DEPREM DERSLERİ (22)

DEPREM DERSLERİ (22)

MUSTAFA KIRAÇ

BİLİM, ÜNİVERSİTE VE TOPLUM.

İnsan, öğrenen ve öğrendiğini bilen olduğu için, bilime değer veren olmuştur.

Yaşamın olmazsa olmaz parçası olan bilim, konulara ve mesleklere ayrıldıkça kişi için tarif edilmesi gereken labirentlik bir yol haline gelmiştir. 

Ekmekten giysiye her bir ihtiyacın görülebilmesi için bir serüvenlik yol oluşmuştur. Her bir serüven, ayrı birer depremden ibaret olan derslerdir.

Bilim ile sürüklenmeye değil, bilimle yürümeye geçelim. 

ANA SINIF FİDANINDAN ÜNİVERSİTE AĞACINA

Fidanın ağaç olup verim verme amacıyla dikilmesi, yaşamın bilimle bütünleşmiş halidir. Sağlıklı verim için toprak, su, gübre ve iklim koşulları gibi çeşitli unsurlara olan dikkatler, ana sınıf üzerine olması gereken dikkatlerin önemini sunar. 

Bu gerçeklik, en birikimli tecrübenin bulunması gereken noktanın ana sınıf olduğunu gösteriyor. Hangi tohumu hangi toprakla buluşturacağını bilir. Aksi halde hangi fidanın ne tür ve nasıl meyve yada başka tür verim vereceği ile ilgili bilinmezlikten kaynaklı çaba ve bekleyişler, çoğunlukla zaman ve emek israfına sebep olabilir. 

"ağaç yaş iken eğilir" sözü, olması gereken uygulamaları önemle bildiriyorken, bu sözün sadece doğruluğunu tasdiklemek üzere onu ifade etmek, döngüsü hiç bir şeye bağlı olmayan bir motorun çalışmasına benzer.

Üniversiteler, iş görecek mekanizmaları motorlara bağlamak üzere kurulmuşlardır. Sadece ses çıkarmayı yeterli bir çalışma olarak görme alışkanlıklığı edinecek tarzda motorların gelişmesine dikkat etmek lazım.

BİLİM İÇİN VERİMSİZ KIRAÇ TOPRAKLAR

Bilimin bir değer olmasından dolayı çekişme (birbirini yeme/yenme/alt etme alışkanlığı ile yoğrulma) kültürüne sahip toplumlarda rakiplik için bir araç olduğundan, onu engelleme refleksleri gelişmiştir. " akıl vermek" "baş'a icat" kendini bir şey zan ediş" gibi

ifadelerle birbirine karşı mevzili durmayla bilimin önüne alerjik bir engel oluşmuştur.

Halbuki medeniyet ve bilim bunların tam tersi ile gelişir. 

Akıl ver, icat çıkar, kendini bir şey zannet. Şeklindeki anlayışlara sahip kültürlerde bilimsel gelişim daha kolay olur. 

Aşağılık kompleksi, çatışma geleneğinin bir ürünüdür. Bu gelenekten dolayı bilinç altlarında yeme/yenme gibi kavramlar baş köşede oldukları için kişide, zayıflık teredütü oluşur ve etrafa karşı hazımsılık duyar.

Bu kompleksin ilacı olması gereken ilim ve sohbet yerlerinde bile kompleks görülebilmektedir. Buna sebep olan gelenek, hocalık imajını ilimden daha mühim gördürebilmektedir. Onu dinleyenler arasında bir yetenek varsa ondan mesafeli olup görmezden gelinme olabiliyor. Ondan çıkmış olan sözleri, hem kullanıp hemde ona bir mesaj olarak "biz elması görmezsek bile elmas yine elmastır" iletiminde bulunabilinmekte. İmaj endeksli psikolojik haller, her işte varılması gereken noktalar için birer engeldirler. İlerlemek yerine imajı korumak daha önemli görülmekte.

İmaj ilimden daha mühim görülünce, evrenle paralel olarak genişlemesi gereken ilim'in önünde set olunur. Doğasında genişleme olan ilim, birikip zamanla setleri aşar hale gelsede, verim olarak düşüşte olabiliyor. Mevcut ilim düzeyini bir beslenim alanı olarak onunla yetinip ilerlemeye kapalı olmak, genişleyen evrenle uyumsuz şekilde küçük kalmaya sebep olur. 

Kabuk, çekirdek için çok kıymetlidir. O korunak içinde çok rahattır. Ama ağaç olabilmesi için o çok değerli kabuğu çatlatıp atmak zorundadır.

Bu yüzden çatlatıcılar, rahatı yerinde olan bünyelere ağır geldiklerinden ilerleme yolunda yalnız kalabiliyorlar.

Her mevcut seviye, sıfırlanmayı bilmekle ancak bir adım atabilir. Yani bildiklerinin üzerinde bilmediklerinin varlığına olan farkındalıkla onlara yönelip bilmeyen bir konumla yeni öğrenimler edinebilir. Bildiklerinden dolayı gözü bakmaya kulağı dinlemeye tıkamak, öğrenecek hiç bir şeyin kalmadığını beyan edercesine hakikatle bağdaşmayan bir duruştur. 

"bilmediğimi biliyorum" sözünün gereği öğrenime yönelmektir. Onu söylemekle kısa bir doyum süreci olsada yol, öğrenim yoludur.

Kişiler daima iki mod'lu hareketle birbirlerini hazm edebilirler. Gerçekte de her kişi ömür boyu bu iki mod'la yaşar. Öğrenci ve öğretmen modalarıyla. Bir buluşma olduğunda her iki mod devrede olur. Bazen yüzde bir öğretmen yüzde doksan dokuz öğrenci olunabilir. Kompleks olmazsa öğrenmek daha sıhhat verici olur.

Kendi iç dünyalarında mesafe alanlar, eş'e dosta ağır gelememe tiyatrosu oynaya oynaya mesafesiz görünümlü olabilip, mesafeyi de unutabilirler. Amaç ve proje odaklı buluşmalar olduğunda, bunlara benzer çok şeylerin mazur görülmesi kolaylaşır.

Gerçek bilim insanları, onlara verilen bilimsel derece isimleriyle beraber kendi isimlerinden bile uzaklaşabiliyorlar. Onlara göre öz isimleri "arayan" dır. Bulup bildiklerini verip verip daima önlerine bakarlar. Başkasına göre önde gözükselerde, kendilerinin gerilerde olduklarını kendileri iyi bilirler. Kıyaslamaya bakmanın durmak olduğunun da farkındalar. 

Yollar çok detaylı, hassas ve uzundurlar. İlerleyiş için bu farkındalık her zaman lazımdır.

ÇAĞIN ÇEMBERİ HANGİ ÇALIŞMALARI GEREKLİ KILMAYA DAYANMIŞTIR?

Cevap; bilim, üniversite ve toplum bütünselliğinin işbirliğine dayalı ortak bir bakışla net olarak bulunabilir.

BİLİM NEDİR? ÜNİVERSİTE NEDİR? 

Bilim her yerde bulunabilendir. Üniversite ise, onu toplayıp verim için barındırıp geliştiren ve sunandır. Bu açıdan üniversiteye bilimin kuluçka'sı da denilebilir.

BİLİM İLE ÜNİVERSİTENİN BULUŞMASI

Her bir mekanizma gerekli olan parçalarla bütünleştiğinde iş görmeye başlar.

Buluşmalar otuz yıl gecikmelide olsa "zararın neresinden dönülse kardır" sözü, inşa işleri için her zaman geçerlidir.

Söz bulup yazmak kolaydır. Bu şekiller, ilerleyiş için sadece bir patinaj olsada en azından motorun çalıştığını ve tekerin döndüğünü gösterir. Elde kalır yol ile tekerin uyumu.

UYUM VE İLERLEYİŞ MODUNDA OLANLAR İÇİN EN KIYMETLİ HAZİNE ZAMANDIR.

Sabırın değeri yüksektir. Yürümesi kolay olan yerlere kadar yürüyüp, zorlaşan kısımlarda değeri ikiye katlanır.

Öngürü netleştikçe yürümeyi geciktirmek de zaman israfı olur. İnsan ömrü çoğu projeler için miniciktir. Bazen saç sakal, ütü boya gibi kişisel bakım işleri, daha önemli işlerin zamanından alabiliyorlar. Kafanın içindeki düşünce kafanın dışındaki saç'tan daha önemli ise, bu durum, saç'a bakana değil, zaman israfında bulunmamak için akıl'a bakana bakmayı gerektirir.

Not: yapılacak işler bekliyorken sözü uzatmakta ayrı bir zaman israfı olur.

İnsanlık ve iyi bir geleceği için çalışabilmek dileğiyle.

 

 



Anahtar Kelimeler: DEPREM DERSLERİ ()
  • BIST 100

    9357,24%-0,11
  • DOLAR

    34,57% 0,26
  • EURO

    36,28% 0,16
  • GRAM ALTIN

    2993,61% 1,07
  • Ç. ALTIN

    4956,37% 0,00

Egazete


  • Cuma 7.8 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 9.9 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Pazar 9.1 ° / 0.9 ° false

Ağrı

22.11.2024

  • İMSAK 06:23
  • GÜNEŞ 07:53
  • ÖĞLE 12:55
  • İKİNDİ 15:25
  • AKŞAM 17:48
  • YATSI 19:12