Bugünlerde Türkiye ve dünya genelinde herkes sıcak havalardan şikayetçi, insanlar bunalmış durumda.Daha önce Adanalılar için söylenen ve alay konusu haline gelen “güneşe ateş etme” duygu ve düşüncesinin ne demek olduğunu insanlar yaşayarak öğreniyor.
Bu hafta içinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterresaşırı sıcak havalar için “küresel ısınma dönemi sona erdi, küresel kaynama dönemi geldi” diye bir beyanda bulundu. Sıcak havaların artık “yeni normal” olduğunu, insanların yakıcı sıcaklara, ölümcül sellere, yangınlara, fırtına ve kuraklıklara karşı korunması gerektiğini söyledi.
Guterres ayrıca temmuz ayının insanlık tarihinde kaydedilen en sıcak ay olduğunu dile getirmiş. Dolayısıyla insanların nefes almakta bile neden zorlandığı biraz daha anlaşılıyor.
Kuraklık ve çölleşme artık dünyanın gerçeği… Türkiye, kurak ve yarı kurak bir kuşakta yer alıyor. Kuraklık kadar önemli bir husus da çölleşme. Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü kapsamında TEMA Vakfı Türkiye’nin yüzde 50.9’unun orta, yüzde 22.5’inin de yüksek derecede olmak üzere toplam yüzde 73.4’ünün çölleşme tehlikesi altındaki alanlardan oluştuğunu açıkladı. Aşağıda yer alan çölleşme risk haritasında da görüleceği üzere Ağrı orta ve yüksek düzeyde çölleşme riskiyle karşı karşıya. 25 Temmuz tarihindekiyazısında Sn. Mehmet Koç Balık Gölündeki kriz durumunu aktardı. Bu yılın mayıs ayında da Doğubayazıt Belediyesi artan su tüketimi sonucunda içme suyu kaynağı olan Balık Gölü'nün tehlikeli seviyelere düştüğünü duyurmuştu.
Bu vesileyle Doğubayazıt özelinde de kuraklık ve çölleşme üzerine de bir şeyler söylemek gerekiyor.
Çok uzun bir süredir belediye halkın suyu bilinçsizce tüketmesinden ve kaçak kullanımdan rahatsız. Vatandaşlar da belediyenin su kesintilerinden rahatsız. Ama bu meseleyi de kuraklık ve çölleşme tehlikesiyle birlikte ele almakta fayda var.Kuraklık ve çölleşme tehlikesine karşı halkın bilinçlenmesi gerekiyor. Özellikle su konusunda….Su yoksa hayat da yok.Suyun sınırsız bir kaynak olmadığı, bitebileceği anlayışının halkımızda yerleşmesi önem arz ediyor.
Kuraklık ve çölleşmeyle mücadelede yerel halkın sürece dahil edilmesi önemli. Bunun için de yetkililere önemli görevler düşüyor. Geçmişte belediye ve kaymakamlık bu konuda yaptıkları faaliyetleri daha da yoğunlaştırmalı ve sorunu sürekli gündemde tutmalıdır. Bu konuda aşağıda dile getirilen görüş ve önerilerin değerlendirilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.
Yukarıda sayılanlar dışında Doğubayazıt’ta yetkili ve sorumlu kurumlardaki uzmanların daha geniş yelpazede etkin plan ve programlar ortaya koyması Doğubayazıt’ın geleceği için önem arz etmektedir.