Tarih: 01.11.2022 15:06

AMMA KORKMAYA GEREK YOK

Facebook Twitter Linked-in

 Çin nüfusunun fazlalığı, batıda Müslüman nüfusun artışı ve birçok ülkede etnik nüfusun artışı dünya, kıta ve ülke yönetimi  dengesi açısından yönetici erkini düşündürmüştür.

 Sadece yönetim erki değil nüfus artışının sağladığı düzensiz gelir dağılımı, bakım sorunu ve hayat standardının düşmesi toplum bilimci ve sosyologları düşündürmüştür.

 İslam toplumu ise daima; peygamber efendimizin çoğalınız hadisi şerifine binaen ve rızkı veren Allah’tır inancı gereği çoğalan nüfusa her daim gurur duymuştur.

 Zira Müslüman; metrelerce toprak altında yaşayan solucana, böceğe ve uçan kuşa rızık veren Allah; elbette bir kapıyı 

kapatıp bir kapıyı açar diye inanır.

 Yalnız, Müslüman; artan nüfusuna gurur duyarken hiçbir şekilde etnik ayrımcılığı yapmadan gurur duyar.

 Batının Müslüman nüfusu azaltmak ve kontrol altına almak için çaba gösterdiğini biliyoruz. Nitekim bu konu üstünde çok yazıldı ve çizildi. Birçok makale ve kitap Batının Doğum Kontrolu stratejisi üstünde yazıldı. Bunlardan biri de Pakistanlı düşünür Mevdudi’nin İslam Nazarında Doğum Kontrolu meşhur eseridir.

 Türkiye’de de muhtelif tarihlerde derin strateji merkezleri tarafından Kürt nüfusun tedirginlik yarattığını ve kontrol altına alınması için çabalar gösterildiğini gayri resmi kanallardan duyuyoruz. 

Hatta bazen açığa çıktığına da şahitlik ediyoruz. Amma korkmaya gerek yok. Çünkü sosyoloji kendi mecrasında yürür. Eğitim seviyesi arttıkça, köyden göçüp şehirleştikçe ve sanayileştikçe çocuk sayısı yanı nüfus azalıyor. Hatta sanayileştikçe asimilasyon bile kolaylaşıyor.

 Zira istesen de köy değil, çocuklardan biri kuzu görsün, biri tarlaya gitsin, biri ana babaya yardım etsin. Zaten okulu bitirip işe girinceye kadar belli bir yaşa geliyor. Bir de geçim derdi çabası. 

Nerde 15 çocuk? kolay mı? Olsa olsa ırkçılık korkusu olur!...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —