2- ALİMLERİN DİKKATİNE 2
3 - HÜKÜMETLERE DUYURU
YIKINTILARIN AKIBETLERİNE SEÇENEKLER
1- OLDUĞU GİBİ BIRAKMAK.
Mümkün olsaydı, yıkıntıları olduğu gibi bırakıp yeni şehirleri hemen yanında kurmak en doğrusu olacaktı. İlim ve bilim için değerli ve somut birer kitaptırlar. Bu dünyanın sahip olduğu boyutlardan birinin şahitselliği olarak düşüncenin ve psikolojinin hakikatlere göre şekillenmesine büyük oranda yardımı olurdu. Ahlaklı ve utanmanın neden gerekli olduğunun görsel bir beyanı olurlarlardı.
2 - MÜZELİKLER BIRAKMAK
Yıkıntılar, derslerle dolu canlı kitaplar oldukları için, kısmen müzelik olarak bırakmak, yeni inşaat mühendisi olacak olanların gezip görmeleri gereken yerler olacaklar.
Ayrıca yerinde rahat durmaya, alınan nefesin tadını değerini görüp duyarak bilmenin ve şükredebilmenin yardımcı kaynağı olacaklar.
3 - MOLOZ MU? MALZEME Mİ?
Molozun kendiside bir malzemedir. Malzemeyi işe yaramaz atık diye gömmek israf olur. Bu gerçeğe rağmen kaldırma işlerinin acelece olması, dünya boyutlarından bir tanesinin sebep olduğu etkiyle fazla düşünmeden refleksi bir işlem olduğu görüntüsünü vermektedir. Yeni inşaatlar aynı yere yapılmayacaksa, bu hızlılığın başka sebebi görünmüyor.
İhtimalin kısacası; dünya'nın perde ardı vahşi yüzüne karşı güçlü görünme gereği, o malzemeyi işe yaramaz atık haline getirmiştir. Başka sebebi varsa öğrenebiliriz.
Geri dönüşümleri olamaz mı?
Bir kolon'u küp şekeri gibi kolayca ufalayabilecek büyük çekiçler ve örsler imal edilip yığınların kenarlarına kurulabilir. Basit manuel bile olabilecek mekanizmalarla beton, lazım olacak ölçülerde ufalanıp yeni yerleşim alanları için çeşitli işlerde kullanılabilir.
Bu işlem, hurda olmuş ve olmamış diğer tüm eşyalarında ince ayıklama ile ortaya çıkmalarını sağlar. Bunlar, depremzedeler için ayrılan kaynaklara dahil edilebilir. Küçük bir parça ahşap bile yakacak odun demektir. Aynı zamanda depremzedeler için çalışabilecekleri bir iş imkanıda olmuş olur.
DÜNYA'NIN PERDE ARDI VAHŞİ YÜZÜ VARMI?
Savaş ordularının varlığı var diyor.
Dünden bugüne dünyanın vahşiyane boyutlu olarakta şekillenişi, herkesi silahen güçlenmeye ve güçlü görünmeye mecbur bırakmıştır. Birinin, başka birini gasp etmeye meyilli bir canavar olmasından silah ve savaş orduları ortaya çıkmıştır. Kısaca, dünyada insanların birbirlerine karşı olan tedbiri, vahşi bir ormanda bulunmanın tedbiri ile aynıdır.
Vahşi yüz derken, buna dair düşüncenin uzaklara dönmesine gerek yok. Kendi kişisel iç dünyamızı merceğe alırsak orada bir canavarın olup olmadığı görülecektir.
Acaba içimizde bir canavar varmı? İnsan diye tabir edilenden canavarlık oluyorsa bu durum, insan yapısı üzerine derince düşünmeyi ve araştırmayı gerektirir.
Eğerki kendisinde kötülüğe dair bir emareye rastlamayıp iyi olduğuna kanaat getiren olursa, daha zor ve farklı koşullarda olmanın empatisini kursun. Kuramıyorsa uygulamalı olarak, çok aç iken yemek yeme esnasında başka bir aç'ın yanına yaklaşmasının verdiği duyguyu incelesin. Tatbiki bilinçli uygulama gerçeğin yerini tutmaz. Yada aç iken yemek yiyen birini görmenin nasıl bir psikoloji ortaya çıkardığını deneyerek görsün.
Varsa maddi olarak zengin olma isteği, o isteğin hangi arzuyu tatmin etmeye dönük olduğuda dürüstçe incelenmeli.
Böyle olguları dikkate almak, insan oluşun önündeki engellerin görülüp ona göre eğitim sistemleri dahil şekillenişin nasıl olması gerektiğine dair metodları buldurur.
Büyük canavarlıkların çekirdeksel başlangıçlarını tespit etmek, müdahaleyi kolay ve verimli kılar.
Negatif boyuta dair 20 küsür yıl önce yazılmış bir şiir:
CANAVAR
Cehaletin ahı sensin
Ne yok olur gidersin
Her şeyi kemirir yersin
Vahşiliğin alası sensin
Düzensizliği anlamak pek zor olmazsa gerek
Bunun için bilge olmamak lazım
O bilgisizliğin dostu zaten
O kötü bir canavar
Hayvanların kaçtığı sensin
Çirkinliğin sembolü sensin
Durmadan günah yüklenirsen
Arayacağın belayı elbet göreceksin
Bu şiir, içteki canavarın cahil birinden daha beter olduğunu beyan eder. Buna kısaca nefis diyelim. Cahil nefis küçük bir yırtıcı olsada, bilgili nefis dinazordur. Yani cehaletin bile ah duyduğu bir şey. Savaşın ve nükleer silahların icatsal sebebi olan o şey. O canavar.
Canavardan bir eser: devletin malı deniz yemeyen keriz.
DEVLETİN MALI DENİZ DEĞİL, TOPLUMUN MALIDIR. YİYEN HIRSIZ, ADİ VS. OLUR. YEMEYEN AKILLI ERDEMLİ SAYGIN İNSAN OLUR.
Hangi görüşlerin psikolojiye nasıl etki etmesi gerektiği konusu, dikkate alınması gereken konulardır.
Hayat devam edecek ama nasıl? Devam edegeldiği ve gösterdiği gayri ahlaki gerçekleri besleme şeklinde değil, yeni bir rota ile devam etmeli. Her şeye yeme içime ve barınma açısından bakamayız.
Eğerki bu deprem bir milad olacaksa miladın gerekleri üzerine düşünülmeli.
Neyin miladı... Nasıl bir başlangıç... Diye düşünülmeli. Yıkıntılar, ahlaklı olabilmeye ve utanabilmeye yardımcı görsellerdir. Bu görsellerin kalması miladın anıtı olacaktır.
ALİMLERİN DİKKATİNE 2
Sayın alimler, savaş ve ganimet olguları gözden geçirilmelidir. Bunların asıl adları öldürmek ve yağmalamaktır. Dünyayı kaotik ve güvensiz kılan da bunlardır. Depremde görülen yağmalama bunların kopyasıdır. Bu kopyada bir nevi "biz babadan böyle gördük" hesabıda vardır.. Bunlardan dolayı olan güçlenme yarışı sürmektedir.
Çalışma vakti.
Bilimin kendisi soyut bir kavram iken soyut kavramlara mesafeli olsa bile yok sayamaz. Ruh ile nefis, soyut olduğu kadar düşünce ile bilmek de soyutturlar. Soyut etkileşimler, somut olayların temelini oluşturur.
Canavarlık diye tabir edilen nefsani olaylar üzerine bir deney yapılabilir.
DENEY: bol vukuatlı bir toplumdan bir kaç bebek alınıp yüksek insani medeniyetin olduğu bir ortamda yetiştirilsin. Vukuatvari haller sergilerlerse, canavar tabirimizin genetiksel boyutlu olduğu ortaya çıkmış ve netleşmiş olacak.
Büyüdüklerinde ait oldukları vukuatlı toplumun içine gönderilsin. Orada diğerlerine oranla daha az vukuatlı yada çözümcül olmaları halinde, eğitimin önemi ortaya çıkacaktır. Vukuat karakterli toplumların zamanla düzelebileceklerine dair bir belge olacaktır.
Bu belge oralara eğitim götürmenin gereği olacaktır.
Bu tür karakter yapıları, vahşet olan savaş olgusunun varlığına ve meşrulaşmasına sebep olan yapılardır. Savaş olgusu, dünya nüfusunun dengelenmesi ve daha bir çok dünyaya zarar verici ortak sorunların çözümlerine de engeldir.
Bu depremde yaşanan yardımlaşma, savaşın ötelenmesi için bir başlangıç olabilir. Dünyanın deprem, çevre, imar gibi sorunları için savaş ordularına benzer çalışma orduları olabilir. Afet ekipleri misali olacak olan çalışma orduları tüm dünya için olacağından, ortak bir ordu da olabilir.
Eğer böyle bir çalışma ordusu olursa, bu depreme benzer yıkımlara yönelik müdahaleler çok daha verimli olur.
Tüm bunlar için birinci adım, içteki yok olmayan canavar için bir yol yöntem bulma adımıdır. Bu adımı atmadan diğer adımlara geçmek zor olur. Asıl mesele ve asıl savaş, bu canavarla olan bağlılığın ne şekilde olacağıdır. Ne yok olur ne gider, her şeyi kemirip yer.
Duyarlı alimane bakış, öncü bakış olmalıdır. Çünkü o bakış, arabaya değil, içindekinin içindekine bakar. O şekil bakış, gördükleri itibarı ile yolun nasıl olması gerektiğini bilir.
Duyarlı bakış, İnsanın konuşma biçiminden, hal ve hareketlerinden, iştahından, reklam bedavası bir açılışa olan hücumundan vs. Depremde olacak olan hırsız ve yağmayı önceden net olarak görür ve çözüme de önceden yönelir.
HÜKÜMETLERE DUYURU
Ey Hükümetler! Dünyanın geldiği nokta, varlık sebeplerinizin çap boyutunu bir ülke ile sınırlı kalamayacak kadar sorumluluk gerektirdiğini göstermektedir. Sadece ülke menfaati açısından dünyaya bakmak değil, dünyanın menfaati açısından da dünyaya bakma gereği ortaya çıkmıştır.
Demokratik seçim sistemi genel sağlık durumu için yetersiz kalabilmektedir. Bir ülkenin yüzde doksanı hırsız ise, hırsızların oylarına muhtaç olacak olan yönetimler de hırsız olmak zorunda kalacaklar.
Dünya sağlığı konusu, ortak bir proje olmalıdır. Bu sağlığın gerekleri üzerine ortak çalışmalar yapılmalı. Sığınacak başka bir dünya henüz bulunmuş değil. İnsan eli dünyaya zarar verebilecek duruma gelmiştir. Bu el'in gelişimi zararlılığa değil faydaya yönelik olmalıdır.
Medeniyetler, ruhsalliyetlerden doğmadır.
Rehberler çalışmak için buluşmalılar. Hassas yapılı ruhsaliyetlerin en temel ihtiyacı, saygıdır. Ruhsal yapı, köpük balonunun ihtiyacı olan hassas yaklaşım gibi yaklaşıma ihtiyaçlıdırlar.
Duymaya sessizlik görmeye ışık gerektiği misali, görmeleri gereken şeyleri görebilmeleri için hassas yaklaşımlı saygılı ortama ihtiyaçlıdırlar.
İncinen hassas yapılar, dünyanın sensörleridirler, dünya bu sensörleri takmalıdır. Çarpılacak olana önceden çarpıp haber verirler.
Her ülkenin en az birer tane kilitsiz dükkanları olan beldeleri olması lazım.
Bu yerler, diğer yerlerin hangi noktada olduklarını kendilerine fark ettirecektir.
Rehberli demokrasiye geçmek, işaretsiz yolların işaretleri olacaktır. Önümüzde, nüfustan karakter farklarına, çevresel sorunlardan uzay işlerine kadar düzene girmesi gereken değişik ortak işler vardır.
İLGİLİ OLABİLMEK DİLEĞİYLE
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024