Bir zamanlar Kayseri'ye bir Yahudi gelmiş. Adı da Moiz imiş. Ticaret yapmak için çarşıda bir dükkan tutmuş.
Komşularına sormuş;
“Bu çarşıda en çok kimden çekinmeliyim?” diye.
Tüccarlardan biri, bir kaç dükkan ötesini göstererek;
“Bak, orada bir İhsan Ağa var, ona git. Lakin onun yanına desturla yanaş" demiş.
Moiz, İhsan Ağa'nın yanına gitmiş. Bakmış ki İhsan Ağa'nın dükkanı bomboş..
"Ne iş yaparsın İhsan Ağa?"
“Her şeyi alıp satarım”
“O da ne demek İhsan Ağa?”
“Mesela, kabul edersen senin dişlerini satın alırım”
“Olur mu hiç öyle şey!”
“Neden olmasın? Dişlerine 10 altın veririm. Ömrünün sonuna kadar ağzında kalsın, öldükten sonra da benim olsun”
Moiz içinden; “Bu saf adama mı kurnaz diyorlar?” diye gülmüş. "İyi ki Kayseri'ye gelmişim. Çok güzel paralar kazanırım" diye içinden geçirerek;
"Kabul, ver 10 altını” demiş.
Aradan bir kaç gün geçmiş. İhsan Ağa yanında iki üç kişiyle Moiz'in dükkanına gelmiş.
“Dişlerine müşteri çıktı. Malı görmek istiyorlar. Aç ağzını da görsünler malı” demiş.
Moiz; “Hani dişlerim ölünceye kadar benimdi?” diye kızmış..
İhsan Ağa; "Merak etme, ölümünden sonra teslim etmek üzere satacağım" demiş.
Müşteriler Moiz'in dişlerine 12 altın vermişler. İhsan Ağa teklifi az bulup reddetmiş.
Ertesi gün İhsan Ağa bir başka müşteri grubuyla yine Moiz'in dükkanına damlamış. Yine dişleri muayene, yine pazarlık, müşteriler teklifi 15 altına çıkarmış. İhsan Ağa yine teklifi reddetmiş.
Üçüncü gün başka müşteri, dördüncü, beşinci gün, derken; sonunda Moiz patlatmış;
“Beni hayvan pazarında dişleri kontrol edilen eşek durumuna düşürdün! Al şu 10 altınını” demiş.
İhsan Ağa gülmüş; “Olur mu? Bu dişler 20 altını gördü. 30 altından aşağısına geri vermem”
Moiz çaresiz, her gün ağzını kontrol ettirmektense 30 altın vermeyi kabul etmiş.
İhsan Ağa gülmüş; "Gördün mü? Ben sana her şeyi alıp satarım dediğimde bana inanmamıştın..“
“İşinize, dişinize sahip çıkın.”