Araştırmacı Yazar Dr. Mimar Hüseyin Demir, ’Savunma ve teknoloji alanındaki önemli gelişmeler, Doğanın korunması ve mimari tasarımların bu eksende yapılmasının önemi, Marmara Denizi’nde görülen müsilaj (deniz salyası),sıfır atık projesinin önemi, Kentlerden, Kırsala göç’ün teşvik edilmesi konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Savunma sanayisi alanındaki başarıların, gençlerin inancını ve hedeflerine ulaşma azmini artırdığına dikkat çeken Araştırmacı Yazar Dr. Mimar Hüseyin Demir, ‘Gençler, Videoların ardından koşan bir muhalefet yerine, savunma ve teknoloji alanlarındaki engelleri kaldırmaya koşan, Her konuda daha güçlü ve yaşanabilir bir Türkiye için fikir, çözüm ve gayret ortaya koyan bir muhalefet anlayışı istiyor. ’dedi.
Savunma sanayisi ve teknolojik gelişmelerde ortaya koyduğu başarılar ile hiç şüphesiz Selçuk Bayraktar’ın, Türkiye’nin güçlü ve gelişmiş bir ülke olabileceğini hayal eden Gençlerin en büyük ilham ve inanç kaynağı olduğunu vurgulayan Araştırmacı Yazar Dr. Mimar Hüseyin Demir, ’Bir ülkenin güçlü olması: Teknoloji, Savunma, işler devlet yönetimi, ekonomi, hukuk ve adalet, demokrasi, üretim, tarım ve hayvancılık, Ticaret ağı konularında çağın gereksinimlerinin ilerisinde olması durumunda bir güçten söz edilebilir. Bir devlettin her alanda gelişmesinin en öncelikli gereksinimi, savunma sanayisi ve teknolojik gelişmelerde kendine yeten ve bunu ihraç eden bir potansiyele sahip olmasından geçmektedir. Türkiye’nin 2002’ye kadar olan süreçte neden geri kaldığını, şu anda videolar peşinde koşan, Cumhuriyet tarihi boyunca iktidarda olan Savunma sanayisi ve teknoloji alanında yatırımlar yapmayan şuandaki, gençlerin büyük ilham kaynağı olmuştur. Savunma sanayisi ve teknolojik gelişmelerde başarının daha ileriye taşınması için tüm muhalefet partilerinin gençlere daha fazla destek olacak, bilinçli bir siyaset yürütmeleri ülke için olmazsa olmazlar arasına girmiştir. Bu eksende tüm muhalefet partilerinin gençlerin önünü açacak, ülkenin gelişimini üst düzeye çıkaracak, siyaset anlayışına geçmeleri çok büyük bir önem teşkil ettiğinden dolayı gençler, Türkiye’nin enerjisini tüketen bir muhalefet istemiyor. ’dedi.
Dünyanın turizm ve doğa şehri İstanbul’un her geçen gün daha fazla betonlaşma, çevre kirliği ve deniz kirliliği ile tüketildiğini vurgulayan Araştırmacı Yazar Dr. Mimar Hüseyin Demir, ‘Dünyanın, eşsiz turizm ve doğa şehri olan İstanbul’un betonlaşan bir şehri andırmasının önüne geçilmesi, gelecek nesillere bıkılacak bir İstanbul’un varlığı anlamına gelmektedir. Dikey mimari yerine, yatay ve doğayı koruyan bir mimari anlayışının bir an önce İstanbul’u yönetenlerin ilk önceliği olmalıdır. Pandemi Döneminde beton yığınlara hapsolmanın zorlukları göz önüne alınarak, bu süreçten ders alınmalı ve doğayı tekrar canlandıracak, koruyacak gerekli olan tüm çalışmalar ivedilikle, geç olmadan yapılmalıdır. ‘dedi.
İstanbul belediyesi yönetimi tarafından iptal edilen biyolojik arıtma tesisleri kararının ne kadar yanlış bir karar olduğunu, Marmara Denizi’nde görülen müsilaj (deniz salyası) ile gün yüzüne çıktığını belirten Araştırmacı Yazar Dr. Mimar Hüseyin Demir,’ Marmara denizini kaplayan Karadeniz ve Akdeniz’i de tehdit eden müsilaj deniz salyası tehlikesini gözlerimizin bir daha görmemesi için çevreye olan etkimizi tekrar gözden geçirmemiz gereklidir. İnsanlığın oksijen, besin ve yaşam kaynağı denizimizin içine düştüğü bu kirlilikten kurtarmanın kendi yaşamımızı korumak olduğunun bilincine varmalıyız. Tüm kurum ve insanların birlikte mücadelesinin başarıyı getireceğinin idrakinde olmalıyız. Denizlerde ve karada; sıfır atık, sıfır kirlilik ve sıfır doğa katliamı insanlığın vazgeçilmezi olması için ve hep birlikte mücadele vererek yaşam alanımızı korumanın farkındalığını oluşturmalı ve denizlerde sıfır atık projelerini artırmalıyız. ‘dedi.
İstanbul gibi büyükşehirlerden, kırsala göçün bir mecburiyette dönüştüğüne vurgu yapan Araştırmacı Yazar Dr. Mimar Hüseyin Demir,’ Bugün İstanbul’un yoğun nüfusu, çevre ve doğa katliamı yapılarak betonlaşmasının etkileri neticesinde denizin pislikle dolmasının bir sonucu olan Marmara Denizi’nde görülen müsilaj (deniz salyası) felaketi gibi felaketlerin baş gösterir noktaya gelmesi, kentlerden kırsala göçün bir mecburiyet olduğunu bize göstermektedir. Ülkemizde kırsal nüfus, yaşam standartlarını yükseltmek ve sanayileşen kentlerde geçim ve iş bulma umudunun daha fazla olmasından dolayı uzun yıllardır büyük kentlere göç etti. Bugün gelinen noktada kırsala göçü arıtacak tarım, hayvancılık, sanayi konularında kırsalda yatırımlara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Kırsala göçün arttırılmasının ülkenin ve milletin menfaatine olduğunu gördüğümüz bu gelinen noktada, kırsala göçü destekleyen sosyal, ekonomik, yaşam standartlarının artırılması, eğitim ve öğretim alt yapısının kırsalda istenilen seviyeye ulaştırılması, top yekûn kalkınmanın en önemli adımı olacağı gibi büyükşehirlerinde nefes almasına olanak sağlayacaktır. Bu minvalde kentten kırsala göçün teşviki için bir seferberlik başlatılmalıdır. ’dedi.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55
Ağrı
21.11.2024