BEN BAŞKAN HASAN ARSLAN OLSAYDIM ?

BEN BAŞKAN HASAN ARSLAN OLSAYDIM ?

Zekâsı, hızlı düşünme yeteneği ve mesleki bilgi birikimiyle daha önce yürüttüğü Sağlık meslek okulu öğretim ünvanıyla Ağrı?ya sağlıkcılar yetiştiren ve bu imkanı bırakıp Belediye Başkanı olarak yoluna devam eden sayın Hasan Arslan?a öncelikle hakkını tesl

Aliriza AYDEMİR (A.B.Y.B.Şube başkanı) Ağrı nın 15 yıllık kanayan yarası olan pazar sorununa neşter vurması, bazı noksanlıkları bulunsa da kentsel dönüşüm projesiyle modern bir mahalle oluşturmaya çalışması, her mahalleye yeni bir park yaptırması, ibadet yerlerinin ve mezarlıkların etrafını düzenlemesini! yeni su arıtma tesisinin her ne kadar tam olarak faaliyete girmese de yaptırmasını yerinde ve başarılı buluyor, kendisini kutluyorum "her ne kadar seçimler yaklaşırken şehir merkezinde yaşanan aksaklıkları geç olsada görmüşsede". Ancak tüm bunlara rağmen Sayın Hasan Arslanın gelecekte siyasi açıdan hangi noktada olacağını kestirmek oldukça güç. Şehrin siyasi algısını kestirmek oldukça zor gibi görünse de oluşan tabloların seçim meydanlarına nasıl yansıdığını önceki seçimlerden yola çıkarak değerlendirmek de elbette ki mümkündür. Bu makamda kalıcı olabilmek sadece bazı hizmetleri hayata geçirmekle değil, yüzünü halka dönebilen, halktan biri olabilen, eleştirilere açık, şeffaf belediyecilik ilkesine uygun ve her kesimin başkanı olabilmekle mümkündür. Yaptığı hatalar elbette şahsını ilgilendirir. Benim burada kaleme aldığım maddeler benden ziyade halk tarafından iletilen sıkıntılar, beklentiler ve talepleridir. Affınıza sığınarak bir süreliğine Ağrı Belediye Başkanlığı makamına oturup neler yapıp neler yapmayacağım konularındaki fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Eski belediye başkanlarının resimlerinin olduğu panoya bakıp, bu makamın kalıcı olmadığı gerçeğini hafızama kazırdım. Hatta ilk iş olarak hayatta olan eski başkanlarla bir araya gelip onlara ?yapmak isteyip de yapamadığınız hangi iş kaldı?? diye sorar, onlardan da önemli fikirler edinerek seçim vaatlerim ışığında yol haritamı belirlerdim. Kendi söküğümü dikerek işe başlardım. Hazırı tüketen değil, kendisi üretebilen bir ekip kurardım. Başarılı olmanın iyi bir ekipten geçeceğini düşünerekten iyi bir beyin takımı oluşturur, iyi bir danışman ve halkla ilişkiler müdürü seçerdim. Haftada en az iki defa başkan yardımcılarımla değerlendirme toplantıları yapardım. Başkan yardımcılarım ve birim müdürlerim dururken şeflerle iş yapmazdım. Yol haritamı belirledikten sonra işe koyulurdum. İşe geç gitmek yerine çalar saatimi sabah 06.30?a ayarlar, sabahın ilk ışıklarında ziyaret edip ?hayırlı işler? dileklerimi aktardığım esnaflarla kahvaltımı yapardım. Makam aracına binip arka koltukta gazete okuyarak belediyeye gitmek yerine, makam aracına binmeden 500 metre yürüyüp esnafları sora sora belediyeye giderdim. Bunu düzenli yapmaya çalışırdım. Esnaflarla yılda en az üç-dört kez istişare toplantısı yapardım. Bu güzelim şehrin güzel insanlarıyla ters düşüp koruma polisi ile gezmek, camiye bile koruma eşliğinde gitmek yerine, doğruluk ve adaletimle halkın sevgi ve teveccühünü kazanıp, halkımın beni koruyacağı bir tablo oluştururdum. Şehrin kilitlenen, içinden çıkılmaz bir hal alan trafik sorununa kalıcı çözümlerle müdahale eder, yeni otopark alanları oluşturur, daha katılımcı ve demokratik bir yöntemle tüm kesimlerin çözüm önerilerinin yer alacağı bir toplantı neticesinde sorunlara çözüm üretilmesine vesile olurdum. Toplumun; hamile bayanlara düşük yaptıracak, böbrek taşlarını düşürtecek düzeydeki çukurlara tahammül etmesini ve hoş görmesini beklemek yerine bu çukurları doldurup, yolları yenileyeceğim döneme kadar insanların sabır taşını kırmamaya özen gösterirdim. Sırf çukurlar yüzünden insanların nefretini kazanıp yaptığım hizmetlerin boşa gitmesine seyirci kalmazdım. İnsanların tepkisini maksatlı görmek yerine çıkıp aracımla sokakları dolaşıp gerçeği görmeyi denerdim. Bir bölük askere tekabül eden şirket personeli ile (120 kişi) Ağrı?nın tüm cadde ve sokaklarını bir günde temizler, çöp toplama işini birkaç kişiye yüklemezdim. Kış gününde 30 tane işçiyle karla mücadele etmek yerine değeri 3?5 bin lira olan mini kar temizleme makineleriyle