FIRAT BEYAZIT YAZIYOR
Ağrı’da idareciler yaptıkları işlerle gündeme gelirler. Ağrı’daki İdareciler insani yönden kötü veya iyi olduklarıyla değil, aktif veya pasif olmalarıyla değerlendirilirler.
AĞRI gibi küçük şehirlerde, başka illerden atanan idarecilerin yanında, yerli idareciler çoğunlukta bulunur. Yerli idarecilerin çoğunlukta olması, eş dost, akraba gözetilmesine de neden olur. Ancak bu illegal prosedür işletilmesi, işlerin aksatılması anlamına gelmemelidir. Büyük şehirlerde de başka yollarla insanların kayırıldığına çoklukla şahit olmaktayız. Elbette ki vatandaşlar arasında gözetilme, kayırım ve ayrımcılık yapılması hoş bir şey değil ve kabul edilemez. Ancak, kendi memleketinde görev yapan idarecilerin, memleketlerini herkesten daha fazla düşünmeleri, olabildiğince aktif olmaları gerektiği düşüncesindeyim.
İdareciler eleştirilirken, yerli idarecilerin daha çok eleştirilmesinden yanayım. Çünkü, bu memleketi bizim sahiplendiğimiz kadar onların da sahiplenmesi gerekir. Dışarıdan atanan idareciler bugün varlar ama yarın yoklar. Ancak birkaç seneliğine AĞRI’da görev yapan idarecilerin bir kısmının ne kadar yararlı işler yaptığını da görmekteyiz. Yerli idarecilerin baş başa kalacakları yine AĞRI halkıdır. Bunun için yerli pasif idarecileri çalıştırmak, aktif hale getirmek için gerektiğinde zaman zaman acımasız eleştirilere maruz kalmaktadırlar.
Benim şahsi görüşüm olarak, yerli idarecilerin AĞRI’da görev almaları AĞRI için yararlıdır. Pasif idarecileri üst makamların tetiklemeleri, aktif hale getirmeleri gerekir. Birilerinin önünde, iki büklüm olarak el oğuşturularak hizmet verilmez. Hizmet kişiye değil topluma verilmelidir.
İdareci olmak büyük sorumluluk ister. Bu sorumluluğu, vebali kaldırabilecek idareciler görmek isteriz. Bütün bu meziyetler de hakkıyla, emeğiyle bir yerlere gelebilen idareciler de mevcut olur.