ABDÜRRAHİM MERZİFONİ HAZRETLERİ

ABDÜRRAHİM MERZİFONİ HAZRETLERİ

BİR İL, BİR EVLİYA (05 AMASYA)

Ercan Salman yazıyor

                Selam aleykum değerli dostlarımız, bugün ki yazımızda bir öncekinin ardından sırasıyla yüce hak dostlarını yazmaya devam edeceğiz. Bizleri bu aşamada ciddi anlamda bir sorumluluğun beklediğini ve bizlerinde bu niyetle sizlere bir şeyleri anlatma niyetinde olduğumuzu unutmamız gerekmektedir. Daha evvel belirttiğimiz üzere güzel memleketimizin köşe bucak tariflere sığmayan her bir şehrimizden bir gönül ehli insanı anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Niyetimizden şaşmamak dileğiyle bugün Amasya´dan devam edip muhterem Abdürrahim Merzifoni hazretlerinden yolumuza bir ışık daha tutalım.

                Sevgili dostlarımız, Abdürrahim Merzifoni hazretleri, Osmanlı İmparatorluğu Sultan İkinci Murâd Han devri âlim ve velîlerinden olduğu ve şiirlerinde geçen Rumi mahlası sayesinde Abdurrahîm-i Rûmî olarak da bilinir. Kaynaklara göre 1385-1390 (H.787-793) yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı Abdürrahîm Nizâmeddîn´dir. Eğitim sürecine baktığımızda kendileri, ilk tahsilini babasından ve memleketindeki diğer âlimlerden aldı. Küçük yaştan itibaren sanat ve kültür yönü fevkalâde gelişmiştir. Abdürrahîm Merzifonî hazretleri Mısır´da Şeyh Zeynüddîn-i Hafî ile buluşup ona candan bağlandı. Hocasının sevgisini kazanarak teveccühlerine kavuştu. Onun mânevî himâyesi ve terbiyesine girdi. Tasavvuf yolunda bulunanlara has terbiye usûlleriyle, mânevî makamlara kavuştu. Bu yolun vazîfeleri ile meşgûl olarak yükselip, kemâle geldi. Şeyh Zeynüddîn-i Hafî, menkıbeleri Anadolu´da ağızdan ağıza dolaşan, bütün İslâm ülkelerinde saygı ile anılan büyük bir Türk bilgini ve tasavvuf âlimi idi. Horasan´ın Haf kasabasında doğduğu için Hafî adıyla anılırdı. Şeyh Zeynüddîn´le beraber Horasan´a hocasının memleketi olan Haf´a gitti. Hocası, kavuştuğu mânevî makamlara ve hâllere onu da çıkardıktan sonra icâzet, diploma verdi. Şeyh Zeynüddîn Hafî, Abdürrahîm Merzifonî´de gördüğü çalışkanlık, kabiliyet, doğruluk, sadâkat ve bağlılığı 1428 yılında Herat´ta verdiği icâzetnâmesinde şöyle anlatmaktadır.

"Hamd ü senâdan sonra şunu söyliyeyim ki: Velîlerin yolunda giden ve bu yoldan başkasına yüz çeviren, çalışmasında ciddî ve samîmî olan, irâdesi tam bir mübârek oğul ki Emir Azîz-i Rûmî´nin oğlu Mevlânâ Nizâmeddîn Abdürrahîm´dir. Allah onu tarîkatinde istikâmet üzere gitmesinde sâbit kılıp devamlı eylesin." Abdürrahîm-i Merzifonî hazretleri, Zeynüddîn-i Hafî´nin elini öpüp hayır duâsını alarak ayrıldıktan sonra, hocası ardından bakıp; "Bir ateş kütüğin yakduk. Diyâr-u Rum´a atduk." Şeklinde buyurdular. Yani şu anlama gelir ki, ?Bir ateş ki kütüğünü yaktık ve dahi bunu Rum diyarına kadar uzattık. Yüce Allah kendilerinden razı olsun. Âmin.

Abdürrahîm hazretlerinin Merzifon´a gelmelerinden sonra burası ülkenin dört bir tarafından feyz almak ve ilminden istifade etmek isteyenlerin akınına uğradı. Bunu duyan İkinci Murâd Han, ilminden daha geniş bir kitlenin faydalanmasını sağlamak üzere kendisinden Merzifon´daki Çelebi Sultan Mehmed Medresesi´nde müderrislik yapmasını istedi. Kabul buyurunca, beş akçe ile müderris tâyin etti. Daha sonra, 1439 yılında yevmiyesi, üç akçe ilâve ile sekiz akçeye çıkarıldı. O dönemde bazı kimseler hazretin müderrislik görevini ve tâyin edilen ücreti kabul etmesini onun dünyaya olan rağbeti şeklinde yorumladılar. Buna karşı Abdürrahîm hazretlerinin cevâbı:

           "Çeşitli eller yerine bir el tuttuk. Bu lokma ile nefsin ağzını kapattık." 

şeklinde olmuştur.

Yine kaderin gidişatına baktığımızda ise Tasavvuf yolunda bulunanlar, yedikleri, içtikleri şeylerin ve kullandıkları eşyânın helâl olmasına çok dikkat ederlerdi. Pekçok kimse, helâl olduğu şüphelidir diye, sultanlardan gelen hediye ve ihsânları kabûl etmezlerdi. Kabûl etseler de, fakir ve yoksullara dağıtırlardı. Sultan İkinci Murâd Han, her şeyiyle âdil bir sultan olduğundan; Abdürrahîm bin Emir Merzifoni ondan maaş almakta mahzur görmedi. Kendileri, 1465 yılında vefâtına kadar pekçok talebe yetiştirdi. Talebelerinin içinde zamânının meşhûr şâirleri de vardır.

Sevgili dostlar Abdürrahîm Merzifoni hazretlerinin mübârek kabirleri Merzifon´da Câmi-i Cedîd Mahallesi Eren sokağındadır. Halen halk tarafından ziyâret olunmakta mübârek rûhu vesîle edilerek cenâb-ı Hakk´a duâ ve niyâzda bulunulmaktadır. Allah ziyaret etmeyi biz günahkâr kullarına da nasip etsin. Âmin.

Abdürrahim Nizâmeddin Merzifonî Hazretleri´nin telif ettiği eserler şunlardır: İrşâdül Enam, Aşknâme, Dîvançe-i İlâhiyyât şeklindedir.

                Değerli gönül dostlarımız, bu yazımızda cenabı hakkın rızası ve sizlerin duasıyla Abdürrahîm Merzifoni hazretleri hakkında kısa olmuş olsa da bir şeyler yazmaya çalıştık. Cenabı hakkın izniyle bir sonraki yazımızda 06 Ankara deyip bir başka Allah dostu, gönül ehlini yazmaya çalışacağız. Allah´a emanet olun. Selam ve dua ile?

Kaynaklar:

Anadolu Evliyalarımız 1. Cilt



  • BIST 100

    9411,13%0,46
  • DOLAR

    34,56% 0,25
  • EURO

    36,04% -0,51
  • GRAM ALTIN

    3000,45% 1,31
  • Ç. ALTIN

    5010,37% 1,12

Egazete


  • Cuma 7.8 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 9.9 ° / 0.8 ° Güneşli
  • Pazar 9.1 ° / 0.9 ° false

Ağrı

22.11.2024

  • İMSAK 06:23
  • GÜNEŞ 07:53
  • ÖĞLE 12:55
  • İKİNDİ 15:25
  • AKŞAM 17:48
  • YATSI 19:12