Birikim ile gelişim ikizdirler.
Bir ikim sayma başlangıcı demektir.
Aniden toplu şekilde değil, aynı yere bir bir geliş ile çoğalmışlığı büyümüşlüğü kast eder.
Gelişim de aynı.
Bu ikili, biyolojik ile teknolojik varlıkların yanı sıra, sanat ve alışkanlıklar dahil hayatın her alanında sürekli vardırlar.
VÜCUTLARIN VE KÜLTÜRLERİN GELİŞİMİ
Birikimle ortaya çıkışlar. Kavrama kolaylığı sunar ve zamana anlam katar.
Her çeşit birikimin bir ederi/sonuçsal veri biçimi vardır.
Kin birikimi
Mal birikimi
Sevgi birikimi
Bilgi birikimi vs..
Bir'den sonra iki demek, iki tane bir demektir. Milyon demek, milyon tane bir demektir. Bir'den sonraki tüm sayıların ortak adı birikimdir. Bütün sayısal birikimler bir'i zikrederler. Birikimler, birlerden oluşan bütünlerdir.
Yaşam mücadelesi bir'dir. Şekilleniş biçimleri birikimdir. Birler birleşirken, bulundukları bölge koşullarının komutuna göre hem vücut hemde yaşam biçimi edinir/biriktirir.
Mikrodan makroya bütün türler bir'den başlar ve olanaklar dahilinde olan bir şekili tamamlamak üzere saymaya başlar. Kimi pire olmaya kadar sayar, kimi fil olmaya kadar sayar.
Denizde karada havada birer tür değil birikimsel/çeşitli türler vardır. Bir tür, bir den başlayıp saymakla/birikmekle şeklini alıyorsa, yine aynı şekilde genel bir bir de türleri çeşitlendirmek üzere sayar.
Bir koşul yaşamı kendi gerekliliklerini sayarak bir tür oluşturduğu gibi, bir dünya yaşamı da kendi gerekliliklerini sayarak türlerin çeşitliliklerini oluşturur. Toplamda birlerden birikmiş bir dünya oluşmuş olur.
Kainattaki yıldızlar çeşitliliği ile dünyadaki türler çeşitliliği benzerdirler, her bir şeyin bir bir'den gelme olduğu gibi, her birler de yine bir bir'den gelir. Her sonuçsal bir, bir bir'e dayalıdır.
Herhangi bir şey, nice birlerin birikiminden ibarettir.
Bir, bilgi, kendine birler/bilgiler ekleye ekleye sayar ve toplamda tüm birleri/bilgileri içeren bir bilgi olur.
İlk bir den sonraki tüm sayılar, ilk bir dahil kendisine kadarki tüm birileri tek tek kast ettiği için 50 -100 vs, denilir. Her biri birlerin sayımını içermiş birer birsayardırlar.
Bir bir daha iki ve bu şekilde sonsuza giden bir sayma söz konusu olunca birikimler ortaya çıkar.
Her bir, bir bilgidir. Bir vücut, kendisini oluşturan birlerin/bilgilerin saymanıdır/bilgisayarıdır.
İnsan bir bilgisayardır. Toplum, bilgisayarlardan oluşma bir bilgisayardır.
Her şey bir'den birikime geçmekle oluşur. (Bu cümle, "ne" adlı şiirin bir cümlesini hatırlatmıştır. Şöyle: "Ne öğrendin? Bizde olanın bir mi birikim mi olduğunun meçhulüne varırken hiç bir şey öğrenmek istemeyip nereye doğru olduğunu bilmeden kaçmaya çalışırken ne öğrendin?) an itibariyle bizde olanın, bir den kaynaklı birler birikimi olduğu öğrenildi.
Soruyu soran yazı, 25 yıl sonra yine kendisi cevapladı.
