Çünkü barış sağlamak savaştan çok daha zordur. Onun için yıllardan beri devam eden sıkıntıların bir daha tekrarlanmaması için de her kes gayret göstermelidir. Bunu şunun için söylüyorum, sanki bu ülkede yıllardan beri devam eden bir çatışma ve kaos ortamı yaşanmamış, bu kirli savaşta 40 bin genç insan ölmemiş ve bu sebeple yüz milyarlarca dolar heba olmamış gibi, bazı sorumsuz kesimlerce Başbakan Erdoğan tarafından büyük fedakârlıklarla sağlanan barış süreci adeta küçümseniyor. Öcalan?ının, çatışma sürecinin sona ermesi için talimat vermesini ve PKK?nın bu talimata harfiyen uyarak Türkiye?den çekilmeye başladığını görmezden gelmek, savaşın devam etmesini istemekten başka bir şey değildir. Çünkü bu ülkede 30 yıldan beri bir savaş devam ediyor, çıkan çatışmalarda ise binlerce insanımız yaşamını yitirmiştir. O nedenle Başbakan Erdoğan, on yıllık iktidarları sırasında uzun bir süre klişeleşmiş eski politikaları uygulamış olsa bile sonuçta, Kürt sorununun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini anlamış ve bunun için de çok kararlı bir çalışma başlatmıştır. Abdullah Öcalan?da bu meselenin ancak siyasi politikalarla çözüme kavuşabileceğini anlamış, insanlarımızın daha fazla boşu boşuna ölmemesi için barış yolu tercih edilmiş ve bu konudaki iradeler cesaretle ortaya konularak annelerin gözyaşları dindirilmeye çalışılmıştır. Nedir bu çözüm yolu? Devlet Kürt Sorununu Özgürlükçü Demokrasi ile çözme sözü vermiş, silahlı mücadele ile bir sonuç alamayacağını anlayan Abdullah Öcalan?da bunu kabul etmiş ve savaş bir anda sona ermiştir. Bunun neresi kötü ya da zararlı ki? Demek ki öyle söylendiği gibi ortada somut bir al-ver antlaşması söz konusu değildir. Devlet, sadece demokratikleşme çerçevesinde temel hak ve özgürlükler konusunda adımlar atacaktır. Kürt sorunu da bundan böyle hukuki ve siyasi zeminde tartışılacaktır Bir an için düşünelim böyle bir barışın kime ne zararı olabilir ki? Burada her kes kârlıdır. İnsanlar ölmeyecek, analar ağlamayacak, kardeşlik gelişecek ve Türkiye daha da demokratikleşerek büyüyecektir. Çünkü sağlanan barış ve huzur ortamı ile vatandaşların özgürlük alanı genişleyecek, insanlarımıza güven içinde seyahat serbestisi gelecek, bölgede bitme noktasına gelen tarım ve hayvancılık ile turizm ve dağcılık faaliyetleri yeniden canlanacak, sınır ticareti gelişecek vs. Bütün bu güzelliklerin teminatı ise sadece DEMOKRASİDİR. Devlet yetkilileri demokrasi ve insan haklarına uydukları sürece bu ülkede ne bir ayrışma olur ne de bir sıkıntı yaşanır. Çünkü Kürt meselesinin temel sorunu demokrasi eksikliğidir. Aslında demokrasi bütün vatandaşla için gereklidir. O sebeple Kürt meselesini görmezden gelerek demokrasiye kavuşmak mümkün değildir. Çoğulcu, özgürlükçü ve eşitlikçi bir demokrasi, bütün sosyal sorunların en etkin ilacıdır.