NEZİR ÇELİK
Varolan her sistem periyodik şekilde ilerleyerek yaşam döngüsünde düzene katkıda bulunur.
Bu çarkın, her bir dişi ise hayatta kalma amacı güder, olması gereken de budur.
İnsanlar kendinden, ailesinden, yaşadığı çevreden, kutsal bildiği bütün değerlerden mesuldür.
Bütün bu sorumlulukların temeli ise çalışmaya, emeği nispetinde kazanmaya dolayısıyla yaşamını sürdürebilme sebebine bağlıdır.
İnsanlar yaşamak için, temel ihtiyaçlarını kazanmak zorundadır.
Biz gazeteciler yaşamın, gözü, kulağı, sesi olmak zorundayız bu da bizim olması gereken vazifemiz emek sebebimizdir.
Objektif olmak ise, daha çok birebir gözlemle, hayata dahil olmakla realitesini yakalar.
Bu coğrafyada hasıl olmuş bir birey olarak, şunu söyleyebilirim ki, insanlarımız zor durumda.
Sokaklar keyfiyetten gezen insanlarla değil, geçim kaygısı yüzlerinden okunan sıkıntılı insanlarla dolu.
ÖTE YANDAN
En kötüsü de haber ve yazılara doğru açıdan bakmak yerine duygusal yaklaşmalarıdır.
Çoğu yönetici, eleştirilere “Bu hadise nedir, ne demek istiyor, araştıralım, varsa tedbir alalım” düşüncesi yerine “bunlar bizi sevmiyor, maksatlı haber yapıyor” diye bakıyor.
Çünkü eleştirilenler kızıyor, küsüyor hatta duygusal tepki gösteriyor.
Bu sebepten üst yöneticiler, gazetecinin hareket sınırlarını iyi bilmelidir.
Gazetecinin işinin eleştiri olduğunu unutmamalıdır.
Her eleştiriyi düşmanlık olarak karşılamak doğru bir tepki değildir.