Abdullah AKTAŞ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
smmm-3@hotmail.com
Tel: 0 544 219 35 69
Çevre kirliliği; Bütün canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin; hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayıdır. Kısacası çevre kirliliği ekosistemin bozulmasıdır.
Makaleme başlamadan önce çevre temizliği ile alakalı Kur-anı Kerimden bir ayet ile başlamam daha doğru olacağını düşünüyorum. Kur-anı kerim çevre kirliliği olacağını yüzyıllar öncesinde ve çevre bilincinin oluşmadığı bir dönemde bunları haber vermiştir. RUM Suresi 41. ayette şöyle der" İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozgun çıktı. Yaptıklarının bir kısmını kendilerine tattırmaktadır ki vazgeçsinler." İşte Kuran öyle müthiş bir kitaptır ki kendi devrinde olmayan bilgileri, bilinçlenme gereğini, geleceğin sorunlarını da belirtir. Ekolojik dengeyi kendi elleriyle bozan insan yaptıklarını düzeltmek ve kendi kendini sorgulamak durumundadır. Allah, Kuran aracılığıyla tüm insanlığı bu konuda da uyarmıştır. Bu ayet insanoğluna tehlikenin boyutlarını göstermesinin yanında ayrıca ayetin sonunda emir veya çözüm önerisi niteliğindeki ‘vazgeçsinler’ uyarısında da bulunulmuştur.
Kirletilmiş pis bir çevrede mikropların üremesi ve bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Hz Peygamber (s.a.v.) bu duruma karşı insanları uyararak “Lanete uğramışlardan olmaktan sakının” demesi üzerine, yanındakiler; “onlar kimdir ?” diye sorunca da “Halkın gelip geçtiği yola ve gölgelendikleri yerlere pisleyenlerdir” demiştir. Çevre temizliği hem sağlık açısından hem de çevre dengesi açısından önemlidir. Kirletilmiş bir çevre insan dışındaki canlıları da olumsuz yönde etkilemekte bunun neticesinde de yine insan zarar görmektedir.
Kıyamete kadar hiç değişmeyecek temel olan yasamız kur-anı kerim ve anayasa çevre temizliği bilincine çok önem vermektedir. Sağlıklı yaşamın en temel şartlarından biri, doğal dengesi bozulmamış, temiz bir çevrede yaşamaktır. 1982 Anayasamızda da herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir, şeklindeki hüküm 56. Madde yer almıştır.
Ülkemizde misafirperverliğin tam tersine çevre temizliği konusunda maalesef çok duyarsız bir toplum konumundayız. İnsanlarımızın çevreye karşı olan hassasiyeti çok zayıftır. Elbirliği ile hepimiz ülkemizi çok güzel ve temiz bir ülke haline getirebiliriz. Ülkemizin turistik bir ülke olması ve ayrıca temizliğin hem kültürümüzde hem de dinimizde çok önemli bir yere sahip olması nedeni ile ülkemizi temiz bir konuma getirmek en önemli vazifelerimizden biri olmalıdır. Bunu başarmak için en önemli anahtar eğitimdir. Her aile çocuklarını çevre temizliğine ve çevre düzenine karşı hassas olarak eğitmelidir. Yani burada taktik ferdi olarak yani tekten tüme doğru hareket etmektir. Çünkü her aile çocuğunu eğitirse bütün toplum eğitilmiş olur. Zaman geçtikçe insanlarımız daha bilinçli bir hale gelecektir. İnsanlarımız, temiz bir çevrede yaşadıktan sonra eski kirli çevre ile yeni temiz çevreyi kıyasladıklarında ne kadar büyük bir iş başardıklarını fark edeceklerdir.
Kültürümüzdeki “Aslan yattığı yerden belli olur” şeklindeki atasözümüz, çevre temizliğine ve düzenine verilen önemi göstermektedir. Bu atasözünü geniş anlamda ele alırsak, bütün yeryüzü ve çevre biz insanlar için bir yataktır. İnsan toplumsal bir varlık olduğuna göre, kendi yatağını koruduğu gibi, toplumun yatağını, yani çevreyi de kirletmemesi ve koruması gerekir. Çevrenin temiz tutulmasının amacı, yeryüzündeki canlıların hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürmelerini sağlamaktır. Zira bir insanın ya da canlının kendisine yüklenen görevleri sağlıksız bir ortamda yerine getirmesi mümkün değildir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz `in mekân ve çevre temizliğine işaret buyuran birçok tavsiyeleri mevcuttur. Meselâ Enes bin Malik’ten rivayet edildiğine göre Allah Resulü mescidin kıble istikametinde bir tükürük gördü. Onu bizzat eliyle temizledi. Mübarek yüzlerinde, buna duyduğu kızgınlığın şiddeti görülüyordu. Efendimiz ümmetinin temiz, nazik ve zarif olmasını ister, buna muhalif davranışlardan uzak durmalarını arzu ederdi. Dolayısıyla bir Müslümancın rastgele oraya buraya tükürmek gibi insanları tiksindirecek durumlardan titizlikle uzak durması gerekir. “İman yetmiş küsür şubeye ayrılır. En üstün şubesi ‘la ilahe illallah’ sözüdür. En alt şubesi de yollardan eziyet veren bir şeyi kaldırmaktır” diyerek yollardan Müslümanlara eziyet veren bir şeyi kaldırmayı imanın bir parçası saymıştır... Dinde, imanın ne kadar önemli bir yere sahip olduğu hatırlanacak olursa, Efendimiz (a.s.v)’ın bu konuya ne kadar büyük bir ehemmiyet verdiği çok daha açık anlaşılacaktır. Başka bir hadisi şerifte; “Bana, iyisiyle kötüsüyle ümmetimin amelleri gösterildi. İyiliklerinin arasında, eziyet veren şeyin yoldan kaldırılmasını da gördüm. Kötü amelleri arasında, mescidin içerisine tükürüp onu temizlememeyi de gördüm.” Çevre temizliği ile ilgili peygamber efendimizin diğer sözleri şöyledir.
Temiz avlu evin süsüdür.
Temiz bir çevre istiyorsan, önce kapının önünü süpür.
Temizlik imandandır.
Müslüman temizdir, kirsizdir, sizde temiz olun. Zira cennete temizler girer.
“Müslümanlara zarar vermesin diye yolun ortasından bir ağaç dalını kesip atan bir adamı, cennette nimetler içinde yüzerken gördüm.
Sonuç olarak; Çevre temizliğine dikkat etmeyen biri hem kendisine hem de başkasına zarar vermiş olur. Çünkü çevreyi başka insanlar ve diğer canlılarla beraber kullanır. Bunun için ortak kullanılan alanlarda özellikle buna dikkat edilmelidir. Günümüzün tabiriyle nasıl bulmak isteniyorsa öyle bırakılmalıdır. Evlerimizin ve işyerlerimizin bacasından çıkan dumana dikkat etmek, hayvan gübrelerimizi ve çöplerimizi sağa sola atmak, arabamızın camından pet şişeleri yola atmak, saldırgan köpeğimizi bağlamamak gibi somut çevre kirliliğinin yanında; bağırarak sokaklarda konuşmak, maddi ve manevi hoşa gitmeyen sözleri etrafa savurmak gibi soyut durumlarda çevremizi kirletir. Gerek Somut, gerek soyut olarak çevreyi kirletici fiililerden kaçınmalıyız. Bu tür insana eziyet veren davranışlardan kaçınmalıyız.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Mahalle sokak ve caddelerimizde yer yer çöp kutuları bulundurulmalıdır. Çöp kutularını bilinçli kullanmalıyız. Çöp kutularını çalmamalıyız.
Yere sigara izmariti, kâğıt, yiyecek ambalajı gibi çevreyi kirletici maddeleri rastgele atmamalıyız. Kağıt, bitki kalıntıları, sofra artığı, hayvan leşleri ve doğal gübre gibi organik (canlı kökenli) atıklar mikroorganizmalar tarafından parçalanarak yeniden tabiata kazandırılır. Fakat bu atıklar, çevreye atıldığında mikropların üremesine de uygun ortam oluşur.
Cam şişe, teneke kutu, petrol, plastik,pet şişe,deterjan,tarım ilacı ve pil gibi maddeler tabiatta kalıcı kirliliğe neden olur. Cam şişenin doğada 4000 yıl,Plastiğin 1000 yıl,kola kutusunun 20-100 yıl, Sigara filtresinin 5 yıl kaldığı çevreciler tarafından tespit edilmiştir.
Kalıcı kirliliğe neden olan atık maddelerin rasgele çevreye atılmaması ve sanayide yeniden kullanımı sağlanmalıdır. Cam, kağıt, teneke, pil ve plastik sanayide yeniden kullanılır.
Yakıtların tam yakılması sağlanmalıdır. Böylece hem enerji kaybı, hem de hava kirliliği önlenmiş olur.
Belediye temizlik işçileri görevlerini en iyi şekilde yapmalıdır.
Cadde ve sokaklarda insanlarımız başkasını tiksindirecek davranışlarda (yere tükürmek v.b.) bulunmamalıdır.
Özelikle sıcak havalarda kasaplar tarafından çöpe atılması gereken et atık ürünleri (deri, kemik v.b.) kapalı poşetlere konduktan atılmalıdır.
Ilçemizde yeşil alanların arttırılması için ağaçlandırma yapmalıyız.
Esnaflarımız dükkânların önlerine ticari mallarını koyup, yayaların yol hakkı olan kaldırımları işgal etmemelidir. Çünkü yayalarda araçların yol hakkını işgal ederse trafik sıkışıklığı olur.
Yukarıdaki kuralara uymayanlar toplumumuz tarafından uyarılmalı ve uymayanlar dışlanmalıdır.
Abdullah AKTAŞ
S.M. Mali Müşavir
9411,13%0,46
34,56% 0,25
36,04% -0,51
3000,45% 1,31
5010,37% 1,12
Ağrı
22.11.2024