Yazmak saymaktır. Bir önceki yazının dipnotu şöyledir: "yazılar her zaman olduğu gibi düşen bir not'tan doğ'a doğ'a ilerlemektedir." Şu anki konuyu haber verir gibi olmuş.
Yazmak, bilgi saymaktır.
Düşünce, sevgili edinince sevişmeye/ifadeye başlar. Yazarın sevgilisi okurdur. Kendini okurdan görmek için sevgiyle okura yayılır ve okur olur.
SAYILARIN İSİMLERİ
Bir tv. programına göre küçük parmak bir dir. Bir sonra Kİ ise onun eki dir, iki olmuş. Ortadaki en uzun olduğu için uc parmak denilmiş, o da üç olmuş. Bir sonraki ise dürtme işi gören parmak olduğu için o da dört olmuş. En sondaki parmak diğer parmakların baş kısmında olduğundan baş parmak denildiği için o da zamanla beş olmuştur.
Her bir parmağa sadece parmak demek, hangisinin kastedildiği anlaşılmaz olur.
Özelliğe göre verilen isimler, aynı zamanda sıralamadan dolayı sayısı belirteci de olmuşlardır.
Devam'daki altı yedi'lerde aynı şekilde birer anlamdan kaynaklı olabilirler. Sonuç olarak hepsi birer tane'dir/bir'dir. Tüm parmaklar bir rakamı gibi birer çiziktir fakat, birini kast etmede yada biriyle diğerlerini kast etmede farklı isimlere gerek olmuştur.
Tane dane'den gelmiş olabilir. Çünkü çoklu, benzer ve tek tek aktarması en kolay olan nesne dane'lerdir. Dane Pirinç, fasulye, buğday, mercimek vs.lerin teklisi için kullanılır. Sayım için danelerden tespih ve hesap makineleri üretilmiştir.
Rakam olarak birin şekli, parmak şeklindedir. Bu durum, sayma işleminin parmaklarla başladığını gösterir. Peşi sıra birler, farklı isimlerle bulunduğu sıra belirtilmiştir. En yakın benzer çokluların bir arada bulunuşları, saymayı buldurmuştur.
TANE
Tane, benzer çokluların bir arada oluşu olan dane'den gelir. Mercimek, fasulye nohut vs.
Daneler, sayıma uygun çokluk ve kolaylık özelliklerinden dolayı tane adıyla sayma belirteci olmuşlardır.
KAÇ
Uzaklaşmaktır/kaçmaktır.
Ayıklama işinde daneleri tek tek gruptan ayırırken koş anlamında kaç dane kaç dane kaç dane diye diye, kaç tane şeklinde kaçırılan danelerin birikme miktarına yönelik sayı sorusu halini almıştır.
Ayıklamada daneleri tek tek parmakla fırlatma sonucunda ortaya çıkan hızlı ayırım, kaçış ile benzerlik taşıdığı için bu benzerlik, "kaç dane" demeyle dile getirilmiştir.
DEFA
Def davul demektir. Davula tokmakla sürekli vuruş olduğu için ses tekrarlarına defa denilmiştir. Kaç defa söyledim olmadı... Misali.
KERE
ker eşek demektir. Düşük zekalının anlama zorluğunun tekrarlatmasından kaynaklıdır.
Eşeğin zekası gerçekten diğer türler bazında düşük mü? Hayır. Kendine ölçüye sahiptir. Vücudu araç olmaya müsait olduğu için insanlar bundan istifadelerini onun zekasıyla alakadar edip ona ve benzerlerine nankörlük ediyorlar.
KEZ
Kereyle benzer olarak erkeğin kızdan daha zekalı oluş zanından kaynaklanmış olabilir.
SEFER
gidiş gelişlerin sayısında kullanılır.
Toplu halde gasp ve yağmaya gidişlere sefer denilmiştir. Kötülük işleri toplu olunca iyi olarak lanseye müsait olabiliyor.
Sayı belirteçleride sayıların kendileri gibi bazı şeylerden kaynaklı olarak isimlenmişlerdir.
Ortak temel, bir bir bir bir diye elde edilen birikimler ve o birikimlerin sonuçsal verileridirler.
Her dönem, kendinden önceki dönemlerin birikimlerini kullanır ve sonraki dönemlere yeni birikimler meydana getirir.
ARABA BİR BİRİKİMDİR. NASIL?
Tekerleğin bulunuşu denilen yuvarlak nesne'nin kolay ilerleyişi, arabanın ilk biri'dir. Bu bir, birleri ard arda saya saya araba araba denilen birikime varmıştır.
İlerletme kolaylığı için yuvarlaklık, aynı zamanda bir bilgiydi. İhtiyaç zorlukları o bilgiye bilgi saydırdılar.
Yuvarlak olmayan nesneninde kolay taşınması bir zorluk giderimi olacaktı. Bunun için bulunulan kolaylığın paçası bırakılmayacaktı.
Yuvarlaklık bilgisi, kolaylık için birleri saymaya başlar.
1 taşıması için üzerine verilen nesnenin ağırlığını kollardan devr alıyor fakat nesne düşüyordu. 1 daha... Yuvarlağın üzerinde oyuk açılıp nesne yerleştirildi. Bir'az fark etti fakat yine olmadı. 1 daha... Nesne yerleştirilip üzeri kapatıldı. Bir'az daha fark etti fakat yine yetersizdi. 1 daha... Kenarlardan da dolapvari oyuklar açıldı. Bu şekilde 1 daha'lar az az ard arda bir'iki'nce, uzun süreçler sonra yuvarlak nesne, eşya taşıyan oyuklarla delik deşik bir görüntü aldı.
Böyle olunca dikkat çekici bir durum göze çarpıyordu. Tekerlek dönerken yuvarlak olan oyuklardaki küçük eşyalara takla attırmıyordu. Eşya aynı pozisyonda sadece aşağı kayıyordu.
Zorluk, yuvarlağın ilerleme kolaylığı üzerine birleri saydırınca, yuvarlaklık işi, çağın heyecan kaynağını temin eden zanaatlardan biri haline geliyordu.
Bir noktadan tüm etrafa eşit uzaklığın yuvarlak demek olduğu da bir bir/bilgi olarak sıradaki yerini almıştı/alacaktı. Bunun için gerekli olan aletler de sırayla birer bir/bilgi olarak birikime ekleniyordu.
Pergel çivisinin gevrek taş üzerindeki merkezi izi de yuvarlak bir oyuğa dönüştürülünce, tekerlek dönerken o oyuğun diğer oyuklar gibi daire çizmediği görüldü. Tekerleğin her tarafı döngüdeyken merkez oyuğun sabit bir görüntüsü vardı.
Merkez oyuk tam delinecek, içinden dal geçirilecek ve tekerleğe dokunmaya gerek kalmadan dalı iteleyip çekmeklede tekerleğin dönerek ilerlediği görülecekti. Her bir görülüm, bilgi sayımına eklenen yeni bir bir/bilgi idi.
Bir dala iki teker de oluyordu. Dal'a/mil'e eşya bağlanınca, oraya kadarki birikimin adı araba oldu.
Teker imalatı, demirin bulunup kullanıma geçişinden sonra ortaya çıktığına işarettir.
Ağaç kütüğü doğal bir yuvarlaktır. Elde edilmesi için balta gibi kesici aletler gereklidir.
Ağır yuvarlağın kolay ilerleyişi, demirden sonra kütükle bulunmuş olabilir.
Her buluş birikimlerle gelişime geçer.
DÜNYA, SAYISAL BİRİKİMLE GELİŞİMSEL BİR SONUÇTUR.
Kimyasal dönüşümler, atomların belkide parçacıklarının parçalanması demektir.
Eritici çürütücü etkenler, atomların dönüşümelerini sağlayan etkenlerdir.
Örnek: domates, parçalanıp dönöşüm geçiren atomlardan sayısal birikimin sonuçsal verimidir. Bu sayma işlemi/gelişimi müdahaleyle doğal hızından fazlaca hızlandırılabilinmiştir. Domatesi kısa zamanda büyütmek, motorun saniyedeki devir sayısını hızlandırmaya benzer bir durumdur. Bu hızlandırma işlemi yüzlerce binlerce katına çıkarıldığında, aniden ortaya çıkış olacaktır.
Aniden ortaya çıkışlar, yapay alemde çoğu şeylerde gerçekleşmeye kavuşmuşlardır. Bombanın patlaması, ampulün yanması, ekranın görüntü vermesi ve hoparlörün ses vermesi bunlardan bazılarıdırlar.
İnternetin arama motoru dünya kütüphanesinden istenileni aniden sunmaktadır.
Bilgisayar yardımıyla üç boyutlu olarak nesnelerin fiziken ortaya çıkarılmaları da fazlaca hızlandırılsa, aniden ortaya çıkış olur.
Gönderimlerin de anileşmesi mümkün olabilir.
HAYAL, RÜYA, SES VE GÖRÜNTÜ GİBİ ANİ İLETİŞİMLER, IŞINLAMANIN SOYUT KISMIDIR.
Bahsi geçen her bir ani iletişim, gercekleşene kadar nice bir'ler ard arda dizmişlerdir. Fiziki ışınlanmaya varacak birikimsel sürecin sayımı içindeyiz.
Yapay zeka bilgi ışınlamasıdır. Bizler doğanın yapay zekasıyız. Bilgiler doğaya doğadan bize, bizdende yapay zekaya ışınlanma içindedirler.
İnternet, yapay zekaya doğru sayıma geçen birikimsel bir bir idi. Yapay zeka da ışınlama birikimini sağlamak üzere sayıma geçecek olan yeni bir birikimsel birdir.
Yapay zeka ile diğer tüm imkanlar, ışınlamanın kokusunu temsil ediyorlar. Sadece ne kadar uzaklıkta olduğu söz konusudur. Birler/bilgiler birikimi eşittir bir/bilgi. Sonuç daima bire çıkar.
Ol demekle oldurtma olgusu, soyut alemden somut aleme de çıktığında, söylenmiş benzer sözler yeniden düşündürecektir.
BEYİN ALMAZLIK İLE İNANÇ
Mevcut birikim, bir şeye inanmak için beyin'in onu kavramasını beklememeyi söyler. Beyin, damla gibi bir bir bir bir diye saymakla birikimlere varan ve görendir. Kriko, bir birlerin birikimiyle güçlenir. Beyin gücü denilen olay krikosal bir olaydır.
Kova damlalarla dolunca sayım, bir kova bir kova diye gider. Tanker dolunca, bir tanker tanker diye gider. Nereye kadar..?
Acaba bu işlemle dünyayı oluşturan atomlar ne kadar sürede sayılır?
1 2 4 8 16 32 şeklinde her saniyede bir sayım olsun.
Her saniye, kova tanker misali dolup ikiye katlanan bir hızı temsil eder. Bu işlem, atom sayısımı bazında katlanarak artan hız demektir. Toplamdaki sayının adı dünya olur.
Şöyle yapalım: önce bir kalem noktasında kaç tane atom olduğunu bulalım. oraya kadarki sayım, atomları gözle görünürlüğe çıkardı demek olur. Bir a dört kağıdın ortasına bir kalem noktası konduralım. Bu noktayı her saniyede katlamalı sayma metoduyla arttıralım. A dört kağıdın kaç saniyede kaç atomla dolduğu ortaya çıkacaktır. Ondan sonra bir a dört kağıdın tümünü kaplayan kalem boyasının kaç gram geldiğine bakalım. Bir gram farzedelim. Ondan sonra bu bir gramı da saniye bazında ikiye katlamalı olarak sayalım. On saniyede ikiye katlamalı sayma ile 1024 gırama çıkar. 1024 gram on saniyede 1 ton 48 kilo 576 gram eder. Bir gram ağırlık yirmi saniyede bir tonu aştı.
Bunun anlamı, dakikalar içinde bir dağ atom saymak demektir. Bir dağ katlamalı sayıldığında, dakikalar içinde bir kıta (ortalama büyüklükte) atom sayılır. Bir kıta katlamalı sayıldığında, saniyeler yada dakikalar içinde tüm dünya atomu sayılmış olunur.
Nesneler atomlarına ayrışma birleşme hızıyla yada kopyalamayla ışınlamaya geçerlerse, kainat içinde dünyayı da başka yere ışınlama işi hayale düşecek ve oradan da söze çıkacaktır.
Güneş sönüşe geçtiğinde dünya, başka bir güneşin yanına gidebilecektir. Atom iletici bir sinyal olursa ve nesneler ışınlanabilinirse dünyayı taşıma işi, geleceklerin geleceğinde bugünki ışınlama hayali misali bir gelecek hayali olabilir.
Bir süpürge makinesi yada helezon tozdan bir dağı bir yerden başka bir yere aktarabilirler. Süresi hıza bağlıdır. Aktarılanın şeklini bozmadan ortaya çıkması için tek mesele, atomların tekrar aynı yerlerine geçmeleri için bir komut'a bağlantılı olmaları kalır.
Süpürge makinesi aldığı tozların yerlerini ezberlerse, bu ezberi toz alana aktarır ve toz alan o tozları tekrar aynı yerlerine yerleştirse, o tozlardan oluşan nesne ne ise yine aynı şekilde ortaya çıkacaktır.
Toz alıp yerleştiren makina, kayıttan dolayı tümden benzer tozlarla da aynı dağı kopya olarak ortaya çıkarabilir. Değişik toz ile aynı kayıt aynı dağı çıkarmaz.
Ham madde zengini bir gezegene gidildiğinde, oraya eşya taşımak yerine eşyalar kopya olarak yüklenmiş hafıza kartları ile makinalarını götürmek yeterli olacaktır.
YARINA DAİR KURGULAR İÇİN DÜNE GİTMEK
İlk yuvarlak itelenirken, ondan dolayı o zamanlarda birileri düşlerle bugünkü arabadan söz etmiş olabilir. Buna benzer olarak bugün bir dolabı parçalarına ayırıp başka yerde tekrar toplamaya, "ışınlamanın atası" denilebilir.
Geri dönüşüm işlemleride benzer atalardandır.
Uzaydaki kara delik, geri dönüştürme fabrikası görevinde olabilir.
Tabiat, dönüştürme işlemini sürekli yapmaktadır.
Olduğu gibi aktarma ile başka şeye dönüştürme işlemlerine yüksek hız kazandırmanın adı ışınlama oluyor.
Işınlanma, ışık hızındaki işleri kast eder.
Elektrik ve sinyal gibi işler ışınlama kapsamındalar.
Dünkü mantık, atomlarla uğraşıp atom bombasına vardı. Düne göre bugünün biraz daha birikimli mantıği ise, atomlarla uğraşmaktan fiziki ışınlamayı bulabilir.
MANTIK İLE DUYGU
Buluşlar yolunda bu ikisi, çokça tartışma ve çatışmalar yaşadılar. İkisinide aşan buluşlar yığını, onları birbirlerine karşı saygılı olmaya itelemiştir. Biri diğerinin söylemini taşıyamazsa bile, kurgu gibi çeşitli adlarla onu artık sevmeyi öğrenmişlerdir.
Filim izleme esnasında, baba çocuğuna filmin perde arkasını anlatırken çocuk, filmin verdiği heyecan kaçmasın diye, "tamam baba tamam lütfen" demektedir. Duygu, perde arkasından haberdar olsa bile, sevgiyi perde önünde tutabilmeyi öğrenmiştir. Mantık da tüm duyusal etkileşimleri birbirine karıştırmadan ayrı ayrı yerlerine düzenlice yerlerine koymayı öğrenmiştir. Güncel geçim işleri ile hayal işleri artık birbirine engel olmadan aynı derede birlikte uyumluca akmayı öğrenmişlerdir.
Hayal gelişimi işlere çözüm kolaylığı sağlar, gelişen işler de hayallerin daha geniş alanlara yayılmasını sağlar. Mantık ile duygu, birbirinin takozu olmaktan birbirinin motoru olmaya varmışlardır.
YAPAY ZEKA TERCİH ÖZELLİĞİ EDİNEBİLİR Mİ?
Bilgileri edinen ve kullanan, fiziki ve psikolojik ihtiyaçlarımızdır.
Elleri ve ayakları insanınki gibi işlevli yapay zekalı bir robot, çeşitli etkenlerle beslenir vaziyette olsa, ihtiyaçlarını temin etmek için sahip olduğu bilgileri insan gibi kendi tercihleriyle uygulama alanında kullanabilecektir. Bir ihtiyacın hasıl olma esnası, o ihtiyaca ilişkin tüm bilgileri harekete geçirip ortamda imkan dahilinde olanlar arasında sonucun nerelere varacağı hesabıyla ihtiyacı karşılama seçenekleri içinde tercihlerde bulunabilecektir.
YAPAY ZEKALI VE DUYARLI ROBOT
Sensörler teknolojik duyarlılıktır.
Robot ses'e, görüntüye, dokunmaya, kokuya, tad'a ısıya, soğuğa ve vücudun elektrik yağ gibi herhangi bir ihtiyacına duyarlı hale getirildiğinde, her canlı gibi kendi kendine işleyebilecektir.
Sensörler etkileşimleri hafızaya gönderirken hafıza, bu etkileşimleri hem kaydedecek hemde vücut ve ortam için fayda ve zararlarını tespit edip ona göre uygun karşılık vermeyi sahip olduğu bilgilerle denkleştirecektir. Aynen sahip olduğu cümlelerle her soruya uygun cevap denkeleştirdiği gibi.
İncinmeyi ve rahatlığı, var oluş ile yok oluş yolunda yorumlayıp olması gereken uygulama kararını ortaya çıkaracaktır.
Bir sensörün etki iletisi vücudun sağlığı bazında ölçülüp değerlendirilecektir. Mesela, yağmura maruz kalırken zarar boyutu sarı alarmda ise buna dair hafızada ne kadar bilgi varsa onlarla etraftan istifadeye geçilecek. Sığınılacak bir yer yada ötünecek bir nesne varsa, uyarı sinyali onları kullanma bilgilerini tahrik edip harekete geçirecektir.
Her sensör hem bilgilenme hemde gerekleri yerine getirtme görevinde olacaklar.
YAPAY ZEKA, AYNI ZAMANDA KENDİ KARARLARIYLA YAPAN ZEKAYA DÖNÜŞECEK.
Herşey her olay, huzurlu ve düzenli bir varoluş bazında eksi ile artı boyutlarına ayrıştırılıp ona göre kullanım ve yorumlar belirlenecek.
Robotun yaşam isteğini oluşturan bir programı olacak. İhtiyaç giderim tahriklerini uyaran etkenler, onun keyif anlayışı olacak. Bunları sürdürmek için varlığını koruyamaya programlı/fıtratlı olacak.
Şehirden kırsala çıkarken yanına alacağı erzak ve eşyalarından önemlileri şunlar olacak: elektriğini temin için rüzgar gülü, su çarkı, panel ve küçük bir jeneratör. Eşyanın ve kendi çarkları için yağ, jeneratör yakıtı, alet edevat çantası, kendi organsal yedek parça çantası ve birbirini tamir için arkadaşı olacak.
Eğer bir barınak inşa edeceklerse, bir araba dolu malzemeyle de gidebilirler. Bu durum, onlara ayda ve marsta tutunmaya giden yolun başlangıcı olacaktır.
YAPAY ZEKALI ROBOT, KENDİ KARARLARIYLA İNSANLA DİYALOG KURABİLECEK.
İnsanı ve özelliklerine dair tüm bilgilere sahip olacağı gibi diyalog esnasında yeni bilgiler de edinecek.
İnsanlarla beraber bulunduğunda, duyarlılık vesilesi olan sensörleri sayesinde her çeşit etkileşime maruz kalacak ve bu etkileşimler insanla konuşma özelliğini tahrik edecekler.
İhtiyaçlarının karşılanması için insanlardan yardım istemek, onun temel bilgilerinden olacak. İnsanların da ihtiyaçlarını bileceği için bu konuda yapabileceklerini arz edebilecek.
İnsana dair bilgileri harmanlayıp uygun davranış çıkarması, onun insana yönelik empati duyusu hükmünde olacak. İnsanın etkileniş, düşünüş ve buna göre şekil alış bilgisi, onun insandan utanma duyusu olacaktır.
Sensörel ve bilgisel etkiler, organlarını harekete geçiren duyuları anlamında olacaklar. Kamera göz, mikrofon kulak, hoparlör ağız vs, her parçası bir organa tekabül eder.
TABİATIN YAPAY ZEKALI ROBOT OLARAK TECELLİ ETMESİ.
Tabiat hareketlidir. Bu hareketlilik kendisine bağlı olanlarıda hareketli kılar. İhtiyaçlı kılar ve ihtiyaç karşılama olanaklarını tanır.
Tabiat bilgisayadır. İnsan tabiatın kopya bilgisayarıdır Yapay zekalı robot da insan kopyası bilgisayardır.
Yapay zekalı robot denilen eser, aslında doğal tabiatın kendisidir. Her canlı gibi programlı ve ihtiyaçlı şekilde teknolojik bir canlı türüdür
İnsan, tabiatla robot arasında iletken bir araçtır. Tabiatta var olan bilgi ve varlıklar, insan vasıtasıyla robota geçen bilgi ve varlıklardır.
Birbirinden bağımsızlık tam olarak yoktur. Tabiatın da kainat içinde bağlı olup kaynaklandığı bir bağlantı zinciri vardır. Robot bu zincirin yeni bir bilgi halkası olacaktır.
Bir örnek: üşümek, tabiatın zekaya, giysi ve barınağı ihtiyaç olarak belirten sözüdür. Bu sözünü insanla ve teknolojiyle de ses dahil farklı türlerde ifade eder.
YAPAY ZEKALI ROBOT AMAÇ EDİNEBİLECEK
Bilgileri, ihtiyaçları, etkileşimleri, hareket ve iş görebilen organsal yetenekleriyle olan bütünlük, sonraya dair projeler geliştirmeye uygun bir bütünlüktür. Hareketlerine ve ihtiyaç karşılama işlerine, geleceği bozmayacak şekilde ayarlar verebilecetir. Bu konuda, ayardan kaymalı insani da uyarılarla sürekli ayarda tutma icaraatleri de gösterecektir.
YAPAY ZEKALI YÖNETİM ORGANLARI
Robot, bilgisel programlarıyla ve konumsal yetkileriyle hatatasız hakim, hatasız polis, hatasız öğretmen, hatasız doktor, vs.olup her türlü üretim işlerini de yürütebilecek. İnsan bu durumda ne yapacak? Yemek, spor ve okumak. İhtiyaçları karşılanan insana kalacak olan onlardır. Neyi okuyacak? Ne'yi okuyacak. Beyini doyurma işi edinecek...
AHLAKLI ROBOT
Bilgi yüklü robotun, varlığı ve olayları düzenlice sürdürmeye taraf/programlı olması, onun iyi kötü, doğru yanlış, helal haram, yasal yasak, günah sevap, ceza mükâfat, gibi kavramlar edinmesine ve ona göre davranmasına dair bilgi ve programlar içermesini gerektirecektir.
Mesela: insan dahil herhangi bir şeye zarar vermesi, kendisininde zarara uğramasına bir sebep olacağını bilip bu bilginin onu, 'zarar vermekten beri ol' uyarısına ve bu uyarınında yapmama kararını tetiklemesine yol açıp faydalı davranışa sevk edecektir.
Robotu yapan insan ona bir uyarı kılavuzu verirse içinde nelerin yazılması gerekecek? Bilgi edin.
Çarklarına şu yağı şu ölçü ve şekilde kullan.
Falanca organına şu zamanda şu bakımı yap.
Dinamolarına gereğinden fazla yada az elektrik gönderme.
Şu ölçekteki adaptörleri kullan.
Elektriğini kendi çalışmanla temin et.
Çevrene karşı şöyle şöyle ol.
Bu klavuza uymazsan zamanla bozulursun.
Ayar yersin. Ayar tutmazsan hurdalığa atılırsın.
Kılavuza uyarsan, müzelik olursun.
Kısaca kendimiz ve onun için onun tüm yaşamsal icraatlerine karışmış oluruz.
Robotlar başka gezegenlerde tutunup birbirlerini üretme kabiliyeti ile çoğaldıklarında, yeni üretilenler arasında şu bilgiler onay ayrılığına sebep olabilir: 1- bizleri insan yaptı. 2 - - bizler hesap makinesinden evrilmeyiz. Bizim atamız hesap makinesidir.
Aynen bugünkü insanlar arasındaki görüş ve inanç ayrılığına benzer sekilde bilgilerle ayrışıp farklı yollar edinebilirler. İnsan bizi yaptıysa insanı kim yaptı sorusu onlarda da olacak.
Falan şeyi ilk olarak falankes şu şekilde yaptı bilgisine, "eskilerin masalları" denilebilinecek.
Dünyada insan, marsta insanla bağlantılı robotlar olduğunda bunun anlamı, ruhen marsta da yaşatmak olacaktır. Dünya, marstaki robotların ruhlar alemi olacak. Ordaki robotlara dağıtılmak üzere bir tanesine gönderilecek bir bilgi, o robotun ilham aldığı anlamına geçecek.
İnsan uzay aracıyla marsa gidip istekler hücumuna uğramamak için sadece bir robotu ziyaret ederse o robot, diğerleri için vahiy alan bir peygamber anlamı taşıyacak.
Not: bu yazıda atomlar dahil herşeyi birer bir olarak arda arda dizdikten sonra bilgisayarın temel taşı olan birler ve sıfırlar hatırlanmıştır.
Bu benzerlik, isabetlilik hissi verip motivasyona sebep olmuştur.
Benzer kurgu ve isabetler, başka yerlerde de olabilirler. Duyulanlar alıntı olarak kullanıldığında, atıflı yada direk olarak belirtilir.
Yazırlarda eksik fazla kelime ve imla hataları olabilir. Bir önceki yazıda çokça görülmüştür.
İş okuyucunun tecrübesine kalır.
Yazıların asıl yazılma motivasyon kaynağı okuyucudur. Ses ile kulağın varlığı bir bütün olduğu gibi yazar ile okuyucu bir bütündür.
Yazar ile okur, yazıyla ortaya çıkan buluşlarda, yanlışlarda ve doğrularda ortaktırlar.
Yürümek, yanlış yolda da olsa, doğruyu bulma ihtimaline sahiptir. Oturmak ise, her ikisinden de uzak kalmaya sebeptir. Canlı için bir tür deprem misali...
Okur yazar olarak yürümeye devam dileğiyle...