Mehmet Koç Yazıyor
17 Aralık’a kadar ülke gündeminin en önemli önceliği Barış Süreci ve darbe teşebbüslerinin soruşturulması idi. Oluşturulan özel mahkemeler de yaklaşık beş yıldan bu yana darbe teşebbüslerini yargılıyorlardı.
Ama 17 Aralık’tan sonra darbeler yakın tehlike olmaktan çıktı, bu kere de yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları başlatıldı ya da başlatılmak istendi.
Anlaşılan, devletin siyasi yönetmenleri ile arka planda devlet gücüne nüfuz edenler, bazı noktalarda anlaşamadıkları için aralarında bir güç savaşına giriştiler. Diğer bir ifade ile siyasi güç ile bir kısım devlet gücü bir süredir alenen çatışıyor.
Bu çatışmalar sonucunda yüksek rakamlı paralar ortaya çıktı veya yakalandı, bakanlara, bakan çocuklarına, bazı bürokratlara ve işadamlarına suçüstü yapıldı.
Bununla da kalınmayarak, başbakana ait olduğu iddia edilen ses kayıtları yayınlandı ve başbakanın da bu yolsuzlukların içinde olduğu iddia edildi vs.
Doğru mu yanlış mı? Tabii ki bilmiyoruz, bunlar şimdilik birer iddiadır. Dikkat edilirse mahkemenin biri tutukluyor, bir diğer mahkeme ise kısa süre sonra salıveriyor.
Dolayısıyla suçlanan kişilerin bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından yargılanmaları gerekir. Çünkü suçlanan kişilerin temize çıkmalarının bir başka yolu yoktur. Aksi durumda bu iddialar tarih boyu devam edecektir.
Önümüzdeki Pazar günü yeni seçimler yapılacak, seçimler sonucunda il ve ilçeleri beş yıl süre ile yönetecek yeni belediye başkanları göreve geleceklerdir. Onun için belediye başkan adaylarının gelecekte böylesi isnatlara muhatap olmamaları için şimdiden halkın huzurunda mal beyanında bulunmaları gerekir.
Göreve geldiklerinde yasa gereği tabii ki beyanda bulunuyorlar, fakat halkın huzurundan, şimdiden beyanda bulunmak çok daha samimi ve demokratik bir davranış olur.
O sebeple Ağrı’daki AKP ve BDP adaylarına çağrıda bulunuyorum. Başkan adayları meydanlarda siyasi propaganda yaparken, öncelikle mal varlıklarını açıklamak suretiyle halka beyanda bulunsunlar. Mal beyanında bulunsunlar ki ileride bu günkü gibi bir durum söz konusu olduğunda “ ben daha önce servetim hakkında açıklamalarda bulunmuştum” diyebilsinler.
Çünkü siyaset sonuçta bir hizmet yarışıdır, her aday daha iyi hizmet yapmak için bu demokratik yarışa katılıyor. O bakımdan seçmen, sandığa gidip oyunu kullanırken seçeceği kişiyi her yönü ile tanımalı, daha da önemlisi oy verdiği adaya güven duymalıdır.
Unutulmaması gerekir ki mal beyanı adaylara önemli oranda artı puan kazandıracaktır. Beyanda bulunmayanlar ise puan kaybedecektir. O sebeple göreve geldiğinde servetine servet katmak niyetinde olmayan ve sadece hizmet için başkanlığa talip olanlar mal varlıklarını açıklamakta tereddüt göstermemelidir. Zira demokrasilerde açıklık önemli bir erdemdir.
Mal beyanı, siyasetçiler için aynı zamanda bir otokontrol sistemidir. Adaylar servetlerini açıklarken eş ve çocuklarının mallarını da bu beyana dahil edilmelidir. Böylece görev sırasında meydana gelen servet artışları kolayca anlaşılacağı gibi her hangi bir iddia karşısında aklanmak mümkün olur.
