ABDİGÖR-DENGBEJLER-HALİSE
HEHMET KOÇ YAZIYOR
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO)’nun ilginç bir çalışması var. UNESCO önemli gördüğü kültür değerlerini koruma altına alıyor. Böylece bu değerlerin yaygınlaştırılmasını sağladığı gibi, onları adeta koruma altına alarak markalaştırmasına da katkıda bulunuyor.
Bir başka ifade ile bir halk ya da bazı sosyal gruplar tarafından uygulanan kültür ve gelenekler UNESCO tarafından unutturulmuyor, bu kültürlerin sürekli yaşamasına da yardımcı olunuyor. Ayrıca bu kültür ve geleneklerin korunması ve devamı için gerekli destekler ve yardımlar da sağlanıyor.
Geçtiğimiz günlerde çıkan haberlere göre Türkiye’de yaygın olarak yenilen Keşkek yemeği de UNESCO tarafından bu uygulama kapsamında koruma altına alınarak,Kültür Mirası olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Keşkek artık dünya yemeği oldu. Daha önce de Mevlevi Semahı ve Aşıklık gelenekleri de yine bu yolla UNESCO’nun Kültürel Miras listesine girmişti.
Bu uygulamaya bakıldığında Türkiye’de sırf Doğubayazıt’a özgü olan Abdigor köfteside ilginçliği ve lezizliği sebebiyle UNESCO kayıtları altına alınabilir.
Yüzyıllardır Doğubayazıt’ta yerel olarak yapılan ve daha çok emek ağırlıklı olan Saray yemeği ABDıGOR; hem hazırlanması hem de sunumu itibariyle yiyenleri memnun eden, görenleri de hayrete düşüren bir yemek.
Keza yine yemek olarak HALıSE de yapımı ve hazırlanması nedeniyle bir o kadar değişik bir kahvaltı yemeği. Bazıları tarafından Keşkek’in benzeri olarak görülse de aslında çok farklı bir tat. Halise’nin akşamdan başlayıp sabaha kadar kaynatılması ve de sürekli birileri tarafından karıştırılarak et ve buğdayın bütünleşerek sindirilmesi ve sabahın erken saatlerinde yenilmesi geleneği, başlı başına bir özellik.
Öte yandan, özellikle Kürt kültüründe DENBÊJLIK de özgün bir sanat. Dengbêjlerin özellikle yanık kılamlar söylerken tıpkı din adamlarının ezan okuması gibi bir elini kulağına koyması, hiçbir müzik kültüründe görülmeyen bir gelenek.
Bu ve benzeri geleneklerin yetkililer tarafından derlenmesi ve UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girmesi için başvuruda bulunulması gerekir. ıyi güzel de peki bunu kim yapacak?
Doğal olarak bu gibi başvuruların ciddiye alınması için müracaatların resmi makamlar tarafından yapılması gerekiyor. O nedenle Devlet, Üniversite, Özel idare ya da belediye aracılığı ile bu taleplerin yapılması lazımdır.
Esasında bu ve benzeri araştırmaların üniversite tarafından yapılması daha şık olurdu. Ancak bizim üniversitenin böylesi çalışmalarına tanık olamadığımız için üniversiteyi beklesek treni tamamen kaçırmış oluruz.
Ağrı valiliği ya da Doğubayazıt Kaymakamlığından da bu gibi çalışmalar beklenmeyeceğine göre, iş yine Doğubayazıt Belediyesi ya da ıl Genel Meclisi gibi seçimle iş başına gelen organlara kalıyor.
Unutulmaması gerekir ki Belediye ya da ıl Genel Meclisi (Özel ıdare Genel Sekreterliği) tarafından hazırlanacak dosya ve raporlar ile başvurulması halinde bu kültürler UNESCO tarafından Acil Koruma listesine alınabileceği gibi, Kültürel Miras listesine de rahatlıkla girebilir.
Bundan daha büyük sosyal hizmet ne olabilir ki?