kaldırımları hem daha hızlı temizletir, hem de etkili karla mücadele çalışması yürütülmesini sağlardım. İnsanlar kardan sudan dolayı yollarda yürüyemezken ben takım elbisemi giyip aracımla belediyeye giderek makamında rahatıma bakıp oturmazdım. Karla mücadele çalışmalarını sadece gündüz vakti yaptırmaz, şehir uyurken ben ekibimle birlikte çalışırdım ki, sabah işine giden insanların hayır dualarıyla yoluma devam edebileyim. Kaldırımların gelişi güzel kullanılmasına, kahvehane sandalyelerinin kaldırımlara atılmasına asla müsaade etmez, sırf birkaç kuruş kazanılacak diye ?parasını veren kaldırımı işgal edebilir? yaklaşımında bulunmazdım. Bu konuda gerekli çalışmaları hızlı bir şekilde hiç kimseyi incitmeden başlatır ve kaldırımların oturmak için değil yürümek için yapıldığını anlatarak toplumsal duyarlılığı genişletirdim Ağrı?nın neden Batı?ya doğru kaydığını sorgular, bu konuda ilgili meslek odalarıyla görüşür, şehir planını gözden geçirirdim. Seçildiğim gün üzerinde ısrarla durduğum şeffaf belediyecilik konusundaki söylemlerimi göz önünde bulundurur, çalışmalarımı bu noktada gerçekleştirir, bilgi edinme kanunu kapsamında kim olduğuna bakmaksızın istenen her türlü bilgiyi paylaşmaktan kaçınmazdım. Bilgisini paylaşamadığım işlerden kaçınır, günün birinde her şeyin gün yüzüne çıkabileceğini hesaba katarak daha doğru bir yolda ilerlemeyi hedeflerdim. ?Başkanım çok iyi gidiyorsun, çok çalışıyorsun, büyük adamsın? diyen entrikacıları, yağcıları etrafımdan uzak tutardım. Hatta hiç yanıma yaklaştırmazdım. Asıl dostlarımın yüzüme hatalarımı söyleyenler olduğunu unutmazdım. ?Dost doğru söyler ama acı söyler? sözünü kulağıma küpe eder, dostlarımın tavsiyelerine kulak verirdim. Belediyenin web sitesindeki yönetim şemasını oluştururken seçilmiş başkan yardımcılarını sağıma ve soluma alırdım, onları kenarda tutma gibi bir hatanın içine girmezdim. Ayrıca web sitesinde vatandaşlarımın duygu ve düşüncelerini direkt bana iletebilecekleri ?Öneri ve Görüşlerinizi Başkana Yazın? diye bir bölüm açtırırdım. Bu bölüme gelen mesajları bizzat günlük kontrol eder, ona göre gereken adımları atardım. Oturduğum koltuğun asıl sahibinin halk olduğunu asla unutmaz, ona göre hareket ederdim. Halktan kaçmaz, halkın içine karışırdım. Halka rağmen başarı olamayacağını çok iyi bilirdim. Mahalle toplantıları yaparak insanların sorun ve sıkıntılarını dinlemeye çalışırdım. Bu toplantıları yaparken ilgili başkan yardımcılarımı ve birim müdürlerimi yanıma alırdım. Her mahallede sorunların tartışılarak çözümlerin üretildiği, öncelikli gündem maddelerinin belirlendiği Mahalle Meclisleri oluştururdum. Bu meclis üyeleri ile ara ara görüşmeler yapar, halk hakemliği görevi üstlenmelerini sağlardım. Ayrıca, yapılan anketlerde yüzde 5?in altında kalmanın sebeplerini araştırırdım. Aslında yazılacak birçok madde var bunlarla yetiniyorum. Bazı önemli ve bana iletilen ciddi hususları kendisine iletmeyi daha doğru buluyorum. Düşüncelerimi paylaştım. Ben Hasan Arslan olsaydım böyle yapar, en şanslı dönemi yaşayan belediye başkanı olarak bu kenti hizmete doyururdum. Kendisi ne yapar, taktir onundur. Önceki yazılarımda da vurguladığım üzere, yaşadığı kentin geleceğini düşünen hiç kimsenin seçilmişlerle kişisel problemi yoktur, tıpkı benim gibi. İnsanlar hizmet bekliyor, geleceği parlak modern bir kentte yaşama arzusunu dillendiriyor. Söylenenleri ve önerilenleri şahsınızı hedef alan eleştiriler olarak değil, çalışmalarınıza ışık tutan birer ayna olarak gördüğünüz taktirde önemli başarılar elde edeceğinizi görebilmelisiniz. Sürekli eleştirilerden yakınmak yerine en iyi yöntemlerden biri olan eleştirenlere ve halkın kendisine sormak gerekmiyor mu sizce ?Siz olsanız ne yapardınız?? diye. Hatta bu fikirleri ödüllü bir yarışma yaparak toparlamanız size ne kaybettirirdi ki? Sayın Başkanım; ben diyeceğimi dedim, gerisi size kalmıştır. İnanların gönlünü almadan, sevgisini kazanmadan altından yol, gümüşten altyapı yapsanız da boş! İş o ki, gönüllerin mimarı olabilesiniz. Unutmayınız ki bu halk, yapılacak başarılı ve geleceği gören hizmetleri ayakta alkışlayacak kadar iradeli, yapılmayanların hesabını soracak kadar da yüreklidir.

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor