BİR DEVRİN İÇYÜZÜ

SEYİTHAN KAYA

Kültür-Sanat 11.04.2025 09:08:00 0
BİR DEVRİN İÇYÜZÜ

Sosyal medyada gezinirken, Konya'da 6 bin 529 kişiyi idam ettiler başlıklı bir yazı dikkatimi çekti. Merakla yazıyı okumaya başladım. Yazı, Konya Aydınlar Ocağı'nın yapılan bir haftalık Sohbet toplantısına ait.  Bu toplantıda,  kısacası İstiklâl Mahkemeleri konusu işlenmiş, bu Mahkemelerin zabıtlarından araştırmacıların faydalanabilmesi için TBMM Arşivinin açılması gerektiğini dile getirilmiş ve dönemle ilgili şu bilgiler verilmiş;

(23 Nisan 1920'de açılan TBMM'de, 29 Nisan 1920'de İstiklâl Mahkemeleri'nin temelini atan ilk yasanın "Hıyânet-i Vataniyye" dır. Ve daha sonra bu kanunu 11 Eylül 1920'de çıkarılan Firariler Hakkında Kanunu takip eder.

Konya'da 1920'de meydana gelen Delibaş Vak'asından sonra örfi idare tarafından önce askeri mahkeme kurulur. Kurulan bu Askeri mahkeme çok acımasızca davranır ve o nispete kararlar verir. 1500'ü Konya çevresinden olmak üzere Konya içinden de 800 insanı tutuklar. Bir haftada 741 kişiye idam cezası, 1156 kişiye de ağır hapis cezası verir. 

Konya'da âlim ve halk tarafından sevilen meşhur 3 müderris vardır. Islâh-ı Medâris-i İslâmiye Medresesi'ni kuran üç müderristen biri olan Rıfat Efendi evinden alınıp idam edilir. Hafızzade Hacı Mustafa Efendi ve Meşrik-i İrfan gazetesi sahibi Mazlumzade Osman Efendi de idam edilir. 

Tabi bu halk üzerinde çok menfi bir etki bırakır ve halkı çok huzursuz eder.

Askeri mahkemeden sonra Konya İstiklâl Mahkemesi kurulur. Konya İstiklâl Mahkemesi 2,5 ayda tam 3600 kişiyi yargılar. Bu üç bin altı yüz kişiden 43'ü idam edilir. 3122'sine ceza verir. 500 kişi ise beraat eder. 

Daha sonra Konya'da bir İstiklâl Mahkemesi daha kurulur. 7 Ağustos 1921 ile Ocak 1922 arasında 14071 kişi yargılanır. Bunlardan 1645 kişi idam edilir. 368'i ağır hapis cezasına gönderilir. 4841 kişi ise değişik cezalara uğratılır" 

Delibaş hadisesinde bu kadar ağır ceza verilmezken 1921-22 arasında kurulan İstiklâl Mahkemesi nedense buradaki yargılamalarda çok acımasız ve ezici davranır. 

Diğer vilâyetlerdeki yargılamalar ise örneğin,

Eskişehir İstiklâl Mahkemesi 13.489 insanı yargılar ve 671'ine idam verir. 

En insaflı olan Isparta İstiklâl Mahkemesi'nde 555 kişi yargılanır 13 kişi idam edilir.

Sivas İstiklâl Mahkemesi 280 kişiyi yargılar ve 122 kişiye idam verilir. 

Kastamonu İstiklâl Mahkemesi 182 kişiye idam cezası verir. 

Pozantı İstiklâl Mahkemesi'nde ise 7 idam cezası var. 

En uzun devam eden Ankara İstiklâl Mahkemesi 13096 kişiyi yargılar, 435 kişi idam edilir ve 12.137 kişiye de çeşitli cezalar verilir. 

Sivas'ta bir kişi şapka kanunu aleyhine afiş astı diye idam edilir. 

Tokat'ın Erbaa belediye başkanı şapka kanununa muhalefet etti diye 3 ay hapse mahkûm edilir.

Rize'de 8 kişi idam edilir 50 kişi cezalandırılır. 

Giresun'da 2 kişi idam edilir ve 8 kişiye ceza kesilir. 

İskilipli Atıf Hoca da, yazdığı bir eserinden dolayı şapka kanununa muhalefet ettiği gerekçesiyle idam edilir."

Kurulan ilk İstiklâl Mahkemeleri'nde savaşı kazanma, vatanı kurtarma, istiklâli elde etme gibi mazeretlerin öne çıkarılır. "Cumhuriyet'in ilanından sonra kurulan İstiklâl Mahkemeleri'nde ise; yeni cumhuriyet hükümetinin otoritesini kabul ettirme, bunun biraz daha ötesinde kültürel dönüşüm, değişim ve medeniyet değiştirme ile ilgili çalışmalara itirazı ortadan kaldırma. Halk üzerinde korku oluşturarak yönetimin hâkimiyetini sağlamak için ilk İstiklâl Mahkemeleri İstanbul ve Ankara'da görev yapar" 

İstiklâl Mahkemeleriyle ilgili çok az çalışma ve bilgi mevcuttur. "Meselâ Konya İstiklâl Mahkemeleri ile ilgili Meclis Arşivi'nde çuvallarla belge var. Fakat 95 yıldır bu belgeler dışarıya açılmıyor. Konya'daki İstiklâl Mahkemeleri'yle ilgili bilgilerin ortaya çıkması için Meclis Arşivi'nin açılması lâzım. 

Yanlışıyla doğrusuyla tarih artık bizim. Geçmişimizi doğru öğrenme hakkımız da duruyor.  Ümit ederiz Karakuşî hükümlerle İstiklâl Mahkemesi gibi hukuk dramları Türkiye'de yeniden yaşanmaz" 

Ayrıca,1986'dan beri Arşiv Kanunu'nun çıkarılması için 20'ye yakın teşebbüste bulunulmasına rağmen bir türlü bu yasanın şimdiye kadar çıkarılamadığından Bundan dolayı Meclis Arşivi araştırmacılara açılmıyor.)

Konu ile alakalı birkaç bilgi daha;

1-   KÂĞIT ŞAPKA

Falih Rıfkı Atay’ın ifadeleri içinde: “Müslümanlar, Hıristiyanların iyisine ‘makul kefere’, kötüsüne ‘gâvur’, beterine ‘şapkalı gâvur’"denildiği bir dönemde, 25 Kasım 1925 hinde şapka inkılâbının yapıldığını ve bu inkılâba karşı geldikleri için 57 kişinin idam edilir.

İngiliz araştırmacı yazar Paneth’in, “Turkey at the Gross roads’m (Türkiye Yol Ayrımında) isimli kitabında o günler ile alâkalı olarak:

“Avrupa şapka imalatçıları altın günler yaşadılar, gemiler dolusu fötr, panama, kasket, ne varsa İstanbul'a gönderildi. İtalyan Borsalino kardeşlerin şapka yüklü gemisi İstanbul limanında idi zaten. Şapkanın gündeme gelmesi ile birlikte, geminin yükü alelacele gümrükten geçirildi, Borsalino kardeşler bu işten büyük kâr elde ettiler.

İstanbul da erkeklerin kafalarında kâğıt şapkalar, hatta kadın şapkaları bile vardı ” diye yazar.

Şapka almakta zorluk çeken memurlara hükümetin taksit¬le para verdiğini ve bu ilk devrim hareketini, yine Devrimlerin savunucularından biri olan Halide Edip Adıvar’ın:

“'Şapka kanunu, devrimlerin en beyhude ve en sathisidir. Bu kanuna sokaktaki adamın karşı çıkması, onu ya¬panlardan daha batılı bir davranıştır” diye tepki göster.

2-Atalarımızın, öldükten sonra arkalarında bir sevap kapısı bırakmak düşüncesiyle bin bir emekle yap¬tırdığı vakıf eserlerinin, bir dönemde sadece hava parası beş yüz bin lira yaparken, yok pahasına, on sekiz liraya Ermenilere kiraya verilmiştır.,

3-Yapılan devrimlerden sonra “Şapka inkılâbına ay¬kırıdır” gerekçesiyle o güzelim sanat eseri mahiyetinde¬ki ecdad mezar taşlarımızın “fesli-sarıkh” olan baş kı¬sımlarının kırdırılmitır.

4-Koskoca İstanbul'da, namaz kıldırabilecek kadar da¬hi bilgiye sahip insan bulunamadığından bir dönemde Süleymaniye Camii’ne mahalle bekçisinin imam yapıldığı bir devir yaşanmıştır.

5-KASKETE HAKARETK

Mahkûm olarak Ankara'dan Denizli'ye sevk edilen Bediüzzaman Hazretlerine mahkeme celsesi devam ederken başına takması için bir kasket verdiklerinde, Üstad' kasketi alıp sandalyenin üzerine koyarak üzerine otur.

Savcının:“Said Nursî şapkamıza hakaret ediyor diye bağırması üzerine Bediüzzaman'ın: 

Ben zayıfım, sandalye de çok kurudur, onun için altıma koydum diye ce¬vabını verir.

Toplumun özelikle Yeni neslin kendi geçmişini ve gerçek tarihin öğrenilmesinden neden bu kadar korkuluyor?

Tarihi olayları ve kişileri kanunla koruma altına alarak veya gizleyerek ve insanlardan kaçırarak hakikatleri değiştiremezsiniz.  Er geç bu saklı tarih bir gün gün yüzüne çıkacaktır. Bunu geciktirmenin bir manası yoktur.

Bu nedenle acilen bir kanun değişikliği yapılarak Meclis Arşivinin araştırmacılara açılmasını sağlanmalıdır. Selam ve dua ile.

SEYİTHAN KAYA

Anahtar Kelimeler: DEVRİN İÇYÜZÜ
  • BIST 100

    9380,95%0,45
  • DOLAR

    37,90% 0,30
  • EURO

    42,94% 1,61
  • GRAM ALTIN

    3957,95% 2,25
  • Ç. ALTIN

    6383,07% 2,67

Egazete


  • Cumartesi 6.5 ° / -1.2 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazar 9.6 ° / 0.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 12.2 ° / 1.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Ağrı

12.04.2025

  • İMSAK 04:52
  • GÜNEŞ 06:23
  • ÖĞLE 13:10
  • İKİNDİ 16:51
  • AKŞAM 19:47
  • YATSI 21:12