İnsa'nın herhangi bir faydasına değen bir şey'e "değer" deniliyor. Burada Ağrı dağı, Nuh'un gemisi'ni gösteren iz, meteor çukuru ve İshak paşa sarayı, dünya'nın her yerinde insan ilgisini ve merakını dürtmeye uygun değerlerdir.
Bu değerlerin yakındaşı olan bizler, bu değerleri ne kadar değerlendiriyoruz... derken, akla dış turizim gelebilir.
Mesele bu değil. Değerlerin ekonomik gelir dışında onu asıl değerli kılan özelliğini kendimizde ne kadar değerlendirdiğimiz meselesi var. Biz ne kadar bu değerlere turist oluyoruz... yani aklımız ve ruhumuz bu değerlerden ne kadar besleniyor...
görseller üzerinde tefekkür edip bilgi çıkarmak, çıkarılan bilgiyi ruhun gıdası olarak değerlendirmek, insan olmanın kriterlerinden bir tanesidir.
Tarihi bir eser, düşünen insan için bir zaman makinasıdır. Bu zaman makinasıyla aklen ve ruhen geçmişe yolculuk yapar ve o zamanın atmosferine bir çeşit şahit olma vaziyetini yaşar. Bu ruhsal yolculuğun şekillendireceği psikoljik yapının adına insan denir. Öbür türlü, mangallık erzağını alıp tarihi eserin yanına giderek onu mide iştahını kabartma aracı olarak kullanmak, diğer canlılara herhangi bir fark atma anlamına gelmez.
Değerlerin manevi boyutu, maddi boyutundan daha önemlidir. Cüzdan, maddiyat odaklı psikolojiye sahip kardeşe değil, binlerce kilometre öteden maneviyatını beslemek için gelene emanet edilir.
Aklını ve ruhunu beslemeyip zayıf bırakan toplumların hali, daima sorunsal ve kaotiktir. Sorunları şiddetle hal etme yoluna gitmek, konuları tüm boyutlarıya detaylıca ele alabilme kabiliyetinden yoksun olmaktan ibarettir.
Doğubayazıt'ta tüm esnafları dolaşıp bakalım, kaç tanesinin masasında bir tane kitap görülecektir acaba... sağa sola iyice bakarsak, tedbir için kenara konulmuş bir sopa'ya belki rastlayabiliriz.
Duygu ve düşüncesini ifade edebilecek bilgi ve edbiyata sahip olunmadığı için, iç'te biriken negatif enerji küfür ve kavga olarak patlak vermektedir.
OKUMAMA'NIN EKONOMİYE VE SOSYAL YAŞAM'A ETKİSİ
Doğubayazıt, saydığımız o doğa ve insan eseri değerlerin yanında birde sınır kapısı avantajına sahiptir. Doğubayazt'ın mevcut görüntüsü, sahip olduğu bu avatajlara göre çok geride. Bunun asıl temel sebeplerini bulup üzerinde durarak bir çözüm üretemezsek, insanlık mars'ta yaşamaya başlayacak, Doğubayazıt ise halen kaotik sıfatla kendisinden kaçılan bölge olmaya devam edecek...
Bir arkadaş, batıda binlerce kişi çalıştıran akrabasına soruyor; malını Rusya'ya satıyorsun. "Fabrikanı Doğubayazıt'a kursan, hem işsizlik kalmaz hemde rusya'ya daha yakın olursun. Akrabasından cevap; "doğru diyorsun fakat, iki işçi kavga ettiğinde, sonu gelmeyecek sorunlarla uğraşmam gerekecek."
Bu haklı vaziyet bize açık şekilde diyorki: "sanayileşmenin birinci şartı, insanileşmektir."
İnsan olmadan sanayi olmaz.
Eli kalem tutanın eli sopa tutana işçi olduğu yerlerde, bilim ve sanayi gelişmez. Cehaleti yüksek dozlu olan toplumlar, yolsuzluk ekonomisiyle kargaşalı bir yaşam biçimi sürerler. Sebep olarak, akıl'ın yönettiği para'da huzur, para'nın yönettiği akılda huzursuzluk olduğu içindir. Genel olarak da, aşırıca para odaklı oluş, çoğunlukla yanlışlara giriş ve parayı da kaybetmeye sebep olur.
Psikolojiyi para'nın esaretinden kurtarmanın tek yolu ilimdir. İlim için Okuma alışkanlığı ve ilim'i sohbet gerekli.
Belgesel spikeri, Afrikadaki bir ülke başkanına sorar... "bu kadar zengin kaynaklara sahip olmanıza rağmen neden yoksulluk içindesiniz?" Başkan cevap verir: "bizde beyin göçü vardır. Okuyup bir şeyler yapabilecek (madenleri işleyebilecek mühendis) insanlar ülkeyi terk ediyorlar"
Dünya'nın her tarafındaki durumlar da gösteriyorki, düşünen beyin sakinlik ister. Yüksek dozlu cehalet ve kargaşa'nın olduğu yerde duramaz.
Bilindiği gibi, devlet kapısına sığınma hayali ile okul okuyanlar, bu şekildeki hal ve hayallerinden dolayı güvensiz ortamı ve ondan kaçış gerçeğini belgeleyip ortaya koymuş oluyorlar. Çünkü maaş yeri sağlamdır. Bu sağlamlığı başka yerde bulma ümidi yok çünkü...
Sadece mide beslemeye odaklı toplum ile, ruhunu da besleyen toplum arasında güven farkı vardır. Fiziksel haz'ın dışındaki ruhsal haz bilinmediğinde maddiyat, tapılacak dereceye kadar yükselir. Bu vaziyet, "Dini imanı para" deyimini doğurmuştur. Böyle şekillenen psikolojik yapı, her an maddi ve manevi çöküşe müsait halde olur.
İlim ve bilim ehlileri baş kademede olup üretimi ve gelişimi yönetmeleri gerekirken, güvensiz ortam onları geri plana ittiği için, bulundukları ortama göre fazla bir değer arz edemiyorlar. Bu durum, vurdulu kırdılı vaziyetin rağbet görüp pirim kazanmasına sebep oluyor. Bilimi negatif boyutta taşıyıp o'na atom bombasını ürettiren etken yine aynı sebeptir. Güvensiz ortam sebebi... bu sebep, yeryüzüne halife olması gereken insanı, yeryüzü'nün en aşağılık mahlukatı yapmaya sebeptir. Dünya, yarına dair güvenle bakılan bir yer değil. Bu bir insanlık sorunudur. İnsanın ayak bastığı her yere bu sorunu taşıması ise, keşfedilmemiş bir hastalık türüdür.
Not: doğubayazıt özelinde dünya sorunlarına çözüm bulma çabası devam edecek. İNŞ ALLAH
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
22.11.2024