Tarih: 19.01.2013 11:04
BÖLGESEL KÜRT SORUNU
Mehmet Koç
Eğer Türkiye bu güne kadar kendi Kürtlerinin sorunlarını çözmüş olsaydı, Suriye ve İran?daki Kürtlerin hamiliği de Türkiye?nin kontrolünde olacaktı.
O nedenle Kürt Sorunu, Türkiye ile sınırlı bir sorun olmaktan çıkmış, bir Ortadoğu sorunu haline gelmiştir. Son gelişmelere bakılırsa çözüm o kadar da zor değil. Çünkü Öcalan ile görüşen Ahmet Türk?ün ifadesine göre, İmralı talepleri, devleti zorlamayacak türden taleplerdir.
Bu da gösteriyor ki müzakere ve görüşmelerin belli bir noktaya geldiği, her iki tarafın da mutabakata vardığı ve olmazların aşıldığı anlaşılıyor. Zira Öcalan?ın ileri sürdüğü şartlar devleti zorlayacak türden talepler olsaydı, Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata?yı da asla Öcalan ile görüştürülmezdi.
Demek ki madalyonun görünmeyen tarafında ciddi olumlu gelişmeler vardır. Devlet yetkilileri ile Öcalan arasında yapılan görüşmeler pozitif bir kıvama gelmemiş olsaydı, İmralı ile yapılan görüşmeler bu derece net bir şekilde kamuoyuna açıklanmayacaktı.
Başlatılan yeni barış sürecinde tam bir mutabakat olduğunu söylemek de mümkündür. Örgütün Avrupa lideri olarak bilinen Zübeyir Aydar da ? Öcalan ile başlatılan görüşmeler bizim de talebimizdir, bu görüşmelere karşı olmamız düşünülemez? demek suretiyle destek vermiş, ayrıca yapılan görüşmelerin Mesut Barzani tarafından da desteklendiği anlaşılıyor. Bu da gösteriyor ki yeni barış süreci olumlu bir şekilde devam etmektedir.
Öte yandan ana muhalefet partisi CHP de, bazı koşullar öne sürse bile sonuçta İmralı ile yapılan görüşmeleri desteklediği yününde irade beyan etmiştir. Meselenin toplumsal bir uzlaşma ile çözülebileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu kendilerine resmi bilgi verilmesini istiyor.
Siyasi partilerden sadece MHP barış projelerine karşı duruyor. Belki de AK Parti döneminde Kürt sorununun çözümünü istemiyor. Çünkü sorunun çözümü halinde Türkiye?de oluşacak huzur, güven ve rahatlıktan dolayı MHP dibe vuracak ve AKP?nin oy oranı ise daha da artacaktır.
O sebeple barışa karşı çıkan marjinal partiler, halktan çok kendilerini düşünüyorlar. Bir hizmet vaat etmeden sadece düşmanlık, kin ve nefret söylemleri ile oylarının artabileceğini sandıkları için devamlı barış ve kardeşlik karşıtı söylemler geliştiriyorlar.
Onun için, iktidarda olup olmadıklarına bakılmaksızın büyük kitleleri temsil eden siyasi partilerinin böylesi önemli meselelerde sorumluluk alması ve barışçıl tekliflerle sorunların çözümüne katkıda bulunması gerekir.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —