Mehmet KOÇ Yazıyor
Başbakan Erdoğan?ın bu konudaki açıklamaları umut vericidir. Zira, Sayın Erdoğan, kalıcı barış için ciddi bir irade ortaya koymuş olup, Kürt sorununu çözmeye kararlı görünüyor.
AK Parti döneminde bu zamana kadar yapılan iyileştirmeler de nazara alındığında, kalıcı barış için sağlam bir altyapının oluşturulmuş olduğu dolayısıyla barış ortamının yakın olduğu anlaşılıyor.
Kürt gerçeğinin kabul edilmesi, TRT 6, okullarda Kürtçenin seçmeli ders olarak kabulü ve son olarak da camilerde hutbenin Kürtçe okunabilmesi gibi hizmetler, bir yerde nihai çözümün ipuçlarını veriyor.
Öte yandan İmralı?da gelen açıklamalar da gayet olumlu ve tamamen meselenin çözümüne yöneliktir. İmralı taleplerine bakıldığında; Abdullah Öcalan?ın daha çok demokrasi vurgusu yapıyor ve demokrasi yolundaki her iyileşmenin Kürtler için bir kazanım olacağını ifade ediyor.
Onun için de, Öcalan, sadece Türkiye?nin Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı üzerindeki çekincenin kaldırılmasını istiyor. Esasen AB ile işler yoluna girdiği vakit Türkiye bu çekinceyi zaten kaldıracaktır.
Bundan da anlaşılıyor ki hiçbir zorlama ve dayatma olmadan taraflar arasında mutabakat sağlanmış gibi. Neticeten barış için hem İmralı hem de Devlet, yerine getirilmesi mümkün olmayan koşullar illeri sürmüyorlar.
Yıllardır devam eden, çok büyük acılara neden olan ve adeta kangren bir hal alan Kürt sorununu çözmek elbette kolay değildir. Daha düne kadar, bırakınız sorunu çözmeyi, ?Barış? sözcüğünü kullanmak bile büyük riskti.
Ama görülüyor ki başbakan Erdoğan?ın azmi ve cesareti, Kürt sorunu her kesimde tartışılabilir bir duruma getirerek, meseleye doğal ve hukuki bir meşruiyet kazandırmıştır. Daha da önemlisi, Kürt meselesini sürekli kaşımak suretiyle varlıklarını sürdüren milliyetçi ve ulusalcı çevreler bile KÜRT sözcüğünü kullanır hale gelmişlerdir.
Bu çevreler son olarak da İmralı görüşme tutanakları adıyla çoğu uydurma olduğuna inandığım bir takım bilgileri basına sızdırmak suretiyle barış sürecini sabote etmeye ve başbakan Sayın Erdoğan?ı yıpratmaya çalıştılar. Bilinmelidir ki bu gibi iftira ve karalamalar artık dikiş tutmaz. Onun için özellikle siyasi sorumluların bu sürece katkı vermesinin kendileri için daha yararlı olacağının bilinmesi gerekir.
Bütün bu olumsuz çabalara rağmen işin bir başka olumlu yanı ise bu görüşmelerin kamuoyunda yüksek oranda onay görmüş olmasıdır. Çünkü çatışmaların kesilmesi, PKK militanlarının Türkiye?yi terk etmesi ve sonrasında silahların bırakılması, yeni anayasanın kabul edilmesi ile Türkiye?de normal bir hukuk düzeninin tesisi bütün vatandaşın yararınadır.
O nedenle, Tarih, bu barışı sağlayanları her zaman yaldızlı harflerle not ederek hiçbir zaman unutmayacaktır. Büyük riskler alarak, yıllardan beri devam eden bu kan ve gözyaşı dönemini sona erdirmeye kararlı görünen başbakan Sayın Erdoğan, tarihteki yerini bu şekilde alacaktır.