:

-Ne kadar büyüksün Ya Ebubekir!.. Hayatında seni geçmeme fırsat vermedin, vefatın sonrasında da buna imkan tanımıyorsun. Ne kadar büyüksün Ya Sıddık..!

2-HZ. Ömer'in bey tül mala ait zayıf deveye Arabistan'ın o sıcağında aylarca bizzat çobanlık yapması,

3-Kendi özel işlerinde kendine ait mumları , devlet işlerinde devletin mumunu yakması.

Evet, Hz. Ömer’in “devletin mumu” hikâyesini hatırlatmanın tam yeri ve zamanıdır...

Hz. Ömer halife iken, bir gece makamına ashaptan biri gelir ve selam verip oturur.

Fakat selamı alınmaz. Hz. Ömer önündeki işle meşguldür ve konuk merak içinde bekler.

İşini bitiren Hz. Ömer, önünde yanan mumu söndürdükten sonra ikinci mumu yakar ve konuğunun gözlerinin içine bakarak “Aleyküm selam...” der.

Konuğu sorar:

- Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve bir mumu söndürüp diğer mumu yaktıktan sonra konuşmaya başladın?

Hz Ömer cevap verir;

- Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için, kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle konuşmaya başladım.

Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder;

 Ya Rabbi! Hz. Ömer’i bizim başımızdan eksik etme.

4-Hz. Ömer, Medine çarşısına gider ve pazar yerini dolaşır. Yanlış gittiğine inandığı bir şey görürse müdahale eder ve gerekli ıslahı yapardı. Halk bunu bildiği içindir ki çarşı ve pazarda gördüğü Halifeye problemlerini açarlardı. Hz. Ömer de en kalıcı tedbiri alırdı.

Bir ara deve pazarına gelen Hz. Ömer orada haylice iri, semiz ve gösterişli bir deve görür. Merak eder ve sorar "bu deve kime ait! Kim bu görkemli devenin sahibi?" Derler ki "bu deve oğlunuz Abdullah'a aittir." Hz. Ömer bunu duyunca ilk olarak şunu sordu; "bu deve nerede böyle semizledi. Nerede böyle kilolandı? Bana Abdullah'ı bulun." 

Biraz sonra Abdullah pazara gelir. Hz. Ömer sorar; "oğlum! Bu deveyi sen nereden buldun nereden besledin." 

Abdullah babasına cevap verir; "bu deveyi pazardan satın almıştım. Gayem şuydu, biraz kilolansın, ben de satayım ve ticaret yapayım. Nihayet devem otlandı, su içti ve kilolandı. Ben de bugün pazara getirdim ki satayım. Burada yanlış bir şey yok. Yanlış bir şey de yapmadım."

Hz. Ömer oğluna şu soruyu sordu; "Sen bu deveyi nerede besledin. Hangi otla semizledin." Oğlu der ki; "Ben devemi bütün Medine halkı gibi devlete ait şu korulukta besledim. Herkes nasıl devesini getirip o koruluğa salıyorsa ben de getirip devemi o koruluğa bıraktım."

Bunun üzerine Hz. Ömer şu cevabı verdi; "Oh oh ne ala. Halifenin oğlunun devesi gelmiş. Haydi yemleyin. Haydi sulayın. Halifenin oğlunun devesi. Tabii ki en iyi yemi alacak, elbette en iyi suyu içecek!? 

Ey Ömer'in oğlu Abdullah; "Hemen bu deveyi sat. Elde ettiğin paradan, bu deveyi satın alırken verdiğin ana sermayeni al. Geri kalan parayı hemen hazineye devret. O para Müslümanların fakirlerine dağıtılacak haydi bakalım." 

Hz. Abdullah bu muameleyi hak etmediğini düşünmüş olacak ki şöyle der; 

"Ama herkes devesini o otlağa bırakırdı. Orası Medine'de yaşayan her vatandaşın yararlanacağı genel bir otlaktır. Ben de Medine halkından birisiyim. Burada yanlış bir işim olmadı ki."

Halife cevap verir; "Sen Halifenin oğlusun! Halk oradan yararlanabilir. Ama sen yararlanamazsın. Ben o otlaktan Halife ile Halifenin evlatlarının ve akrabalarının yararlanmasını yasaklıyorum."

5-Hz. Ömer (r.a.), bir savaş sonrası ganimetleri taksim etmişti. Herkese bir parça kumaş düşmüştü. Fakat bu kumaş tek başına bir işe yaramıyordu. Oğlu Abdullah, babasına:

“Bu kumaş tek başına ne benim, ne de senin işine yaramıyor. Ben hakkımı sana vereyim de kendine güzel bir elbise yaptır.” demişti.

Hz. Ömer de oğlunun hediyesini kabul ederek bir elbise yaptırmıştı.

Birkaç gün sonra, üzerinde bu elbise olduğu halde bir konuşma yapmak için minbere çıkmıştı.

“Ey müminler! Beni dinleyin ve bana uyun.” der. Arka saflarda biri itiraz eder:

“Ey müminlerin emiri! Seni dinlemiyorum ve sana itaat da etmiyorum! Çünkü sen, Allah ve Resul’ünün yolundan gitmiyorsun!” dedi.

  Halife, “Neden?” diye sordu.

O zat sebebini şöyle izah etti: 

“Ganimet taksiminde, bizlerden hiçbirine elbise diktirecek kadar bir kumaş düşmediği halde, görüyorum ki, sen o kumaştan fazla almış, bir elbise yaptırmışsın!”

Hz. Ömer, cemaat arasında bulunan oğlu Abdullah’a (r.a.) işaret etti. Hz. Abdullah da kalkıp durumu izah etti. Payına düşen kumaşı babasına verdiğini söyledi. Gözler ikazda bulunan zata yönelmişti. O zat ayağa kalktı ve:

  “Şimdi konuş, ey müminlerin emiri! Şimdi dinliyor ve sana itaat ediyorum.” dedi.

6-Medine'deki kıtlık yıllarında, sıcak yemeği, eti, meyveyi sofrasından kaldırır ve sadece kuru ekmek ve su ile yetinir. 

Bir gün kendisine Azerbaycan taraflarından getirilen helvayı sofrasından kaldırır ve şöyle der; "Vallahi Medine'deki her kadın, vallahi Medine'deki her çocuk bu helvadan bolca yemeden Halife bu helvayı yemeyecektir."

7-Hz. Ömer anlatıyor: Hayber günü, Hz. Peygamber’in (sav) arkadaşlarından bazı kimseler, “Falanca şehit oldu, filanca şehit oldu.” derken diğer (öldürülmüş) bir adama rastladılar onun için de “Falanca adam şehit oldu.” dediler.

 Ancak Hz. Peygamber (sav) buna itiraz etti ve 

“Hayır; onun çaldığı bir hırka veya bir aba yüzünden ateşte olduğunu gördüm.” diye buyurdu ve “Ey Hattab’ın oğlu! Çık insanlara şunu ilan et ki, ‘Müminlerin dışında kimse cennete girmez.’ dedi. 

Ben de çıkıp ‘Şunu iyi bilin ki, müminlerin dışında kimse cennete girmez.’ diyerek insanlara seslendim.”

Bu olaylardan anlaşılıyor ki, devlet malı, kul hakkıdır. Görüntü olarak şehit de olsa bir kimse kul hakkının karşılığını ödemek zorundadır.

Bu iş, iman işi, takva işi. 

Evet, çağın müçtehidi ne güzel söylemiş:

‘’ İMAN İNSANI İNSAN EDER BELKİ İNSANI SULTAN EDER.’’

Yazıyı yine Hz. Ömer’in İslâm’ın adalet anlayışını anlatan şu veciz sözü ile biterim;

 “Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, 

Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu’’

SEYİTHAN KAYA

  DOĞUBAYZIT

 

 

 

 


Anahtar Kelimeler: DEVLET DENİZ …!
  • BIST 100

    10041%-0,44
  • DOLAR

    35,34% 0,12
  • EURO

    36,84% 0,38
  • GRAM ALTIN

    3007,36% 0,57
  • Ç. ALTIN

    4868,79% 0,96

Egazete


  • Çarşamba -7 ° / -16 ° Güneşli
  • Perşembe -5.5 ° / -15.1 ° Güneşli
  • Cuma -5 ° / -14.1 ° Güneşli

Ağrı

08.01.2025

  • İMSAK 05:53
  • GÜNEŞ 07:22
  • ÖĞLE 12:19
  • İKİNDİ 14:46
  • AKŞAM 17:07
  • YATSI 18:31