Uykularım kaçar geceleri, üç beş nöbetine yazılmış adım. Bir türlü sabah olmayı bilmez. Dikilir gözlerim tavanda kör bir noktaya ne yorgan halden anlar ne de yastık. Girmez penceremden beklediğim aydınlık.
İçimde tanımadığım binlerce ses ve zihnimde yüzlerce yüz var. Neden bana küskün beklediğim aydınlık. Kimin bu yüzler, sahibi kim içimde kopan sessiz çığlıkların. Yoksa, yoksa içimde öldürdüğüm hayallerim mi? O yüzler düşlerim mi? Bu katil ben miyim yoksa Allah'ım?
Oysa ben şairim; gönül işçisiyim, kelimelerin namus bekçisiyim, kör cümlelerin gözleri, lal hecelerin diliyim. Özüm sevgiyle yoğrulmuş benim şiirlerin hamalıyım yani şairim ben şair.
Vakit gecenin kandili yine zaman düştü kelimelerin kuyusuna. Bir türlü gün ağarmayı bilmez. Ne karanlık halden anlar ne de yalnızlık.
Kulağımda intihar sesleri, beynimde atlayıp ölen düşünceler. Kim bu intihar eden. Namus mu sebebi? Ekmek mi? Yoksa zulüm mü? Ya atlayıp ölenlerin derdi ne? Oysa hepsi çok gençler. Yeni doğurmuştum onları en yaşlı olanı yedi günlük, ayı bitmemişti düşüncelerimin.
Yoksa, yoksa bu toplu katliamında mı katili benim? Kendimi kelimelerin aynasında tanıyamaz oldum. Bu katil yüzlü ben miyim Allah'ım?
Oysa ben şairim; kelimelerin iffetini korurum, ekmek ve su veririm cümlelerime, onları beslerim. Ezdirmem mısralarımı kimseye, zulüm görmelerine izin vermem.
En mahrem cümlelerimi daha yazmadım mısralarımda. En iyi şiir henüz yazılmamış şiirdir. İşte ben o şiirin hamalıyım, gönül işçisiyim yani, yani ben şairim.