DEPREM DERSLERİ (65)

MUSTAFA KIRAÇ

Yaşam 8.03.2025 13:12:00 0
DEPREM DERSLERİ (65)

MEKAN İMKAN ZAMAN 
Zeka için lazım olan şeyler mekan, imkan ve zamandır. Bu üçlü onun ilerleme arabasını oluşturan parçalarıdır.

Dünyanın kendisi mekan, kaynakları ve çeşitlilik zenginliği imkan, ömrü de zaman olduğuna göre, zeki bir mahlukatın böyle bir yerde olması, bütünselliği oluşturan parçalardan bir parça olarak olması gereken yerinde olduğunu gösteriyor.

Lazımlık çeşitlerin varlığı, zekanın/insanın teknolojikmen ilerlemesi için önceden hazırlanmış yapısal bir temel olduğu kanaatini oluşturmaktadır.
Bu açıyla bakıldığında teknolojinin de başka bir şeye temel olabilleceği düşüncesi doğmaktadır. Bu zincirsel halkalı dizilimi düşünmeliyiz ki bulunduğumuz noktanın gereklerini isabetlice tespit edebilelim.

İnsan zekasının mekan-imkan-zaman üçlüsü içinde var olup onlara yönelmesi, rahimde var olup yeni doğmuş yavrunun memeye yönelmesi ile net bir benzerlik taşımaktadır.
Ortada soyut hüner/bilgi ile onunla uyumlu ve bağlantılı somut varlık gerçeği durmaktadır.
Oğlağın emme refleksiyle doğmasının tek bir adı olabilir, o da programdır.

Dişten dolayı mı elma vardır,,, elmadan dolayı mı diş vardır sorusunun cevabı programdır.
İkisi programdan dolayı vardırlar.
Makinanın her bir parçası birbirini var etmedi. Program onları ayrı ayrı var edip birleştirdi.
Parçalar değişime uğrasada bunu yapan yine programdır. Koşullar, program yazılımcılardırlar.
Bir amaç güdüsü'nün amaca dönük işleri programla meydana gelir.

AMAÇ İLE PROGRAMLAR
İnsan, yaşam amacı olarak sabit, program olarak değişkendir. Yaşamın varoluşsal amacını bulamamak program gereği ise, yaşamla bağlantılı programların gereklerini yerine getirmekten başka yol olmayacaktır.

Bağ bilinmezsede üzümü yemekten başka yol yok. Organlar, görevsel varlık sebeplerini bilseler de, sebebin amaçlar zincirinin tümünü bilmeye yetkin değillerdir.
Tüyler bit için bir orman olsada bit, bir canlıya bağlı olduğunu bilmeye yetkin değildir.
Olay yaşayan, olayın gerektirdiği durumları icra etse de, sebep sonuç sürecinin görünmeyen mesafelerini bilmeye yetkin değildir.

Bin ikiyüzlerin dünyasında bölgesel bir cehalet, birbirlerini tarumar etmede ustalaşıp birleştiklerinde, bu birleşikliğe besin olması için o ustalık dürtülerine sıkışan enerjilerini dünyayı tarumar etmede harcadılar. Cehalet alışkanlığı, cehaletlik işleri yaşam biçimi haline getirdiğinden, enerji sarfiyatı için akilane yollar bulunamıyordu. Alışkanlık, ya birbirlerini yada dünyanın diğer bölgelerini yok etmekten başka enerji harcama yollarının görünmesini engelliyordu. Alışılmış yoldan çıkış kolay değildi. Enerji, tiryaki olduğu yolda sarf edilmediğinde bunalım sebebi olabilmekteydi.

Ellerin kanlı olarak dünyaya gelmesi o kıyımsal işin dünyaya bir ayar işi olduğuna işaret gibiydi.
'Bizi buraya getiren nedir' sorusuna karşılık, 'amelimiz' cevabı, işareti doğrulayan bir tamamlayıcı gibi durmaktadır.
O zamanki kişisel ve toplumsal amelleri derince merceğe tutup bugünlere iletebilen bir tarih hüneri yoktu. Savaş odaklı tarih, yaşam biçimlerin köşe kuytularına kadar inebilen ve hikayelerinin inceliklerini merceğe tutabilen tarih değildir.

İnsan bazen haline acıyıp yardım etmek istediği birinin yaptıklarını öğrendiğinde ve imkanı olsa neler yapabileceklerini hesap ettiğinde, o halin olması gereken ayarsal bir hal olduğunu anlar.

O kılıç kıyım depremin dersi, o tür ayarlara müstehak olacak bozukluklara varmamayı öğütler. Her depremin kendine göre bir ön fay oluşumu vardır.
Bazı durumların faysal birikim oldukları, depremsel neticeler sonucunda anlaşılır.

Suçlu olanın hakimden, hasta olanın doktordan yolu geçer. Denge ve düzen aleminde başka kaçar yol yoktur.

Eli kanlı doğanlar kılıçlı ayar işini icra ettiklerine göre, akilane doğanlar da akilane ayar işlerini icra etmeliler.

Her doğanın ayrı bir özellikte olsuşu, ayrı ayrı işler için birer gereksinim olduklarına yine işaret gibi durmaktadır.
Bin ikiyüzlerin eli kanlı doğanın, o kadar ölüm çizgisinden dönüşü ve o kadar kan dökücü arasında genel kan dökücü olarak öne çıkma serüveninde yaşananların hepsini tesadüfe yormak, mantığı zorlamaktadır.

Merak, kitapların yakılmasına hayıflansa da, aktarılmaması gereken bilgiler ihtimali ile avunabilir.
Elimizde o ameliyatsal gibi duran dönemin öncesi ve sonrası durumları analiz eden veriler yoktur.
Masallar, gerçek hayat hikayelerinden çok kurdu kuşu konuşturan kurgusal verilerle dolu.
Bu durum, geleceği baz almayan bugünkü filim ve roman yazarları için büyük dersler içerir.

Kurgusal romanları köşede bırakacak nice gerçek hayat hikayeleri dururken, yaşamdan kopukçasına kurgusal alemin verilerinin gerçeğe karşı ne kadar ucuz kaldığını anlamak zor değil.

Örnek olarak, köpeklerin birbirlerini ısırmasından kaynaklı sekiz kişinin ölümüyle sonuçlanan gerçek bir hikaye, barındırdığı ibret ve dersler itibariyle kurgusalları kenarda bırakır.
Gazeteci kahvehaneye uğrarsa haber yazmaya sayfaları yetmeyecek.

Sanatçı-romancı-kurgucu vs. yaşamdan köpük-kopuk olmaları, lazım olan derslere ulaşmayı zorlaştırır. Daha yakın görünür mesafelerde gezinmek takipçi yükünü hafifletir.

Bir masa başı kıravatlısı, bir çöpçü, bir esnaf, bir işçi toplumun iç hastalıklarını gören birer gözlüktürler.
Her konum ayrı bir pencereye sahiptir. Bütünsel tespit, tüm görüşlerin yanyana gelişyle mümkündür. Sayfalar yanyana gelmekle kitap olurlar.
Duyarlı zeka için her konum, beslenilebilinecek hazinesel gıdalarla doludur.
Asıl olan duyarlılıktır.
Duyarlı olabilmek, kulağı bencil seslere kapatmakla olur.

Okur yazarlık öncesi dönemlerin bazı bölgelerinde olaylar, kilamlarla/etkilenişin duygulu anlatılarıyla kayıt altına alınırdı. Bu durum, olayların ibret mi örnek mi olduklarını ayırd edebilmekten uzak yorumsuz anlatılar idi.

Kurgu'nun hayal gücünü harekete geçirmesi özelliğinde oluşu, kendi dönemi için ilerlemeye katkısı olabilmektedir. İbretler ve örnekler itibariyle yol bulucu olmaları faydalı olacaktır. Alemler arası koşul farklarını dikkate alarak.

HASSAS EVRE
Filiz, ağacın en hassas dönemidir. 
Yeni filizlenen atmosferlere özenle seçili kelimeler gereklidir.
Kapsayacı kucaktan ve idari sistemler kurabilmekten yoksun olan acizliğin tutunma dalı düşmanlıktır. Düşmanlık, insani eksikliklerden ibarettir. Giderimi, serafet düzeyinin yükselmesiyle mümkündür.

NEGATİFE DOYUMSUZLUK
Yenme arzusuyla girişilen güreşten gelen yenilgi, arzuyu yenme hasretine dönüştürür. "Yenilen güreşçi güreşe doymaz" sözündeki sebep, o yenme hasrettir. İfalasa rağmen kumarı bırakmama sebebide aynıdır. Amaç,  ulaşmazlıkla platonik aşka dönüşür.

Kazanma kavramının kullanılacağı başka alan kalmamışcasına insan, o kavramı birbirini yenmekte kullanır. Teleskopik görüşün verileri, insanın önüne nice kazanma yolları sunmaktadır. Yenilenin yenme arzusu, uygun iklimini bekleyen tohum gibi toprağa düşer. Birbirini yenme arzusunu başka bir uğraşa evirmek üzere olan vazgeçmeler ise, yenmeye odaklı arzuyu insana özgü başarılara yönlendirir. Maç'varice herhangi bir rövanşsal beklentiyi barındırmaz. Sigarası elinden alınan ile sigarayı bırakanın sigaraya bakışları ve yaklaşımları aynı olmaz.

Ödeme zamanına kadarki hak endişelerin birikim türleri, kendilerine göre eksi yada artı sonuçlar ortaya çıkarırlar.

Kin, korku, tereddüt, tahammülsüzlük, sevgi, güven, saygı, merhamet gibi duyguların oluşması, zamanında ve yerinde olan konuşma ile eylem biçimleriyle bağlantılıdırlar.

Kitlelerin doğru ve yanlışları, duygulanma şekillerini bağlamış oldukları önderlerin liderlerin boyunlarına sorumluluk/vebal olarak takılıdır. Bundan dolayı akilane ustalıkları, kişisel duygularından baskın olması gerekir, ki bu durum içsel bir yüktür. Bu yükü taşıyabilme kapasitesi, önderlik, liderlik, başkanlık, müdürlük vs. ehliyetinin sıfatının en önemli gereklerindendir.

Kıskançlık duygusu, kin ve düşmanlığın ham maddesi olarak ayrılık ve çatışma gibi şeytani sonuçlara götürücü oluşumların İlk aşamasıdır.

İnsanlık, yolu uzun yükü ağır bir hukuklar yolcusudur.

Arkadaşlık hukuku, görüş ayrılıklarını söz ve eylemlerle iyi işlere çelme olacak derecelere taşıma noktasında biter.

Hukuk, belli bir düzen psikolojisine bağlı olmanın ve o psikojiyle peslenilen manevi atmosfer şeklinin adı'dır.

Her kurumun bir düzen atmosferi vardır. Bunun adı hukuktur. Oradakilerin psikolojileri o atmosfere uyumluca hareket etmeye alışması, hukuka uygunluk ve hukuka adaptasyondur.

Yeni girilen bir atmosfere uyumlu olabilme çabası, yeni hukuku nüfüz etme ve özümseme çabasıdır.

Düşünce, beyan ve davranış, hukuku oluşturan, değiştiren ve bitirebilen soyut ve somut varlıklardır. En etkilisi davranış, ortası beyan, etkisizi ise düşüncedir.

Yeni bir hukukun oluşum süreci, her iş'te olduğu gibi pür dikkat bir inşa sürecidir.

Kanunlar, düşünce ile davranış arasında süzgeç bekçileridirler.

Toplumsal dengeyi ve düzeni tutturmuş bir hukuk oluşup oturduğunda, kendine özgü kanunlarını kolayca bulabilecek ve ortak istifadeye ortakça sunulabilecektir.

İnsanlığın uzun yolu, atılması gereken sayısız iyi adımların yoludur. İyiye doğru bir adım atıldığında diğer bacağa yeni bir iyi adım sırası gelir. Bu uzun yolda gerekli olan iyi adımların sayısına çağlar birer adım olarak yetmiyorken, bir insanın ömürsel iyi bir adımından dolayı "yol bitti" anlamı ortaya çıkmaz. Duyulara vesvese/bencillik tıpası takıldığında değil yolun uzunluğu, yolun kendisi bile görünmez.

Birinin tekeri bulması, başkasına mil'i bulmasını sağlayan basamaktır. Bu durum, insanlıkla bağdaşan bir yürüme biçimidir. 
Sonsuzluk, bitti kavramına alerjiktir.

Vesvese/bencillik duygusunun mantığı baskılayabilen irade dışı bir varlık olduğu gerçeği, ona anlık olarak kapılmayı mazur görme sebebi olabilmesi için u dönüşü gereklidir. 
Lisanı hal pişmanlığı, mazur görmeyi zorunlu kılan 'doğal kanun'i bir etkiye sahiptir.

Kaygan zemin herkesin ayağının altındadır.
Ömenli olan dengede durmaya çalısmak, düşerken tekrar kalkmak ve düşene kalkma yardımında bulunmaktır. Bu hal, kaygan zeminin herkesi yere sermesini engelleyen bir haldir. Denge ve düzeni muhafaza etme hukukudur.

GEZENGEN
Ortaya çıkan şu renge
Ca zu binêre derenge
Göze pek hoş geliyor
Dilara xuşk u birange

Dağ diyor adım mekan
Civak'jî doje ezjî imkan
Zeman bêjî ewa geleke
Eksik olan süper zekan

Sen hele ortalığı germe
Navber başe gel germe
Gel başa dünya'ya de'ki
Sekinandın te bi'ger me

ÇAĞRI DAĞINDAN İNSANLIĞA SESLENİŞ 14
Ey insanlar...!
Kılıcın bulunuşundan bu yana onu sıkı tutmaktan gevşemeye doğru bir adım atmak yerine daha da sıkı tutmaya dönüksünüz.

Birbirinizden bağımsız olmadığınıza dair defalarca izahatlerde bulunmuşum.
Ben bir dağım. Sözlerim geçersiz kaldı diye duygusallığa kapılıp pes edecek değilim.
Birbirinizi kırmayı büyütüp daha fazla yaygınlaştırırsanız, belki o zaman iflas bayrağını çekebilirim. Her tür doktorluğun çabasal bir sınırı vardır. Hastanın da çabası doktorunkiyle eşdeğerdir. 
Sorunsalların, çözümlerine yardımcı olmak sorunlardan kurtulabilme şansını yükseltirler.

Birinin silahlanması yada bazı bölgelerin savaş halinde olması, silahlanma furyasına sebep oluyorsa bağımsızlığınızı değil, birbirinizle ne kadar bağlılık içinde oluduğunuzu beyan eder.

En küçük bir nesneyi silah olarak kullanan bilmeli ki o durum, nükleere vardıran yolun başlangıcıydı.

Mademki tam bağımsızlık bütünsel dünya fıtratında yoktur,, hakikat bazlı kanuni yollarla bağlılıklarınıza insani düzenler getirin.
Birbirinizden hissettiğiniz yiyilme iştahlarını sorgulayın
Su yaşatıcıdır. Aşırısı boğucudur.
Özgürlüğe susadınız diye onu aşırı içmeyin.
Denge ve düzeni dikkate alın.
Öldürücü sinek vücuda kondu diye ona silahla ateş etmeyin. Liyakatli olun.

Önce telefona hücum ettiniz, sonra ona bir düzen getirmek zorunda kaldınız. Bu ders, özgürlük dahil her şey için denge ve düzenin ne kadar gerekli olduğunu gösterir.

Mademki sizi silahlandıran koşulları aşamıyorsunuz, bari silahlanırken "istenmeyen mecburiyet" tabirini kullanın. Kullanmazsanız, "insanım" tabirinizle çelişirsiniz. Kullanınki gelecek nesiller enerjilerine daha insani yollar bulabilsinler.

Zorluklarınızı aşabilmeniz için sizlere yardımcı olmaya çalıyorum. Sizde kendi iyiliğiniz için çaba içinde olun.
Çocuğunuzu torununuzu kötü bir yere göndermek istemezsiniz. Dünyayı hem kötü bir yer haline getirip hemde böyle bir yere çocuk getirmek size yakışmaz. Getirdiğiniz çocuğa karşı bir suç olur.
Korkularınızın size insan olma ayarı olmaması için farkındalıklı düzen ve terbiye sistemleriyle geçinme hukukunu meydana getirin.

Baba, çocuğun bozguncu bir azgın olma yoluna girdiğini görünce, maddi yoksulluk ve korkunun buna karşı bir ilaç olduğunu da görebilmektedir.
Bu ilaçlık durum için mal mülkü heba etmek yerine yeni eğitim modelleri geliştirin.
Gerekirse terbiyeli eğitim ülkeleri kurun.
Oradan alınacak ehliyetle diğer ülkelere geçiş hakkı ve derece belirten kimliği olsun.

Suçlular çöplüğü olmaktan şikâyetçi olanlara dünya ve insan sorunlarıyla ilgilenmek düşer. İlgi yoksa o şikayet, başka gayelere bir araç olduğuna delalet olur. Sınır muhkemliği, gayri insani hallerin bulaşıklığını önleyen bir çare değildir.

Teknoloji, uçsuz bucaksız tabirinin geçerli olduğu dönemleri çoktan geride bırakmıştır.
O tabiri yeryüzü için değil uzay için kullanın.
Baştaki bit ilim tahsil etmediği sürece saça orman der. Başın saçında olduğu kendisini pek ilgilendirmezsede, bilmesinde fayda vardır ki rolünü akıbetini bilmeye ve nasıl yaşaması gerektiğine dair farkındalık edinebilsin.
Ticari kafanın ilmi kafaya ihtiyacı vardır.
Tek teker tek kanat tek ayak iş görmez.
Vezir bu gerçeklikten var oldu.

Tek ayaklı yürürseniz ilerde, "insan yüzü iki göz bir burun ve bir ağızdan oluşur' gibi cümlelerle tarumar olabilecek tabiat dengesini düzeltmekle uğraşmak zorunda kalırsanız.

Dünyanın farklı uctakileri artık birbirlerine yakın komşu sayılırlar. O yüzden birinin baş ağrısı diğerinide rahatsız ettiği için birbirinize karşı duyarlı ve saygılı olmak zorundasınız.

Yaşamın sadece maddiyata bağlı olmadığına da uyanın.

Geçirmiş olduğunuz virüs vakası derslerle dolu bir deprem idi. Sosyal virüslerde de birbirinizle bağlantılı ve biribirinize yardıma muhtaçsınız.
Dersler çıkarın ki başka depremler oluşurken en az zararla atlatabilesiniz.
Hangi vaziyetler ne tür depremlere fay'dır diye listeler çıkarın.

Not: yazı tümden yada kısmen kesinlik içermemekle beraber düzenlenmeye açıktır.
Mısralar bilinen lisanlar itibariyledir.
Bir gün tüm lisanlar aynı şiirde buluşabildiklerinde, tüm insanlarda aynı çatı altında buluşabilecekler.
Daha iyi bir dünya dileğiyle.

Anahtar Kelimeler: DEPREM DERSLERİ ()
  • BIST 100

    10403,43%-0,18
  • DOLAR

    36,57% 0,07
  • EURO

    39,90% 0,72
  • GRAM ALTIN

    3414,36% 0,58
  • Ç. ALTIN

    5532,22% 0,00

Egazete


  • Salı -0.3 ° / -8.3 ° Sisli
  • Çarşamba -0.3 ° / -9.5 ° false
  • Perşembe -0.3 ° / -10.9 ° Güneşli

Ağrı

11.03.2025

  • İMSAK 04:56
  • GÜNEŞ 06:19
  • ÖĞLE 12:23
  • İKİNDİ 15:40
  • AKŞAM 18:17
  • YATSI 19:34