Gençlerimizin hayallerini süsleyen en önemli olgu tabi ki, üniversiteyi kazanıp, okuyup iş sahibi olmak, tupluma ve ailelerine faydalı birer birey olmalarıdır, ancak ne var ki, bu gün ki, hayat şartlarında durumu olmayanlar için çok ama çok zor.
Aileleri ve gençler şartlarını olduk ça zorluyorlar, tutunabilecek her dala konuyorlar. Tabi ki, maddi durumu iyi olan gençlerimiz için bu konu hiçte “söz konusu değildir” benim demem durumu iyi olmayanlar için geçerlidir.
Gençlerimizin çoğu üniversiteyi kazanmasına kazanıyor ama ne var ki, maddi durumlarından dolay kayıtlarını yaptıramıyorlar ve macburen çalışma hayatlarına atılıyorlar ve kör-topal bir hayat ile karşı karşıya kalıyorlar. Ya da tüm zorluklara katlanarak okulu bitirip ancak istediği yerde işe girmiyerek, diplomayı duvara asıp başka yerlerde hayatlarını kazanmaya çalışıyorlar.
Durumu iyi olmayan gençler okuduklarında ya dernekler, ya vakıflar, ya da hayırsever iş insanlarının verdiği burslar ile okumaya çalışıyorlar. Okulların açılmasına az bir zaman kala durumu iyi olmayanlar burs almak için biz gazetecileri arayıp, kendilerine yardımcı olmamızı istiyorlar ki, ben bu konu üzerinde her zaman durduğum için beni arar dururlar.
BURS MESELESİ VE BAY-DER
Kısa adı BAY-DER olan, Doğubayazıt Sosyal Yardımlaşma,Dayanışma Kültür Derneği 25-30 yila aşkındır İstanbul Aksaray’da klesintisiz hizmete devam etmektedir.
Bu burs olayını görüşmek üzere, BAY-DER Başkanı Ahmet Dumlu’yu mekanında ziyaret edip,konu hakkında bilgi edinmek istedim, BAY-DER Başkanı Ahmet Dumlu ile konuşurken sevgili kardeşim Cemal Baydar’da gelip, sohbetimize eşlik etti.
Ne de olsa o da duyarlı bir gazetecidir. Cemal Baydar ile sorularımıza BAY-DER Başkanı haklı olan ve daha evvelde yazıp gündeme getirdiğim sözlerini teker, teker sıralayıp, dile getirdi:
“ Ben ve ekibim BAY-DER yönetimini deviraldıktan sonra, boş bir kasa deviraldık.Başkanlık maaşını kaldırdık, yönetimde olan her kes derneğin kasasına her ay belirli bir para aktaracak,mesaj ücretlerini kaldırdık, bir-iki senedir iftar yemeklerini vermiyoruz, bu para ile Doğubayazıt’ta olan yoksul ailelerine gönderiyoruz,okullar açılmadan evvel tesbit ettiğimiz yoksul çocuklara, bot,mont,kırtasiye yardımları yolluyoruz,afette zarar gören,sokakta yaşayan,buralara gelipte mağdur olan insanlarımıza her türlü yardımı yapmaktan kaçınmiyoruz,hastası olanlara da elimizden geldikça şifa olmaya çalışıyoruz, ancak burs olayı bizim için çok büyük bir yük oldu, nedeni ise Burs veren bazı insanlarımız burslarını ya zamanında yatıramiyordı, ya da hiç gönderemiyorlardı, burs alan öğrenciler de haklı olarak sürekli bizi arayıp dururlardı ve hatta bazıları da duzunu aşarak hakaret edenler bile vardı.Biz de karar aldık, burs veren iş insanlarımız artık bursları kendi bünyelerinde versinler istedik ve öyle de yapıyoruz. Bizden burs talebinde bulunan öğrencileri kontejanı boş olan iş insanlarımıza yönlendiriyoruz. Maşallah üniversiteyi okuyan o kadar çok insanımız var ki, keşke hepsine yardımcı olabilsek.”
Ben de uzun zamandan beridir yazıyorum ve üzerinde duruyorum bu burs meselesinin.
BAY-DER kurulduktan sonra, iş insanlarımızdan ve BAY-DER yönetiminde olan, Musa Turan bu burs olayını başlattı. Kardeşleri Hüseyin Turan,Hasan Turan ve Metin Turan’da bu
burs verme olayına dahil oldular. Mehmet Eraslan, Fevzihan Aras, Metin Öztürk, Ahmet Andiç ve Kardeşleri Nimet Andiç, Hikmet Andiç, Nihat ve Murat Andiç, Pine Grup, İbrahim Yassuboğa, Vahit Arıkan, Arya Grup,Ekrem Karaduman, Orhan Oruç, Emeki Eğitmen Yusuf Şahin’inde hala aralıksız burs verdiklerini bilmekteyim.
Ancak ne var ki, bazı insanlarlan karşılaştığımda “bende burs vermek istiyorum” lafları üzerine, BAY-DER’in ön kapısını gösterdiğimizde, onlar arka kapıdan sıvışıp gidiyorlar. Yani bazılarında laf çok, icraat yok. Ve hatta ve hatta bazıları da var ki, çok ahkam kesiyorlar, o faydasız fikirlerini ortaya atıp, atıp-tutmaktan başka hiç bir şey yapmayan zavallı tiplerde var,yok değil. Bazılarıda bir-iki burs verir sonra kapıyı kapatır, gider.
Burs alıpta okul bittikten sonra, iş sahibi olan bazıları kimden burs almışlarsa gidip kendilerine teşekkürlerini iletirler,kimileri arkasını verip gidip bu burs verenleri hiç tınlamazlar, kimileride “ben bu burslan okudum, bende bir kaç öğrenciye burs vereyimde devamı gelsin” der.Burs olayını başlatan, Musa Turan’a sormuştum, “senden burs alan ve okulu bittikten sonra gelip teşekkür edenler varmı?,” diye, Musa Turan, gülümsüyerek, “teşekkür etmelerine gerek yok, ama bir kaçının dışında, ne arayan oldu, nede teşekkür eden.” Bu da çok ayıp bir olayı bence..!
Sevgil Hüseyin Turan’ı aradım, size aktaracağım çok anlamlı Kürtç deyişinin tamamını kendisinden rica ettim, sağolsun, yazmış yollamış.
“Nezanahim neke, ku te himkir jibir neke” ya da “Himkiriyan jibir neke”
Yani Türkçesi şu:
“İnsanları alıştırmayın, alıştırdığınız zamanda unutmayın”
ÇOK ÖNEMLİ NOT: “burs verenlerin sayılı kontejanları olduklarından,boşluk oldukça yerine yeni bursyerler almaktadırlar. Birileri arayıpta bu konuda ısrarlı olmaları hiçte hoş değildir, lütfen bu konuya duyarlı olalım.”