DEPREM DERSLERİ 8

DEPREM DERSLERİ 8

DEPREM, ŞEYTANI KUYRUĞUNDAN YAKALAMIŞTIR

Tercümesi: deprem, çeşitli konuların gözden geçirilip düzene konulması için çeşitli okutmalar yaptırıp, yazılması için yeni sayfalar açmıştır. Bu okuma ve yazmadan öte görülecek daha önemli zahmetler henüz görünmüyor.

BAŞ TACI 

Öyle bir tavır sergiliyorlarki 

Herkes onlara Hasret sanki 

Gönül gözüyle aynaya baktılar mı ki 

Çok konuşup bir şey söylüyorlar sanki 

Ne başkasını üzerim ne de kendimi 

Atarım içimdeki canavarı tutarım dengimi Karşımdaki insan olsun önemsemem rengini 

Yeter ki söylesin biz anlarız derdini 

İnsanlara hep hizmet edecek gibi görünecekler 

Hizmetin insanlığa baş tacı olduğunu nasıl bilecekler 

Öyle olduğunu bilemedikleri açıkça belli ki Şaşırmışlar kendilerini baya acipler 

Isınmak için aradıkları sevgidir 

O en kötü insanda da gizlidir 

Ona ulaşmayı çok iyi biliyoruz ki 

O hakkın yolu ile ilgilidir 

Şairin iğnesi kalem ipliği ruhtur 

İşlediği ne günah ne de mekruhtur 

O halde motiflediği güzel sözleri 

Yürekteki canavara göre suçtur

Yazılış tarihi 30 Aralık 1999

Bahsi geçen canavar tabirinin özü kapasitesizlik, cehalet ve egoizimdir. Bunların varlığı normal olsada, olmadığına dair maske olduğunda zorluk/canavarlık olur. Doğada her tür'ün kendine özgü bir yeri olduğu gibi, insanlar arası farkların da bir yeri olur. Farklar arası öz teşhis olmadığı için herkes, sahip olmadığı gerçeğin rolünü oynamakla hem kendini hemde toplumu kandırmakla ortamın bozulmasına sebep olur. 

ÖZENTİ KAYNAKLI KALDIRILMAYACAK YÜKLERİN HAYALİ, DENGELERİN AYARINI BOZAR. 

Kişilik karnesi kimlik kartında olsa kişi, kendinden haberi olacağı için, kendine uygun tercihlerde bulunabilecek. Karne verileri, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinden toplanan verilerden olur. Kategoriler:

Uysal, agresif, hiperaktif, düşünsel, duygusal, sıcak kanlı, soğuk kanlı, vb. Şekillerde bilgisellik dışındaki psikolojik boyutlar olabilir. Bu karne kendisine, eş dostuna ve iş yapacağı birliktelikler için bir tanıtım yardımı olur. İnsan kendini öz gerçeğinden farklı yapıda zan edebilir. Bu yanlış zan, sorunların temel kaynağı olur. Bu karne, kuyruğundan yakalanmış şeytanı bağlamak olur. Yani kandırma aracı elinden alınmış olur.

ŞEYTAN BU DEPREMİDE BAYRAM OLARAK GEÇİRDİYSEDE, HER ZAMANKİ GİBİ KUYRUĞU KAPTIRMIŞ FAKAT, UMUDUNU YİNE UNUTULMAYA BAĞLAMIŞTIR.

İçinde depremi unutma isteği olan varsa şeytandan şüphelensin. Çünkü depremdeki eserleri büyük oranda ortaya çıkmıştır. 

Müzik eşliğinde depremi eğlence aracı yaparak dans etmek, depremden daha şidettli bir insani çöküş depremidir. Haber ve tutuklama olmasaydı belkide depremi eğlence yapma sektörü bile oluşurdu.

İNSANİ FELAKET ŞEYTANIN HAZZIDIR.

Şeytan diye bir şey varmı? Varsa nerede?

Niye görünmüyor? Her türün bir avcısı varsa, insanında bir avcısı var demektir. 

İnsanları yönetip yönlendiren duygulardır. Duygular görünmezdir. Sevmek, gülmek ağlamak, sinirlenmek, konuşmak, haset, kin, nefret, şarkı-türkü-şiir vs. Duygulardan ibarettirler. Her duygunun kendine göre verdiği davranış ve yaşayış biçimleri vardır. İhtiyaçlar ve olaylar, duyguların oluşum kaynağıdırlar. Bu oluşum biçimleri kişilik yapısına göre değişir.

Kaderin seçenekleri içinden tercih kullanım esnalarında yönlendirici iki etken vardır. Bilimsel deyimi, sağ duyu ve sol duyudur. İnançsal deyimi, rahmani ve şeytanidir. Kader içindeki bir tercihin ardından yine kaderin hangi seçeneklerinin çıkacağını bilen varsa, o da ancak yönlendirici etkenler olur. 

İnanç olarak insan, tabiatın parçası olan vücutta iki varlığın bulunmasından ibarettir. Nefis ve ruh. İki anten misali iki sinyal alıcı. Ruh ALLAH tan ilham alır. Nefis şeytandan vesvese alır. Bu sinyaller, alınan kararların temel kaynağını oluştururlar. Kul olarak yaratılan nefistir ruh değil. Cennet ve cehennem nefis için vardır. Ruh ALLAH ın parçasıdır. Nefis yaratıldıktan sonra ona ruh üflenmiştir. Üflenmeseydi bu insan vücudu, şu anda türler arasında bir tür olarak, vücudun program ve becerisiyle tutunabildiği kendine özgü bölgesinde yaşıyor olacaktı. Ruhlu olduğu için, ilhamlar yardımıyla icatkar olup her tarafta tutunabilmiştir. Yayılırken vesvse verici de boş duruyor değildir. O da düşe çarpa ve yıkım için ne gerekiyorsa yapmaya çalışır. 

ŞEYTANIN KENDİSİ VARLIK OLARAK HER HANGİ BİR VARLIK SIRASINDADIR. 

Algıdaki gibi kaçılası değildir. Negatif duygu üretebilecek olayların olmasına vesvese ile kaynaklık eder. Ne fiziki bir gücü var nede olayları o yapar. Sadece yaptırır. Nefsani/bencil düşünceyle birlikte hareket eder. Kimse "ondan uzağım" diyemez. "Vesvesesine dikkat ediyorum" diyebilir.

İhtiyaçlar ve olaylar düzenlice sağduyunun hakimiyetinde olsalar, kötülüğe sevk edici şeytan kaynaklı duygular oluşmaz.

KÂR GÜDÜSÜNÜ SORGULAMAKLA SONUCA ULAŞMAK, KANDIRILMAYI ÖNCEDEN AÇIĞA ÇIKARIR.

Şunu şöyle yapsam kâr ederim diye bir düşünce olduğu zaman, o kâr'ın neler yaptıracağını, neyi nereye kadar götüreceğini, nelere sebep olacağını, ortamı nas8l şekillendeceğini, o şeklin sonucunu vs. Düşünülmelidir.

Mesela: depremin kendisi ve haberleri eğlenceyi, morali, psikolojiyi bozuyor diyelim. Buna karşı bir şeyler yapılmalıki düzelip rahatlama olabilsin. Yani güya zararlılıktan kâr'a geçme hesabı... Ama nasıl... Ne yapsam acaba...? Depremi eğlenceye dönüştüren bir video yapıp paylaşsam, o moral bozucu atmosfere bir darbe yapıp bu darbenin sevinciyle moralim yerine gelir. Derken, acaba gerçekten gelirimi... Ya herkes benim gibi aynı yola baş vursa... Ya bende eğlence bozucu bir hale girsem... Vs. O düşünceye karşı böyle sorgulamalı düşünceler olduğunda, vesvesenin sunduğu tercihten ilhamın sunduğu tercihe geçilir. 

Bu tür sorgulamaların olabilmesi için küçük yaştan itibaren terbiyeli eğitim gerekir. Yani hangi seçeneklerin nerelere götürücü olduklarını bellekte iyice yer edinmesi gerekir. 

Doğuştan ölüme kadar giden iyi yada kötü tüm yollar, kaderin yollarıdlar. Hangisinde gidilirse gidilsin kaderin yolundan çıkılmış olunmaz. Bir şehire giden on çeşit yol varsa, hepsinin ortak adı şehir yoludur. On tane yaşam şekli varsa, hepsinin adı kaderin yaşamıdır. İnsan kazalardan değil tercihlerden sorumludur. Yani yer çekiminin6 varlığından değil, onunla yapacağı işin şeklinden sorumludur. 

Tabiatın kendisi ve kanuni olayları kaza alemidir. Kaderin seçenekleri kaza aleminin içindedirler. Damın üstündeyken aşağıda bulunmak için kaza aleminin kanunlarından olan yollar vardır. Atlamak yada merdivenden inmek vs. Kaza aleminin kanunları, kaderin seçenekleridirler. 

Çürük yapının çökmesi kanunidir. Malzeden çalmak vesvesedendir. Kontrolsüz ve sorgusuz daire almak, vesvesenin hevesindendir. Yani kader içindeki seçeneklerden şeytan kaynaklı tercihlerdir. Maddi ve manevi çöküntülerin ilk başlangıçlarına kadar inildiğinde, sorgusuz vesvese ve heves kaynaklı tercihler oldukları görülür.

Doğru tercihler için ne yapılmalı? 

TERBİYELİ EĞİTİM ÖĞRETİM SİSTEMİ OLMALI. 

O kızların depremle alay videosu, manevi çöküşün uyarı alarmıdır. Şeytanın eldeki kuyruğudur. Ya elden kaçırılacak yada çekilip gereken ayar ve düzenleme yapılacak. Eğerki, depreme maruz kalanlar için yapılan yardımların tümü insani ruhani duygularla olduysa, bu tür şeyler küçük teferruat olur fakat, konumuna göre o deprem üzerinden dans eden o kızlar da o manevi çöküntüleriyle yardımların içinde tiyatrosal olarak bulunabilirlerdi. Yüzeysel görüntülere bakıp kanmak, doğru uygulamalara giden yolu buldurtmaz. Sağlıklı bir gelecek inşa etme isteği için iç yüz yapıya da bakmak çok mühimdir. 

Eğitim öğretim denildiğinde sadece pozitif anlamda algılanmamalı. Öğrenci hocadan pozitif anlamda eğitim öğretim alsada, ortamdan da negatif eğitim öğretim alabilmektedir. Bu şekilde ortamın kendiside bir hoca görevi gördüğünden, pozitif hoca ile negatif hoca diye iki çeşit hoca ortaya çıkmaktadır. Ortam hocanın eğitimi bünyeye yerleştiğinde diğer hocanın öğretileri, tiyatro malzemesi olarak kullanımlık olur. Çözüm, terbiyeli eğitimde.

Not: bugünden itibaren eğitim sistemleri detaylıca ele alınmalı.

Uzaktan eğitim denilen sistemin asıl adı, ebeveyn kontrollü yakından eğitim sistemidir. 

Konu ile ilgili genel haberlere bakıldığında, sadece okulların ne zaman açılıp kapanmasıyla ilgilidir. Haber değeri olmayan türlerden... Bunun üzerine uzunca yazılar yazılmaktadır. 

Herkes merak ediyor... Açıklama ne zaman yapılacak... Tarih belli oldumu... Vs... Vs... Şeklindedirler.

Halbuki asıl mesele çocuğun edindikleridir. 

Çocuk neleri edinmeli... Edinebiliyormu... Nasıl edinmeli... Vs... Vs... Şeklinde olmalıdır. 

Saygılar.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor