ÖĞRETMEN İLE VELİ'NİN BİRBİRLERİ İLE ÇOCUĞA DAİR OLAN DİYALOGLARI, ASLEN İNSANLIĞIN TEMELİNE DAİR DİYALOGTUR.
Çekirdek, hem sonuç hemde başlangıç sıfatlarına sahiptir. İkiside varlık olarak aynı anda eldedir.
Sonuç kısmı dün'nün eseri olduğu için müdahalesi elde değil, başlangıç kısmı yarın'nın sonucu olarak müdahalesi eldedir.
Öğretmen ile veli, her zaman yarınki inşaatın temelini ellerinde bulundururlar. Çocuğum ve öğrencim derken, bu hakikat de unutulmamalı. Çocuğun üçüncü sıfatı olan temel, evlat ile öğrenci sıfatlarından öte, tüm insanlığın sorumluluğunu da veli ile öğretmene verir.
Bu hakikat, çocuğun zarar verici özellikler edinmesine yol açmayı insanlık suçu kapsamına koyan hakikattir.
Ortak sorumluluk üzerine yardımlaşma şarttır.
Bu yardımlaşma, çocuk çekirdeğinin toprağı ve suyu hükmündedir. Aile toprak, okul su'dur. Çocuğun yapısal vaziyeti üzerine ona yönelik mesuliyetlerin dozunu ve şeklini bulabilmek için ilgililerin birbirleri ile istişare mecburiyeti vardır.
Son zamanlarda öğretmenlerden velilere çocuklar hakkında şikayet mesajları artmıştır.
Topu birbirlerine atma tartışmaları da olmuştur.
Aslen yanlışın büyük kısmı, teknolojinin zararlı ve faydasız yönlerinin kullanılmasındadır.
Ağıza her hoş olanın tüm verimleri de hoş olacak değil. Kullanmadan önce teknolojinin de dozunu ve yan etkilerini okumak lazım. Bunun için uzmanlarca kullanım reçetesi hazırlanmalıdır.
Sebep olduğu zarar ve yıkımlar, kullanım reçetesini gerekli kılmıştır.
Faydalı ve zararlı yönleri tek tek ayıklanıp netleştirilmelidir.
Konuya genel olarak bakıldığında, şimdiki lise düzeyinin eskinin ilkokul düzeyine denk olduğuna dair yüksek oranda hemfikirlik vardır.
Bu konunun sebepleri ve çözümleri üzerine durmak herkesin sorumluluğudur.
Teknoloji, sebep olduğu kalite düşüklüğünün verimsizlik boşluğunu yine kendisi doldurarak, negatif sonucun ortama yansımasını önlemekte ve görünmez hale koymaktadır.
Matematiği düşük dereceli olan, teknoloji yardımıyla kasiyer veya muhasebeci olabilmektedir.
Bu şekildeki gidişat, okulun kalkmasına sebep olabilecek bir gidişattır. Yapay zeka bunada adaydır.
Protez el ayak, takma diş vs. derken, bilgilenmeye ihtiyaç bırakmayan bir nevi takma beyin de gelmiş oldu. Bilgi beyinden cebe taşındığında, en basit işi yapamayacak bir zayıflık ortaya çıkar ve çıkmaktadır.
Çalışmak insana sağlık, gelişim ve insani ayar veriyorken, çalışmasız insan tipi nasıl olacak ve nasıl yaşayacak sorusunun cevabı, yeni nesilin ortam sorumluluğunda daha iyi netleşecek.
Eğitimsel zorlu yaşam koşullarından gelme yetişkin takımı haalen tutunma dalı olma rolünü sürdürmektedir. Yarını umursamayacak ve anlıkçı olacak olan nesil, güvensiz çürük dal olmaya doğru yol alacak olan nesildir. Yarınki depremlere fay olacak nesil olma yoluna girer.
Kültürler ve gelenekler silbaş yenilenme yaşıyorlarken gidişatın yönü, uçuruma değilde selamete dönük olması için teknolojiye yönelik yüksek farkındalık düzeyinin her bireye intikali şarttır.
İnsan yaşamı, tümüyle makina ve cihazlara bağlı bir noktaya vardığında, makinaya bağlı bitkisel hayata benzer bir hayat türü olacaktır.
Tüm görevleri devr almaya aday ikinci bir vücut sözkonusudur. Biyolojik vücut işlerde devre dışı kaldığında, diyaloglardaki değer ve anlamlar da psikolojiye sağladıkları gıdasal beslenim yönlerini yitirebilirler.
Bir merhaba, bol miktarda rehabilitasyon içerir.
Buna benzer tüm diyaloglar ruhsal alışveriş boyutludurlar. Bakkaldan alışveriş ile internetten alışveriş arasında ruhlanış farkı vardır. Utanma, gözetme ve sorumluluk taşıma gibi insani haller, ruhsal alışverişin eserleridirler.
Bilinmek, tanınmak, ilgi, değer ve saygı görmek insana, bunlara layık olma güdüsü verir.
Mutluluğu, bunların hakkını vermekte bulur.
Sadece fiziki ihtiyaç odaklı bir yapıya evrilme sürecini kontrol edebilirsek, dümeni rüzgara kaptırmış olmayız.
İNSANLAŞTIRICI EĞİTİM MODELİ, TEKNOLOJİ ORMANINDA KAYBOLMADAN YÜRÜMEYİ SAĞLAYACAK MODELİDİR.
Dünyaya yeni gelecek olanlar, önce kendilerini sonra teknolojiyi detaylarıyla tanımalılar. Çünkü bir, teknojiyi kullanmak vardır, bir de teknoloji tarafından kullanılmak vardır.
İcraatlerde bulunmak yerine süreklice bir sunum beklentisine girmek, verimsiz bir yapı şeklinin oluşumuna sebeptir. Teknoloji, sunumlarıyla bu şekli vermektedir.
Vücut azaları, var oluş sebepleri ile örtüşen görevlerini yapmakla kendilerini ve varlık sebeplerini bilecektir.
Teknoloji olmasın mı...? Olabildiği kadar olsun ve olmaya devam etsin.
Asıl mesele, onu kullanacak olanın önce onsuz hayata tutunma becerisi olsun, ki teknolojiyi kullanan olsun. Teknoloji tarafından kullanılan olmasın.
Bir şeysiz olamamak ile onsuz da olabilmek arasında fiziki ve piskolojik esaret farkı vardır.
Sakat arabasını kullanacak olan iki sağlamdan birinin inememesi, onu gerçek sakat ile eş değer yapar.
Bir şeyin inşa gücü ne derece ise, yıkım gücü de dozer misali aynı oranda olur. Teknolojiye olan hayranı bakış, o gerçeğin göz ardı olmasına sebeptir. İki göz iki bakışla her iki boyut dikkate alınmalıdır.
Teknolojinin yıkıcı boyutuna aşina olmak ve ona göre bir ehliyet geliştirmek, ihtiyaç olarak doğmuştur.
Verdiği kadarını sinsice almaktadır.
BOYUTLARA DİKKAT ÜZERİNE
Zindanı gül bahçesine çeviren alıcının sırtına vurulan kırbaçlar, ona olan bağlılığa engelköstek olabilecek duygu ve düşünce kalıntılarını temizleyen kırbaçlar idi/oldular. Aynı zamanda, kendisinde de oluşması muhtemel olabilecek sefayi bir saltanatsal güdüye karşı da kalkan dokuma vuruşları da oldular.
Alım verimlerin entrika bulaşıklarından muhafaza olması için zindan, en ideal yer idi.
İşlerde görünmeyen şer ve hayrlar, dönemsel neticelerlerle görünür olabilmekteler.
Teknolojinin şerrinden muhafazalık için alınması gereken tüyosal farkındalık miktarı, düşünce sahibi insanın sorumluluk payı için yeterli düzeylerde oluşmakta ve ulaşmaktadır.
Ya o farkındalığın üzerinde durulup varılması gereken yol tutulur, yada sağda solda çekici görüntüler sorumluyu yoldan çıkarır.
Mükâfat sonuçlu yolda kalışın bedeli, yoldan çıkarıcı cazibeli çekicilere karşı olan mukavemetin verdiği ızdıraptır. Bu da rahmeti hak ettirecek zahmet olsa gerek.
Enerji yoktan var edilemediğine göre, herşey bir bedele bağlı olarak işliyor demektir. Devri daim makinası olsa bile yoktan değil, vardan var edilmiş olur.
Teknoloji, verdiği rahatlığın bedelini, nesilleri işlevsiz sakatlar haline getirerek ödetmektedir.
Şerleri görüp hayra dönüştürebilmek, üzerinde yürümesi gereken en ince yoldur. Canbazlık maharetleri geliştikçe yol inceldiğine göre, sırada kanatsız uçabilmek de var demektir.
Bunun adı ışınlanma olmasın mı acaba...?
Yazı akış istikameti bu yönde olduğuna göre, olabilir bir bilinmezliği hatıra getirmektedir.
Yaşam, sonu gelmeyen iplerin dokuma tezgahında nakışlara dönüşerek ilerlemesine benzer süreçler geçiren bir yapıdır.
Süreçleri devr alıcı her nesil ip, bu farkındalığı kaybetmediği sürece insanlık halı'sı, insanlığı yazan güzel nakışlarla dokunmaya devam edecektir. Belki sonuçta dönüp bakabileceği ve hatta kullanabileceği o emek zahmet halısı...
Pozitif sonuçlu bir filimin yapımcıları ile filme konu olanlar arasında düşmanlığın olması, insanlık halısındaki motiflerin ahenkli uyumunu bozan bir dokumaya benziyor.
Hatasal işlemlere dikkat etmemiz gerekir ki, sonra izlenmesi huzur verici motifler ortaya çıkabilsin.
Sorumluluk paylarının büyük kısmının, büyük akla ait olduğu da unutulmamalı. Bedeller ve m7kafatlar da, sorumluluklar ölçüsüncedirler.
Bir mükâfatın sevinç dozunu tutturamamak, bir sonraki mükâfatı hak etmeye engel teşkil edici işlere sebep olabilir.
Bu konudan dolayı, yoldan saptırıcı çekiciliklerin ne kadar yıkıcı işler yaptırdıklarını bulmak için tarihe bakılabilir.
Para kazanma zekasının insanlığın aslen hangi yoluna hizmet için var olduğu bulunabilir.
Tamamen kendisi için zan ettiği çabanın başkasına da bir hizmet olduğu dikkate alınmalı. Bütünsel bakışla birden fazla boyutu dikkate almak mümkündür.
Özelliklerin görev tespitinden sonra, düşülmemesi gereken hatalar ve yapılması gereken doğru işler de görülecektir.
Her bir cihazın her bir parçası, belli bir göreve yönelik özelliklendirilir. Tüm özellikler, onları tasarlayan için birer anlam taşır. Yer yüzü farklarına bu açıdan bakmak isabetli olacaktır.
Bu bilgiler, geçmişin istenmeyen yaşanmışlıkların tekrarını inşa etmekten uzak durabilmek için mühimdir.
Yaşanılan kaza ve benzeri negatifler, daha sonrası için çeşitli önlemlere sebeptir. Bunun için ince analizler ile doğru tespitlere ihtiyaç ve yönelim olur. Buna toplamda deprem dersleri denir.
İnsanlık, yaşadığı çeşitli depremlerden dersler çıkara çıkara bu günlere gelmiştir. Bu yol, yarı şuursal yarı refleksi yoldur. Başka deyişle, dövülerek terbiye olma metodudur.
Şuur hakimiyetli yolda, dövülmeden doğru istilameti bulma ve ona yönelik olma vardır.
Kavga için yandaş toplamaya mecbur kalınan sonuçlar, şuursal hakimiyetle gelinmiş sonuçlar değil, daha çok refleks hakimiyetli hareketlerle varılmış sonuçlardır.
Şuursal bakış derki: dehtit olarak görülen tehdit olmaktan çıktığında tehdit bitecek mi yoksa sıradaki dehdit mi başlayacak... Kaç çeşit tehdit vardır... Sorun, küresel ayarsızlık olduğu müddetçe bölgesel çözümler, geçici bir ağrı kesici olmaktan öteye gidemez. Yani meyve için toprak ve iklime bakmak lazım.
Güçlünün adaletsizliği, güce özenmeye ve güce ihtiyaç duymaya sebeptir. Gelişat bu şekilde olduğu için güvensiz bir dünya yapısı oluşmuştur.
Bundan dönüş kolay olmasada, daha iyi bir dünya için dönüş'ten başka seçenek görünmüyor.
Düzeni bozuk bir dünya yapısında güçlü guvendedir diye bir gerçeklik yoktur.
Tedirgin bir duruş verip rahat lokma yedirmeyecek güç ve hazineye sarılmak, kısa mesafeli görüşün işidir.
Dünya düzeni kısa mesafeli görüşlerle değil, olabildiği kadar en uzun görüş mesaleri ile kurulmak zorundadır.
Ülkeleri kavgacı sokak çocukları hükmüne koyan etken, kısa mesafeli görüş ile küçük çemberli menfaat güdüsüyle hareket etmekten kaynaklıdır.
Bugün sahip olunan en büyük yanlışlık, nükleer silahlardır. Dünyaya örnek olarak refah içinde yaşayan başka bir komşusu olmadığı için bu yanlışlık görünmezlikte kalıyor.
Yanlış sonuç yanlış gelişatın eseri olduğuna göre bunda, gidişatı düzeltme dersi vardır
İnsan zaten ölümlü olduğu için ölümü erkene almanın refah için çözümsel bir yanı yoktur. Doğumların birkaç yıl durması bir nükleerin nüfus üzerindeki patlama hesabına gelir.
Doğumsuz bir elli altmış yıl, dünya nüfusunu sıfıra yaklaştırır. Ailenin yavaş yavaş devre dışı oluşu, böyle görünmez bir nükleer etkiye yol açacaktır.
Aidiyet kaynaklı zahmete katlandıcı himayesel duygunun devlet yapısında tutunamayacağı, aile yapısının tamamen kalkmasıyla görülecektir.
Devletin varlık sebebi ve temeli ailedir. Ailenin çökmesi devletinde çökmesi olacaktır.
SORULAR
Aklın sınırlarını aşan işleri yapabilen insan, kendi düzenini sağlamada neden aciz kalabilmektedir?
Her derece akıl ve imkanı, başkasını yok etme yolunda kullanmaya sürükleyen sebep nedir?
Huzura kavuşmanın yolu başkasını yok etmekten mi geçiyor? Yok ettikten sonra huzurlu yaşam olacak mı? Olacak diye bir anlayış varsa, o anlayışın kendisi tek başına kalıncaya kadar yok etme hareketini devam etmesi gerektiğinin farkında mı acaba?
Tarih, yok edicilerin daimi bir huzura kavuştuklarını söyleyebiliyor mu?
Mesafe alanlar, birleşik olanlarmıdır yoksa çatışmalı olanlarmıdır? Hangi vaziyet dünyanın ileriye doğru gidebilmesine örnek olabilir?
ÖZELLİK FARKLARININ DOĞRU YOLU
Geçiş amaçlı olarak bulunmuş tünel, yol açmak için bulunan dinamit gibi farklı amaçların da hizmetine girmiştir. Tüneller, ay'da ve marsta yaşam şehirleri olarak iş görebilirler. Düşünce, bu çaptaki noktalara kanca atarsa, rokeçi ile tünelcinin birleşmeleri gereken parçalar oldukları görülecektir.
Zahmetlerin ve emeklerin harcanacağı yol yaşatma yolu olursa, yaşam veren dünyanın varlığını taklit ve tasdik içeren bir yol olur.
"Yaşam var olsun" diye bir isteğin gereği, onu yok etme ustalarını değil, var etme ustalarını yetiştirmektir.
Başkasını yok ettiğini zan ederek aslen kendinden bir parçayı yok ettiğinin farkında olmamak, bütünsel bakış özürlüsü oluşun göstergesidir.
Yapılan ve yapılacak işlerin akıllıca olup olmadığını görebilmek, hakikatin bütünsel penceresinden bakmayı gerektirir.
Labirentin doğru yolu bütünsel bakışla görünür.
Sürdürülebilir sağlıklı bir bütünsel yaşam, göreceliklerin ortak merkezidir.
Ortak doğru bütünsel sağlıktır. Yeryüzünde herkesçe yapılacak her türlü işlerin şeklleri, şemalleri ve ayarları, bütünsel sağlığın evet'ine göre doğruluk kazanacak.
Tabi olunması gereken ortak noktalar ilgi ile beslenip bünyelere aşılanmalıdır.
Yeni nesiller ortak doğrularla yol yürümezlerse, dünyayı çıkışsız bir labirent misali kullanıp tek çıkış yolunu birbirlerini yok etmekten görmeye devam edecekler.
Refahlı bir dünya düzeninin, mühendislik bir zekanın bulduğu herhangi bir sistemden daha kolay olabileceği unutulmamalı. Bütün mesele sadece aramaktadır.
Arananlar listesinde hemen her şeye rastlamak mümkünken, nedense sağlıklı bir dünya düzenine pek rastlanılmıyor.
Okul derslerinde böyle bir mühendislik bıranşı açılmalıdır. Dünya düzeni mühendisliği... Biz bugünkü şartlara göre düzeni temin etsek bile, yarınki bellisiz şartların öksüz kalmaması için o mühendisliğin var olup gelişmesi şarttır.
Her tür sorunun kimyasına kadar inmek ve gerekli çözümleri bulma işi, mesleki bıranşlara ayrıldığı için gelişme göstermiştir.
Enerji su gibidir. Sürekli aynı yerde aktığında orada derinleşir ve kanal oluşturur.
Dünya, yıkım/yok ediş işlerinde derinleşmiş ve daha da derinleşmeye dönük oluşta srarlı görünüyor.
Ne kadar derinlik, o kadar geri çıkış zorluğu olacağı unutulmamalı. Bu gerçekliklerle hangi işlerde derinleşmemiz gerektiğini iyice düşünerek asıl doğru olan seçeneği bulup onu tercih etmek zorundayız.
ÖĞRETMEN İLE VELİ'NİN ÇOCUĞA YÖNELİK MESULİYET PAYLARINA DAİR.
Saat sekiz den dörde kadar çocuğun zamanı okulda geçer. Eve gelince yemek, tuvalet, dinlenme gibi kişisel ihtiyaç işleri geçinceye kadar uyku arefesine girilir.
Bu durum, yükün büyük kısmını öğretmene verir. Okul yönetimi bunu dikkate alıp sorumluluk derecesini görmelidir.
Her çocuğun düşünce, hayal ve arzularına rota verme görevi, süre farkından dolayı okula düşmektedir.
Çocuk, annelik ve babalığın himayesel duygularının çok iyi farkında ve bunları kendi anlık çıkarları doğrultusunda da çok iyi kullanabilmektedir.
Mesela, başka yerde aç bırakılma vs, çocuğa yönelik bir ceza olabilsede çocuk, buna benzer kendisine yönelik negatifleri anne babaya yönelik bir ceza olarak kullanabilmektedir.
Çocuk, himaye duygusunu istediği zaman incitmeyle isteklerini yerine getirebilme özelliğine sahiptir.
Öğretmene karşı bu özellik geçersizdir.
Orada yaşam koşullarının sesini dinler.
Evde dolaylı amir çocuktur. Şimdiki veli ve öğretmenler de sırtında çalı çırpı taşımış nesilden değillerdir. Ciddiyet, disiplin ve sorumluluk noktasında eksiklikler görülebilmektedir
Zaruri ihtiyaçlar tereddütü sıfırlanmış, bunların yerine eğlence ve zevk olguları temel ihtiyaç olarak geçmiştir.
Bu çeşit ihtiyaç güdüleriyle şekillenen bir karakter yapısı, hangi hizmet kurumuna geçerse geçsin, o kurumu o tür ihtiyaçları gidermeye araç haline getirecektir, ki yer yer görülmeye başlanmıştır.
Hasta, daha önceden eğlenceyi psikolojik gıda haline getirmiş bir yapı şeklinin insafina bırakılır mı...? Cevabı bulmak için öğrencilerin ne tür değer yargıları edindiklerine bakılır.
Okulun taşlarına değil, içindekinin içindekine bakma zamanındayız. Zamanında yüzeysellikten derine inmezsek sorumsuzluk, tedavi edilmez boyutlara varabilir...
Sonuç ne olursa olsun yaşananlar, yoğun bakım dahil tüm bölümlerin kameralarla diğer uzmanların ve herkesin izlemesine açık olmasını, olması gereken bir çözüm olarak sunmuştur.
Gözlenme kamerası, çeki düzen ve dikkat vericidir. İyi ve başarılı görünme dürtüsünü tahrik eder.
Hasta bakım ve tedavi işi, kişinin özel mahremiyet işi değildir.
Kameranın olmaması, kamerasız donemin vicdan ve çabanın bulaşıksız temiz dönemlerinden kalma bir gelenektir.
Bu gelenek, bugünkü gayri insani durumlara araç olma halini almıştır.
Hasta, her türlü hata yanlış ve suç özelliğini taşıyabilecek bir varlığın elindedir. Yapay zekanın bu gibi işlere alternatif çözüm olup olmayacağı zamanla görülecektir.
Merkez nokta insan olduğu için, bugünkü veli ve öğretmenlerin sıkıca tutması gereken nokta, bilgiden önce insani ahlaktır.
Eskinin yaşam koşulları, ahlaki eğitimi yaşamın kendisiyle beraber veriyordu fakat, teknoloji, o eğitimsel zorlu yaşam koşullarını kaldırmıştır.
Bu farkındalığın unutulması, yaşam yolunda kayboluş demek olur. İnsanlık, dengesini bulamayacak bir özürlüye dönüşebilir.
Zordan kolaya geçiş süreci, kolayın değerini bildiren sistemsel bir süreçtir. Cepteki bu internetin, beynimize bağlı biyolojik şekliyle doğan bir tür de olabilirdik. Öyle olsaydı değeri, akla gelmeyen nefesin değeri ile aynı olurdu.
Bu eldeki tekno parçamızın elimizle yapılması, kendisiyle beraber diğer vücudi parçalarımızın değerlerini de bildirme görevini görmektedir.
Okul ile ev arasında ev kısmı da tamamen fiziki ihtiyaç bölümü demek değildir. Çocuk taklitçi olduğu için veli, çocuğun defter kitaplarını merak edercesine açıp meraklı meraklı bakabilir.
Bu şekilde çocuğunda ilgisi işlediği konulara gider ve önemi anlar.
Bu iş velinin öğretmene destek görevlerindendir.
Doktor da olması gerektiği gibi, okul sınıfları içinde de canlı izlenecek şekilde kamera sistemleri olabilir.
Sınıf ortamı, meyvesi insanlığı besleyen ağacın toprağıdır. O toprağın/sınıfın kalitesi tüm insanlığı ilgilendirir. Dünya'da gözetim altında olması gereken en mühim yer orasıdır. Hiçbir hazinenin değeri sınıf ortamının değeri kadar insanlığı ilgilendiremez.
Diğer hazineler dünyanın cehenneme dönmesinde rol alabilirler. Bu durum, asıl hazinenin kalplerde ve beyinlerde olduğunu gösterir. Kalp ve beynin şekil alacağı yerler, birinci plana alınması gereken yerlerdir.
Sınıf/eğitime dair toplu bulunuş ortamı, insan eline bağlı olan dünya geleceğinin tapulu mülkiyetidir. Bu emanetin dizayn boyutları, öğretmen ile veli insiyatifine bırakılmayacak kadar değerlidir.
Müfredadlar üzerine, hangi eğitim modelinin dünyayı nerelere götürmeye aday olacağının hesabıyla derince ve deneyimlerle düşünülmelidir.
Öğretmen maaşları, öğrenci aykü düzeyi bazında başarıya göre oynaklı olursa, öğretmenin çocuk başarını umursama oranı artar.
ERGEN YAŞ EĞİTİMİ
Ergenliğe erişmiş öğrencilerin yemek ve barınma gibi beslenim ihtiyaçları, ev ile bağı kesilip teorik ve uygulamalı bazı başarılarına bağlanabilir. Bunun için köy ve sanayi ortamları eğitim alanları kapsamına alınmalı.
Bir tür askerlik gibi olacak.
Yaşatma askerliği...
Eve bağlı beslenim yasağı olacak olan bu modeli tercih edecek olanlar, sözleşmeli bir süreç içine girecek ve askerlik gibi günü gelmeden çıkamayacak.
Gerekirse eğitime özel tarımcılık, hayvancılık ve diğer sanayi alanları oluşturulabilir. Bunun için bağ hayır yokluğu söz konusu değildir.
Bu model, staj sisteminin en gerçekçi, hile bulaşmaz, hakikatle en uyuşur en gelişkin modeli olacaktır.
Barınağın inşa ve tamiri dahil hemen her ihtiyacını kendisi görecek. Bu şekil zorlu bir sürecin bir kaç yıl olması uygun olur.
Hem ergen terörünün aileden uzak tutulmasına da göz kırpılmış olunur.
ZAMANLARIN ŞEKİLLENDİRİCİ ETKİSİ
Okul zamanın gün boyu oluşu, çocuğu doğal hayattan kopuk ve topal bırakır.
Okulda geçen zaman, besleyen değil beslenen bir kişilik tipi ortaya çıkarır.
Teorik bilgiler ve eğlencelerle geçen zaman, hayatın gerçeklerine dönük ilgi alakayı eksiltir. Yaşamın zorlu koşullarına karşı bağışıklığı zayıflatır.
Sabahçı öğlenci döneminde çocuk, reel yaşam ile de kısmen tanışık olabiliyordu. Bundan dolayı okul verilerinin anlamını da kavramış oluyordu.
Teorik okul ile hayat okulu bütünselik içinde iki ayaklı olarak yürüme içindeydi. O sistem şimdikinden daha verimliydi.
Not: Eksik ve yanlışlar, doğruyu bulma isteğine havale edilir.
Dikkate almak dileğiyle..
9258,46%-0,20
34,37% 0,13
36,56% -0,17
2879,07% -0,50
4848,26% 0,00
Ağrı
13.11.2024