Ben de Kaymakam olmayacağımı bildiğim halde bir an için kendimi Kaymakam olarak yetkilendirmek istedim.
Çünkü bu ilçede o kadar sorun var ki...
Varsayalım ki kaymakam oldum.
Doğubayazıt’a atamam yapıldı ilçeye geldim ve göreve başladım hiç vakit kaybetmeden ertesi gün hemen işe koyulurdum.
Aksi durum geleneksel tanışma.
Hoşgeldiniz muhabbetleri aylarca sürmektedir.
Öncellikle ilçe merkezini tanımak için Belediye Başkanı belediye meclis üyeleri il genel meclis üyeleri, mahalle muhtarları ile köylerde ise il genel meclis üyeleri ilgili köy muhtarı eşliğinde bir çevre gezisi yapardım.
Böylece topyekün olarak ilçeyi tanıma fırsatı bulduğum gibi makro ve mikro sıkıntıları da mahallinde tespit ederdim.
Belediye başkanından ilçenin sosyal ve ekonomik bilançosunu isterdim. Aynı şekilde sivil toplum kuruluşlarının başkanları ile bir toplantı yaparak onların da sıkıntılarını öğrenmiş olurdum.
Dolayısıyla oda dernek ve vakıf yönetimleri ile birlikte toplumsal sorunlara çözümler bulmaya gayret edecektim.
Çok daha önemli bir sorunu çözmek için de belediye ve emniyet yetkililerinin katılacağı bir toplantı ile ilçenin trafik sorunu hakkında bilgi alacaktım.
Bunların dışında gereksiz toplantılarla hiç vakit kaybetmezdim, öncellikle ilçede önemli bir sorun olan Trafik keşmekeşliğini behemehâl denetim altına aldıracaktım.
Köy ve mahalle, muhtarlarını ciddiye alır, onlara her zaman layık oldukları değeri verecektim. Bugüne kadar önemsenmeyen köy ve mahalle muhtarlarına buyur eder daha çok dinlerdim.
İlçeye hizmet eden insanları ilelebet yaşatırdım hizmetin derecesine göre onların isimlerini cadde ve sokakları vermek suretiyle her hizmet verenleri edebileştirecektim. Hem de başka hizmetleri teşvik edecektim.
Ben kaymakam olsaydım bu huzuru mutlaka yakalardım, yerel yöntemler ve demokratik ilkeleri ile yakın işbirliği içinde çalışacağım için Doğubayazıt için yapılması gereken yapılacak tüm bu işbirliğini mutlaka sağlardım…
BU DA BİR NACİZANE ÖNERİDİR…