DEPREM DERSLERİ -70-

ÇOÇUKLARI YANINDA BABA'YA TOKAT"IN NEDENSELLİĞİ ÜZERİNE

Yaşam 8.10.2025 11:06:00 0
DEPREM DERSLERİ -70-

Sokakta hızlı giden aracı el işaretiyle uyaran kişi, hız yapan kişi tarafından çocukları yanında darp edilmiştir.

(Daha iyi bir dünya modeline ulaşabilmenin yolu, bu ve benzeri olayların içinden çıkabilmekten geçer. Bir tanesinin sebep ve çare noktalarının en öz yüzünü doğru tespit edebilirsek, beraberce ilerleme yolunda asfalta çıkmış olacağız.)

Görüntüye karşı herkes, olayı tasvip etmeyen bir pozisyona girmiştir. 
Tokadı atan kişinin kendiside olayın faili değilde herkes gibi seyircisi konumunda olsaydı, büyük ihtimalle o'da negatif tepki verenlerden olurdu.

Bu demektirki: o kişi hepimiziz.. Hepimiz o kişiyiz. Yani, etki ve tepkilerimizin dayandığı kaynak nokta aynıdır. O nokta, tabiatın kişiyi insaniyetten hayvaniyete çeken koşullarından edinilerek birikimiş ve kalıbını tutmuş aynı bilinç altı kültürden beslenimdir.

küfür, ve hakaret gibi negatif tepkilerin kaynağı, edebiyat yoksunluğundan düzenli söze dönüştürülemeyen psikolojik dolum sıkışmsının kısa yoldan boşalım metodu olarak bilinç altı kültürü oluşturmuş olmasındandır.

Zayıflık ve yetersizlikten oluşma kültürler, sıkışma anında kısa yol boşalımını, olması gereken olarak öne sürer. Detaylara girmek için yetenek, kapasite ve tahammül gibi gereken argümanlar ya tamamen yoktur yada derece olarak yetersizdir.

Enerjiyi başka yönlerde harcamaktan dolayı hayat yüküne karşı kalınan yetersizlikler ile doğuştan gelen yetersizlikler vardır.

Yetersizlik, hakaretlerde olduğu gibi ilim ve bilim alanında da kendini belli etmektedir. Bu yetersizlik doğal yapıdansa, bütünsel vücut için bir yetersizlik değil, vücut içinde olması gereken bir derece olarak bir göreve ve konuma tekabül eder.

Farklı araba parçaları, birbirlerini tanımakla arabadırlar.

Yeryüzü insaniyeti bütünsel vücuduna kavuşmadığı sürece, farklı doğal dereceler arası çatışmalar devam edecektir.

Her şeyin bir detayı var. Buluşlar, çözümler, geliştirmeler, düzenler ve çıkışların hepsi detaylarda yatmaktadır.

Yürüyenin yolda bulduğunu her yürüyen bulur. 
Detaylara girebilmeye eğitmek, bulunan detayı öğretmekten daha önemlidir.

Olaya negatif tepki verme esnasında kendimizi, olayı yapanın yaptığından uzak zannederek veririz. Aynı tabiatın birer parçası olarak kendimizi kandırsak bile gerçekleriyle yaşadığımız tabiatı kandıramayız. 
Bizi doğuran, şekil veren ve besleyen tabiat, bizi bizden iyi bilir.
Aynı ananın çocukları olarak, aynı çıkmazlarda bocalayanlarız.

Bozgunsal iklim kaynaklı hızzın ölümcül riski adamın içinde ürperti olup sürücüye yönelik uyarı olarak dışa yansıması, sürücününde kendine biçtiği rolüne/imajına ürperti olmuştur.

İklim bazındaki havası bozulmuş, havalı davranışla haz duyumu sekteye uğramış ve tahtı devrilmiş olan sürücü, iklim pompasıyla firavuni bir duyguyla hareket ettiği için uyarıyı karşı tarafın ürpertisinden değilde, konumu'nun kıskanıldığı ve bu konuma yönelik bir kasıt'tan gelmiş hesabıyla şeytani, ani ve tuzaği bir yoruma  yakalanmıştır.
Tuzağa girenler, tuzağın yaptıracaklarından başka bir şey yapamazlar.

Bundan dolayı adamı da gözüne kestirdiği için karşı tepkiylede havasını kurtarmak ve havasına katma değer yükleme hevesi edinerek intikam ile güç gösterişini harmayanlayıp hevese meze yapma şeklinde hareket etmiştir.

Adamın çocuklu oluşu, suçtan uzak hareket edeceği ihtimalini güçlendirdiği için göze kestirilmeyi kolaylaştırmıştır.

Geçmiş tarihlerin koşulları itibarıyla birikimiş kültürün yönlendirdiği psikolojik atmosferin meyveleri bu şekillerdedir.

Uyarı veren adamın yerine trafik polisi olsaydı, sürücüyü imaj bozulma tereddütü değil, ceza yermiyim tereddütü kaplardı.

Sürücü tarafından bir kazanın sonuçları bilinmesine rağmen ondan bu tür hareketlerin ortaya çıkması, önümüze çözülmesi gereken büyük bir sorunun varlığını göstermektedir.

Normalde uyarı aldığı için teşekkür etmek yerine tam tersine hareket etmesi, insanlığa yönelik gayri insani bir hastalığın virüs gibi yayılmasına hizmet demektir.

Hem o kişiyi hem kendimizi tıbben ve manen tedavi etsek bile, kültür doğurucu besleyici ve şekil verici iklim yapısı değişmedikçe, bünyeler gelişimlerle paralel şekilde birikimlenip güçlenmedikçe, benzer yanlışlar ortaya çıkmaya devam edecektir.

Olay, aktörlerinden öte, o aktörlere şekil veren genel ortamın iklim yapısındandır.

Arabaya dair reklam ve hayranlıklarımızı yüceltircesine yansıttığımızda, onu sürecek kişi de, arabayla beraber günden güne çürüyenler olduklarını unutup arabaya tapar ve onunla bilinç altı yücelik mertebesi havasına bürünür. Bu tür yüceltici hayranlık iklimleri, bahsi geçen benzeri olayları meyve olarak verir.

Aşçı, ölçü ve kıvam tutturuculuğuyla aşçıdır. 
Kainata dair farkındalığımız, pozitif ile negatif duygularda ölçü ve kıvam tutturma aşçısı yapmaya yeterlidir.

Duygular, kendileriyle iş görülen birer araba gibi fren sistemli olmalıdırlar.

Duyguların frenli yada frensiz oluşu, doğuşla başlayan süreç içinde dış yaklaşım türleriyle birlikte içinde olunan koşullar bazında oluşur.

Frenli/dirençli oluş için öğreti değil koşul gerekli.

TOKAT OLAYI
Tokat kararı derin akılane bir muhasebe sürecinden mi geçti...? Kamera görüntülerine göre hayır.
Hepimizin farklı etkleşimler karşısındaki tepkilerimiz, derin akılane süreçlerden mi geçiyor...? Tedbirane davranış ve sistemlerimizin çoğunlukta olması hayır demektedir.

Bir toplumda birbirlerine karşı ne kadar az tedbir varsa, insani derece o kadar yüksek demektir. Ne kadar çok tedbir varsa, o kadar çok tabiatik çekime yenilgi/hayvani boyutun derece yüksekliği var demektir.

Olayların cereyanı esnasında ayıklayıcı düşünsel bir sürece fırsat olmayabilir.
Bu yüzden bazı söylem ve kurallar otomatikmen/reflekssen işlesin diye bünyeye eğitimle ezberletiliebilir. Aynen ezberlemiş negatifler gibi.
Bir pardon büyük bir önlem olabilmektedir.

Olay türlerinin ve yaşam biçimlerinin uzun vadeli sonuçsal kâr zarar olguları önceden deneyimlerle hesap edilmiş ve gereken karşı uygulamaları bulunup bir alışkanlık olarak edinilmelidir.

Bir arkadaş çocuğuyla birlikte yolda yürürken adam elindeki çöpü yola atmış. Çocuk buna, "baba ne yapıyorsun çöpe atsana" diye tepki göstermiş ve adam o günden sonra bir daha yerlere çöp atamamış. Medeniyet konusu açıldığı için onu hatırladı ve sebebi kendi zamanımızda çöp kutuların olmayışı olarak belirlendi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TOPLUMSAL REFAHİ DÜZEN AÇISINDAN TOKAT'IN YERİ VE KONUMU
Dedesini döven torun görüntüsü tepki sebebidir. Dedenin komşu kadın kızlarına laf atan olduğu öğrenilince tepki, yerini düşünceye bırakır.

İnsani tepki ani olanı değil, sorgulu olanıdır.

Birlikte iç içe yaşama mecburiyeti, sürdürülebilir toplumsal refahi düzenin gereklerini doğurur. Bu gerekler de, sorgusal hakimlik gereğini doğurur.

Kişi kendine dönük sorgusal hakimlik yönü elde etmeye mecburdur. Bu mecburluk, birlikte yaşam mecburluğundan dolayıdır.

Sorgusallık, düzen duyarlılığından gelir.
İçsel sorgusallık için önce duyarlılık eğitimi gerekir.

Ortamların psikolojik iklimleri, hem şekil verici hem amaç edindirici özellikleri olan birer varlıktırlar.

Okulun öğretileri değil, iklimi öğrenciye şekil verir.

Sorgusal yaklaşmayla tokat haklı olabilir mi? Yada hatta bir tokat eksik atılmış olabilir mi..? Şiddetsel çözümler hayal alemine mi transfer edilmeli yoksa, bazı ölçülere mi tabi tutulmalı?

Yaşam içi yaşanmış olaylar, her tür olabilirlklerin varlığını göstermiştir. Tepki öncesi sorgusal olmayı gerekli kılan gerçek budur.
Olayların dış yüzü haberciliği, haksız ve yersiz tepki sebebidirler. Sorgu sonuçlu habercilik, zamanlı, zahmetli ve maliyetli olsada değeri yüksektir.

AŞAMALI YAŞAMIN AŞAMALI MAHKEMELERİ
Henüz rahme düşmemiş olaylar vardır. Rahme düşmüş olaylar vardır. Doğmaya doğru gelişen olaylar vardır. Doğmak üzere sancı çektiren olaylar vardır. Doğmuş olaylar vardır.
Her biri ayrı bir mahkemeye tabidir.
Sperm yumurta kalitesini sorgulamak da bir mahkemedir, eğitim öğretim de bir tür mahkemedir.

Ayaküstü tedavi gibi ayaküstü mahkeme sistemleri olmalı. Bunun için iki polis, bir sorgucu, bir not tutucu ve bir çözümcü şekilnde beş kişilik seyar bir ekip, önleyici mahkeme olarak görev yapabilir.
Bu şekilde sabit mekan mahkemelerin enerjilerine daha mühim işlere bakmak düşer.

Toplum içinde gezici hakem mahkeme, olay çıkarmaya yönelik çıkmazları ve dolumları önceden bertaraf etme rolünde olacak. Olmayınca sabit mahkemeye havale edilir. Bu model, arabulucu modelin bir üst versiyonudur.

Olaylara, ticari yada ideolojik amaçlar için birer malzeme olarak bakıldığında, gerçek çözümden uzak kendine yontucu yaklaşımlar ortaya çıkar. Bu'da bir tür insanlık suçudur. Tarafsızlık ve duyarlılık eğitimi, sorguculuk için şarttır.

Buradan bahsi geçen olaya dönelim.
Kamera ses kayıtlı değil.
Baba haklı uyarıyı ne şeklide yapmış acaba... 
"Yavaş ol kaza yapacaksın" mı demiş yoksa, çocuklara kötü örnek olacak şekilde küfürlü ve hakaretli şekilde mi demiş acaba.! 
Hız yanlış, uyarı doğrudur.

Varsayalım baba o esnada çocuklarını acımasızca dövüyor ve adam da hızlıca gitmesine rağmen dayanamayıp geri geliyor ve babayı darp ediyor. Bu durum seyirciye sorgusuz refleksi bir alkış atmosferi sunar. Aynen sorgusuz tepki atmosferi gibi.

Kısacası bir olayın görüntüsü ayrı, sebepsel içerikleri ayrı olabiliyor. Seyirci, olayın veriliş şekline göre her türlü tepkisel pozisyona bürünmeye elverişlidir.

Toplumsal düzenin ihtiyaç duyduğu adalet duygusu, haksızlığa alerjiktir. Bu duygunun topluma hakim olması lazım ki sorgusal terazi doğru tartabilsin.

Uyarana sorulsa hak ediş, tokat atana sorulsa hak ediş. Bu hak edişler adalet duygusuna göre mi yoksa, hayat yüküne karşı baskılanmış zayıflığın genleşme/rahatama çabası için bulunmuş mazeretler mi? Cevap, olay aktörlerinin içsel sorgusuna bağlı.

Not: Bu olay, diğer tüm olaylara bir temsil olarak genel çözüm için vesile kılınmıştır. 
Çözüme geçelim.

ÇÖZÜM/ÇARE
Herkesçe tasvip edilmeyen davranışlar neden ortaya çıkar? Genel çözüm odaklı olmayan cevap, bir kaç kelimelik olur ve 
"o bunu yaptı diye bu bunu yaptı diye" yüzeysel yaklaşımlar, genel ve kalıcı çözüm için iş görmez. Nedenlerin nedenlerinin röntgeni ancak iyileşmeye dair bir şeyler verebilir.

Etki tepki biçimleri, hangi konumda, nasıl bir an'da, ve ne tür bir kültürün şekil almışlığıyla bağlantılı olduklarına dair bilgiler, çözüm için mühim öneme sahiptirler.

Olayların konum ve vakit meselesinin şuur hakimiyetini devre dışı edebilme payları, eğitimi camiasına dikkat edilesi bir noktayı ihbar eder. Dar zamanda gereken detayları düşünme fırsatının olmayışı, eğitim alemini çözüm üzerine bu yönde düşünmeye dürter.

İnsan, düzen ve yaşam üçgeninde tokadın kendisi bir eksi iken, çocukların yanında onlarca eksi anlamına geçmektedir.
Görüntüsü, insani yaşama aykırı ve toplumsal düzeni bozan bir darbedir.

Kişinin çocuklarına karşı edindiği sıfatlar vardır. Dünyaya getiren, seven, himaye rden, eğiten, öğreten, besleyen, terbiyeci, klavuz, onlar için zahmetlere eziyetlere katlanan gibi toplamda eşittir baba sıfatını taşır.
Çocuk ise toplumun rengine göre yarının ya alimi ya zalimi olmaya aday şaşkın bir filizdir.

Bu nokta da önümüze şöyle bir eğitim gereği çıkmaktadır: ana sınıf öğrencileri acıkmış bir şekilde yemeğe giderken, geçiş güzergahında önce kendilerine ait olmayan sofraya oturacaklar. Sofradaki herhangi bir şeye dokunmak yasak, çünkü başkasına aittir. Dokunma hamlesine karşı uyarıcı hemen devreye girer. Beş on dakikaya kadar sessizce bir beklemeden sonra kendilerine ait benzer sofraya geçerler.

Bu eğitim türü, irade güçlendirme modelidir. İrade güçlendikçe bekleme dakikaları artırılabilir.
Daha sonra başkasına ait para, çikolata vs. şeyler alınması kolay yerlere bırakılacak. Burada dokunuşlara karşı sesli kameralarla uyarılar verilecek. Hak ve adalet duygusu bünyeye nüfuz edinceye kadar çeşitli yöntemlerle bu eğitim sürecek.

Ergenlik çağında doktor kılavuzluğunda meni boşaltma durumu, yemek örneğinde olduğu gibi irade güçlendirici olacak şekilde belli zaman ve kurallar çerçevesine oturulacak. Boşalıma dair şeklin ve hayalin, insanlığın geleceğine yönelik rolünün ne kadar mühim olduğu gerçeği, sırasıyla tek tek izah edilmelidir.

Bütün ihtiyaç edinim ve giderim şekilleri, insanı, insanlığı ve sosyal düzenin sağlığını yakından ilgilendirir.

Dünya'mızın mevcut hali, önderliğin ruh'ta değil can'da oluşunun şekillendirdiği haldir. 
Sosyal düzen ehliyeti konusunda can, ruha karşı özürlü konumda kalmaktadır.
Samimi düzen isteği, önderliği ruha verir.

Tabiat candır. Bilinç ruhtur.
Örnek olarak,  Cihaz vücuda, elektrik can'a, İnternet ruh'a tekabül eder.

TOKADI ATANA DEĞİL ATTIRANA VE NEDEN ATTIRDIĞINA ODAKLANMAK, ÇÖZÜM İÇİN DOĞRU YOL OLACAKTIR.
Failin aslı, zamanla gelenek haline gelen etkiye tepki şeklinin toplum üzerinde kapsayıcı bir atmosfer olup bireysel psikolojilere sirayet etmesidir.
Orman kanunu'nun zayıf bünye yoluyla insani sıfatları öteleyip devreye girmesidir.

Tabiatta boşluk yok yer değiştirme vardır.
Boş bırakılan alana rüzgar/anti şuuri koşul ne doldurursa o bulunacak.

Dünya insanı, koşulların da etkisiyle ihtiyaçların şuursuz rotası itibarıyla güçsüzün ezildiği hatta bilinç altında ezilmesi gerektiği anlamındaki bir dürtünün hakimiyeti altında o şekil bir bilinç altı kültürü edinmiştir.
Silahsal güçlenmeye meşrutiyet veren bu kültürdür.

Yaşamak için öldürmek, kaplan'a ayı'ya mahsus olsada insan, şuuru itibarıyla buna tabi olmak zorunda değildir. Kaldıki kaplan ile ayı, kendi türlerinden çok başka türlerin yiyicleridirler. İnsan türü bunların taklitçisi olsa, bu taklit bile birbirlerini ezmemeyi gerektirir.

Güç görecelidir. Bir karıncanında gücünün yettiği başka bir varlık vardır.
Beslenme döngüsü, yiyilmeye müsait olanı yeme üzerine kuruldur.
İnsanlara yansıyıp etki tepkiye şekil veren etken, bu beslenim döngüsünün kuruluş biçimidir.
Tabiatik koşul ve kanun insanı avcı yapsa bile başka türe6 yönelik yapar6, birbirlerine yönelim insanın kendi sapkınlığıdır.

Orman kanunu babında küçümseyici bir söz, hareket yada ima, karşı tarafı yemeye giden yolun başlangıcı olduğunu güder.
Küçükten büyüğe doğru bir yol alışın başlangıcı olarak değerlendirildiği için kişi, kendinde karşılık verme gereği duyar.

Orman kanunu hakimiyeti altındaki dünyada elden ne geldiyse haksızlığa ve hakarete karşılık vermeyiş, avcıya av oluşu kabul anlamına gelir.
Gerçek manada insani kanun ve devlet düzen hakimiyeti olsa, haksızlığa ve hakarete karşılık vermeyiş, karşılığı, insani kanuna havale etmek anlamına gelir. 
Bundan dolayı hakaretçi, ikinci üçüncü adımlara geçmekten beri durur.

Karşılık vermek, kanunsuz yada işlevsiz kanunlu toplumlarda av olmamak için bir yaşayabilme gereği olmaktadır.

Karşılık vermemek için ya hakaretçiden güçlü olunmalı ki sonraki adımlardan korku duyulmasın, yada koruması için haklarını teslim ettiği kanunlardan dolayı sonraki adımlardan korkmayıp karşılık verme gereği duymasın.

Onur denilen olgunun içeriği, bu tür sınırsal güvence kabuğudur. Kavga ve tartışmalarda onura dokunulmadığı müddetçe o kavga çabuk sönüşlü olur. Yani önünde bir engel görmeksizin "yiyeceğimsin" yada "yiyeceğim ol" gibi manalar içermeyen kavgalar sönüşlüdür.

Hız yapan kişi, acil vaka yoktu ise, aracından dolayı kendini üstün imajlı görmüştür. Bu görüş, toplumsal düzeni koruma ve kanunlara uyma konusunda kendini ayrıcalıklı bir serbest olarak görmesine sebep olmuştur.

Uyarıya tepki verme gereğinide, orman kanunu'nun ortama olan bilinç altındaki hakimiyetinden dolayı duymuştur. Bu kanun ona, tepki vermezsen imajın sıfırlanır ve ikinci üçüncü adım gelir diye fısıldamıştır. O da duymuştur.

Uyarı yapan kişi, orman kanunundan beri olan kişi ise, uyarıyı alanın endişeleri yersiz kalır.
Suçlu, zayıf irade, ölçüsüz araba hayranlığı ve orman kanunuyla beslenen kültür yapısıdı6. Çözümün odaklanma noktası bunlardır.

İnsan, çokça şeyleri farklı kılabildiği gibi, dünyayı da günden güne daha iyiye doğru farklı kılabilir. İlk nokta istektir. Koşullar bu isteği doğurmadan önce sahip olunan şuur doğurmalı, ki insanız diyebilelim..

Doğal refleksler sonuçlu oluşan kültürler ile o refleksleri şuur vasıtasıyla dizayn ede ede edinillmiş çeşitli kültürler vardır.

Ameller/icraatler, niyetlere göredir diye bir söz vardır. Burdan yola çıkalım.

Niyetler fe, ihtiyaçlara göredir. İhtiyaçlar, vücut yapısına göredir. Vücut yapısı, iklim ve koşullara göredir. İklim ve koşullar, çeşitli olma gereğine göredir. Çeşitli olma gereği, işlemesi gereken bir araç için çeşitli parçalar olma prensibine göredir. İşlemesi gereken araç, bir iş görme amacına göredir. İş görme amacı, varlığı sürdürme isteğine göredir. Varlığı sürdürme isteği, var oluş gerçeğine göredir. Var oluş gerçeği, göz önündedir.
Gerçeği kabul ile yok sayıcılıkla yürünen yollar arasında çıkışlı çıkışsız farkı vardır.

İnsan, kendindeki  tabiatik çekime galip gelmeyle diğer türlere fark atıcıdır/insandır/şereflidir. Tabiatik refleks sonuçlu bilinç altı kültürel yapılar, insani sıfatın özünü değil taklidini ancak yansıtabilirler.

Su ile susuzluk birbirinin çekicisidirler. Tabiatik güdünün doğal refleksidir. Yani hayvandır. O refleksi düzen için bir dizayna tabi tutabilen ise insandır.

Su ile susuzluk birbirini çekerken, muhasebeci hakemin/şuurun, sonrayı gözeten ve görebilen yönü, bir düzen kurup doğal çekim gücüne bu düzeni bozmayacak ayarlar/kurallar verir.

Hakemsizce/şuursuzca tabiatın çekimine kapılma durumuna6 orman/hayvan kanunu denilmektedir.
Hakemlice kapılmaya ise insan kanunu denir.
Suya/ihtiyaca yönelmenin hayvancası ve insancası vardır.

İhtiyaç giderim şekilleri, kişinin ve toplumların insan oluş derecelerine göstergedir.

Gücün yettiğini yemesi tabiatik çekimdir.

İştahi çekime karşı hesaplı ve dirençli duruşun adı şereftir. İnsan oluş maliyeti, ihtiyaçları giderme yetkisini güdüye değil şuura verebilmektir.
Şuur, her çeşit yan etkiyi gözeten olarak güdünün arzulanma özelliğine şekil ve ayar verebilendir

Şampiyon tabirinin mücadeleyi ve başarıyı kast ettiği gibi insan tabiri de, kendi içindeki çekime karşı mücadeleyi ve başarıyı kast eder.

Anlaşılması gereken nokta şudur ki: insan oluş bedava değil, bir bedele tabidir. İnsan olana karşı saygısallığın nedeni, ödenen bu emeksel bedel ile insanlık için taşınan dizayn yüküdür. Fiziki insan, insaniyet manasındaki insan olarak değil, her tür gibi kendi türüne özgü bazı özelliklerle dünyaya gelir. Eğitim öğretim olguları bu gerçeğe binaen var olmuşlardır.
Manen insan oluş yada olamayış, doğumdan sonraki süreçlerle alakalıdır.
Mesele fiziki şekil değildir.

Doğumla gelen bir karakter şekil, tabiat çekimlerine karşı ne kadar zayıf olursa olsun, zayıflığı nispetinde manen insan olabilir.

Eğerki bir yılan yılanlık ihtiyaçlarını, başkalarının haklarını da gözetimli olarak bazı kurallar çerçevesinde dizayn edebilirse, insan tabirinin sıralamasına girer. 
Aynı iklimin gerektirdiği dizayna tabi olunduktan sonra, hortum vücutlu ile el ayaklı vücudun aynı kanepede oturmasına bir engel kalmaz.

Eğitimli hayvanlarla aynı evde yaşayabilmek, bu tür iklimsel dizayn gerçeklerinin açık bir belgesidir.
Bu belge, farklı türlerin mekandaşlığına bir mümkünat göstergesidir.

Fare ile kedinin aynı yerde yaşaması6 kedinin sürekli doygun olmasıyla mümkün olabilir. Tabiatsal refleksi de farenin sadece ölüsünü yemeye şekillenebilir.

Evrimi öğrendiysek, onun şuurlu parçası olarak direksiyonuna geçme aşamasındayız demekki.

Tabiat, üretimde bire binlerce verecek kadar cömert, tüketim noktasında ise bir ekmek kırıntısına karınca, bir leşe elmaya kurd olacak kadar da israf etmeyen bir değerdardır.

Ormanların meyve ağaçlarından olmayışı ve insanın ağaç dikme bilinci ile imkansal yapısı, bütünsel ölçülü sistemin birer gerekli parçalarındandırlar.

İnsani bilincin güdüye yenikliği tabiatın bilinçsel boyutunun hastalığıdır.
Bir şeyi varoluş sebebine aykırı ele alıp o şekilde kullanmanın adı bilinç hastalığıdır.
Bilinç, sürdürülebilir sağlıklı düzenler kurmak için vardır.

Göz görmek için kulak duymak için diye her şeyin bir için'i varsa, bilincinde varoluşsal bir için'i vardır.

SAĞLIKLI BİLİNÇ İÇİN GÜDÜLERE DİZAYN EĞİTİMİ
Güdülerin şekil alma adaptasyonu doğuştan başlar. Enerji, su misali sürekli aktığı yerde derinleşir ve rahatını orda akmakta bulur.
Her sanat bir enerji derinleşmesidir.

Cihaz için gerekli olan elektriğin hangi üretim şeklinden geldiğinin önemi yoktur. 
Ahır temizleme hazzı ile havada süzülme hazzı, kalp için aynı değerdir.

Haz alım metodlarını, zarar sonuçlu üretim santarallerine bağlamamak kalbin değil, bilincin işidir. Kalp sadece enerji kullanıcıdır. Temin edici olan bilinçtir. Nereden ve nasılın sorumluluğu bilinçtedir.

Eğitim olarak, çocuklar yemeğe giderken, önce geçiş salonunda kendilerine ait olmayan sofra başında bekleme eğitimi, bilincin güdüye karşı işleyişte olup gelişmesidir.

Eğitimle vücut farkları sadece ismen birer adres olarak kalırken, adreslerin/vücutların içindeki tabiatik çekimler aynı insani kanuna bağlı olmuş olurlar.

Yılan insanlık yapabilir mi? İnsan yılanlık yapabildiğine göre yılanda insanlık yapabilir demektir. 
Fiziki anlamda değil, ihtiyaci icraatler anlamında.

İyi hayaller kurup bu hayalleri gerçek aleme taşımak, kötü gerçekleri de hayal alemine taşımak insani hünerin işidir.

Mücadele etmeye rağmen çekim tarafından yenilen ile mücadele vermeden yenilen arasında yardıma müstehaklık farkı vardır. 
Sele kapılmış olanlardan yardım ipini gözeten vardır, selin sürükleyişini eğlence olarak gören vardır.
Kısaca insan, zayıf insan ve insan olmayan vardır. 
İnsan güvenilirdir. Zayıf insan, düşe kalkan bir yardım edilesidir. İnsan olmayan ise, fırsat gözetimliğiyle taklit ve tiyatroyla toplum içinde yer edinmeye çalışandır.

Herkes, içinde bulunduğu toplumu bu üç kategoride değerlendirebilir. Azınlık, çoğunluk ve çoğunluğun çoğunluğu diye..

Kendimizi bu gerçeklerle muhakeme edebilirsek, ne olduğumuzu/yapısal kimliğimizi, bize denk olan işi ve toyekün olması gereken rotamızı bulmamız zor olmaz.

Not: Bu arada çağrı dağınıda dürtelim...
Bakalım kaleminden kelamlılığından bir yada bir kaç söylem birikmiş mi?

ÇAĞRI DAĞINDAN DÜNYA'YA SESLENİŞ 18

Ey insanlar...!
Su yolunu bulsa bile etraftaki çıkmazları doldurmaya devam etmektedir.
Şuurlu/bilinçli!/ruhlu olmanız, yol buluş ve o yolda ilerleyiş konusunda sudan önde olmanız demektir.

Su, çıkmazlarda da enerji harcayarak ilerler. 
Öngürü, çıkmazlara girmeden çıkmazları görür ve oralara girmeden ilerleyiş enerjisinin harcanmasını önleyerek daha sağlıklı ilerler.

Her çekim yolu su için giriş yoludur. Çıkış çıkmaz hesabı yoktur. Siz insansınız. Yolu bulduğunuzda sağa sola dağılmayın. tüm enerjinizle oraya yönelin ki, ilerleyiş enerjiniz yavaşlayıp zamandan/ömürden yemesin.

Bir Hezarfen kovma hareketiniz, marsta yaşam kolonisine ulaşmak için bir kaç yüzyıl geride kalmak ve zaman kaybı demektir.
Ömürlü bir dünya mahlukatı olarak buna uyanın.
Artçı su, çıkmazlı yanlara yüksek oranda kayma gösterdiğinde, öndeki su durma noktasına varır.
Siz, astronotu aylarca uzayda unutacak kadar su gibi çıkmaz yanlara kayarsanız, uzay işleri durma noktasına gelir.

Madem dünya dışına çıktınız ve mülkiyete de iştahlısınız,,, o halde iştahınızı, görüpte ulaşamadığınız o sonsuz mülklere yölendirin.
Evdekiler üzerine kavga edeceğinize, sizi bekleyen evin dışındakilere birlikte yardımlaşarak ulaşmak doğru rotalı ilerleyiş olacaktır.
Kedi yavruları büyüdüğünde artık evden uzaklara açılırlar. Gelişim süreciniz bu doğal kanunla aynıdır.

Çıkış yolu elde ettiğinizde, bunun dışındaki yan yollara sapmamaya özen gösterin. Söylem ve yöntemlerinizle şaşı oldurtmayacak sosyal iklimler edinin.


Size bugün şu soru gerekli olmuştur:
Acaba,,, biri diğeri için tehdit olmayan kaç komşuluğunuz var bu yeryüzünde....

Geçmişte yürürlüğe koyamadığınız kendi insani kanunlarınız yerine maruz kaldığınız orman kanunlu koşullar kaynaklı yapı şeklinize göre, birbirinize karşı güçlü olmak zorundasınız.

Orman kanuna bağlı kaldığınız sürece güçlü olmak yetmeyecek, güçlü kalmak zorunda da olacaksınız.
Güçlü kalmak zorunda olmanız da yetmeyecek, en güçlü olmak zorunda kalacaksınız. Buda sizin için güçlenme yarışı ve savaşlar çıkarmaya yönelik abuk subuk anlamında mazeretler demektir.

Enerjileriniz hayalleriniz daima bu güçlenme yolunda harcanmaya mecbur kalacak. Sanki bunun dışında ve bundan daha önemli başka bir iş yokmuş gibi...

İnsan oluş kaynağınız korku iklimiyse, öz insan olmaya daha çok yolunuz var demektir.
Birbirlerinize karşı korku iklimi oluşturmaya mecbur kalışınız, öz insan olmaya kalan yolun uzunluğuna delildir/göstergedir.

Boşa enerji yutucu çıkmazları görüp girişlerini kapatıcı portreler çizin. Kapatıcı argümanlar sergileyin. Çünkü, bütünsellik prensibine göre çok azınız öne bakıcı ve görücüdür. Aynen, vücut için bir yada iki gözün yeterli oluş prensibi gibi.

Barış görüşmesi için birbirinizin evine gitmek, en samimi barış isteğinin gereğidir.
Bunun için davete icabet et ey çağrılan...
Misafir alıkoyma olacaksa, onuda görelim de, ona göre insan oluş yolunu6 daha net hesap edebilelim...
Git. Alıkonulsan ne olacak...? En fazla bundan dolayı senden daha pek birine yer açmış olursun.

En öz şahsi eve kadar git. Seyircili konuşmayın, ki bu seyir size tiyatro oynatmasın.

Yüz yüze bakarak konuşmayın, ki yüz şekilleriniz bilinçaltı yorumlara sebep olup enerjinizin bir kısmını bu tür gereksiz yollarda harcatmasın.

Yerde sırt sırta vererek oturun. Enselerinizi birbirine dayayıp gözlerinizi yumun.
Konuşmaktan çok düşünmeye ağırlık verin. 
Dünyaya ve geleceğe karşı birer geçici sorumlular olduğunuzu özümsemeye çalışın. Bu gerçeği özümseyin ve konuşmalarınızı bu hakikatten koparmadan buna uygun çekilde usulca şekillendirin.

Yanlışa düştüğünüzde geri dönüp düzeltmekten çekinmeyin. Gerektiği zaman özür dilemekten de çekinmeyin. Geleneksel birbirini hırpalamaya yol açıcı argümanlardan uzak durun. Geçiciliğinizide hesaba katın ki varsa kibiriniz dönüşe çekilsin ki saygısal olabilesiniz...

Özür dilemek, şuursal insana özgü bir olgudur. 
Şuursuzluğa karşı şuurluluk, insanlık dersidir.
Yanlışlarınızı görebildiğim gibi, mütteşekirlik saygsal doğru davranışlarınızı da görmüyor değilim. 
Her davranış biçiminiz, beni ona göre şekil almaya zorlayan iklimlerimdirler.

Neye niye ulaşma hırsını taşıdığınızı sakince ve detaylıca irdeleyin. Arada bir sıfırlanmayı öğrenin. Bu herşeyi bırakmak değil, yeni ve taze başlangıçlar için kendine gelmektir. Varılmış noktadan itibaren doğru devam için dinlenmektir.

Şunu hiç bir zaman unutmayın ki, evinin ülkesinin refahını en gerçekçi düşünme şekli, dünyayı bütünsel olarak düşünmektir.
Her an her çeşit yıkımın olası olduğu bu alemde kibirden kaçının.

Dünyaya zarar vermek, kendine zarar vermektir. Fayda vermek de aynı hesaptır. 
Eğitimlerle yeni nesillere bu gerçeği küpe olarak edindirin.
Savaşın aslında ne demek olduğuna, asıl evin dünya oluş hakikatinin merceğiyle/gözüyle bakıp görün.

Malum yeryüzünün coğrafi iklim koşulları farklıdır. Aynı iklime tabi olan ülkeler, aynı ortak kanunlarını bulmalılar.
Ortak kanunlara tabi olun, ki birbirinize karşı tehdit olmaktan çıkabilesiniz.
O tehditler, büyük enerji girdaplarıdırlar.

Zaten ölümlüsünüz. Birbirinizi öldürmekle kâr elde edermiş gibi saçmalıklı yollardan çıkmaya doğru olun.
Zarar artı zarar eşittir iflas.
Şu anda harcanan enerjinizin yüzde doksan üzeri sonucu çıkmaz olan yollarda harcamaktadır.

Psikolojik ikliminizi söylemlerinizle iyileştirin ki, küresel fiziki klimi de iyileştirme yoluna daha sağlam şekilde birlikte girebilesiniz.

Her derece iş için, her derece insan lazımdır ve bütünsellik için aynı derecede değerlidirler.

Ben daha önce ateş dağıydım. İşimdi ise karlı dağ. Ateşi kullanmaya başlamanız, ilerleyiş yolunda büyük bir depar atmanıza, silah olarak kullanmanız da ise bu yolda çukurlar olmaya sebep olmuştur.

Ateşle kutladığınız günü, ateş dağı olmam itibarıyla benimle beraber kutlayın.
Her taraftan her dilden ve her renkten gelin ve etrafımda el ele verip çember oluşturun. Bu çemberin çapı, etrafımdaki siyasi çizgili sınırlarınızıda içine almalı ki bütüsellik anlamına anlam katsın.

Çember oluşturanlar her dilden "ben insanım" söylemini öğrensinler. Hep bir ağızdan sırayla6 her dilden "ben insanım" diye hafif dozda bağırsınlar. Yardımsal komut için kulaklık da takabilirler.

Bu vaziyet, "farklılık çatışmaya vesile değil, Tanışmaya, birleşmeye ve her farkın kendine özgü görevini görmeye sebeptir" anlamını taşır.
Tanışıp birleşenler, yekvücut bir çalışma şirketindeki bireylerin birbirinin farkını ve konumunu tanımakla farklı görevdeki farklı bireyleri gibi olurlar.

O çember, bu hayvansal alemin çekim gücüne karşı insani yönün başarısı olarak, insan için var olanları hak ediş göstergesinin gösterisi olacaktır. Yani, önce yapacaklarınızla içini doldurmuş olduğunuz gösteri.
O zaman o çember, vücuda büründürdüğünüz insanlığa baş tacı olur. O tacı takabilme yolunuz şimdilik haalen uzun görünüyor.

Bu kadar söz/kelam yeterlidir.
Bu bölümün sayı adı yetmiştir.
Umarım söz gerçekten yetmişti6.
Yetmediyse kalemde mürekkep çok,,, biraz daha kelam katabiliriz...

Dedenizin dedesinin dedesinin... dedesinden bu günlerinize dair bir sesleniş olsa, muhtemelen şöyle der idi: "ben insanım ey insanoğulları..! İnsan oluş ayrıcalığı, hak edilenin karşılığını görmekten muaf olmak demek değildir.

Ölçülü olmayı doğru göstermiş ve istemediğinizi hak etmekten kaçınmayı unutmayın. Sizi bu konuda Nezir ediyorum.

Ayrıcalıklı oluşun sorumluluk yükünün de ayrıcalıklı olduğunu umutmayın.

Ben uçan kuş'um/ruh'um, toprak olmuş bedenden beriyim. Beğendiğime konarım.

Bu konmalarım babadan oğula da olabilir, başka başka da olabilir. Kimine geçici konar, kimini yuva edinirim.

Oğul meselesinin cinsel birleşim dışı anlamsal boyutları da vardır. Doğru anlamı bulun. Kolaycılığın yanlış anlam çıkarma olasılığı yüksektir.

Her konduğum neyim olabilir... Anlamlardan anlam seçin.

İbretlik ve mükafatlık geçmişiniz kitabınızdır. Okumaktan aciz olmayın. Yol gösterici dersler geçmişlerde de mevcuttur.

Bana aşina olanın, hasretimden de sevgimden de kör olma olasılığı olur.

Dağa taşa konduysam, konulası kimse yok demektir. Bu çağsal dilinize göre kırmızı alarm, bana göre ise Nezir'dir." der di.
Her tür demirin dersleri vardır.

Not: dünya insanı sanatlarla insani yol tutmuştur.
Bu sanatsal yazının da yol tutuşta bir işe yaraması umut edilir. 
Her cümle, düzeltilmeye ve devamını doğurmaya açıktır.

Yazıya başlarken merhum gazete kurucusu, daha yerel konular üzerine olmasını tavsiye etmişti. Buna karşılık, "evet bu tür yazıların okuru milyonda bir'dir" cevabı verildi. O'da, "bak işte kendin de diyorsun milyonda bir diye" buna karşılık da gitmek üzere tam kapıdan çıkarken, "o milyonda birini arıyorum" cevabıyla gidilmişti.

Aradaki saygısalık hiç bir zaman sekteye uğramadı. Diyaloglar, abi kardeş hitabı üzerine devam etti.

Hatırlandığı sürece inşa ettiği abi kardeş hukuku üzerine saygıyla anılmayı hak eden bir portre çizdi.

Bu yazılara onun, "ilçeye kimler geldi kimler geçti" adlı yazısı sebep olmuştu.

Şu anki bu yazılar, onun eserinin eseri olarak devam etmektedir.
Milyonda bir okuyucu olsa bile bu yazı emeği boşa gitmiş olmaz hesabı vardır.
Gitmemesi dileğiyle...

Herkes şahıs olarak geçiciyse, insanlığın kalıcı olması temenni edilir.

Yazıda geçen firavuni duygu tabiri, malum geçmişten dolayı o isimle özdeş hale gelen ALLAH la bilek güreşine girme anlamına dair dir.
Frensiz krallık duygusunun vardıracağı sonuç yenilgidir. İnsanlığın bu duygudan çıkaracağı dersler çoktur.
O tür depremlerden de dersler çıkarabilmek ve insani iklimlere sebep olacak tercihlerde bulunabilmek dileğiyle...

Anahtar Kelimeler: DEPREM DERSLERİ --
  • BIST 100

    10821,73%0,07
  • DOLAR

    41,71% 0,05
  • EURO

    48,49% -0,30
  • GRAM ALTIN

    5406,89% 1,23
  • Ç. ALTIN

    8922,33% 0,00

Egazete


  • Çarşamba 24.1 ° / 9.9 ° Güneşli
  • Perşembe 22.7 ° / 8.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 14.9 ° / 5.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Ağrı

08.10.2025

  • İMSAK 05:37
  • GÜNEŞ 07:01
  • ÖĞLE 12:57
  • İKİNDİ 16:08
  • AKŞAM 18:43
  • YATSI 20:01