Tarih: 15.06.2024 08:00

DEPREM DERSLERİ 46

Facebook Twitter Linked-in

Ey herkes!

İçten içe yanan ateşle yükselmiş ve yakıcı bir ateşten yaşatıcı6 bir dağ'a dönüşmüş olarak sizelere sesleniyorum.

Sizlere bazen duyduğum seslenme gereği ile megafona benzeyen yapı şeklim, birbiriyle uyuşum içindedir. ikisi bu işi görebilmek için mi var olmuşlar bilmiyorum. 

Sizler, ömrünüz itibarı ile önümden su gibi akıp geçmektesiniz. Sizin gibi kalıcıymış hesabıyla yaşayıp kalıcı olmadığını ancak son nefesinde fark ederek geçenleri çok gördüm.

Sizi, öncekilerinizi gören ve görmüş, sonrakilerinizide büyük ihtimalle görecek olanım.

Çağrım şudur: hepiniz birbirinize karşı sürekli silah ile güçlenme gereği duymaktasınız. Bunun için söze dökebileceğiniz sadece iki sebebiniz vardır. Güvenlik ve gasp. Gasp niyetinizi gizlediğinizde elde kalır güvenlik.

Madem hepinizin geçerli ve meşru gerekçesi güvenliktir, o halden dolayı size mevcut tedbirlerinizden daha emin ve daha garantili şekilde hemde sıfır maliyete yakın bir önerim olacak. 

Önerim şudur: Hepiniz silahlarınızın tamamını getirip bana teslim edin ve üretimi kaldırın. Bütün güç sadece bende olsun. 

Biriniz birinize haksızlık etmeye kalkarsa karşısında beni bulacak. 

Ateş depremiyle yana yana, adalet dersini ala ala adaletle yüklene yüklene yükselmiş bir dağım. Ateşin terbiye etmesiyle pişmiş ve kıvamını bulmuş adaletin kendisiyim. 

Adil olabilme yolunda yanma işini hepinizin yerine tamamlamış ve adil'lik belgesiyle karşınızdayım. 

Ben adalettim. Bende buluşup bizleşirseniz, adalete varmak için yanmanıza gerek kalmaz. 

Sizler, büyük ruhlu olsanızda, minik ömürlüsünüz. 

Adeleti tesis etmeye hünerli olsanız bile, her gelen nesil onu koruyup sürdürmeye yetkin olamaz. Çünkü, her yanışın acı etkisi onu duyanda kalır. 

Çocuk babasının duyduklarını duymaz ve ayar6için onunda duyuma ihtiyacı olur.

Geçirmiş olduğum büyük yanmışlıkla duyduklarım üzerine sağlam temelli adaleti temin edin ki her gelen nesil, adaleti bulmak için yeni yeni yanmalara ihtiyaç duymasın.

Birbirinize yönelik olan tereddüt, tedbir ve iştahlarınız, bensiz gerçek anlamda bir adalet inşa edebilme imkanına sahip olduğunuzu göstermiyor.

Gardlı duruşlarınızın temel gerekçesi, birbirinizden duyduğunuz korku ve tereddüttür. Şekilleniş vaziyetlerinize bakıldığında, bu duruş biçiminizde haksız sayılmazsınız. 

Adalet ruhlu olsaydınız gardlı duruşa ihtiyacınız olmazdı. 

Kendi saçını değilde, karşıdakinin saçını görmek gibi sadece karşıdakinin kusur ve yanlışını görür ve ona odaklısınız.

Kendini karşıdakine sorma gereğini duymazsınız. Hemde saç gibi ancak başkasının görebileceği yönlerinizin olduğunu bilerek. Sizde düzen umusraması olsaydı böyle olmazdınız.

Düzensizliğin çökme sonuçlu oluş gerçeği, hepinizi görebilen bir hakeme ihtiyaçlı olduğunuzu beyan eder.

Birbirinizden duyduğunuz korku ve tereddütlerinizi benimle giderin. 

Hepinize güvence olabilecek kadar birikimli ve kalıcıyım. 

Eğer gerçekten güvenliğiniz bir sorun ise, çözümün en doğru yolu bende bizleşmenizdir.

Size haksızlık edecek bir ihtiyaçlı değilim. Gücü ve haksızlık karşısında durma görevini bana verin.

Sizler, ancak açlıktan ölmeyi6 adaletsiz olmaya tercih ettiğinizde bana ihtiyacınız kalmaz. 

Bir kısmınızın ölmeyi adaletsiz olmaya tercih edemeyecek olması, güvenliğiniz için size sunduğum6 bende bizleşme metoduna ihtiyaçlı olmaktan sizi kurtarmaz.

Hoş sohbet dost iken, açlık baş gösterdiğinde ortadaki ekmek, düşmanlık ve çatışma sebebi olmaya başlar. Kardeş yada uzak oluş bu gerçeği değiştirmez.

Korkunuz ve gizli ganimet iştahınız için muazzam masraflar ediyor ve muazzam enerjiler harcıyorsunuz. 

Sizler şuur ehli insanlarsınız. Bu anlamsız ve gelecek karartıcı israfı durdurun. İçinde yaşadığınız bu mekana saygısızlık ve ihanet içinde olmayın. Soluduğunuz nefesin kıymetini bilin.

Adalet miktarım ağırlığım ölçüsüncedir. Hepinizin toplam ağırlığından daha fazladır. Sizin gibi nice dünyaların adalet ihtiyacını görebilecek bir adalet kaynağıyım.

Yapmacık adaletlerinizle benimle tartılmayın ve adaletçiklerinizi bana tercih etmeyin. 

Oluşmuş olanla yapılmış olan bir olmaz.

Her bir gıram'mım da yanarak adalet dersini almışlık vardır. Her bir tozumun tanesinde bir daha yanmamak üzere terbiyesini almış bir adalet sistemi vardır.

Şapkam, yakıcı ateşe karşı dondurucu özellğini almıştır. 

Ateş, adalet gıdasını yakar, dondurucu ise muhafaza eder. 

Ateşli silahlarınız adaleti muhafaza edemez.

Başımda muhafaza, gövdemde hayat vardır. 

Aranızdaki adil ruhluların mekanı benim. Bende buluşunlar, adalet ihtiyacınızı bende temin etsinler. 

Temiz ve görünür şekilde adalet ruhlu9 için ev'im.

Adalet ruhlularınız evinizdir. Dönüp dolaşıp onlara muhtaç olursunuz. 

Siz onları ev edinin. Onlar beni ev edinsinler. Bende dünyayı ev edineyim.

Birbirinin parçası olan evliler zinciri olalım.

Bencilliğinizden kaynaklı olan düzensizlik ve yapmacık adaletleriniz, birbirinize yönelik olarak ortaya çıkardığı korku ve endişelerinizi giderememiştir.

Korkulana karşı acıma ve merhamet duygusu yerine öldürme duygusu olur.

Korkunuz ve haksızca istifade güdünüz öldürücüdür. 

Birbirinizi öldürerek korkularınızı gideremezsiniz. 

Öldürmek, korkunun daha sonra faiziyle ortaya çıkması için yapılan bir korku yatırımıdır. Tarih bunun ibretleri ile doludur. O ibretler, korkuya karşı çağsal imkan ve birikimleri kullanmak için yeterlidirler.

Daha yıkıcı ibretler beklemeye lüzum yoktur. 

Mevcut gelişmiş imkanlarla olması gereken ve çağa yakışır bir doğrulukla, yeni bir adalet sistemine geçin.

Her tarafı güncel olarak takip edebilme düzeyine varmışlık, bir merkeze bağlılığı doğru ve güvenlik açısından zorunlu kılar.

Kendinizdeki azgınlığı zapt edebilme yolu olarak kullandığınız silahları adalete teslim edin. 

Adalet, hepinizin azgınlığını zapt eder ve azgınlığınızı daha sağlıklı yolda kullanılmanızı sağlar.

Dünya ya karşı sorumluluk ruhuyla emek terleri ile çalışıp geçinen ruhaniler, leylek gibi bende yuva edinip hem geçimlikleri, hemde dünyanın adalet düzeni için çabalarını bende yürütsünler. 

Benimle evlendiklerinde, burayı cennetvari bir yer haline getirsinler. Mümkün mertebede çok çeşitli hayvan ağaç ve bitki türleri ile küçük örnek bir dünyaya çevirsinler burayı. 

Aranızda ülkesine başkan olacak olanlarınız, dünya ile evlenmeden başkan olmasınlar. Dünya, her tür canlıya ev olabilen bir mekandır. Her canlı fiziken dünya ile evlidir. İnsan, buna şuursal boyutunu katarak sorumluluk üstlenme ile evlenendir. 

Ülkelerin sorumluluklarını üstlenecek olanlar, dünya ile evlenme nikahları, burada ruhsal adalet tarafından kıyılacaktır. Dünyaya karşı sorumluluk sözleşmelerini tüm insanlık huzurunda burada yapacak ve mazbata ile ruhsatlarını, tüm insanlık tarafından onaylı şuurluluk karnelerine dayalı olarak tüm insanlıktan almış olacaklar. 

MANTIK İLE DUYGULU DAĞ

Mantık - senaryo fena değil filim yapabilirim. 

Duygulu dağ - Senaryo değil gerçek bir çağrıdır. Yapılması zor denecek bir proje olsaydı, belki olmaz diyerek bari filmi olsun diyebilirdik.

M - ya... Şaka diyelim o zaman. Biraz fazla büyük olmuş sanki.

DD- ne şakadır nede büyüktür. Geldiğiniz noktanın gereğidir. Evet yada hayır'a bağlı masrafsız basit bir uygulamadır. 

M - madem öyle, gerçekçi olalım o zaman. Dağ hiç konuşur mu?

DD - et hiç konuşur mu?

M - o beyine bağlı. Gırtlaktan çıkan sesi dil, damak ve dudakları kullanarak sesi şekillendirir ve her şekile bir anlam verir.

DD - beyin neye bağlı?

M - tabiata.

DD- dağ tabiat mı?

M - evet.

DD- ağızdan çıkan ses, beyinden gelen anlam ise, beyinden gelen anlam da dağdan/tabiattan gelen etkiden olduğuna göre tabiat/dağ, kendisine bağlı olan beyin ve ağızla konuşamaz mı?

Tabiatın kaç çeşit sesi varsa, ağızın seside onlardan bir tanedir.

Ağızdan çıkan ses çeşitleri konuşma ise,

Ağızdan olmayan diğer tüm ses ve görüntü çeşitleri de birer konuşmadır/ifadedir. 

Motorun sesinden hava durumu tahminine kadar her bir ifadeyi anlayan bir ustası vardır.

Ortaya çıkış serüvenim ile yapısal şeklim, sizler için adalete başkanlık edebilme karnesini ifade etmeye yeterlidir.

Vaziyeti okuyamıyorsan ben yapayım ey mantık?

O sınırlı hacminle uzaktan izlersen beni kavramalı görebilirsin. Bana yaklaşmak istersen, büyüklüğümde küçük görüneceğini önceden kabul etmen gerekecek.

Herşeye yetkin olmayan kapasitene fazla güvenme. Sen bir hesap makinesisin. Kullanılırsın fakat neye niye hesap ettirildiğini de pek bilmezsin.

M - tamam anladım uzatma gereği bitti. Bu yolda bana düşen hizmet payı nedir?

DD- Bana sürekli mide gözüyle bakıp turizm vb. özelliklerimi görmek yerine, arada bir ruh gözüyle de bakıp duruşumdan sükuneti ve huzuru gör. 

Filim seçeneği, insanlığın adalet ihtiyacını haz'a yem yapar ve filmlerden bir filim olarak yerini alır biter gider.

Payına düşen kısım, bu duyguyu yaymaktır. Duygu dağı ile insan mantığı olarak birbirimizi insanlık için hizmet aracı olarak tamamlamış oluruz.

M - anlaşıldı bakarım. Umarım ki faydalı oluruz. 

Beni biraz tanımlayabilirmisin? Kendimi biraz karşıdan görmek isterim.

DD - sen aslen matematiksin. Sözlerin, daima hesaplardan ibarettir. Hesap kabiliyetin bilgi çemberin ile sınırlıdır.

Duygunun duyduklarını duyamazsın.

Yüz tane doğru ile büyük bir yanlış inşa eder ve farkında da olmazsın.

Bir silah, tamamen mantıki/matematiki doğrularla silah olmuştur.

Bazı yanlışların doğruları olduğunu bilip çözmek, onunla yaşamış ve onun verileri ile oluşmuş pozitif duygunun kapsamındadır.

Çocuksu doğruların yanlışa götürücü olduğunu, daha önce o yoldan geçip yanlışı tatmış olan baba duyar.

Yürüme yolunda çocuk mantık sıfatında, baba duygu sıfatındadır.

Mantığın yüz tane doğruyu istiflleyip topladığında eşittir büyük bir yanılş olacağını mantık değil, duygu duyar. 

Sonuçlara aşina olan duyguyu dinlemeyen mantık, istiflediği öngörüsüz doğruların bedelini, sonuçsal yanlışta öder.

M - duyguyu biraz tanımlayabilirmisin? Doğru zanedilen yanlış, duygu için de geçerli değil mi? Doğru zannedilen yanlış duyum olamaz mı?

DD - bir işin ehlisi ustası olmayınca olur. Bir iş ile haşir neşir olarak büyüyen, o işe dair ifadeleri doğru okur. Yanlış ile doğruyu göre göre onları hızlıca ayıklama becerisi edinmiştir.

Doğruyu duymanın başka bir yolu ise temiz duygulu olmaktır. Duygularınızı kirletici/zararlı arzulardan ne kadar muhafaza edebilirseniz o kadar doğruyu duymanız kolaylaşır. Bir cam'ı temizledikçe görüntünün netleşnesi gibidir.

Mantığın işleyiş alanı ise bilgi çemberine bağlıdır. Bilgi gelişirse alanı gelişmiş olur. Sınırın dışında olanlara "henüz ulaşamamışım" demek yerine, "mantık dışı" der. Sadece içindekilerini rahatça ele alabildiği için, dışa yönelim zahmetini çekmeyi pek sevmez.

Duygu duyar ve mantığı dışa çekerek duyulanı mantığa gördürür ve mantığın alanını genişletir. 

Bir ampul için yüzlerce deney yaptıran etken duygudur.

M - temiz duygu hakkında bir örnek var mı?

DD - avukat, maddi geçim için negatif olayların olmasından yana ise, kirli duygu içindedir. "Ortam temiz olsun da varsın dilenci olayım" demesi/psikosunda oluşu, temiz duygudur. 

Bu örnek doktordan, zararlı ürün üretene kadar her kişi ve her iş için geçerlidir. 

Bu6 dünya hepimizindir. Biz dünyanın kendisiyiz. Kedimizi kirlettiğimizde dünyayı kirletmiş oluruz. 

Hastalık, iflas, bela, kaos, savaş, sıkıntı ve benzeri olaylar, dünyaya karşı duyarsız olmakla ortaya çıkan düzensizliklerin tokatsal eserleridirler. Bunlar, toparlanıp kendine gelmek ve uyanmak için birer ilaç görevi görmekteler. Değer bildiricidirler. Değerleri bilip kaybetmemek tokatsal bildiricilere ihtiyaç bırakmaz.

