DEPREM DERSLERİ 20

DEPREM DERSLERİ 20

MUSTAFA KIRAÇ

DEPREM NEDİR? DERSLER NEDİR? 

Örnek: yüksek soğukluk derecesi vücut için bir deprem olarak ele alındığında, bu depremin dersleri sırasıyla giysi, ev ve soba şeklinde devam eder.

Her çeşit depremin çeşitli dersleri vardır. 

İnsan, maddi ve manevi depremlerden dersler çıkarmakla insandır.

Yeryüzü depremlerinden bir taneside duygusal canavarlıktır. 

Canavar tabirinin aslı bir etçili değil, kin ve nefret gibi yıkıcı duyguları içerir. Bu duygular, söylem ve tanım biçimlerinden kaynaklanabilmektedir.

"Bilenin gaz çıkarması bilmeyenin dışkı çıkarmasına sebep olur" sözü, yaşanılmış tecrübelerin eseri olarak sözcüler için söz depreminin derslerindendir.

Sözler, farkında olunmadan da kin aşılayabilmekteler. O yüzden mercek ve süzgeç önemlidir.

KİN NEDİR? NASIL OLUŞUR? 

Negatif duygu birikiminin bünyeyi baskılayacak düzeye erişmesine kin denir.

Kin, kendisini oluşturan sebebe yönelik her an bir depremi ortaya çıkarmak üzere oluşmuş bir fay hattıdır.

Nasıl oluşur!? 

Bilinçli ve bilinçsiz bir hata yada suçu telafi etmeksizin onu sürdürmekten yada öylece bırakmaktan oluşur. Küçük bir kelime yada hareket ile de başlar. Doku uyuşmazlıklarında karşılıklı orta dereceyi tuturamamaktan da doğar. Alışılmışın zor gelen zıttına maruz kalmaktan da oluşabilir.

Negatif duygu yoğunluğunun deşarjı için yeterli ifade kapasitesinden yoksun olunduğunda, bu yükü toptan atmak için karşı tarafı incitici haller sergilenmekte.

Tarihin cahilane vahşetleri hep bu şekillerle varlığını koruyup süregelmiştir. İnsan, oturup karşılıklı ve insani değerlere tabi olarak sorunlarını dile getirip çözümü bulup alandır. İnsani değerleri muhafaza etmekten uzak olan sorun çözme yötemleri, insanlık suçunu doğurur.

İNSANLIK SUÇU NEDİR? 

Bir suç, dalga boyu ile tüm insanlığa etki etmesi ve aynı zamanda yıkıcılıkta örnek teşkil etmesi yönleri ile insanlık suçudur.

İnsanı insan yapan değerlerin tahribatı olduğu için adına insanlık suçu denir.

İNSANLIK SUÇUNUN CEZASI BİR İSE, ONU SONRAKİLERE AŞILAMANIN CEZASIYLA İKİ OLUR.

Çünkü, sonrakileri suça teşvik etmek demek, yarını bugünden vurmak demektir.

Bugünün tahribatı için bir ceza varsa, bu tahribatı yarınında tahribatı için maya olarak kullanmak da ayrı bir ceza gerektirir. 

Bugün insanlığın ayağına bir pranga gibi takılmış olan nahoş olaylar, dünden bugünü vurmak için yapılan atışların bugüne varışıdır.

Kin yüklü sözler çerçeve içinde duvarlarda varsa ve orada kaldıkça, yarından sonra yine yarına ateş eden sürekli bir otomatik silah hükmünde olurlar.

YENİLER DAİMA DOĞRUYA YÖNELİK OLMAKLA YENİ OLURLAR.

Çocuklar, öncekilerin kini tatminleri karşılansın diye dünyaya gelmiyorlar. İnsan yaşamını kainatta yüksek şuurluluğuna yakışır düzeye ulaştırmak için geliyorlar.

Yaşamın insani değerler etrafındaki devamı, yıkım mirasçısını değil, inşa mirasçını gerektirir.

İNSANİ DEĞERLER NEDİR? 

Değer anlamındaki insan, diğer canlılara göre yüksek şuur düzeyi demektir. 

Şuurun onunla korunduğu her hal, insani değerdir. Başlıcası saygı, empati ve inşa çalışmasıdır. 

SAVAŞ İNSANİ BİR DEĞERMİDİR?

Savahş olayı, insani olmayan birikimlerin sebep olduğu şuursuzluk halidir.

İnsani değerleri zedelyen suç, insanlık suçu olur. Bu suç, her insanı darbeleyip daha sonra aynı suçun tekrar işlenmesi üzere bilinç altına yerleşen özendirici bir reklam da olabilmektedir. Böyle durumlar, insanlığın ayağına bağlı olup vahşilikten çıkışını engelleyen bir ağırlık olarak kalabilmektedir. Savahşlar, insani değerlerin olmayışından kaynaklı olaylar olmaları sebebiyle insani değersizliklerin bir ürünü olarak insani bir değer değildir. 

İnsanlığın ayağına bağlı olan bu savahş ağırlığı, söylemlerin revizyonu ile çözülebilir.

TOPLUMSAL KONULARA YÖNELİK SÖYLEM REVİZYONU

Kin ve nefret duygularının ortaya çıkıp gelişmesinde, konulara değinenlerin payı büyüktür.

Toplumlara yönelik yakıştırma ve tanımlar, hepsini aynı keseye koymakla beraber, onlara karşı tutum ve davranışlarıda şekillendirmektedir.

Ele alış biçimleri, daha sonra ortaya çıkmak üzere ekilen vahşet yada uygarlık tohumları olabiliyorlar.

Söylemlerin dünyayı yok edebilemeye varabilecek kelebeksel etkilerinden dolayı, onları belli süre aralıklarla gözden geçirdikten sonra açığa çıkarma gereği olur. Bu iş zahmetli olsa ve işlerin doğrusu da zahmet gerektiriyorsa, o zahmet kutsal zahmet olur.

Psikoloji her an etkileşim içindeyken, beyin'de yoğun düşünce trafiği içinde olabilmektedir. Bu durum, ayıklamadan tüm yoğunluğu sırayla dökmeyi doğru kılmaz. Bu tür otomatik dökümlere genelde alkış ile beslenmeye olan alışkanlık sebep olur. Böyle durumlar, bir sanatçı ile seyirci arasındaki heyecanlaşmaya benzemekten öteye gitmez. 

Toplumun huzuruna mal olabilecek söz ve eylemlerin heyecansal amaca araç olması, insanlık günahı olur.

 O yüzden önceden ayıklanarak hazırlanmış revizyonlu konuşma metinleri ile sözü dile getirmek daha sağlıklı olur.

BEĞENİLME GÜDÜSÜNÜN SONUÇLARA ULAŞMA YOLUNDAKİ ENGELLİĞİ

Bir sonuca ulaşmak esas hedef olsada beğenilme güdüsü, sinsice araya girip çaktırmadan direksiyonu ele alabilmektedir. 

Sonuç odaklı olabilmeyi muhafaza edebilme zorluğu, fazlalık olarak düşen arzulardan sürekli arınmayı gerektirir.

Aksi halde beğeni bazlı'ya dönüşen çabalar sonuçsuz kalır.

Mevlana'nın "seni övene kötü söz söyle" demesi bu yüzden olsa gerek.

Övgü, aciz olan insan için ağır bir yüktür. Onu şımartıp şaşırtma özelliiği vardır. 

Günümüzde övülme yükünü nazikçe iade etme alışkanlığı olduğu için kötü söze gerek kalmamıştır. Kötü söz derken, 'beni öven zırzop olsun' vb. Şeyler olabilir. 

70-90 YILLIK BİR İNSAN ÖMRÜ, PROJE GÜDÜLÜ OLANLAR İÇİN KISA ZAMAN OLABİLMEKTEDİR.

Sorunları kısmen yada geçici olarak değil, tamamen ve kalıcı olarak çözmenin yolu medeniyetler buluşmasıdır. Bu topluca noktaya varış ufukta gözükmüyorsa, bu konuya yönelme gereği var demektir. Bu konu, sorunları temelden çözebilme konusudur. Zamanı bu konudan daha önemli olmayan konularda harcamak israf olur. 

Otobüsü düşünmmek, içindeki koltuğu düşünmekten daha önemlidir. Bu bir gerçektir. Ev ile dünya arasındaki önceliği gösterir.

NEDEN MEDENİYETLER BULUŞMASI?

İlkel dünya, farklılıklar arasında çatışmayı bir kültür biçimi olarak bilinç altına yerleştirmiştir. Farklı demek rakip demek diye bir algı hakimdir. Bu durum kazaya davatiye çıkarmak üzere birbirini sollamaya çalışan bir düğün konvoyuna benzer. Neden? Çünkü, zayıf olup geride kalanın yiyilmesi gerekli diye vahşiyane bir algı söz konusudur. Oyunlardaki "yenilme" kelimesi oradan gelmedir. Yiyilme yani. Gayri medeni hallerin eserleri.

Bu vahşi iştah, toplumlar içinde devletin varlık sebebinin temelini oluşturmuştur. Devlet, can ve mal güvenliğini sağlamakla en zayıf bireyin haklarınıda koruma altına almıştır.

İnsan toplumu, devlet yapısıyla güçlünün zayıfı yediği vahşi yaşam kategorisinden ayrı olmuştur.

Şu anki toplumlar kendi içlerinde devletli olsalar da, toplumlar arası olarak devletsiz bir yapıdalar. O yüzden toplumlar birbirlerine vahşice iştahlanabilmekteler. 

Güçlü toplumun zayıf topluma yönelik iştahının karşısında görevli bir devlet yoktur. Toplumlar arasında da ortak bir devlet olduğu zaman, iştah için hareket alanı kalmıyor. Vahşi iştah kendini tatmin etmek için sportif müsabakalar yapar. Kötünün iyisi. 

Devletlerin devleti olduğuda, zayıf güçlü tüm devletlerin hakları güvenceye girer.

Mevcut durumda hiç bir güçlünün sürekli olarak ayakta durma garantisi yoktur. Olabileceği süre içinde de bekçi tedirginliği ile yaşamak zorunda kalır. Güçlü olmak demek güven ve huzur demek olmuyor. 

MEDENİYETLER BULUŞMASINA OLAN İHTİYAÇ, ÖNCELERİ İMPARATOLUKLARLA KARŞILANIRDI.

Neden? Çünkü, komşuyu komşuya komşu değilde bir tehdit olarak şekillendiren yanlış anlayış ve yanlış eğitimlerden dolayı ortaya çıkan güvensizlik ortamını gidermek için anlaşma olmaksızın işgale dayalı bütünleştirici bir metod olarak görülürdü.

Zamansal durumların el vermesine bağlı olarak, insani değerlerden yoksun güçelerin bu metodu bir sömürü aracı olarak kullanma yolu da açık idi. 

Zararlı bir gıdaya dair bilgi ortaya çıksada tiryakisi için bırakması zor olur. İştahı kuvvetli bir obez istemesi halinde yemeği azaltmamaya yenik düşebilir. Bu örnekler le dünyanın da zararlı metodları belgelice ortaya çıksa bile, giderme yolundaki zorlanmalarımızı anlamamız lazım.

Bugün haalen güvenlik temini için işgal metodu kendini dürtü olarak dayatsada, küresel iletişim ağına takılabilmektedir. 

Yaşamsal ihtiyaçların doğurduğu güvenlik ihtiyacı, nükleer sillahlara varacak kadar kendini karşılama yollarına yönelmiştir.

Bu yok edicinin marsta koruyucu tabaka oluşturmak üzere var edici olarak kullanılabileceği daha önce duyulmuştu. 

Güvenlik temini için bugünün koşullarına yakışan ve uyuşan metod, bütün medeniyetlerin ortak bir mecliste ihtiyaçsal bir istekle buluşmalarıdır.

MEDENİYETLER NASIL BULUŞABİLİRLER?

Bir toplantı salonunda görünüp dağılma şeklinde değil, sürekli dayanışma içinde sorunlara değinme şeklinde olabilir. Bunun bilinen adı meclistir. Birlikte bir işe yaramak üzere buluşmaktır.

Gereklimi? Dünyanın mevcut hali acilen gereklidir diyor. 

Balangıç olarak, her toplumdan dünyanın iyiliğine ruhsal olarak ehliyetli birer kişilerin bir araya gelmeleriyle başlanabilir. 

Sorunların nasıl aşılabileceği üzerine çalışmalar yapıp her olumlu netice sonucunda gelişmeyi hak ede ede tanınan bir meclise dönüşebilir.

Şu anda her meclis, kendi toplumları içinde genel meclise uyumlu kişiyi bulmakla başlayabilir.

Not: bugün meclissizlikten dolayı çözüm işleri için israflıca harcanan enerji ile ışınlanmanın bir metrelik yolunda milimin onda biri de olsa belkide bir ilerleme sağlanmıştı, 

uzayın derilikleri ile insandaki merak arasında ışınlanma diye bir ulaşım sistemine olan açlık bulunmakta. Her açlığın bir gıdası olduğuna göre, Bu açlık da böyle gıdasal bir sistemin varlığına işaret olabilir.

Atmosfer dışına uzanacak bir hortum yol projeside olabilir fakat, bunun için öncelikle dünyanın vücutsal bir bütünleşmesye geçmesi lazım. Savaş ordularına harcanan enerji, insanlığın geleceğini inşa etmede kullanılabilir.

Bir sözü alma biçimi, o an sahip olunan hal ile alakalı olabiliyor. 

BEBEKLERDEN ÇAĞRI 2

Ey insan!! Dünya'yı düşünmek, evini düşünmektir. İçinde birinin varlığı diğerine tehdit olan bir dünya, sağlam zeminli bir dünya değildir. Rotanın değişmesi lazım. Buda ancak beraberce olabilecek bir durumdur. İyi bir dünya için katkı olarak yapabileceğin bir şey var. Küçük bir not kağıda "iyi bir dünya istiyorum" diye kendi el yazınla yaz.

İsim, tarih ve imzalı olarak herhangi bir gazete matbaasına götürüp ver. Not'un dünya'ya mektuptur. Gazete de postacı.

İsteğin dünyayı iyileştirme katkısıdır.

Katkı bizden iyileşmeyede İNŞALLAH



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor