Okumak ile felsefe, birbiriyle bağlantılı aynı şeyi (öğrenmeyi) ifade eden bir bütünün iki yardımdaş parçalarıdırlar. Telaffuzen farklı olsalarda amacen aynıdırlar. Öğrenmek.
Okumak, daha çok bilinmiş ve sunulmuş olanı anlamakla öğrenirken felsefe, okunmuş ve bilinmişlerden yola çıkarak henüz bilinmemişi anlamakla öğrenir.
Bir şeyi farklı boyutlarılayla birlikte öğrenmek için, yürümeye iki ayak uçmaya İki kanat birlikte gerektiği gibi okumak İLE okunulanlarla okunmamışları anlamaya çalışma düşüncesi/felsefe, birlikte gereklidir.
Örnek: ayak izinden "işi anlamak felsedir"
OKUMAK İKİ BOYUTLUDUR
Görmek, duymak, tadmak koklamak ve dokunmak gibi fiziki duyu organlarıyla olan çeşitli alımlarla olan almalar okumanın fiziki boyutudur.
Hissetmek, hayal kurmak/kafada canlandırmak/düşünmek metafizik okumadır. Her iki okuma türünü değerlendirerek onlarla okunmamış kısımlara varma uğraşına/araştırmasına/sorgusuna felsefe denir.
Okumak, ilk doğuş olarak ikinci doğuşla ikizi olan felsefe için yol başları/ipuçları sunar.
İncelenmeye açık olmak, kendinden eminliktir.
Yaşanmışlıkları yada herhangi bir şeyi örnek olarak vermek, yürütme/felsefe yardımıdır.
OLAYLARI OKUMAK
Dikene yanaşmak, mızraktan korunma gereği ise, dikenin açıtması gül dokunuşu hesabına geçer.
Zorluklar, birleşmeye ve vaziyette göre düzenler kurmaya sebeptir. Bu tür işler ile yaşamdaki hemen her işin adı "koşul rüzgarı"dır. Sebepler koşuldur, sebeplerin sonuçsal verileri ise koşul rüzgarıdır.
Yaşamdaki tercihler, koşul rüzgarıyladır. Farklı koşullar, farklı tercihlere sebeptir.
Koşullardan kaynaklı rüzgarların nasıl eseceğini  yine koşullar belirler. 
Arzunun doğrusunu tutturmak ve o arzu doğrultusunda doğru neticeleride amaç edinip yaşam içinde ona göre ince hesaplarla yürümek insan olabilmenin bedelidir.
Küçük koşulların küçük rüzgarları, büyük ve daimi bağlantılar için muhkemlik sağlamaz. Barış bir rüzgardır. Sebebi onun doğuran koşuludur. Ne şekil olacağı yine koşuluna bağlıdır. Savaş yine öyle.
Savaşlardan kaynaklı barışlar, düzeni bozuk dünya genel koşulun yavru koşulları ve rüzgarlarıdırlar.
Politik değişkenlik, psikolojik değişkenliğe göre çok hızlıdır.
POLİTİK BARIŞI PSİKOLOJİK BARIŞA EVRİLTME SÜRECİ
Koşul gereği satrançvari barışlar asıl barış değil, tutuklanmış savaşın iyi halli devamıdır.
Kaotik ortamlardan incinen ruhun, huzura duyduğu sevgi ve özlemden kaynaklı barışlar, orjinal barışlar olup çözüm ve inşa işlerini kolaylaştıran barışlardır.
Sağlam temel sağlam zeminle sağlamlık güvencesi sağlar.
Düşmanlaştırıcı söylemler, şeytanice zemin bozma söylemleridirler.
Dünya genel koşulu, her bölgenin koşuluna katkısı olan koşuldur. Genel koşulun sağlamlığına katkı sunmak, bölgesel koşulların sağlamlığına katkı sunmaktır.
Sağlam zeminli ve temelli bölgesel barış, sadece iki tarafla sınırlı kalacak değil, tüm bölgelerin ortak zemini olan dünya düzenine de iyi katkılar içermesiyle mümkündür.
Yaşam içinde dünyaya iyi örnekli tercileri barış şartı olarak ortaya koymak, barışın iyi dünya için vergisidir. 
İlk şart, silahların silahı olan düşmanlaştırıcı söylemlerin taraflarca kaldırılmasıdır. Saygı ve çok taraflı menfaat güdüsünü geliştirme eğitimi, barışın kriterleri arasında olmalıdır.
İyi ve kötü tanımlar, dünyaya fayda ve zarar vermeye göredir.
Kaotik olaylar, terbiye edilmemiş karakterin besleyip sebep olduğu bozuk düzenindendir.
ASTRONOMİK BAKIŞ
Teknolojinin negatif boyutu, nesilleri yutuyorken, neredeyse gıdaların tümü sahteleşiyorken, eğitim, aile, ahlak, vicdan, empati, acıma toplamda insanlık çöküyorken, kazanma ve koruma dürtüsüne anlık heyecanlar için yüzeysel bakmak, neyi niye kazanıp koruması gerektiğine dair rota şaşkını olmaya sebeptir.
Gelişimler, küçük çaplı ülke vatan olgularını özde bitirmiş sözde bırakmıştır. Tüm dünya hemen her konu ve sorunda ortaklaşmış ve henüz bir isim edinmiş tek vatan haline varmıştır.
Vatan kavramı, bulunulan yerin doğal hamiyetini imayen ekmek, su, barınma, haysiyet ve güvenlik olguların toplamını temsil ediş olarak ortaya çıkmıştır. Bu olguları dışarılarda bulabilmenin ve dırşardakinin de içerde bulabilmesinin adı, "küre vatan"dır.
Sağlam bir dünya düzeni, ülkece sağlam bir kalkan olmaktan daha güvenlidir.
Toprak, kıtalar ve adalar şeklinde sadece suyun yüzeyinde parçalı görünürken, siyasi çizgilerle parçalanacak değil.
Siyasi çizgiler, birlikte yaşama erdemine henüz ulaşamamış toplulukların çözümsel çizgileridirler.
Tabiatik kanunlar ve düzenler, tüm dünyaya hemen her konuda ölçülü ve akilane şekilde birbirine saygılıca karışmayı zorunluca dayatmaktadır. Nesillerin bu tür gerçekleri görebilmeleri için astronomik bakışa geçmeleri gerekir.
Bölgesel bozuk düzenler, toplamda eşittir bozuk dünya düzeni. 
Bozuk dünya düzeni var oldukça, sağlam düzenlerin ortaya çıkmasına bozgunluk çelmesi olmaya devam edecektir.
Yeni silahlar bulma ihtiyacı, bozuk dünya düzeniyle bağlantılı olarak var olmaya devam edecektir.
Aslan güçlü olsada ormanın vahşiliği onu huzursuz etmeye ve bazende devirmeye devam edecektir.
Huzursuzluğun paralel eseri olan olan güç ile huzur bulunmaz. İnsani güç sabit değil, dolaşkandır. Kendisine tapanı yüzüstü bırakma acziyetine sahiptir.
Dünden bugüne insanlık, silahsal güce kanmayla sağlam bir temel edinememiştir. Güvenliğin aslı, azgın karakterin sebep ve çareleriyle uğraşıp yolu bulmaktan geçer. Bu zor iş başarıldığında, silaha olan ihtiyaç bitecektir.
Aslanın güçten düşme yada başka çeşitlerin üstünlüğe geçme olasılıkları her zaman vardır. Bu olasılıklar, güçlüye nara atma hevesini ve haksızlık edebilme konumunu vermez.
İnsanı vahşi yaşam kanunlarından uzaklaştırma işinde bulunmak için mevcut güçlülerin sebepsel payına, tabiatik afet ile geçicilik gerçeklikleri düşer. 
Tarihi yapıtlar, insani ruha ayna olsada aynı zamanda gücün de mezarlığıdırlar.
Dünya koşul rüzgarlarına tabi olmaktan ruhun rüzgarlarına tabi olmaya geçme önerisi, insanlığın selametli yolu için en doğru öneridir.
Hangi düzen hangi koşula bağlı ise, o koşulun değişmesi ona bağlı düzeninde değişmesi olacaktır. Bağlı olunması gereken asıl koşul, çağın/bilgi birikiminin gereklilik dayatımı olan astronomik bakışla görünen koşuldur.
GIDA'DA SAHTELİK, ÇAĞSAL BİR HASTALIK OLARAK ÇARESİNİ BULDURTMAYA DAYATIMIDIR.
Doğal ve ucuz gıdaya ulaşmanın yolu, savaşsal askerlik değil, tarımsal askerliktir. Askerlik kavramı, öldürmek için beslenen değil, yaşatmak için besleyen bir kavrama dönüşecektir.
Bugünkü sosyal hastalıklara çareyi gölgeleyen dar pencereli dolu dolu gündemler, ya yarını yutan bugünkü depremler olacaklar, yada yarın için incir çekirdeğini doldurmayan geçersizler müzesinde yerlerini alacaklar...
İyiliğe selamlar.