Robotların çalışıp bizi besleme dönemine girerken, doğru insan olma fırsatımız da doğmaktadır. 

Güvenlik ve geçim sorunları çözüldüğünde, bunları bozucu yanlışlar netleşecek ve o yanlışlara karşı fikri, psikolojik ve sosyal bağışıklıkda netleşecek. 

M - teşekkürler. Refahı fikren istemek yetmiyor. Gerekleri için çaba içinde olmayı da gerektiriyor.

Araya girdim, çağrıyı devam edebilirsin.

DD - teşekkürler.

SORU

Ey Meclisler/insanlar!

Şu soruyu politik düşünceyle değil, psikolojik düşünceyle en derindeki arzuyu netleştirerek cevaplamaya çalışın.

Soru: bir sabah kalkıp haberleri açtığında şöyle bir haber duyuyorsun: bulunduğun ülke dışında tüm dünya ülkeleri, polis tabancası dışında tüm silahlarını imha etmişler...

Bu durum senin önüne iki ana seçenek çıkarmıştır. 

1- tüm dünya'yı işgal etme imkanı/fırsatı

2- seninde aynı şekilde silahlarını imha etme imkanı/fırsatı.

Gerçek cevabını bulmaya çalışırken, etkileşim kaynaklarını ayıkla, tanı ve bil.

1 - geçmişin verdiği etkileşimler vardır.

2 - özentisi çekilen yaşama biçimi etkileşimleri vardır.

3 - kendi dönemin dışındaki geleceği önemseme etkileşimi vardır.

Arzularını, sebep ve sonuçlarına kardar iyice sorgula. Hangi arzu sana nereden nasıl bulaştı... Hangi arzunun ne derece etkisindesin... Hangi tür açlığın esirin... 

Hayatın ölüm ve ömür gerçeğini arzulara karşı ne kadar kullanıyorsun...

Gerçeğinle uyuşmayacak cevap çıkarmamaya özen göster.

Gerekirse aylarca yıllarca kendinle uğraş. Doğru cevap için sürenin önemi yoktur.

Arzuyla beraber maddi ve manevi ihtiyaçlarınıda aynı şekilde sebep ve sonuçlarıyla sorgula.

Normalde bu soru böyle sahnesel bir soru değildir. Kuytu sırdaşının kuytusal halleri paylaşırken sorması gereken bir sorudur fakat, böyle bir imkan olmadığına göre, sen kendi kuytuna inerek insanlık için gerçek cevabını utanmadan bul, ki mevcut ve henüz doğmamış nesiller tarafından bir teşekkür alasın.

Önce temiz duygu ile bakıp sonra görünecekleri mantığın matematiği ile değerlendirelim.

Dünyanın en güçlü ülkesi dışındaki bütün dünya, tüm gücünü hak, adalet, ve dünyanın geleceği için bir merkezde toplamış olsun. O güçlü büyük ülke, yandaki küçük ülkeyi yutma iştahına sahip olsun. Yutabilecek mi? Mantık bu cevabı verebilir.

Çağrnın uygulamaya çıkma zorluğu, onun negatife edilmesine gerekçe değildir.

Mevcut durumda iki küçük çarpışana güvence verebilecek bir merkez yoktur. Mevcut düzen itibarıyla herkes güvensizdir çünkü.

Zaten boksör olarak çarpışanlara, iki bokksörlü çözüm fikri, daha sonra tekrar vuruşmak üzere sadece dinlenme molası için köşelerine oturtmaktır.

Vuruşmacı diye ayırmada bulunmak, vuruşmacılarım ring alanı olarak şekillenmiş dünya koşullarının ürünü olan ve diğer vuruşmacılarında özendiği demir kalkan'ın ortaya çıkış sürecinin çelik kalkan olmaya doğru gitme yolundaki sürecini sürdürmek olacaktır.

Güncel çözümcülük, henüz doğmamışı hesaba dahil etmeyen çözümcülüktür. İşlerden sanata kadar birlikte geçinme kültürünü geliştirici tüm unsurların devreye girmesi ve yeni bir isim ile birleşmeleri, sadece bugünün değil, yarınında sağlığına hizmet edecektir.

Koşul eseri vuruşmacılar, yeni nesillerle karma dünya meclisi misali ile buluştuklarında onların, temiz bir dünya adına ayak altlarının öpülesi oldukları gerçeğini içinde saklı tutarak iyi dünya aşılamasında bulunsunlar.

Boksör eldivenlerinizin görünmemesine pür dikkat özen gösterinler. Aksi halde o temiz ve yeni enerjileride birer vuruşmacı boksörler yapıp dünyanın kaotik yapısının sürmesine sebep olurlar.

Önünde şapka çıkarıcı takdire şaiyanlık bir başlangıç yapmanız, sizi o pozitif yolda doyuma ulaştırmasın. Yapılması gereken uzun bir yolun sadece küçük bir taşını döşediğinizin farkındalığını kaybetmemeye özen gösterin. Gerekirse kaybettirici tüm unsurları terk edip kendinizi tamamen bu yolun taşlarını döşemeye adayabilirsiniz.

İnsanlık yolunu yapım işi, torunlarla birlikte oynanacak en değerli oyun olacaktır.

Bozuk şehirde sağlam ev iş görmez 

Bozuk ülkede sağlam şehir iş görmez.

Bozuk dünyada sağlam ülke iş görmez.

Sağlam dünya, sağlam ev'dir. 

Evin temeli olan dünyayı sağlamlaştırmaya çalışmak, evi yapmaktan daha önceliklidir. Aksi halde evde rahatlık beklenmez. 

Duygulu dağ olarak sizlere çağrımdır:

Ey atomu ve evreni en ince detayına kadar çözme yolunda ilerleyenler! Kaybolmuş geçici şaşkınlar hükmünde olduğunuzu bilmenize rağmen buna uygun halde olmamanız bir tür sapmışlıktır. Doğru yolunuz, en mümkün mertebede birbirinizle olan geçimdir.

Uyum ve geçim için yeterli kapasiteye sahipsiniz. Yeterli kapasiteniz sizi,

çatışmacılığı sürdürmenizden dolayı kabahatli, suçlu ve sapkın kılmaya yeterlidir.

Şuur sahipleri olarak evrene bakın ve yaptıklarınızın anlamsızlığını görün.

Görüp bilenin hatası ile kör olup bilmeyenin hatası bir değildir.

Körün hatalarını sürdürecekseniz, ne diye evreni okuyup öğrenmektesiniz...?

Kiminiz tesadüf inançlı kiminiz bilinç inançlı. Düşünceyi red edememezlikte ortaksınız.

Düşünün ve dikkat/şuur edin. Şuur bir icadınız değil, ancak bir emanet olabilir.

Nu, yeni demektir. Hhh, içtekini dışa vermektir. Emaneti taşıyıp gereğini yapabilme iradesi gösteremiyorsnız, yada şuur diye bir varlığa inanmıyorsanız, bana dönün ve devretme-i emanette bulunmak üzere nuhhh deyin. Bunun anlamı, "yeni geçiştir" bu uygulama, bilinç inançlıya zor olsada, tesadüf inançlı için bir eğlence olsa gerek. Ruh varlığına inanmamanın yada gereğini yapamamanın bir gereğidir.

Uyguladıktan sonra kendinizi, ruhsuz/İnternetsiz canlı/elektrikli vücut/bilgisayar olarak, her şeyi yapmaya özgür ve her şeye maruz kalmaya müstehak olarak görebilirsiniz.

Bende nuh'u/ruh'u ararsınız. Nuh/ruh diye bir gerçeklik varsa, bunun göstergeleri, sizdeki ruh itibarı ile yüzde birlerde olması gerekir. Tam ve sizdeki şuur'a iş bırakmayacak derecedeki gösteriş, kısa süre sonra cennet için isyana başvurmanıza sebep olacaktır. Bunun için muğlak kalışı, olması gereken çalışma ayarıdır.

Kendinizedeki şuurun gereklerini yapmakla dünyayı emeklerinizle cennete çevirmek, sizin için daha değer bilicilik olur.

Hazıra konmacılığı edinmek üzere somut ve dokundurucu açık belgeler aramak yerine, kafa çalıştırıcı ip uçlarıyla yetinerek gerekleri yerine getirin, ki hak ederek kazandıkların6z hoş ve onurunuzu taşıyor olsunlar. 

Çocuk, emek vermeden hazıra konduğunda tahripçi ve savurgan olur.

Uzayan söze karşı ortaya çıkan dinleme tahammülsüzlüğünün içeriği, "yeter aklıma da biraz iş/gıda bırak" manasıdır. Bundan dolayi umulurki bir dağ olarak size olan çağrıda sunduklarım üzerine düşünürsünüz.

Düşünmeyen akıl yem akıl olur. Şuursuzluğa yenilir.

Aklı baştan almak ve baştan çıkarıcı gibi tabirler. Yemek yapmak için/iradeyi hakimiyet altına almak için şuurun/ruhun çıkmasını sağlamak demektir. Buna büyülemek de denilebilir. Bu bir eşya yada herhangi bir şeylede olur. 

İki cinsel birleşimi sağlayan etki, birinin şuursuz/yemek olmasıdır. İki şuurlunun cinsellikte birleşmesi haz değil tiksinti duydudurur.

İki ruhlunun birbirinden ruh/şuur yemeye ihtiyaçları yoktur. Düşünceyle şehvet hareketlendikçe, şuur/akıl/ruh baştan çıkar.

İrade, yiyilmeye hazır bir yemek haline gelmiş olur. Ruha açlık duyan ruhsuzluk/şuursuzluk, şuur avlamak ve yemek yapmak için baştan çıkarıcı argümanları devreye koyar.

İşin özünde fiziki temas değil, şuursuzu esir edinip hakimiyeti altına almak vardır.

Mesele sadece boşalmak olsa, boşalmak her şekilde mümkünken, illede bir şuurluyu hedef edinmek, bahsedilen psikolojik besleniş biçimini belgeler. Şuursuzluk kişisel yada grusal da olabilir. 

İki şuursuzun beraber şuur avına çıkması da olasıdır. Şuursuzluğun yeri yöneten değil yönetilen olduğu için şuursuzluk, şuura karşı sarhoşuluğuna yol açma çabası içinde olur.

Ruh, süzülgen bir varlık olsa gerek. 

Evrenin sonsuzluğunda süzülmeye olan merakınız. Ruhun varlık belgesi olsa gerek, ki böyle bir özelliği taşımasından dolayı o isteği ediniyorsunuzdur.

Düzensizliğinizin verdiği gereksiz uğraşların7z, sonsuzlukta süzülebilmenize  yol kapatıcıdır. Düzene girin ve hepimize yeterli olan evrenin sonsuzluğunda beraber süzülebilmek için beraber çalışalım.

Bir dağ olarak sizlere mevcut vaziyetler itibarıyla özeten sunabileceklerim bu kadardır.

Not: Bu yazıyı her şekilde ele almak mümkünken, genel faydaya araç olabilecek şekilde ele almak daha uygun ve isabetli olur. Rütuş ve düzenlemeye açıktır. Kesinlik idiası taşımaz. Eksik yada yanlış taşıması mümkündür. 

Tüm düşünme ehlileri bulucu, çözümcü ve saygıdeğerdirler.

Düşünmeye vesile olabilmesi dileğiyle…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —