Daha çok devrimci olarak bilinen Başbakanlar, yurt dışında oldukları ya da çıkacakları sırada önemli açıklamalarda bulunuyorlar. Merhum Turgut Özal?da bunu yapıyordu.
Hatırlanacağı gibi 90?lı yıllarda Türkiye?de Barzani ve Talabani?nin ismini söylemek bile suç teşkil ediyordu. Ta o zaman Turgut Özal Kürt meselesine barışçıl bir çözüm bulmak amacıyla Mesut Barzani ve Celal Talabani?yi Türkiye?ye getirip Devlet Konuk Evinde misafir etmiş, daha sonra bir yurtdışı gezisi sırasında açıklamıştı.
Özal?ın bu açıklamasından sonra da nerede ise yer yerinden oynamıştı, ne hainliği kalmıştı Özal?ın ne bölücülüğü.
Aradan 20 yıldan fazla zaman geçti, dünya daha da saydamlaştı, devlet eskiye nazaran demokratikleşti, hoşgörü kültürü gelişti ve sonunda her kes alıştı bu gibi değişimlere. Şimdi ise Talabani Irak?ın Devlet Başkanı, Barzani Bölgesel Kürt Yönetiminin Başkanı ve Türkiye?ye geldiklerinde devlet törenleri ile karşılanıyorlar.
Başbakan Erdoğan da zaman zaman yurtdışı gezilerinde önemli açıklamalarda bulunuyor. Nitekim Başbakan ABD gezisi sırasında yaptığı açıklamada 2014 yılında yapılacak Yerel ve Cumhurbaşkanı seçimlerine ilaveten bir de Anayasa Referandumu seçimlerinin yapılabileceğini söyledi.
Yerel seçimler zaten 2014 yılında yapılacak. Çünkü 5 yıllık süre o vakit doluyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi de öyle, 7 yıllık süre dolduğu için o da normal. Burada önemli olan başkanlık tartışmaları devam ederken cumhurbaşkanlığı seçiminin nasıl yapılacağı ile muhtemel bir anayasa referandumu seçimidir.
Cumhurbaşkanı ilk olarak halkoyu ile seçilecek. Ancak bir taraftan da başkanlık sistemi tartışılıyor. O sebeple Başkanlık sistemi açıklığa kavuşmadan cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılacağını sanmıyorum.
Başbakan Erdoğan bir daha milletvekili olmayacağını defalarca deklere etmiştir. Ondan geri adım atacağını düşünülmüyor. Erdoğan?ın hedefinde başkan olmak vardır. Başbakan?ın önce Cumhurbaşkanı seçilmesi, daha sonra da başkanlığa geçilmesi ise pratikte kolay görülmüyor.
Mevcut yasalara göre cumhurbaşkanının partisi ile alakası kesildiği için Erdoğan?ın şimdiki gibi her dediğini yaptırması zor. Bunu merhum Turgut Özal örneğinde yaşadık. Özal başbakan olarak atadığı Yıldırım Akbulut?a bile önerilerini kabul ettiremiyordu. Çünkü Cumhurbaşkanın parti ile alakası kesildiği için milletvekillerinin üstünde bir etkinliği kalmamıştı. Ne kimseye adaylık sözü verebiliyordu, ne de hizmet ve yatırım sözü.
O nedenle Başbakan Erdoğan bu durumu gayet iyi bildiği için Özal?ın durumuna düşmek istemez. Hem başkan hem de parti başkanı olmadan AKP?yi zapturapt altına alamayacağı gayet iyi biliyor. Onun için başkanlık sisteminin ayak sesleri geliyor şimdiden.
Görülecek ki adı başkan olmasa bile Erdoğan?ın Devlet Başkanı seçilmesi durumunda, parti genel başkanlığı sıfatı da olacaktır. Aksi durumda Erdoğan devlet başkanlığı yapmaz.