Ağrı Valisi Osman Varol, geçtiğimiz günlerde yayınlanan valiler kararnamesi ile Adıyaman valiliğine atandı. Vali Varol, üç yıl önce Amasya valiliğinden Ağrı'ya gelmişti.
Vali Varol'un inhasını yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da, yıllar önce Ağrı valiliği yapmıştı.
O nedenle Ağrı, mülki idare mesleğinde önemli bir basamak.
Geçmişte Ağrı’da çalışan başka valiler de büyük illerde valilik yaptılar, bakanlık makamına kadar yükselenler de oldu.
Onun içindir ki eskiden Ağrılı ekabirleri, “malımız canımız vali bege kurban olsun“ derlerdi. Bu da, Ağrılıların, valilik makamını, dolayısıyla valiyi ne kadar çok önemsedikleri anlaşılıyor.
Vali Varol Ağrı'ya atandığında işe çok hızlı başladı. Sanki hiç kaybedecek zamanı yokmuş gibi bir çalışma içine girdi, yapılacak hizmetleri belirledi.
Kısa sürede bütün ilçeleri dolaştı, sorun ve sıkıntıları yerinde gördü, Ağrı'nın acil ihtiyaçları olan yatırım ve hizmetleri ortaya çıkardı. Bu durumu gözlemleyen vatandaşlar da doğal olarak bir beklenti içine girdiler.
Ne var ki, vali beyin, sorun ve sıkıntıların tespiti konusunda gösterdiği çaba, beklenen icraata yansımadı.
Öte yandan Vali Varol, iktidar siyasetçileri ile gayet uyumlu bir çalışma sergiledi. Yerel siyasi yetkililerle iyi geçinmeyi başardı.
Dönemin milletvekili Ekrem Çelebi, zamanın il başkanı Halil Özyolcu ve eski belediye başkanı Savcı Sayan ile, adeta bir sacın dördüncü ayağı gibi oldu.
Milletvekili, İl Başkanı ve Belediye Başkanı arasında zaman zaman çıkan uyuşmazlıklarda da tarafsızlığını koruyarak çekişmelerin dışında kalmayı başardı.
Bu yönü ile bakıldığında Osman Varol için başarılı bir vali denilebilir.
Doğrusunu söylemek gerekirse il valilerinin, iktidara mensup yerel siyasi yetkilileri nazara almadan, sadece mevcut yasalara göre hareket etmeleri artık beklenmiyor.
Eskisi gibi 5442 numaralı yasaya uygunluk veya "Devletin Valisi" gibi valilerin tarafsızlığına vurgu yapan töre ve uygulamalar geride kaldı.
Ancak bazı yaşamsal konularda, yatırım ve hizmetlerin özellikle yerindelik ilkesine göre yapılması zorunlu olmalıdır.
Örneğin bütün yetkililer tarafından bilinmesine rağmen Doğubayazıt'ın yakın gelecekteki SU sorunu konusunda valiliğin bir çalışmasına tanık olamadık.
İlçeye içme suyu sağlayan ve her geçen gün azalan Balık Gölünün, koruma altına alınması, göl sularının çevre suları ile takviye edilmesi konusunda bir çalışma, yapılmadığı gibi gündeme bile gelmedi.
Her yıl, gölde düzenlenen resmi jet skili şov gösterileri, şenlik ve piknikler dışında Balık Gölü, ne yazık ki hatırlanmadı.
Yüzbinlerce insanı alakadar eden bu içme suyu havzasının beslenmesi ve yeni kaynaklarla takviye edilmesi hususunda bir faaliyet gözlenmedi.
Hatta, şenlik, piknik ve jet skili gösterilerden sonra göl çevresinde biriken çöpler bile toplanmıyor.
Takdir edersiniz Su, yaşamsal bir ihtiyaçtır. O nedenle hayati konuları, her türlü siyasi düşüncelerin ve taassubun üstünde tutmak gerekir. Bu aynı zamanda çağdaş devlet anlayışının da bir gereğidir.
SU gibi aziz olmak için SU hizmetleri öncelikli olmalıdır.