FIRAT BEYAZIT YAZIYOR
Ağrını her tarafı ağrıyor. Öyleki Ağrı’da İşsizlikten bunalan, beklemekten sıkılan gençler, “acaba bir yolunu bulup, başka bir vilayete göç etmemiz mümkün mü?” diye, uçan kuştan medet umar hale gelmiş durumda.
Yıllardır kanayan yaramız olan işsizlik hiçbir hükümet döneminde çözümlenmedi.
Göreve gelen hükümetlerden en çok bu alanda çaba ve gayret beklendi. Bu arzu ve isteğimiz her seferinde vaat ve öneriler ile bir sonraki döneme ertelendi.
Bugün öyle bir noktaya geldik ki, işsizlik Ağrı’da önlenemeyecek boyutlara ulaştı. Bu sorun sadece Ağrı’nın değil, Türkiye’nin hatta Avrupa’nın da en önemli sorunu haline gelmiştir.
Fakir ve yoksul vatandaşların sayısı gün geçtikçe artmaya başladı. Şehir halkında yaşanan bu soruna köylülerimizin de göç etmesi tuz biber oldu.
Her 5 işyerinden 2’sinin kahvehane olduğu kentte binlerce işsiz insan, umutlarını ve sevgisini kaybetme noktasına gelmiş. İşsizlerimiz bugüne kadar Ankara’dan istihdam alanı talep edememişler. (etmişlerse de başarılı olamamışlar) Ankara’daki temsilcilerde işsizlerimizi kahvehaneden kurtarmaya çalışmamıştır. (çalışan varsa bunda muvaffak olunamamıştır).
Çok sayıda kahve ve kıraathanenin olması AĞRI’da derin bir işsizlik sorunu yaşandığının en önemli kanıtıdır. Bu mekanlarda oturan binlerce işsiz insan, umutlarını ve sevgisini kaybetme noktasına gelmiş. Hayattan artık hiçbir beklentisi olmayan, ekmek kavgası veremeyen insanların umut dolu beklentileri gün geçtikçe eriyor.
Gencecik, pırıl pırıl, tuttuğunu koparan, aslan gibi, delikanlılarımız asgari ücrete tabi olarak hayatını idame ettirecek bir iş bulamamanın acısı içerisindedir. Birçoğu işsizlikten dolayı göç etti, hala da ediyorlar. Birçoğu artık işsizliğin bir meslek olduğunu kavramaya başladı. Ama hiçbir zaman birileri bu işsizliğin giderilmesi için gerekli çalışma ve mücadeleyi göstermedi.
Hayatın acı gerçekleri karşısında çaresiz kalan anne ve babaların en büyük hayali evlatlarının kendi ayakları üzerinde durabilecek bir iş bulmalarıdır. Kimi gençler işsizlik yüzünden evlenemiyor. Kimi gençler evlendiği halde anne ve babası ile aynı evde yaşamak zorunda kalıyor.
Bir çatı altında iki ya da üç genç olduğunda tablo içler acısı hale geliyor. Akabinde göçün olmasına da sebebiyet veren bu işsizlik yüzünden yıllardır sıla özlemi içerisinde olan bir çok insanımız var. Anne ve baba şefkatinden uzak bu gençler hayata tutunmak için elin topraklarında kendi toprağının hasretini çekerek yaşantısını sürdürüyor.
Bundan 30 yıl önce de Ağrı’da işsizlik ana nedenlerin başında idi. Bugün hala en zaruri istekler arasında yerini koruyor. Bundan 20 yıl sonrasını düşündüğümüzde bile Ağrı’da yine işsizliğin en büyük faktör olacağını göreceğiz. Bizde bu zihniyet, bu düşünce olduğu müddetçe, bizi yönetenlerin bu arzumuza, dileğimize, ihtiyacımıza vereceği karşılık ne denli çözüm olacak?
Deyim yerinde ise, artık gençlerimizde işsizliğe iyice ısınmış durumda. Tembellik artık kanımıza işlemiş, hepimiz hazırcı olmaya başlamışız. Başından beri balık yemeyi öğrendik, nedense bir gün bile balık tutmayı öğrenemedik, öğretmediler. Belki de kanayan yaramızın en önemli etkeni de budur.
İşsizliğin getirdiği olumsuz sonuçlara baktığımızda insanların artık psikolojisi bozuldu. Sağlıklı düşünemez hale geldi. Türkiye’nin gündemi çeşitli konularla işgal edilse dahi işsizlik asla gündem düşmüyor. Ekonomistlerde büyümeden olmadan asla istihdam sorunu çözülemez diyerek umutları yeşertiyorlar. Bizde dört gözle bekliyoruz. İnşallah büyüme olurda bu işsizlik sorunu çözülür.
9357,24%-0,11
34,57% 0,26
36,28% 0,16
2993,61% 1,07
4956,37% 0,00
Ağrı
22.11.2024