FIRAT BEYAZIT YAZIYOR
Bu sütunlar bu şehrin insanlarının sorunları içindir. Başlarken bunları ifade etmek istedim.
Bu şehrin insanları yıllardır yaşadıkları ekonomik ve kültürel sıkıntıları söyleyip duruyorlar.
Kamuoyunun nabzını sizlere aktarmak adına her gün bir konu hakkında görüşlerimizi sizlere aktarıyoruz. Aslından daha çok bu yorum ve düşünceler sizin söylemek istediklerinizdir.
AĞRI gibi 6 ayı kış, 6 ayı yaz olan vilayetler iş sezonunu çok iyi değerlendirmelidirler. Hesaplarını, hazırlıklarını planlarını ve projelerini yaparken bunu göz önünde bulundurmalıdırlar. 6 ay kış süresinde inşaat sezonunda hareketliliğin olmayacağını unutmamalılar. Batıdaki birçok vilayetin böyle bir dezavantajı yoktur. Belki de gelişmelerinde kalkınmalarında bu özellik ayrı bir rol oynuyordur. Bu konuda çeşitli kurgu ve teoriler üretip tartışabiliriz.
Gelişemediğimiz, kalkınamadığımızı daha net bir ifade ile bir arpa boyu kadar yol almadığımızı izah eden yazılarım eleştiriliyor. Ne zaman böyle bir konu ile ilgili yazsam o gün olumlu veya olumsuz eleştiriler alırım. Her ne kadar bazı yetkililer olumsuz yönde tenkitlerini aktarsalar bile ben yine okur olarak değerlendiriyorum. Bir gazetecinin en çok mutlu olduğu zaman yazısının okunduğuna inandığı andır. Olumlu veya olumsuz tenkitlerin alınması da buna işarettir.
Kimi okurlar karamsar olduğumu, kimisi az bile söylediğimi söylüyordu. Kentte ufak tefek kımıldamaların olduğunu bunların isabetli çalışmalar arasına alınması gerektiğini belirtiyorlardı. Neden bunları görmezden geldiğimizi belirtenlerde vardı. Yine haklı olduğumuzu tescil edenlerin sayıca çokluğu, bizim doğru yolda, isabetli yorum yaptığımızın göstergesi idi.
Herkesi tatmin etmemiz mümkün değil. Herkesin istediği şekilde yorumlarımızı da sizlere aktaramayız. Bizim iyi dediğimiz olaylara kötü diyenlerde çıkıyor. Her insanın dünya gözü bir değil. Ne insanlar geldi geçti bu dünyada. Kim herkesi tatmin edebildi? Peygamber Efendimizin Peygamberliğine karşı çıkanlar arasında amcası da yer aldı. Başka da örnek vermeyeceğim.
Bir diğer ifade ile bu memlekette zülfü yare dokunmadan soyutlanmış, yontulmuş haliyle ancak bu kadar olur. Olmamış bir şeyi olmuş gibi göstermenin anlamı var mı? Dönüp geriye baktığımızda hala ülkenin gelişmemiş, kalkınmamış, geri kalmış vilayetleri arasında AĞRI’nın ismi telaffuz ediliyorsa fazla söze gerek yok diye düşünüyorum. Tenkitlerimizle, eleştirilerimizle art niyetli olduğumuzu, karamsar davrandığımızı iddia edenlerden net bir açıklama bekliyoruz.
Bize AĞRI’nın ülke standartlarında bir vilayet olduğunu ispat etsinler. AĞRI’nın Milli gelir Hasılasından en az payı almadığını belgelesinler. AĞRI’da istihdam alanında çözüm ürettiklerini göstersinler. Pembe tablo çizmekten, bol keseden atmaktan vazgeçin. Halka her şeyin doğrusunu anlatın. Aslında halkta neyin nasıl olduğunu iyi biliyor ya…
Birilerinin hizmetini gölgeleme, birilerinin başarısını engelleme gibi bir düşüncemiz yoktur. Basın mensubu olarak gördüğümüz bildiğimiz, duyduğumuz olayları gelişmeleri halka aktarmak bizim görevimizdir. Makam kaygısı olanların, siyasette rant peşinde olanların bir derdi olabilir. Bizim öyle bir lüksümüz de yoktur. Çünkü bir yerde biz halkın ta kendisiyiz. Bu nedenle yakın olduğumuz, içinde olduğumuz olayları olduğu gibi aktarmak zorundayız.
Bu durum sizleri rahatsız ediyor olabilir. Okumak istediğiniz, bir arada görmek istediğiniz övgü dolu methiyeleri yazmamız için bizi tatmin etmeniz gerekir. Bunun içinde ne yapılması gerekiyorsa oturup, düşünün ve o şekilde davranın. Ne birileri gibi Donkişotluk yaparız, ne de birilerinin silahşorluğunu yaparız. Ortada bir memleketin geri kalması, gelişmemesi söz konusu ise, herkes kafasını ellerinin arasına alıp derin derin düşünmelidir. Benim şu alanda yetkim var. Bu il için bunu yapabilirim. Bunun hayata geçmesi için şunları yapmak gerekir diyerek bir an evvel fikir üretmeye başlamalıdır.
Aslında herkesin kendine göre bir takım sıkıntısı var. Basın kanuna dair bir takım engel olmazsa ya da meslek terbiyemiz elverse halkı aldatanlara karşı biraz daha farklı bir üslup ile yaklaşacaktım. Buna da ifade özgürlüğünün azizliği diyelim.
Yarınlara umutlarımızı taşıyamamamızın nedenleri var. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız umutların tükenmesi için kafidir.
Artışı söz konusu değil. Çünkü her şey açık ve nettir. İşte bu nedenle ülke sıralamasında yıllardır aynı yerimizde sayıyoruz.
Aramızda bir adım ileri giden var mı?...