AŞARE-İ MÜBAŞŞERE GÖNÜLLERİN İKİNCİ HALKASI HZ ÖMER (r.a)

AŞARE-İ MÜBAŞŞERE  GÖNÜLLERİN İKİNCİ HALKASI HZ ÖMER (r.a)

Ercan Salman yazıyor

Merhaba dostlar!

Bugün geçen yazımızın devamı niteliğinde olan Aşare-i Mübaşşere'den bahsederken gönüllerin ikinci halkası olan Hz Ömer(r.a)'den bahsetmeye çalışacağız. Rabbim kalemimizi ve niyetimizi doğruluktan ayırmasın. (Âmin)

Kardeşlerim, bizler adaletin simgesi olan Hz Ömer(r.a)'i anlatırken, birçoğumuzun bildiği üzere adına Faruk isminin de eklendiğini ve artık Ömer Faruk (r.a) diye hitap edildiğini unutmamız gerekir. Hz. Ömer (r.a),581 yılında Mekke'de doğmuştur. Babası, Hattab b. Nüfeyl annesi, Ebu Cehil'in kardeşi veya amcasının kızı olan Hanteme'dir. Küçüklüğünde, babasına ait sürülere çobanlık ettiği cahiliyye döneminde, Mekke şehir devletinin elçilik görevi onun elindeydi. Ayrıca kabileler arasında çıkan anlaşmazlıkların çözümünde etkin rol alırdı. Hz. Ömer, sert bir mizaca sahip, uzun boylu, buğday tenli, geniş alınlı olup, islâma karşı aşırı tepki gösterenlerin arasında yer almaktaydı. Sonunda O, dedelerinin dinini inkâr eden Muhammed (s.a.s)'i öldürmeye karar vermişti.

Ömer, Resulullah (s.a.s)'i öldürmek için onun bulunduğu yere doğru giderken, yolda Nuaym b. Abdullah ile karşılaştı. Nuaym, Ömer'in ne yapmak istediğini öğrenince ona, kız kardeşi ve eniştesinin yeni dine girmiş olduğunu söyledi Bunu öğrenen Ömer (r.a), öfkeyle eniştesinin evine yöneldi. Kapıya geldiğinde içerde Kur'an okunmaktaydı. Kapıyı çalınca, içerdekiler okumayı kesip, Kur'an sayfalarını sakladılar. İçeri giren Ömer (r.a), eniştesini ve dövmeye başlamıştı. Kız kardeşinin ona, ne yaparsa yapsın dinlerinden dönmeyeceklerini söylemesi üzerine, ona karşı merhamet duyguları kabarmaya başlamış ve okudukları şeyleri görmek istediğini söylemişti. Kendisine verilen sahifelerden Kur'an ayetlerini okuyan Ömer (r.a), hemen orada imân etti. Ömer artık Hz Ömer (r.a) oldu. Ve yoluna devam etti. Gözü ve gönlü iki cihan güneşini aradı. Ve sonrası…

Resulullah (s.a.s)'in nerede olduğunu sordu. Resulullah (s.a.s)'in Daru'l-Erkam'daolduğunuöğrenen Ömer (r.a), doğruca oraya gitti kapıyı açtırdı içeriye girdi Resulullah (s.a.s), Ömer (r.a)'in iki yakasını tutarak;  Müslüman ol ya İbnHattab! Allah'ım ona hidayet ver!” dediğinde, Ömer (r.a), hemen Kelime-i şehadet getirerek imân ettiğini açıkladı. Ömer (r.a)'in Müslümanoluşu, Resulullah (s.a.s)'in yapmışolduğu; Allah'ım! İslâmı Ömer b. el-Hattab veya Amr b. Hisam (Ebû Cehil) ile yücelt” şeklinde bir duanın sonucu olarak gerçekleşmişti. Mekkeli müşriklerin, gösterdiği zorbaca tepkiden dolayı

Müslümanlar, Beytullah'a gidip namaz kılamıyor ve ancak gizlice bir araya gelebiliyorlardı. Ömer (r.a) Müslüman olunca doğruca Beytullah'ın yanına gitti ve Müslüman olduğunu haykırdı. Orada bulunanlar şiddetli tepki gösterdi. Ancak o, müşriklere karsı savasını sürdürerek onların, Müslümanlara gösterdiği muhalefeti kırdı ve bir avuç Müslümanla birlikte herkesin gözü önünde Beytullah'ta namaza durdu. Onun bu şekilde saflarına katılması Müslümanlara büyük bir moral olmuştu.Abdullah İbnMes'ud; Ömer'in Müslüman oluşu bir fetihti” demiştir.

Elhamdülillah ya rabbi! Biz naçizane yazımıza devam ederken gönülden tekbir seslerin geldiği ve aşkın hak yolunda olduğu bir kez daha kendini gösteriyor.

Evet, dostlar gel gelelim adına neden Faruk isminin de eklendiğine, işte böylesi güzide bir Allah(c.c) dostuna bu ismin verilmesi bizlere şu şekilde aktarılır.

Bir münafık ile bir Yahudi, bir hususta anlaşamadı. Yahudidavayı halletmek için, Sultan-ı Enbiya yani Peygamber efendimiz hazretlerinin meclis-i şeriflerine gelmek istedi. Münafık da YahudilerinreisiKa`b bin Eşrefe gitmek istedi. Sonunda, Resulullahın (s.a.v) katına geldiler. DavayıYahudi'yehüküm buyurup, onun haklı olduğunu açıkladılar. Münafık o hükme razı olmayıp, Hz Ömer'in (r.a) huzuruna davayı halletmesi için geldiler. Yahudi, macera ve davayı hazret-i Resulullahın huzuruna varıp, Resulullah hazretlerinin kendisine hüküm eylediğini, münafığın ise buna razı olmadığını anlattı. Hz Ömer (r.a) o münafıktan, anlaşmazlığı sual buyurdular ki,

 

- Bu Yahudi'nin anlattığı gibi midir?

Münafık,

- Evet, öyledir. Ama ben Peygamberin hükmüne razı olmayıp, geldim ki, sen hüküm edesin, dedi.

 

Hz. Ömer (ra) buyurdu:

 

- Siz yerinizde durunuz. Gelip, sizin için hüküm edeceğim.

 

Varıp, evlerinden kılıcını aldı. Geldi ve münafığın boynunu vurdu. Buyurdu ki:

 

- Allahütealanın ve Resulünün hükmüne razı olmayan kimseye ben böyle hüküm eylerim.

 

O vakit, Hz. Cebrail aleyhissalatü vesselam ayet ile gelip, Hz Ömer'e (ra) hak ile batıl arasını ayırt eden anlamına gelen Faruk ismi Resulullah tarafından verildi. (Kaynak: Risale Ajans)

Hazreti Ömer Faruk (r.a)'için adaletin simgesi dedik, hadi öyleyse biraz da adaletinden bahsedelim. Bakınız nasıl bir adalet sahibidir Hz Ömer Faruk (r.a) efendimiz,

Hz. Ömer bir gün halka:

Bildiklerimin içinden en hayırlısını size vâlitâyin eder, sonra ona adâletle hükmetmesini emredersem, halifelik vazifemi lâyıkıyla yerine getirmiş sayılır mıyım?” diye sordu. Halk,

Evet” diye cevap verdiler.

Hz. Ömer ise:

Hayır, benim vazifem bununla bitmiyor. Tâyin ettiğim kimsenin, emrettiğim şeylerle amel edip etmediğini kontrol etmedikçe vazifemi tam olarak yerine getirmiş sayılmam.” dedi.

Hz. Ayşe, Hz. Ömer hakkında şöyle der:

Ömer denince adâlet, adâlet denince Allah hatırlanır. Allah hatırlanınca da rahmet iner.”

 

Yine bir gün,

Hz. Ömer(r.a)`ın oğlu hastalanmıştı. Doktora götürdüler. Doktor ise Yahudi idi. Yahudi "Bakalım halife kendi oğluna da Allah(C.C.)`ın emrini tatbik edecek mi?" diye, Hz. Ömer(r.a)`ın oğluna sarhoş edici bir madde içirdi. Onu ilâç zannederek içen halifenin oğlu kendinden geçtikten sonra, Yahudi'nin teşvikiyle kızına da zina etti. Muradına eren Yahudi sokağa çıkıp: "Ömer`in oğlu benim kızıma zina etti, diye bağırmaya başladı. " Dedikodu her tarafa yayılıyordu. Hz. Ömer(r.a.), meseleyi tahkik ettirdiğinde hakikaten oğlunun Yahudi'nin kızına zina ettiğine kanaat getirdi ve yüz sopa vurulmasına karar verdi.

Hz. Ömer(r.a): "Zina eden benim oğlum olduğu için sopayı ben vuracağım." dedi ve seksen sopa vurunca oğlu öldü. Yirmi sopa da oğlunun ölüsüne vuran halife, ağlamaya başladı. Ve sahabeler sorar: "Ya Ömer ağlama, şeriatın emridir." diye teselli etmeye başladıklarında  Hz. Ömer(r.a):

"Ben oğlum öldü diye ağlamıyorum. Ben sopayı ona vururken acaba içime babalık merhameti doğdu da, yavaş vurdum mu diye ağlıyorum. Eğer öyle oldu da, yarın Allah(C.C.) bana bunun hesabını sorarsa ne cevap vereceğim diye ağlıyorum." şeklinde cevap verir. Aman Allah'ım ne büyük adalet, sen bizlere de nasip et. Âmin.

 

Evet, güzel kardeşlerim ve bugün naçizane dilimizin döndüğü kadar sizlere Hz. Ömer (ra)'dan bahsetmeye çalıştık.  Rabbim nasip ederse bir sonraki yazımızda gönüllerin üçüncühalkası olan hayâ(utanma, çekinme, tövbe etme)Hz Osman (r.a)'den bahsetmeye çalışacağız. Rabbim bizleri Kur'an-ı Kerim'den, imandan, duadan ve sizlerin gönlünden ayırmasın. Âmin

Selam ve dua ile

Kaynaklar:

Yusuf Kandehlevî, Hayatü`s-Sahabe

Çetin KILIÇ  Hz Ömer Kimdir? Yazısı

Engin DİNÇ Hz Ömer Yazısı



  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01

Egazete


  • Pazar 9.1 ° / 0.9 ° false
  • Pazartesi 8.8 ° / -0.4 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Salı 5.1 ° / -2.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Ağrı

24.11.2024

  • İMSAK 06:25
  • GÜNEŞ 07:55
  • ÖĞLE 12:56
  • İKİNDİ 15:24
  • AKŞAM 17:46
  • YATSI 19:11